Somali Ve Türkiye İle İmzalanan Son Anlaşmaların Enerji-Politik Önemi Prof.Dr. A. Beril TUĞRUL

Somali, Afrika kıtasında “Afrika Boynuzu” olarak nitelenen ve kıtanın en doğu ucunda yer alan Hint Okyanusu ve bu Okyanusun uzantısı durumunda olan Aden Körfezi’ne kıyısı olan bir ülkedir (Şekil 1). Fazla olarak Bab’ül Mendep Boğazı bölgesinde yer almaktadır. Bu bağlamda, dünya deniz ticaret yolları için önemli bir güzergâh olan (Süveyş Kanalı ve Bab-ül Mendep boğazı ile birlikte) Kızıldeniz geçiş bölgesine hâkim bir jeopolitiğe sahip bulunmaktadır. 

Şekil 1 Somali

Ülke; kuzeybatısında Cibuti, güneybatısında Kenya, batısında Etiyopya ve deniz üzerinden Yemen ile komşudur. Somali, çevre ülkeleri arasında en uzun sahil şeridine sahip ülke durumundadır. Genel olarak plato, düzlükler ve yaylalardan oluşmaktadır. Genel olarak kurak bir iklime sahip olmakla beraber yıl boyunca muson rüzgarları ve düzensiz yağışların etkin olduğu da gözlenmektedir.

Ülkenin geçmişine bakıldığında; tarihinin Paleolitik Döneme kadar dayandığı ifade edilmekte ve bu husus mağara resimleri ile betimlenmektedir. Antik çağlardan beri ise tarih sahnesinde olduğu ve Tarihi İpek Yolu güzergahında yer bulduğu anlaşılmaktadır.

Önceleri, efsanevi olarak nitelenen Punt Krallığı içinde olduğu düşünülmektedir. Orta Çağ’da ise, farklı bölge İmparatorlukları, Sultanlıklar ve Hanedanlıklar içinde yer almıştır. Daha sonra ise Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenlik bölgesine girmiştir. 19. Yüzyılın sonlarına gelindiğinde Osmanlı hakimiyeti hayli zayıflamıştır.

Süveyş Kanalı’nın açılmasından sonra İngilizler, Kızıldeniz geçişinin kontrolünün kendilerince sağlanması bağlamında bölgeyi işgal etmişlerdir. Ülkenin Aden Körfezi kıyısını İngilizler işgal ederken güney bölgelerini ise İtalyanlar istila etmiştir. 1960 yılında ise hem İngilizler ve hem de İtalyanlar bölgeden fiili olarak çekilmişlerdir.

Somali Devleti’nin 1960’ta kurulmasından sonra yazık ki; istikrar sağlanamamıştır. 1988’de silahlı çatışmalar yaşanmıştır. Ülkede aşiret yapılanması söz konusu olup 1991’de İç Savaş başlamıştır. Bu tarihten sonra, Birleşmiş Milletler (BM) güçlerine karşı saldırılar da dahil hayli kanlı olaylar yaşanmıştır. Bu arada Somaliland’de ayrılıkçı hareketler görülmüştür ve halen de bu tarzda olaylar yaşanmaktadır.

Başkenti Mogadişu olan ülkenin yüzölçümü 640 bin km2 mertebesinde olup, bölgede 16 Milyon kadar nüfus yaşamaktadır. Kişi başı Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) 500 USD kadardır.

Somali’nin Ekonomisi ve Enerji Kaynakları

Somali ekonomisinin, büyük ölçüde hayvancılığa ve tarıma dayanmakta olduğu görülmektedir. Yakın geçmişte, Aden Körfezi bölgesinden geçen yoğun deniz ticaretine yönelik atakların buradan olduğu ve bu bağlamda kayıt dışı ve illegal ekonominin oluştuğu da gözlenmiştir. Bu ataklara karşı (Türk Deniz Kuvvetlerinin de destek verdiği) Birleşik Deniz Gücü” de bölgede görev yapmıştır.

Ülkede yeraltı kaynağı olarak; demir, kalay, bakır, jips, boksit, demir, kalay, titanyum cevherlerinin olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca, kireçtaşı, kumtaşı, deniz tuzu, kil, lületaşı, alçıtaşı da bulunmaktadır. Bunlardan daha önemli olarak; zengin olduğu betimlenen petrol, doğal gaz ve uranyum yataklarına sahiptir. Bir başka deyişle, henüz çıkarılmayan enerji kaynaklarının hayli önemli miktarlarda olduğu tahmin edilmektedir. Bu bağlamda Puntland bölgesinde 10 Milyar varile varan petrol rezervi olduğunun ifade edilmesiyle bir Somali Petrol Şirketi kurulmuştur.

