Türkiye insan gücü, jeopolitik yapısı, kalitesiyle yabancı sermayelere hitap ediyor
Faaliyetlerine 2014 yılında başlayan TK İlaç, kuruluşundan günümüze pazardaki yerini sağlamlaştırarak yoluna devam ediyor. Firmanın başında ise sektörün deneyimli isimlerinden biri olan Turan Karaman var. Sektörün bugünü ve geleceği ile ilgili görüşlerini bizimle paylaşan TK İlaç Yönetim Kurulu Başkanı Turan Karaman, sektörün bilinmeyen yönlerini paylaştı.
Turan Bey, kısaca kendinizden ve profesyonel geçmişinizden bahsedebilir misiniz?
İlaç pazarına 1976 yılında bir eczanede kalfa olarak başladım, part time şeklinde liseli yıllarda çalışmaya başladım. Eczaneye ziyarette bulunan tıbbi mümessilleri gördüm ve bende mümessil olacağım dedim, sordum ne okuyayım diye onlarda kimya oku dediler. Bunun için ODTÜ’de kimya bölümünde okudum. Türkiye’nin tabi o zamanlar en büyük ilaç firmalarından bir tanesi olan Fako İlaç’da çalışmaya başladım ve emekli oldum. Bu arada dünyanın ilk tıbbi mümessillik yüksekokulunun kuruluşunda danışmanlık yaptım. Orada 10 seneye yakın öğretim görevliliği yaptım. Türkiye’deki ilk klinik araştırma şirketlerinin bir tanesinin ortağıydım. Çalışma hayatım süresi içerisinde birçok farklı kademede üst düzey yöneticilik görevlerini icra ettim. Sonrasında World Medicine ile tanıştım ve World Medicine’yi Türkiye’ye getirdik. Şu anda da TK İlaç’ın yöneticiliğini yapıyorum.
TK İlaç’ın kuruluşu ve faaliyetleri hakkında bilgi verir misiniz?
TK İlaç, 1 Eylül 2014 tarihinde kuruldu. Kuruluş amacı, Türkiye pazarına girmeye karar veren World Medicine ilaçlarının Türkiye’de tanıtılması, pazarlanması ve pazar araştırması yapmaktır, bunun için kurulmuş bir şirkettir. Türkiye’deki ilaç, sağlık sektörünün olmazsa olmazları vardır. Bunların başında Sağlık Bakanlığı’nın belirlemiş olduğu kurallara göre ilaçları tanıtmak ve pazarlamaktır. Diğer sektörlerdeki gibi herhangi bir bağımsızlık yoktur. Bu kurallara uyarak doktorlara ziyarette bulunmak, eczaneleri ziyaret etmek, ilaçların depolara sevkiyatlarını sağlamak ve tüm bu hareketliliği kontrol etmek gerekir. Bizde bunları yapmak için kurulmuş bir organizasyonuz. İlaç sektörünün pazarlama ve tanıtım ayağı olarak faaliyet gösteriyoruz.
Şirketin ulaştığı büyüklük nedir?
Türkiye’de bir yerlere gelmek çok zor, çünkü Türkiye’de çok tecrübeli yerli ilaç firmaları var. Bu firmaların bazıları nerdeyse üçüncü nesil tarafından yönetiliyor. Bunun yanı sıra Türkiye’de çok uluslu dünya devi firmalar ürünlerini tanıtıyor ve pazarlıyorlar. Bu yönden baktığınızda sektörde büyümek çok da kolay gözükmüyor. Rakipler konusunda durum böyle diyebilirim.
Türkiye’de markete vermeyi düşündüğümüz ürünler var. Bizim marketlere aktif olarak verdiğimiz 5-6 tane ürünümüz var. Rakiplerinizi düşündüğünüzde ve bunların çok sayıda ürünlerinin markette yer aldığını göz önüne getirdiğinizde çok fazla büyümeden bahsedemiyoruz. Ciro olarak World Medicine 60. sırada tutmaya çalışıyoruz, çok köklü ve çok sayıda ürünleri bulunan ilaç firmalarını geçmiş durumdayız.
İlaç üretiminiz var mı?
