Türkiye ile ilişkimiz, her zaman önemli oldu ama hiç tartışmasız bugün çok daha hayati bir öneme sahip
Sir Dominick Chilcott, “Türkiye, her ikimizin de karşı karşıya olduğu en zorlu ve ağır sınamaların bazılarının ön cephesinde yer alıyor. Mesela terör, organize suç, düzensiz göç ve toplu imha silahlarının yayılması gibi sınırları aşan tehditleri örnek verebiliriz bu sınamalara. Türkiye ile ortaklığımız, ülkelerimizin daha güvenli ve daha refah olmasını sağlıyor.”
Türkiye-Birleşik Krallık ticari ilişkileri yeni bir döneme giriyor. Brexit sonrası ticari ilişkilerin geleceği ile ilgili bir araya geldiğimiz Birleşik Krallık Büyükelçisi Sir Dominick Chilcott, sorularımızı yanıtladı.
Pandeminin ikili ticaret ilişkileri üzerindeki olumsuz etkileriyle ilgili değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?
Küresel doğası nedeniyle korona virüsü (covid-19) pandemisi, ticaret akışını tüm dünya genelinde azalttı. Korona virüsünün bulaşma hızını yavaşlatabilmek için alınan daha önce hiç karşılaşmadığımız kısıtlayıcı tedbirler, Birleşik Krallık’ta mal ve hizmet ithalatını ve ihracatını etkiledi.
Pandemi ihracatları kısıtladı, fabrikalar üretimi yavaşlattı, insanlar seyahat etmeyi bıraktı ve mal gönderiminin lojistik düzenlemeleri daha da zor bir hal aldı ve tüm bu süreçte, dünyanın diğer bölgelerinde olduğu gibi, biz de ikili ticaret ilişkimizde bir yavaşlama yaşadık. Ancak, ticaretimiz tekrar canlanmaya başladı.
Fakat pandemi yeni fırsatlar da sundu. Pandeminin ilk günlerinde Türkiye, Birleşik Krallık’a, korona virüsle mücadelede en ön cephelerde yer alan kilit çalışanlarımız için hayati önem taşıyan kişisel koruyucu ekipmandan oluşan oldukça cömert bir hediye verdi. Bu, böylesine zor bir dönemde gerçekten güzel bir dayanışma ve işbirliği örneğiydi.
Pandemi, ülkelerimizde belirli tipteki bazı medikal ekipman için devasa bir talep yarattı. Bu ekipmanın büyük bir kısmı Türkiye’de üretiliyor. Birleşik Krallık, Türkiye’den çok ciddi miktarlarda kişisel koruyucu ekipman ve giysi satın aldı. Sanayilerimizin, ülkelerimizdeki bu talebi ve solunum cihazı ve koruyucu giysi gibi diğer talepleri karşılayabilmek için birlikte çalışması gerektiğine inanıyoruz.
Dış ticareti çeşitlendirme çabaları, aynı zamanda Birleşik Krallık ve Türkiye arasındaki ikili ekonomik ilişkilerin genişletilebilmesi için de yeni fırsatlar sunuyor. Özellikle de sağlık sektöründe, pandemi birlikte çalışmanın ne kadar önemli olduğunu gözler önüne serdi. Birleşik Krallık, Türk sağlık sektöründe zaten büyük bir yatırımcı. Britanyalı ilaç firması GSK, 60 yılı aşkın bir süredir Türkiye’de; bir başka Britanyalı firma, Astra Zeneca da (ki biliyorsunuz şu anda bir Covid-19 aşısı geliştirme alanında yürütülen öncü çalışmalara liderlik ediyor) burada büyük bir yatırımcı. Tüm bunların yanı sıra covid-19 bize ekonomimizi, hem insanlar hem de gezegen için yararlı olabilmesi için daha eko-dostu ve sürdürülebilir bir şekilde yeniden tasarlama fırsatı da veriyor.
İkili ticaret ilişkilerinin geçmişinden biraz daha ayrıntılı bahsedebilir misiniz?
