Sektöre yön veren projelerimizin ilham kaynağı hep çiftçilerimiz oldu
2017 yılının son çeyreğinde dünyanın en büyük traktör üreticilerinden Hindistan merkezli Mahindra ile el sıkışan Erkunt Traktör’de yaşanan krizin etkilerini bertaraf etmek için çalışmalar devam ediyor. Yaşanan süreç ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Erkunt Traktör Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Erkunt Armağan ile kısa bir söyleşi yaptık.
Erkunt Traktör sektöründe öncü ve aynı zamanda ilklere imza atan bir marka. Sektörde gerçekleştirdiğiniz ilkler neler?
Kurulduğumuz günden bu yana pek çok ilke imza attık, bu sene 15’inci yılımız. Hangilerinden bahsetsem bilmiyorum. Öncelikle İlk Yerli Tasarım traktör oluşumuzdan bahsetsem iyi olur. İlk defa, bir başka ülkenin lisansı alınmadan tasarlanmış ve üretilmiş traktördür Erkunt Traktör. Çiftçinin ihtiyacı, isteği, şikâyeti, her şey değerlendirildi Erkunt Traktör tasarlanırken. Ve kurulduğumuz ilk günden beri milyonlarca kilometre yol kat ederek çiftçimizin taleplerini yerinde dinleyip, hep yenilikçi çözümler ürettik, size birkaç örnek vereyim;
- Mesela traktörümüzle beraber çiftçilerimize traktörü nasıl daha doğru kullanacaklarını anlatan CD’ler sunduk,
- Tarla gösterileri yaptık ve herkesin traktörü sürerek test etmesini sağladık,
- Türkiye’yi karış karış dolaşarak Bakım Günleri yaptık, çiftçilerimizin traktörlerine bakım yaptık, görüşlerini dinledik,
- İlk kez düşük yakıtla yüksek performans sağlayan, gürültü ile gaz emisyonlarını azaltan Common-Rail çevreci motoru traktöre uyguladık.
- Traktörlerimize çiftçinin iş yapışını kolaylaştıran Kompresör uyguladık. Ve daha nice ilklerle çiftçimiz ile müthiş bir bağ kurduk aramızda.
Erkunt için 2017 yılının riskleri ve fırsatları neler oldu?
2017 yılı Erkunt için bir dönüm noktası oldu. 37 seneden beri sanayicilik yapıyorum, son yıllarda sanayici olmak son derece zorlaştığı gibi, tarımsal sanayinin içinde olmak daha da zorlaşmıştı. Bunun nedenlerine bakacak olursak; Toprağın giderek inşaat alanlarına dönüşmüş olması, bizim buğday, mısır, saman, hayvan ithal eden bir ülke haline gelmiş olmamız, çiftçiye ürünleri için verilen fiyatlarda yaşanan sıkıntı, damla sulama alt yapısının çiftçinin kullanımına bir türlü açılamamasının verimli tarıma engel olması, Miras hukukunun Türkiye’ye yıllarca çok büyük zarar vererek toprakların çok fazla bölünmesine ve çiftçinin giderek daha küçük arazi için daha düşük beygirde traktöre ihtiyaç duyması gibi sebeplerle ama en kötüsü de 2017 yılından itibaren Türkiye’de üretilmemesine rağmen Motor ithalatına uygulanan %21 gümrük vergisi artık tarım sektörüne mekanizasyon üretmeyi karsız ve sıkıntılı hale getirmişti.
Bunlar Erkunt’tun Türkiye’de 3. büyük marka olmasına rağmen, bir dünya markası olarak ilerlemesine engel olmakta idi. Dolayısı ile bize birlikte ilerlemeyi yıllardan beri teklif eden firmaların içinden bir seçim yaparak, dünyanın en büyük traktör üreticilerinden Hindistan merkezli Mahindra ile el sıkıştık. Yani büyük bir sermayenin gücünü arkamıza aldık. Yapmasaydık bugünkü ekonomik ortamda sağlıklı kalabilmemiz mümkün değildi. Sanıyorum çok doğru zamanda atılmış çok doğru bir adım oldu şirketimiz için. Riski fırsata çevirdik. En önemlisi de bu satış ile küresel çapta güçlü bir yatırımcıyı Türkiye’ye çekerek büyük bir başarıya daha imza atmış olduk.
İhracat markanız ArmaTrac ile kaç ülkeye, ne kadarlık ihracat gerçekleştiriyorsunuz?
