Study in Turkey, markasıyla üniversitelerimiz dünyaya açılıyor

YÖK’ün vakıf üniversiteleri konusunda güçlü ve zayıf yönleriyle ilgili ‘Vakıf Yükseköğretim Kurumları 2019’ raporu, vakıf üniversitelerimizin geldiği noktayı göstermiş oldu.  Yayınlanan rapor sonrasında görüşlerini aldığımız Hasan Kalyoncu Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkan Vekili Haluk Kalyoncu, bundan sonraki süreçte vakıf üniversitelerinin belirli alanlarda uzmanlaşması gerektiğine vurgu yaparak sorularımızı yanıtladı.

YÖK, vakıf üniversiteleriyle ilgili bir rapor yayınladı ve vakıf üniversitelerinde gördüğü eksiklikleri aktardılar. Yayınlanan raporla ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?

YÖK her yıl bu konuda bir rapor yayınlıyor. Yükseköğretim sistemi içerisinde yer alan vakıf üniversitelerinin güçlü yanlarını ve zayıf yanlarını araştıran bir rapor hazırladı. Bununla ilgili olarak da vakıf üniversitelerinin iyileştirilmesi konusunda da ayrı bir rapor yayınlandı. Özellikle yeni kurulan üniversitelerin bilimsel çıktıya, makaleye ve araştırma alanına yönelmeleri hususunda bir görüş ortaya çıktı. Türkiye’de şuanda 72 tane vakıf üniversitesi bulunuyor. Artık vakıf üniversitelerinin kendi belirledikleri bir alanda akademik kadrolarının çalışmalar yapması gerekiyor. Uluslararası alanda öğrenci alan üniversitelerin belirli alanlarda uzmanlaştıklarını görüyoruz. Bizim de Türkiye’de özellikle vakıf üniversitelerinin bir alanda başarılı olması ve o bölümlere yatırımlar yaparak uzmanlarını en iyi yetiştiren kurumlar haline gelmeleri gerektiğini düşünüyorum. Hasan Kalyoncu Üniversitesi olarak sosyal bilimlerde, sağlık bilimlerinde ve mühendislik alanlarına yoğunlaşıyoruz. Buradan mezun öğrencilerin ara eleman pozisyonunda değil, konusunda başarılı olabilmeyi hedefleyen, ideali olan, pratiğini üniversite de öğrenen gençler yetiştirmeyi hedefliyoruz.

Vakıf üniversitelerinin bir başka önemli sorunu da gelirlerini arttıramaması oluyor. Son iki yıldır kontenjan boşlukları nedeniyle araştırma gibi alanlara yatırım yapamadıklarını belirtiyorlar.  