Birleşik Krallık hükümeti, Türkiye ile ticaret ilişkimize inanılmaz büyük bir önem veriyor. Ülkelerimiz arasında 1500’lü yıllara uzanan köklü bir ticaret ilişkisi var. Birleşik Krallık ve Türkiye ikili ticareti, son on yılda çok çok güçlendi. İkili ticaretimiz, son on yılda neredeyse yüzde 70 artarak geçtiğimiz yıl, 8 milyar GBP Birleşik Krallık ihracatı ve 10.6 milyar GBP Türkiye ihracatı ile toplam 18.6 milyar GBP seviyesine ulaştı. Birleşik Krallık, Türkiye’nin en büyük ikinci ihracat pazarı ve en büyük yabancı direk yatırım ortaklarından birisi.
Ayrıca Britanyalı firmalar, Türkiye’deki en büyük yatırımcılar arasındalar. Vodafone, BP, Shell, British Aerospace ve Rolls Royce, Türk pazarında faal olan Britanyalı firmalar. Britanyalı ve Türk firmalar arasında çok daha fazla ortak girişimler görmek istiyoruz. Türkiye’ye teknoloji transfer etmek ve Türkiye’de imalat yapmak isteyen Britanyalı firmaları, küresel rekabet kabiliyetlerini arttırabilmek için destekliyoruz.
Brexit sonrasında ticaret ilişkilerinin iyileştirilmesi için atılan adımları biraz açıklayabilir misiniz?
Türkiye ile stratejik ikili ilişkimiz, AB’den çıkmış olduğumuz bu dönemde bizim için çok önemli olmaya devam edecek. Türkiye’nin bir ortak olarak Birleşik Krallık’a ne kadar çok şey sunabileceğini biliyoruz – ve ilişkimizi daha ikili bir tabana doğru yönlendirmek, ülkelerimiz arasındaki bu ortaklığı daha da ileri götürmek için yepyeni fırsatlar sunacaktır.
AB’den çıkış sürecimizin en başından bu yana amacımız, şu anda AB – Türkiye Gümrük Birliği ve ilgili anlaşmalar kapsamında ticareti yapılan mallar için Türkiye ve Birleşik Krallık arasındaki mevcut ticari düzenlemeleri mümkün olduğu kadar tekrarlamak oldu. Gerek Birleşik Krallık gerekse Türkiye, Birleşik Krallık’ın gümrük birliğinden ayrılması sürecinde firmalarımız için mümkün olduğu kadar sorunsuz bir geçiş sağlamak istiyor. Ticaret bakanlıklarımız, yeni bir Serbest Ticaret Anlaşması’nı bu yılsonundan önce tamamlayabilmek için çalışıyor. Gelecekte ticaretimizi daha da büyütmek ve yeni alanlara girmek için önümüzde çok ciddi bir fırsat olduğuna inanıyoruz.
Covid-19’un zorluklarına rağmen, müzakerecilerimiz, teknolojiyi de kullanarak sanal ortamda toplantı yapabilmek ve taslak halindeki ticaret anlaşmamız üzerindeki müzakereleri yüksek tempoda sürdürebilmek için yaz boyunca çok çalıştı. Ayrıca, pazar erişimi ve karşılıklı pazarlarımızda ticaret ve yatırım yapma imkanımızın önündeki engelleri, her iki tarafın da çıkarına olacak şekilde nasıl kaldırabileceğimizi de değerlendiriyoruz.
Ticari ilişkilerimizde öncelikli olarak belirlenen alanlar neler?
Birleşik Krallık ve Türkiye için, savunma, yenilenebilir/temiz enerji ve hayat bilimleri ile medikal teknolojiler gibi alanlarda büyük bir işbirliği potansiyeli olduğuna inanıyoruz. Birleşik Krallık’ın sanayi stratejisinde “büyük sınamalar” olarak adlandırılan, örneğin akıllı şehirler, yapay zeka ve veri gibi temaların aynı zamanda gelecek için güzel fırsatlar sunduğuna inanıyoruz. Ticaret ilişkimizde var olan, otomotiv sanayi, yüksek-teknoloji, tekstil, elektronik parçalar ve metaller gibi kilit sektörler, ekonomik ilişkilerimizin önemli bir parçası olmaya ve ülkelerimizde istihdam ve büyümeyi desteklemeye devam edecek.