TK İlaç olarak üretim yapmıyoruz, böyle bir şey söz konusu değil. kuruluş amacı ve misyonu-vizyonu içerisinde böyle bir düşünce yoktur. TK İlaç, tamamen Wold Medicine firmasının ilaçlarını pazarlıyor. Ama World Medicine’nin kompakt güzel bir üretim tesisi var. Aynı zamanda şu anda Çerkezköy’de 45 bin metrekarelik bir üretim tesisini kurmak üzere çalışmalarına başladı. 2020 yılının Mart ayında da bu çalışmaların tamamlanacağını söyleyebilirim. Türkiye için çok ciddi bir yatırımdan söz ediyoruz. Bende bu yatırımın hem koordinatörüyüm hem de yatırım şirketinin müteahhidiyim.
World Medicine kendi öz sermayesi ve kredileriyle bu yatırımı yapmaktadır. Ülkemiz için çok güzel bir yatırım, çünkü 100-200 milyon Euro’luk bir yatırımdan bahsediyoruz. Tesis tam kapasiteyle çalışmaya başladığında tek vardiyada 400 kişi olacak şekilde istihdam sağlayacaktır. Bunu üç vardiya olduğunu düşündüğünüzde çok ciddi anlamda bir istihdam sağlayacağını söyleyebilirim.
Türkiye ilaç pazarı hakkında neler söyleyebilirsiniz?
İlaç pazarı dünyadaki en zor işlerden bir tanesi, çünkü işe başlama ve işi sonlandırma süreleri çok uzun. Eğer bir ürünü üretip markete vermeyi planlıyorsanız çok uzun bir süreç geçirmeniz gerekiyor. Türkiye’den örnek vermek gerekirse, ürünün öncelikle ruhsatlandırma süresi var. Ürün ruhsatlandırıldıktan sonra fiyatlandırma süresi var. Fiyatlandırıldıktan sonra geri ödemeye gidiş süreleri var. Zaman zaman bu süreç 3 yılı bulabiliyor, burada öncelikle süreç çok önemli geleceği koklayabilmeniz gerekiyor. Bir de fiyat politikamız var. Burada kullandığımız aktif maddeleri, ambalaj malzemelerini dışa bağımlı olan her şeyi alırken güncel Euro kurundan gidiyoruz. Ama devletin ilaç alımında ilaç şirketlerine yaptığı ödemesindeki Euro kuru 2.69 TL olarak uygulanıyor. Devletin ödediği geri ödemeye girerseniz minimum % 28’lerde başlayıp % 50’lere kadar iskontolar devlet bizden alıyor. Vade süreleri çok uzun 90 güne kadar vadeler söz konusu. Şu anda sektörün genel gidişatı bu şekilde diyebilirim.
Kalite konusuna değinecek olursak GMP söz konusu olduğunda Türkiye’deki GMP’nin Avrupa’da da geçerliliği bulunuyor. Bu olay daha çok yeni olmasına rağmen bana göre Türkiye’deki üreticilerin Avrupa’nın birçok gelişmiş ülkesindeki fabrikalarından çok daha ileri teknoloji kullanıldığı ve çok üst düzey anlamda kalifiyeli insan gücü kullanıldığını söyleyebilirim. Türkiye’deki ilaç üretiminin kalitesi çok iyi, yabancı sermaye çok ciddi bir şekilde geliyor. Yaklaşık bundan 30 sene önce sektörün %70’i yerli sermayenin elindeyken günümüzde bunun tam tersi oldu. Şu anda %70’i yabancı sermayenin eline geçmiş durumda diyebilirim. Buda demektir ki Türkiye insan gücü, jeopolitik yapısı, kalitesiyle yabancı sermayelere hitap ediyor. Bunları üst üste koyduğumuzda sektör için Türkiye’de gelecek vardır.
Türkiye’de biyoteknolojik ilaç üretimi konusunda neler söyleyeceksiniz?
Biyoteknolojik ülkemiz için çok yeni bir başlık burada bazı tecrübeler yapıldı. Bunların bazıları negatif sonuçlandı. Ama bir şey başladığınızda zaten her şey dörtdörtlük olmuyor. Ülkemizde şu anda yaklaşık 10 firma bu konu üzerinde çalışmalar ve yatırımlar yapıyor. Yatırımlarını yapıp üretime geçmeyen ya da çok ciddi anlamda yatırım yapan firmalarımız var. Bu ülkeye biyoteknolojik ilaçların yurtdışından gelmesi için ciddi anlamda döviz getirisiyle kalmayıp aynı zamanda ülkemizde üretilecek ilaçlar için çok ciddi olarak bir ihracat kapısı açmaktadır. Biyoteknolojik anlamda çok uluslu firmalarla ciddi şekilde iş birliktelikleri var, çok güzel sonuçların olacağını tahmin ediyorum.