Sektör olarak kendimizi daha iyi tanıtmalıyız
İstanbul’da gerçekleşen Uluslararası Bölgesel Faktoring Konferansı sektörün birçok konusuna değinilerek tamamlandı. Yapılan konferansın ülkemiz ve sektör açısından büyük ve çok faydalı olduğunu belirten Ulusal Faktoring Genel Müdürü İzak Koenka, sektörün Türkiye’de geldiği noktayı bizlere özetledi.
Ülkemizde faktoring sektörüyle ilgili olumsuz bir algı bulunmakta, bu algının değiştiğini söyleyebilir miyiz?
Türkiye’deki faktoring sektörüyle ilgili algıyı ben kabul etmiyorum. Çünkü faktoring sektörü BDDK’ya bağlıdır ve onlar tarafından sürekli denetlenen bir sektördür. Her ay raporlar gönderiyoruz, bizler derecelendirme kuruluşlarından not alıyoruz. bu kadar kurumsallaşmış ve derinleşmiş bir sektörden bahsediyoruz. Bu sektörün böyle bir algıya maruz kalmasının hiçbir dayanağı yoktur. Belki toplam içerisinde bu yöndeki algıyı oluşturacak bir iki firma çıkabilir fakat onun ötesine geçeceğini düşünmüyorum.
Fenerbahçe’de seçimler yapılıyor kulübü tefecilere bıraktınız, diyorlar. Dolayısıyla sektörde buradan yara alıyor.
Maalesef çok talihsiz bir açıklama olmuş.Genelde bu tip söylemler karşı tarafı sıkıştırmak için yapılıyor. Fakat sektör bundan etkileniyor. Oysaki bizim bankalar gibi birer finasal kuruluşuz. Bugün bankalar küçük işletmelere kredi açmakta zorlanıyorlar, oysa sadece biz ULUSAL olarak 12 bin KOBİ ye hizmet veriyoruz. 16 tane şube ile 11 ilde hizmet veriyoruz. Faktoring sektörü olarak müşterilere bankalar arasında köprü vazifesi görüyoruz. onlara can suyu oluyoruz. Bunun karşılığında da böyle yakıştırmaları kesinlikle hak etmiyoruz. Bugün Faktoring sektöründe 5000 kişi çalışmakta, 100,000 müşteriye hizmet verilmektedir.
2018 yılının ilk döneminde bir torba yasa geçti ve leasıng ile finansman şirketlerine karşılıkları vergiden düşürülmesi öngörülürken, faktoring sektörü yasadan çıkartıldı. Burada yeni bir düzenleme bekliyor musunuz?
Bu düzenleme yeniden ele alınabilir ve kendimizi hükümete daha iyi anlatabiliriz. Bizim bütün gelirimiz faiz geliridir. Bankalar ise faiz dışında hesap işletim ücreti veya komisyon alabiliyorlar. Bize gölge bankacılığı ismi de verilir. Bizim onlardan hiçbir farkımız bulunmuyor. Bizim bankalara nazaran tek farkımız faiz oranlarımız biraz daha yüksektir. Çünkü bizler de bankalardan fonlanıyoruz. Bu nedenle de daha yüksek oluşumuz normaldir.
Finansal Kurumlar Birliği içinde bulunan üç sektörü tek lisans altında birleştirilirse size de fayda sağlar mı, faizler aşağıya düşebilir mi?
Böyle bir gelişme olabilirse, biz seviniriz. Tek lisans altında üç işlemi yapmaktan ziyade daha fazla önümüzün açılacağı işleri de yapmak isteriz. Yatırım bankalarının yaptığı işlemleri yapabilirsek bizim için daha büyük avantaj sağlayacaktır. Çünkü bizler çok daha mikro müşterilere ulaşarak fonlayabiliyoruz.
İhracat faktoringinde ödüller alıyoruz, bu konuda Ulusal Faktoring olarak sizin yaptığınız çalışmalar var mıdır?