Ayrıca, özellikle altyapı sektöründe üçüncü ülkelerde yapılacak projelerde işbirliği yapmanın Birleşik Krallık ve Türkiye için çok büyük getirileri var. Türkiye’nin altyapıdaki uzmanlığı ve Birleşik Krallık’ın tasarım, mimari, finansman ve yasal hizetmlerdeki uzmanlığı birbirlerini harika şekilde tamamlayıp destekleyen unsurlar.
Proje değerinin en az %20’si Birleşik Krallık’tan kaynak edindiği sürece, Türkiye’deki veya üçüncü ülkelerdeki projelerde, Birleşik Krallık İhracat Finansmanından faydalanılabilir ve bu da ihracat kredisi kuruluşları arasında sunulan en düşük oran. Britanya’daki ihracatçılarla işbirliği yapan Türk firmalarının kullanabileceği 3.5 milyar GBP civarında bir Birleşik Krallık ihracat finansmanı mevcut.
Birleşik Krallık Hükümeti, Britanya sanayisinin Türk savunma ve hava-uzay firmaları ile ortaklık kurma çabalarına destek vermek konusunda çok kararlı. Nurol Holding ile kurduğu iki Ortak Girişim (FNSS ve BNA) ve TF-X uçağı için Türk Havacılık ve Uzay Sanayi ile kurduğu ortaklık ile bu alanda liderlik, BAE Systems firmasında. TF-X projesi örneğin, bir ortaklık çerçevesinde çalışan Türk ve Britanya firmalarının, müthiş başarılı sonuçlar elde edebileceklerinin çok net bir göstergesi.
Yatırım alanında da, Birleşik Krallık’ın yabancı yatırım için oldukça cazip bir ülke olduğuna ve böyle olmaya da devam edeceğine inanıyoruz. Birleşik Krallık, yabancı direk yatırım için Avrupa’nın en cazip ülkesi olma ünvanını geçtiğimiz yıl da koruyarak Almanya ve Fransa’nın sağladığı toplam yabancı direk yatırımdan daha fazla yatırım aldı. United Biscuits firmasnın Yıldız Holding tarafından satın alınması gibi büyük Türk firmalarının ülkemizde yeni yatırımları oldu. Ayrıca, özellikle teknoloji sektöründe faaliyet gösteren küçük Türk girişimci ve yeni başlamış firmaların yanı sıra Londra’nın finans sektöründe de ciddi bir Türk yatırımı var. Bu alanda Türk yatırımının geleceği konusunda oldukça umutluyuz.
Ticaret ilişkilerini geliştirmeye çalıştığımız şu dönemde, olumsuz algıları değiştirmek için sizce neler yapılabilir?
Uzun bir geçmişi olan, köklü ve verimli ilişkilerimiz, temin zincirlerimiz ve yıllar içerisinde gelişerek ilerleyen stratejik ortaklıklarımız, bize güven vermeli. Her iki ülke de ilerlerken bu kazanımları korumaya kararlı. Ülkelerimizin bakanları, daha geniş kapsamlı ikili ilişkimizle beraber ticari ilişkimizin esas önceliğini koruduğu konusunda netler. Birleşik Krallık ve Türkiye, ikili bir serbest ticaret anlaşması kapsamında ticaret ilişkilerinde yeni bir döneme adım atarken, artık yeni fırsatlar yakalamaya çalışmalıyız.
Gelişen bu ikili ticaret ilişkilerinde üçüncü ülkeler konusundaki değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?
Birleşik Krallık ve Türkiye arasında güçlü ve derin bir ticaret ve yatırım ilişkisi, tüm ticaret ortaklarımızın ortak çıkarına hizmet edecektir. Biz ikili ticaretimizi geliştirirken, diğer ülkelerle ticaretimiz, temin zincirlerinde randıman sağlayarak ve mucitlerimize, ihracatçılarımıza ve yatırımcılarımıza ekonomik fırsatlar sunarak, birbirini tamamlayan güçlerimizden faydalanmalıdır. Pek çok Britanyalı yatırımcı Türkiye’yi, sadece Türkiye’nin ekonomik ve teknolojik ihtiyaçlarını karşılamakla ya da tüketiciye hizmet vermekle kalmayacak aynı zamanda bölgeye ihracat açısından üs görevi görecek bir bölge merkezi kurmak için stratejik bir nokta olarak görüyor. Aynı şekilde, pek çok Türk yatırımcı da Birleşik Krallık’ın birinci sınıf finansman, yasal danışmanlık ve profesyonel hizmetlerine erişmek ve küresel bir marka haline gelmek için faaliyetlerini ve genel merkezlerini Birleşik Krallık’a getirme fırsatından faydalandı. Bu şekilde, üçüncü ülkelerle ticaret, ilgili firmalarımızın sunabileceği bütün ayrıcalıklardan yararlanabilecektir.
