Tüm satış süreçlerinde DenizBank ismi ve yönetiminin korunması bizlere duyulan güvenin göstergesidir

Dexia ve Sberbank’tan sonra Emirates NBD’nin de DenizBank ismini ve mevcut yönetimini korumasının, kendilerine duyulan güvenin ifadesi olduğunu söyleyen DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş,  “DenizBank’ı 22 yıl önce 1 sicil numarasıyla kurduğum günden bu yana, en önemli operasyon olarak gördüğüm halka arz başta olmak üzere, doğru ekip çalışması ile 4 kez bankanın satışında rol almış olmaktan gurur duyuyorum. Rusya’nın en güvenilir kurumu Sberbank’ın Türkiye’deki varlığı elbette son derece önemliydi, ancak yeni hissedarımız Emirates NBD de bölgesinin en önemli kuruluşlarının başında geliyor. Başarı öykümüzde yeni bir bölümü temsil eden bu dönem, hepimize önemli sorumluluklar yüklemenin yanında, hedeflerimizin ötesinde işleri hayata geçirmek üzere ciddi bir motivasyon da sağlıyor” dedi.

DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, “DenizBank olarak tüm faaliyetlerimizin merkezine yerleştirdiğimiz ve hesap verebilirlik, saydamlık, sorumluluk ve adalet şeklinde dört saç ayağına oturttuğumuz kurumsal yönetişim ilkelerimiz rehberliğinde, ‘kumarbaz bankacılığından ziyade, değer üretmek” üzere çıktığımız yolda, ilk günden bu yana insan hayatına fayda sağlamayı hedefledik; KOBİ’lerimize, üreticimize ve ülkemizin geleceğinde rol oynayan sağlık, spor kulüpleri, belediyeler, denizcilik, turizm, enerji, altyapı gibi tüm kritik niş alanlara kaynak aktarmayı görev bildik. Diğer yandan tüm iştiraklerimizle birlikte iş yapış şeklimizde tamamen dijitalleşmeye yönelik bir yaklaşım benimseyerek bu alandaki yatırımlarımız ile sektöre yön veren pek çok inovasyonu hayata geçirdik” dedi.

Sberbank CEO’su Herman Gref’in DenizBank’ın satış kararını Avrupa’nın yaptırımları dolayısıyla aldıklarına yönelik ifadelerini “Herman Gref, son derece kıymetli bir devlet adamı olmanın yanında,   Rusya’da sıradan bir bankayı yeniden yapılandırıp dünyanın en ilk 10’u arasına sokmuş, diğer yandan DenizBank’a da çok şey katmış bir vizyonerdir. Tespitlerini dikkate almak gerekir” şeklinde  değerlendiren Hakan Ateş, “Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerde DenizBank ve Sberbank birlikteliği kilometre taşı görevi görüyordu. Başta Herman Gref olmak üzere tüm Sberbank yönetimi, teknolojik altyapıya verdiğimiz önem, inovasyon ve dijitaldeki güçlü konumumuz ve hedeflerimizin de ötesinde işleri hayata geçiren yönetim kadromuzdan son derece memnundu. Geçmişte Amerika ve Rusya arasında olduğu gibi şimdi de Amerika – Çin arasındaki jeopolitik çekişmeler onları belirli aksiyonlar almaya zorlamış olabilir; DenizBank hisselerini devretmelerini bu gelişmelerin bir parçası olarak okuyabiliriz. Zira hisse devri, Rusya’nın yurtdışı operasyonlarında yeniden organizasyona gitmesinin sonucunda gerçekleşti” dedi.

Dexia ve Sberbank’tan sonra Emirates NBD’nin de DenizBank ismini ve mevcut yönetimini korumasının kendilerine duyulan güvenin bir ifadesi olduğunu belirten Ateş, “DenizBank’ı 22 yıl önce 1 sicil numarasıyla kurduğum günden bu yana, en önemli operasyon olarak gördüğüm halka arz başta olmak üzere, doğru ekip çalışması ile 4 kez bankanın satışında rol almış olmaktan gurur duyuyorum. Rusya’nın en güvenilir kurumu Sberbank’ın Türkiye’deki varlığı elbette son derece önemliydi, ancak yeni hissedarımız Emirates NBD’de bölgesinin en önemli kuruluşlarının başında geliyor. Başarı öykümüzde yeni bir bölümü temsil eden bu dönem, hepimize önemli sorumluluklar yüklemenin yanında, hedeflerimizin ötesinde işleri hayata geçirmek üzere ciddi bir motivasyon da sağlıyor” dedi.