Somali bölgesinde petrol arama çalışmaları, gerçekte çok da yeni olmayıp, ilk aramaların 1945 yılında başladığı ifade edilmektedir. O süreçte, sömürge durumunda olan ülkede yeterince geniş kapsamlı bir arama yapılamamış, 1990’lara kadar sadece 6 kuyuda çalışma başlatılabilmiştir.

Yirmi yıl süren İç Savaş’tan sonra 2012’de hükümet kurulmuş ve uluslararası platformda da ülke tanınmıştır. Bu tarihten sonra farklı alanlarda ekonomik ve enerji politik faaliyetler ağırlık kazanmaya başlamıştır. Ülkenin petrol rezervinin 2,7 milyar varil mertebesinde olabileceği öngörülmüştür. Son olarak, Somali’nin deniz bölgesindeki petrol rezervinin ise 30 Milyar varil olabileceği tahmini yapılmaktadır. Afrika’nın petrol rezervine sahip bir ülkesi olarak kabul edilen Nijerya’nın 37 Milyar varil’lik potansiyelinin olduğu düşünülürse, Somali’nin sahip olduğu düşünülen rezervin hiç de küçümsenemeyecek bir rezerv olduğu söylenebilir. Somali’nin güney kıyılarında, Şubat 2019’da 75 bin km2 kadar bir alanda 30 milyar varil petrol kaynağı olduğu belirtilmiş ve bu bölgede 15 parselin uluslararası enerji şirketlerinin arama ve sondaj faaliyetlerine açılacağı duyurulmuştur (Şekil 2). Söz konusu 15 parselin hepsi Somali Merkezi Hükümetinin egemen olduğu bölgede yer almaktadır. Konuya ilişkin bir Kanun da 2020 başında Somali Parlamentosu tarafından onaylanmıştır.

Şekil
2
Somali Tarafından Arama ve Sondaj Faaliyetlerine
Açılan Parseller

Söz konusu parsellerin bulunduğu alanda sismik araştırmalar yapıldığı ve bu alanın 120 bin km2’nin üzerinde olduğu ifade edilmektedir. Ruhsat verilecek her alanın ise 5 bin km2 kadar olacağı belirtilmektedir. Bu alanlar arasında, (5 adet olduğu belirtilen bölge için) iç savaş öncesi yabancı şirketlerle yapılmış olan anlaşmaların geçerliliğinin kabul edilmesinin söz konusu olduğu da belirtilmektedir. Ayrıca, parsellerin zaman içinde daha da arttırılabileceğinden bahsedilmektedir.

Türkiye Somali İlişkilerinin Değerlendirilmesi

Türkiye ile Somali ilişkileri (yukarıda da belirtildiği üzere) Osmanlı Dönemine kadar dayanmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti döneminde ise Somali’de ilk Türkiye Büyükelçiliği Mogadişu’da 1979 yılında açılmış, iç savaş nedeniyle 1991’de kapatıldıysa da 2011 yılında tekrar hizmet vermeye başlamıştır. 2014 Yılında da Somaliland Bölgesinde Hargeysa’da Başkonsolosluk açılmıştır.

Somali’ye uygulanan uluslararası izolasyon sırasında 2011’de yaşanan büyük kuraklık sürecinde Başbakanlık düzeyinde Türkiye’den Somali’ye yapılan ziyaret, ülkeye uygulanan izolasyonun kaldırılmasında etkin olmuştur. Takiben Türkiye ve farklı kurumları, Somali’ye zaman içinde öncelikle eğitim, sağlık, ulaştırma ve güvenlik alanlarını kapsayan 1 Milyar USD’a varan yardım ve destekler gerçekleştirmiştir.

2016 Yılında Türkiye’nin en büyük dış misyonu Mogadişu Büyükelçilik Külliyesi olarak kurulmuştur. Karşılıklı devam eden resmi ilişkilerle iki ülke arasındaki bağlar kuvvetlenmiştir. Bu bağlamda, 2013 yılından beri tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan eden Somaliland bölgesel yönetimi ile Somali Federal Hükümeti arasındaki görüşmelerde kolaylaştırıcı rol üstlenilmiştir.

Türkiye ile Somali arasındaki ticaret hacmi 300 Milyon USD mertebesine kadar yükselmiştir. Somali’deki birçok inşaat işi Türk firmaları tarafından yapılmış olup Mogadişu Uluslararası Havalimanı ve Mogadişu Limanı gibi önemli ve stratejik işletmeler de Türkiye tarafından işletilmektedir. Bu bağlamda, Türk şirketlerinin Somali’deki yatırımlarının toplam değeri 100 Milyon USD’a ulaşmış bulunmaktadır. Ayrıca, Somali vatandaşları Türkiye Burslarından yararlanarak Türkiye’de yüksek öğrenim görmüşler ve/veya görmektedirler. Bir başka deyişle Türkiye’nin Somali politikası; Afrika’nın ekonomik açıdan zayıf görünen bu ülkesini eğitim, sağlık ve ekonomi alanlarında destekleyerek askeri eğitim ve işbirliği ile güçlendirme yönünde olmuştur.