Gelecekten ne gibi beklentileriniz var?
Birleşik Krallık ve Türkiye aslında ekonomik boyut, startejik görüşümüz ve toplumlarımızın temelini oluşturan değerler açısından pek çok ortak noktaya sahip. Açık bir dünya ekonomisi isteyen, ticaretçi uluslarız. Birlikte, G20, Avrupa Konseyi ve NATO gibi aynı küresel ailelerin birer üyesiyiz.
Türkiye ile ilişkimiz, her zaman önemli oldu ama hiç tartışmasız bugün çok daha hayati bir öneme sahip. Türkiye, her ikimizin de karşı karşıya olduğu en zorlu ve ağır sınamaların bazılarının ön cephesinde yer alıyor. Mesela terör, organize suç, düzensiz göç ve toplu imha silahlarının yayılması gibi sınırları aşan tehditleri örnek verebiliriz bu sınamalara. Türkiye ile ortaklığımız, ülkelerimizin daha güvenli ve daha refah olmasını sağlıyor.
Ticaret ve güvenliğin yanı sıra, kültürel ve eğitim bağlarımız da güçlü. British Council, Türk ve Britanya üniversitelerini daha fazla işbirliği yapmaya teşvik ediyor. Newton – Katip Çelebi adında bir fonumuz var ve bu fon, araştırma projelerinde işbirliği yapmak isteyen Türk ve Britanyalı akademisyenlere destek sağlıyor. Ve son yıllarda Türkiye’ye gelen Britanyalı turist sayısı da çok net bir şekilde artış gösterdi: 2018 yılında Türkiye’yi 2.3 milyon Britanyalı ziyaret etti ve bu rakam 2019 yılında 2.5 milyonun üzerindeydi. 2020’de Covid-19 tedbirleri nedeniyle bu rakamlarda bir düşüş yaşadık tabii ama covid sonrasında Türkiye, Britanyalı turistler için en çok tercih edilen ülkelerden biri olmayı sürdürecek.
Dolayısıyla, önümüzdeki çok uzun yıllar boyunca, ister ticaret ister yatırım alanında olsun, ister ulusal güvenlik alanında işbirliği ister insanlar arasındaki bağlarda olsun, güçlü bir Britanya ve Türkiye ortaklığı görmeye devam edeceğimize inanıyoruz. Türkiye, Birleşik Krallık için çok önemli bir stratejik ortak ve ilişkilerimizin geleceği konusunda umutlu ve keyifli olmak için birçok nedenimiz olduğunu düşünüyorum.
Değinmek istediğiniz başka bir konu var mı? Sözlerimi, Avrupa’nın her iki ucundan Britanya ve Türkiye yönetimlerinin, birbirlerine çok olumlu yaklaştıklarını söyleyerek noktalamak isterim. Ortak pek çok noktamız var: örneğin her ikimiz de kendimizi devasa bir büyüklüğe sahip ve oldukça nüfuzlu olan Avrupa Birliğinin kısmen daha küçük komşuları konumunda bulan, imparatorluk geçmişine sahip ülkeleriz. Ama, çelişkili bir biçimde (çelişkili diyorum çünkü biz birlikten ayrılırken Türkiye üye adayı konumunda) AB’nin dışında olmak, bizi birbirimize daha da yakınlaştırabilir. Önümüzdeki yıldan itibaren Birleşik Krallık’ın AB’nin dış politikaşlarını ve diğer politkalarını uygulama yükümlülüğü ortadan kalktığında, Türkiye ile ortak çıkarlarımızın şampiyonluğunu üstlenmek için oldukça iyi bir konumda olacağız. KASIM 2020