Biz ihracat faktoringi işine girmiyoruz. Zaten sektörün ihracat faktoringinden aldığı payın çok düşük olduğunu düşünüyorum. İç kredilerde çok daha yüksek bir pay alabiliyoruz. Bugün ihracat faktoringi yapanın müşteri sayılarına baktığınızda toplamda bin tane müşterileri var. Halbuki Türkiye’de ihracat yapan müşteri sayısına baktığınızda 70-80 bin adet olduğunu görüyoruz. Bu bin tane müşteride çok kurumsal ve büyük firmalar olduğunu görüyoruz. Oysaki küçük olup ihracat yapan birçok KOBİ’nin olduğunu biliyoruz. Bu firmalarda ağırlıklı olarak Rusya, Asya, Afrika gibi ülkeler oluyor ve ülkeleri de finanse edemediğimiz için sektör büyüyemiyor.
2018 yılını değerlendirirsek nasıl bir yıl geçiyor?
2018 yılının başından itibaren. Geçen yıl KGF kapsamında kullandırılan krediler piyasada iş yapma potansiyelini arttırdı, bu kredilerin firmaları çok rahatlattığını gördük. O dönemde faktoring sektöründe yavaşlamalar oldu, fakat karşılıksız alacaklarımızı aşağıya çekerek karlılığımızı belli oranda tutmayı başardık. Faktoring sektörüne baktığınızda da Temmuz ayına kadar belirlediğimiz karşılık oranları ne ise o seviyelerde yani düşük seviyelerde karşılıksız işlem yapıldı. Fakat Temmuz ayından sonra bir bozulma başlandı. Bir anda bankaların stopa basması sektörde bir durma noktasına kadar geldik. Bu noktada da karşılıksız oranları bir miktar arttı. Fakat karşılanamayacak bir oranda değildir.
Ekonomiyi düzeltmek için Ekonomi Bakanlığı %10 indirim kampanyası düzenledi. Bu durum ekonominin hareketlenmesini sağlar mı?
Bu çalışmaya herkes katıldı fakat bir süre sonra rakamlardan gerçeği göreceğiz. Herkes nasıl katıldı, gerçekten katıldı mı, hangi ürünlerde bu indirimler yapıldı ve firmanın bu durumdaki karı nasıl oldu, bunları görmemiz gerekiyor.
Sizin önerileriniz nelerdir, ekonomiyi yeniden nasıl canlandırabiliriz?
Şuanda ekonomi de bir talep sorunu bulunmaktadır. bu nedenle faizler arttırıldı. Talebin düşürülmesi hedefleniyor.Bu durgunluk sürecini geçirdikten sonra faizlerin yeniden aşağıya ineceğini düşünüyorum. Çünkü bu faiz oranlarıyla ne yatırım yapılabilir ne de ticaret yapılabilir. Bu nedenle faizlerin düşürülmesi gerekiyor. Bu durum 2019 yılının ilk altı ayında da böyle devam edecektir, ardından ülke rakamları düzelmeye başladıktan sonra faizlerinde giderek aşağıya ineceğini düşünüyorum. Talebin durduğunu ve cari açığın azaldığını görmek gerekiyor.
İstanbul’da Uluslararası Bölgesel Faktoring Konferansı gerçekleşti. Sizin açınızdan konferans nasıl geçti?
Bu organizasyonunun hem de FCI’ın 50. Yıl kutlaması dolayısıyla Türkiye’de olması çok iyi oldu. FCI ve EBRD’nin iş birliği ile bu organizasyonun tam da bu günlerde ülkemizde yapılması çok yerinde olmuştur. EBRD bizim şirket olarak da çalıştığımız, Türkiye için çok önemli bir banka. Türkiye’de hem yatırımcı hem de fon sağlayıcı olarak bulunmaktadır. Toplantının ikinci gününde teknoloji şirketleri katıldılar. Teknolojiye ve dijitalleşme konusunda halen alacağımız yol olduğunu görmekteyiz. Bizlerde bu konuda yatırım yapmaya devam ediyoruz.