Satın alma sonrasında bankanın yeni alanlara yatırım yapmaya yönelik stratejisinde değişiklik olup olmayacağına dair sorumuzu, “2002’de bünyemize kattığımız Tarişbank ile tarım sektörüyle tanıştığımız günden bu yana, yeni alanlara yatırım yapmak bizi heyecanlandırıyor. Bu satın alma, Osmanlı’dan günümüze miras kalan bir kurumu ayağa kaldırmamız açısından anlamlıydı ancak Tarişbank’ın tarım alanındaki bilgi birikiminden de çok şey öğrendik. Bu sayede son dönemde bankaların şube kapatmaya gittiği bir dönemde, ülkenin en ücra köşelerinde şube açan tek banka olduk. Mevcut durumda Ziraat Bankası’ndan sonra tarımda lider 2. bankayız. Dexia ve Sberbank’tan sonra Emirates NBD de bu yaklaşımımızı destekliyor” şeklinde yanıtladı.

Ateş, son yıllarda yaşanan ekonomik daralmanın hasarsız atlatılamayacağını, ancak DenizBank’ın geçmişten gelen tecrübesi ve yeni yönetim kurulunun yaratacağı sinerji ile, ülke ekonomisi ve geleceği için kritik yatırımlarının destekleyicisi olmaya devam edeceklerini altını çizerek kriz ortamından çıkışın reçetesini anlattı: “Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de krizler yaşanıyor, bizler de doğru aksiyonları almayı, o ortamları birebir yaşayıp deneyimleyerek öğreniyoruz. Geçmişteki krizlerde devlet borçlanma durumuna göre krize girerken, AK Parti iktidarından sonra YİD gibi değişen yatırım modelleri ile borç yükü devletten özel sektöre geçti. Bu projelerin gerçekleşmesinde başta DenizBank olmak üzere tüm bankalar elini taşın altına koyarak önemli oranlarda kaynak aktarımı sağladı. Elbette söz konusu yatırımların genel borçlanması döviz olarak yapıldı ancak Türk Lirası ile gelir elde edilmesinden kaynaklı farklar nedeniyle belirli sıkıntılar yaşandı. Doğru çözüm ve uygulamalarla, bu süreçten hasarsız veya en az hasar ile çıkmamız mümkün. Kore modeli tabir ettiğim bir uygulamayla, devletin sıkıntılı yapıları doğru teknik ve yaptırımlarla yöneterek ekonomiye kazandırması önem arz ediyor. Gerek kamu gerekse özel sektörün ve piyasalarının stres testlerini doğru bir şekilde yapması ve lokomotif sektörlerde teknolojisi ve AR-GE si yeterli şirketlere gerekli rehabilitasyonların uygulanması da aynı derecede değerli. Ayrıca ekonominin dinamosu konumundaki KOBİ’ler ve tarım alanında yapılacak doğru destek ve uygulamalarla da yeni ve sağlam, güçlü bir ekonomik yapı yaratacak potansiyelimiz mevcut”.

Hakan Ateş, DenizBank’ın yolculuğunun 6 kritik evresini şöyle sıralıyor:

  1. 26 Ağustos 1997’deki kuruluşumuz
  2. 2002 krizi ve 81 bankanın 35’inin ekonomik hayattan çekildiği bir dönemi satın almalarla güçlenerek atlattığımız dönem
  3. 2004’te yüzde 25 hissemizi uluslararası platformda halka açmamız ve 25 bini aşan hissedarla tanışıp uluslararası manada DenizBank markasını ortaya çıkarmamız & toplam arz tutarının 5,5 katı talep
  4. 2006’da Türkiye tarihindeki en büyük çarpanla Dexia’ya satılmamız – 4.7 çarpan
  5. 2012’de Rusya’nın yurtdışına bir seferde yaptığı en yüksek yatırımın hedefi olarak,  bugün itibarıyla 177 yılı aşkın tarihi olan Sberbank’ın ülkemizdeki banka yelpazesine katılmasına vesile olmamız.

Dünyada ve ülkemizde ekonomik dalgalanmaların yaşandığı, yabancı sermayenin yatırıma mesafeli durduğu bir dönemde, köklü bankaların çarpanları yarı yarıya seviyelerde seyrederken, hisselerimizin 1 çarpana yakın bedel ile 15.49 milyar TL’den işlem görerek Sberbank’tan Emirates NBD’ye devrolması. EYLÜL 2019