Son olarak, Türkiye ile Somali arasında 8 Şubat 2024 tarihinde yeni bir “Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması” imzalanmıştır. Söz konusu anlaşma 21 Şubat 2024 tarihinde Somali Meclisi ve Bakanlar Kurulu tarafından da onaylanmıştır. Burada şunu da belirtmek yerinde olur ki; Somali’nin daha önce Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Mısır, Uganda ve Etiyopya gibi ülkelerle imzaladığı Mutabakat Zaptları Somali Meclisi’ne getirilememiş ve hayata geçirilmesi ertelenmiştir. Bu bakımdan Türkiye ile yapılan bu anlaşmanın Somali Meclisinden geçmiş olması ve Bakanlar Kurulu tarafından da onaylanmasının ayrı bir anlamı vardır denebilir. Bu anlaşmanın TBMM’den de geçmesi ve Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak Resmi Gazete’de yayınlanması beklenmektedir.

Söz konusu anlaşmaya göre; Türkiye, 10 yıl boyunca Somali karasularını koruyacak ve ayrıca deniz kaynaklarının gelişimine katkıda bulunacaktır. Bu bağlamda Somali karasuları Türk Savaş Gemilerine açık olacak ve Türkiye’nin bir Deniz Üssü Kurması (büyük olasılıkla) mümkün olacaktır. Yine anlaşma kapsamında Somali Donanmasının kurulması ve “Eğit-Donat” faaliyetleri kapsamında ilgili çalışmaların yürütülmesi söz konusu olabilecektir.

Enerji politik önemli bir husus ise; anlaşmanın sadece Somali karasularını değil, Somali Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB)’ini de kapsıyor olmasıdır. Dolayısıyla denizlerde büyük boyutlarda var olduğu düşünülen petrol ve diğer rezervlerden Türkiye’nin yararlandırılması beklenmektedir. Burada şunu da belirtmek yerinde olur ki; bu yararlandırma “Kazan-Kazan (Win-Win)” felsefesi çerçevesinde düşünülmektedir. Bir görüşe göre; Somali yeraltı kaynaklarının % 30’una kadar olan kısmı Türkiye için faydalanma payı olabilecektir.

Sonuç

Tüm bu açıklanan hususlar kapsamında, Türkiye-Somali ilişkilerinde gelinen son durum yadsınamaz önemdedir denebilir. Son yapılan anlaşma, Türkiye’nin Afrika politikasında hayli önemli eşiklerden birini oluşturma niteliği taşımaktadır. Gerçekte her iki devlet için de önemli kazanımlar getirebilecektir. Zira, Somali’nin kendi imkanları hayli kısıtlıdır. Halen, askeri, sağlık, eğitim ve enerji politik anlamda birçok alanda Türkiye’nin desteği ile faaliyetlerini sürdürebilmektedir. Özellikle enerji politik olabilecek gelişmeler son derece önemli olacaktır.

Burada şunu da belirtmek gerekir ki; Somali gibi önemli bir jeopolitiğe sahip bir ülke, özellikle Gazze olayları sonrası yaşanan “Kızıldeniz Krizi” de göz önüne alındığında dikkatleri üzerine çeken bir konjüktürel duruma sahip bulunmaktadır. Bu konu, bazı tehdit olarak nitelenebilecek durumları da ortaya çıkarabilecektir. Bununla beraber, Türkiye’nin Somali’nin izole şartlarında verdiği destek sırasında da benzer tehdit unsurları bulunmaktaydı ve Türkiye uyguladığı politikalarla bunların üstesinden gelebilmiştir.

Ayrıca, Somali’nin kendi içinde sahip olduğu sorunlar ve komşu ülkeleriyle olan sorunlarda barışçıl çözümler oluşturulmasında Türkiye’nin olumlu etkisi gözlenebilir. Zira, Türkiye’nin Afrika ülkeleriyle ilişkilerinde yapıcı etkisi söz konusudur.    Öz olarak belirtmek istenirse, umulur ki; önümüzdeki dönemde de Türkiye’nin uluslararası ilişkilerde sahip olduğu vizyon ve üstlendiği misyon çerçevesinde yine hedeflenen sonuçlara ulaşılabilsin ve Kazan-Kazan felsefesiyle Afrika politikasını şimdiye kadar olduğu üzere başarıyla yürütebilsin ve böylelikle Türkiye, uluslararası ilişkilerde artık Afro-Avrasya bağlamında etkinliğini pekiştirsin ve tüm Afrika ülkeleriyle olan ilişkilerine Somali emsal teşkil edebilsin.MAYIS2024