Hasan Kalyoncu Üniversitesi 2008 yılında Gaziantep’te kuruldu. Fakat son dönem vakıf üniversitelerine baktığınızda çoğunluğu İstanbul merkezinde yoğunlaştı. Vakıf Üniversiteleri Birliği Başkanı olarak eğitime kendini adayan iş adamlarının ve girişimcilerin öncelikle kendi memleketlerine bu hizmeti vermeleri gerektiğine inanıyorum.  Gaziantep bölgesinde ilk vakıf üniversitesini bizim kurduğumuz gibi herkesin İstanbul’a yoğunlaşmasındansa diğer bölgelerindeki göçü de durdurmak anlamında bu yatırımlarını yapmalıyız. Sadece şehirler arasındaki göçü değil aynı zamanda yurt dışında öğrenim görmek isteyenleri de geri çekmeliyiz. Bu nedenle İstanbul’da üniversite kuracağımıza Batman’da gibi illerimizde kurmalıyız. YÖK’ün de bu süreci doğru yönetmesi gerektiğini düşünüyorum. Hasan Kalyoncu Üniversitesi’ni kurarken YÖK, bizden 50 milyon TL teminat istemişti. Arazi, kampüs gibi tüm detayları incelenmişti. Son dönemlerde de bu tarz incelemelerin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Vakıf üniversitesi kurarken YÖK’ün İstanbul yerine, orta Anadolu’ya, Doğu Anadolu’ya yönlendirmesi gerektiğini düşünüyorum. Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nin kurulmasından sonra bölgedeki öğrenciler, biz Kıbrıs’a gitmekten İstanbul’a gitmekten vazgeçtik, diyorlar. Öğrencilerin aileleri bize teşekkür ediyorlar. Sizin sayenizde ben çocuğumu Gaziantep’ten dışarıya göndermemiş oldum, diyorlar.  Fakat biz üniversiteyi bina üniversitesi şeklinde yapmış olsaydık hiç kimse bize güvenmezdi. Eğitim kadrosuyla, sosyal olanaklarıyla, yeşil alanıyla ve İstanbul’dan en iyi hocaların şehrimize gelerek ders vermesiyle Hasan Kalyoncu Üniversitesi bölgede etkili oldu. Bunun gibi örneklerin bölgede artması gerektiğini düşünüyorum.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afrika’dan sadece 2 bin öğrencinin geldiğini ve bu sayının çok yetersiz olduğuna vurgu yaptılar. Vakıf Üniversiteleri Birliği Başkanı olarak yurt dışından öğrenci getirme konusunda nasıl bir yol izlemeliyiz?

Türkiye’de uluslararası öğrenci sayısı maalesef çok düşük seviyededir.  Dünyada dolaşan yaklaşık 4 milyon öğrenci bulunmaktadır. Türkiye’ye gelen uluslararası öğrenci sayısı ise sadece 148 bindir. Türkiye çok muazzam bir ülke, eğitim maliyetleri açısından İngiltere ve ABD’ye göre çok daha düşüktür. Afrika’dan, Balkanlardan, Ukrayna’dan hatta Avrupa’dan gelecek uluslararası öğrenciler, İngiltere’ye oranla daha az ödeyeceği öğretim ücretiyle aynı kalitede hatta bazı alanlarda daha üst kalitede eğitim alacaklardır. Fakat bunun için öncelikle eğitim müfredatını yüzdü yüz İngilizce yapmak zorundayız. Afrika’dan öğrenci getirdiğinizde üniversitedeki öğretim görevliniz İngilizce ders anlatmakta sıkıntı yaşamamalıdır.

Vakıf Üniversiteleri Birliği’ne başkan oldunuz. Rahmetli İbrahim Bey sonrasında sizin birlik olarak yapmak istediğiniz çalışmalar nelerdir?

Ben daha öncesinde Vakıf Üniversiteleri Birliği Genel Sekreteriydim. O dönemde rahmetli İbrahim Çağlar Bey, hem İTO Başkanlığını hem de Birlik Başkanlığını yürütüyordu. Kendisi vefat edince Birlik Başkanlığı benim üzerime kalmış oldu. Birliğin çok büyük bir fonksiyonu bulunmuyor, fakat bazı durumlarda YÖK’e görüşlerimizi aktarma, karşılıklı bilgi alışverişi gibi çalışmalar yürüten bir kurumuz. Vakıf Üniversiteleri Birliği’nin öncelikle yelpazesini genişletmesi gerekiyor. Örneğin Sabancı Üniversitesi birliğe üye olmamış. Bilkent Üniversitesi, Türkiye’nin ilk vakıf üniversitesi ve ülkemize bu sistemi getiren olarak birlik çatısı içinde olması gerektiğine inanıyorum. Bu konularda gerekli çalışmaları yaparak tüm vakıf üniversitelerinin birlik çatısı altında olmasını sağlamak istiyoruz.