21 ülkede yer alan bayilerimiz geçen sene yurtdışına 350 adet traktör sattı. Bu sene 600-700 adet ihracat hedefliyoruz. İhracatımız yüzde 6-7’lerden bir sene içinde yüzde 12 ye çıktı. Hedefimiz 3 yıl içinde ihracatımızı yüzde 40’a ulaştırmak.
Açılmayı düşündüğünüz yeni pazarlar var mı?
Avrupa’nın tüm ülkelerine açılmak için gereken tüm traktör serisine sahibiz. Bu emisyon regülasyonlarının neredeyse her sene değişmesi sebebi ile varılması çok zor bir nokta isi, bu noktaya varmayı başardık. Dolayısıyla Avrupa’daki ülke sayımız şu anda 7-8 iken, hedefimiz bunu 20’nin üzerine çıkarmak. Yine önemli bir hedefimiz Afrika’da büyümek ve Rusya’da var olmak. Büyük tarım arazileri var Rusya’nın, 200-250 beygirlik traktörler kullanıyorlar ama hayvan, gübre taşımak için, nakliye için daha küçük, mesela 90-100-110 beygir gibi traktörlere ihtiyaçları var. Bunlar için traktörlerimizin biçilmiş kaftan olduğunu düşünüyorum.
Ar-Ge faaliyetleriniz ve yeni projelerinizden bahsedebilir misiniz?
Erkunt traktör Türkiye’de Yerli Tasarım ilk traktör olduğu için bizim varlığımız hep Ar-Ge ve tasarım üzerine yapılandırıldı. Dolayısı ile bu projeler bizde hiç bitmiyor.
Mahindra ile beraberliğimizden sonra bu konuda gücümüze güç katıldı. Onların çok büyük Ar-Ge yapılanmaları var. 2500 kişi çalışıyor ve bunun 1500 kişisi sadece traktör için çalışıyor. Bu grubun içinden bize de transmisyon ve motor tasarımı konusunda büyük destek geldi. Birlikte motor tasarım çalışmasına başladık. En kısa sürede ithalatı sıfırlamak üzere kendi motorumuzu tasarlıyoruz. Bu konu yıllardan beri benim en büyük hayalimdir. Türkiye’nin kendine ait bir Dizel Motoru olmalıdır ve bu konudaki dışa bağımlılık bitmelidir. Göreceksiniz Türkiye için bu ilki yine Erkunt yapacak.
Öte yandan yine çok büyük bir ARGE projesi olarak son derece çağdaş bir yerli transmisyon çalışmasının da sonuna gelmek üzereyiz. Üzerine gururla Erkunt yazacak olan bu 2 komponent, sadece Erkunt’u değil, Türkiye’yi de daha ileriye taşıyacaktır.
Benim ümidim 2020 yılını mart- nisan gibi tamamen % 100 yerli Erkunt Traktörleri çiftçinin beğenisine sunmak. Sonrasındaki hedefimiz ise bu motoru ihraç etmek olacak. Motor fabrikası olmayan bir ülkenin kendi motoruna kavuşup, bir de ihraç etmeye başlaması şahane olmaz mı?
Bu yıl ne kadarlık bir satış hedefliyorsunuz?
Bu yıl zor bir yıl. İyi başlamıştı ama giderek derinleşen ekonomik sıkıntılar bizim sektörümüzü de fena etkiledi. Geçen yıl 74.260 olan pazarın, bu yıl 48-50.000 civarında bir büyüklükle yılı kapatacağını öngörüyorum. Bu durumda biz de kendimize 3.500 civarı bir hedef koyduk. Umarım üstüne çıkabiliriz.
Ekonomideki gelişmeler sizi nasıl etkiliyor?
Tabii ki olumsuz etkiliyor, herkesi etkilediği gibi. Esnaf tabiri ile söylüyorum Yaprak Kıpırdamıyor çünkü. Çok zor günlerden geçiyoruz sektör olarak, tabii ki biz de nasibimizi alıyoruz. Ama şu ana kadar kadroda bir küçülmeye gitmedik. Omuz omuza, birlikte fedakârlık yaparak dik durmaya, her türlü olumsuzluğa direnmeye çalışıyoruz.
Bu arada iş yoğunluğundan veremediğimiz eğitimleri veriyoruz çalışanlarımıza, buraya getirmek için mazeretler yaratıyoruz ki şevki kırılmasın. Anaç duygu ile fabrika yönetilmez deniliyor ama biz bir aile gibiyiz. İşlerini çok iyi bilen ve yapan insanlarla yolu ayırdık diyelim, er ya da geç sorunlar aşıldığında ne yapacağız? Sıfırdan mı başlayacağız? Biz birbirimizden destek alıyoruz, bu süreci böyle aşmaya çalışacağız.