Ayrıca Vakıf Üniversiteleri Birliği olarak DEİK Eğitim Ekonomisi İş Konseyi ve Ticaret Bakanlığı ile birlikte Study in Turkey, markasıyla tüm üniversitelerimizi tek çatı altında toplayarak yurt dışı fuarlarına katıldık. Yapılan bu çalışmaları çok önemsiyorum. Bu program çerçevesinde her yıl bir ülkeye giderek fuarlara katılıyoruz. Bu programa katılan tüm üniversiteler kendi hocalarını ve ekiplerini getiriyor. Burada DEİK Eğitim Ekonomisi İş Konseyi Başkanı Cemal Kalyoncu ve ekibiyle birlikte çalışmalar yürütüyoruz. Üniversitelerin kendilerini yabancı dil hazırlık ve %100 İngilizce eğitim programlarını geliştirmeleriyle birlikte yurt dışından daha fazla öğrenciyi Türkiye’ye getireceğimize inanıyoruz.

Özel üniversite konusunu sürekli gündeme geliyor. Bu konuda bir çalışma başlatıldı mı, Vakıf Üniversiteleri Birliği olarak bu konuya yaklaşımınızı aktarır mısınız?

Şuanda YÖK, özel üniversiteler kurulması konusunda bir çalışma yapıyor ve bizden de bilgi aldılar. Türkiye, özel üniversiteye hazır mı, ben şahsen emin değilim. Vakıf halinde bile bu kadar sorunlar yaşarken, A.Ş Üniversitelerini doğru bulmuyorum. O zaman kiralık diploma, satılık diploma konusu gündeme gelebilir.

Bu yıl vakıf üniversiteleriyle ilgili hem öğrenim ücretleri hem de özel yurt ücretleri sürekli gündeme geldi. Hasan Kalyoncu Üniversitesi olarak bu konuda sizin politikanızı aktarır mısınız?

Hasan Kalyoncu Üniversitesi olarak 1000 kişilik öğrenci yurdu yaptık. Üniversitenin yanında Kredi Yurtlar Kurumu da 300 kişilik bir yurt yaptı. Yurt ücretlerimiz aylık 250 TL gibi çok düşük bir miktardır. Fakat bu fiyatlar bizim vakıf anlayışımızdan kaynaklanmaktadır. Şuanda ekonomik açıdan zorlu bir süreç yaşanmasına rağmen, Gaziantep’e en iyi hocalarımızı getirmek için yüksek maaşlar ödememize rağmen enflasyon farkını öğrenim ücretine yansıtmayan Türkiye’deki tek üniversite Hasan Kalyoncu Üniversitesi’dir. Vakıf üniversitelerinin enflasyon farkı kadar öğrencilerin öğrenim ücretlerine zam yapma hakkınız bulunuyor. Bu artışı yansıtmayan tek üniversiteyiz ve tam tersine bursluluk oranımızı arttırıyoruz. Öğrencilerimiz %40’ına burs veriyoruz, bunun dışında öğrenim görürken başarılı olan öğrencilerimize de ayrıca burs veriyoruz. Türkiye’de burs ve yurt konusunda en iyi vakıf üniversitelerinden biriyiz. Zaten vakıf demek böyle bir anlayış içinde olmaktır. Amacımız iyi eğitimi öğrenciye sunmaktır. Bizim öğrenim ücretlerimiz sadece sembolik miktardır. Bu sene hiç artış yapmadık. Bizim amacımız eğitimden para kazanmak değildir. Öyle olsaydı bizde İstanbul’da üniversitemizi kurardık. Rahmetli babam Hasan Kalyoncu, bu üniversiteyi her şeye rağmen Gaziantep’e kurmak istedi. Oraya öğrenci bulamazsın, oraya öğretim elemanı götüremezsin eleştirilerine rağmen 380 dönümlük araziye bu kampüsü kurmayı başarmış. Allah, ondan razı olsun. Onun kurduğu üniversiteyi bu noktaya getirdik, bu noktadan da daha iyi bir noktaya getirebilmek için de çalışıyoruz.EYLÜL 2019