Türkiye teknoloji kullanan anlayışından teknoloji üreten anlayışına geçti
Savunma sanayinin gelişimi ile ilgili çalışmaların meyvelerinin alındığı bir dönem yaşıyoruz. Savunma Sanayinin ülkemizde gelişimine tanıklık eden isimlerden biri olan Savunma Sanayi Müsteşar Yardımcısı Serdar Demirel, gelişimin önemli parametrelerini okuyucularımızla paylaştı.
Savunma Sanayimizdeki son gelişmelerle ilgili bilgi verir misiniz?
Ülkemiz ve dolayısıyla da savunma ve havacılık sektörümüz oldukça yoğun, bir o kadar da, zorlu bir dönemden geçmektedir. Gerek ulusal savunma ve güvenlik gereklerimizin karşılanmasında ve gerekse uluslararası sorumluluklarımızın yerine getirilmesinde teknolojik bağımsızlık her zamankinden daha önemli bir konuma gelmiş bulunmaktadır.
Bu nedenle, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin modernizasyonu amacıyla başlatılan projeler, yerli savunma sanayimizin geliştirilmesi bakımından bir fırsat olarak değerlendirilerek, SSM tarafından gerçekleştirilen proje faaliyetlerinin katkısıyla mevcut durumda Türk savunma sanayiinin gelişimi ivme kazanmıştır.
Müsteşarlık olarak TSK’nın ve diğer kamu güvenlik kurumlarının platform, sistem, teçhizat ve ekipman ihtiyaçlarını mümkün olduğunca yerli katkı ve milli teknolojilerle karşılama faaliyetlerine yoğun olarak devam etmekteyiz.
Bildiğiniz gibi, savunma sektöründeki teknolojiler, son derece hassas ve yüksek maliyetli teknolojilerdir. İşte tüm bu hususlar, bir yandan diğer sektörlerdeki teknolojik gelişmeleri yakından takip etmemizi bir yandan da ülkemizin kıt kaynaklarını verimli kullanma konusunda daha dikkatli olmamızı zorunlu kılıyor.
Her açıdan stratejik bir sektör konumunda bulunan savunma ve havacılık sanayiimizde yaşanan hızlı gelişmeler geleceğe dönük olarak bizi umutlandırmaktadır ve elde edilen ivmenin sürdürülebilir olması adına; Türkiye “teknoloji kullanan” anlayışından “teknoloji üreten” anlayışına geçmiş ve hedeflerini sürdürebilir sanayi ve teknolojik yetkinlik üzerine odaklamıştır.
Bu durumun sonucu olarak Müsteşarlığımızın 2017-2021 Stratejik Plan çalışmaları da tamamlanmış ve “Teknolojik Derinlik ve Küresel Etkinlik” ana temasını işleyen yeni dönem stratejik planımızda 4 ana stratejik alan tanımlanmıştır. Bunlar;
1. Alan: Modernizasyon Projelerinde Hız, Kalite ve Maliyet Etkinlik,
2. Alan: Kabiliyet Kazanımı İçin Verimlilik Yönetimi,
3. Alan: Teknolojik Yetkinlikleri Bilimsel Birikimler ve Deneyimler ile Birleştirmek,
4. Alan: Stratejik İnsan Kaynağı ve Güçlü Kurumsal Yönetimdir.
Müsteşarlık olarak sektörümüzün yetenek bazlı büyümesi ve sürdürülebilirlik hedefleri ile firmalarımızın tedarik zincirlerinin geliştirilmesi, sanayinin ürün ömür devrinin tamamında etkin rol alması, ihracatın teşvik edilmesi ve sektörde rasyonelleşmenin sağlanması adına yürütülen faaliyetlere yeni dönemde de devam edilecek olup, daralan iç ve dış pazarlara rağmen 2015 yılında yaklaşık 5 Milyar dolar olarak gerçekleşen Sektör ciromuz ve yaklaşık 1.7 Milyar Dolar olarak gerçekleşen ihracatımızın arttırılması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Sorumluluğunuzda olan Uçak Daire Başkanlığı çerçevesinde yapılan çalışmalar ile ilgili bilgi verir misiniz?
Uçak Daire Başkanlığımızca, ülkemizin savunmasında çok kritik olan uçak tedarik, geliştirme ve modernizasyon faaliyetleri gerçekleştirilmekte, savunma ve havacılık sanayimizin bu projelerle birlikte geliştirilmesi için çok değerli ekibimizle yoğun uğraş vermekteyiz. Büyük projelerimize bakacak olursak:
Milli Muharip Uçak Geliştirilmesi (TF-X) Projesi: Proje ile Hava Kuvvetleri Komutanlığımızın 2030’lu yıllardan sonraki muharip uçak ihtiyacının, kendi tasarım ve üretimimiz bir uçak ile karşılanması hedeflenmektedir. Savunma Sanayii İcra Komitesi (SSİK) kararı ile, tasarım ve prototip geliştirme aşamalarından oluşan ilk dönem sözleşmelerinin TUSAŞ ile aşamalı olarak imzalanması için Müsteşarlığımız yetkilendirilmiş, Ağustos 2016’da Ön Tasarım Sözleşmesi imzalanmıştır.
Beşinci nesil, modern ve etkin bir savaş uçağı geliştirilmesi için teknolojik hazırlık düzeyimiz, yetişmiş insan gücümüz, proje takvim hedefleri, test, ölçüm ve üretim altyapı ihtiyacı gibi hususlar değerlendirmeye alınmış ve neticesinde savaş uçağı tasarımı deneyimi olan bir yabancı firma ile işbirliği ihtiyacı ortaya çıkmıştır. İşbirliği yapılacak firma seçimine yönelik açılan ihale sonucunda, İngiliz BAE Systems firması ile öncelikli olarak görüşülmesine karar verilmiştir. BAE Systems ile motor seçimi, kavramsal tasarımın gözden geçirilmesi, altyapılar, insan kaynağı nitelikleri gibi konularda çalışmalar yürütülmüş, TUSAŞ ile BAE Systems firmaları arasında yapılacak işbirliğinin ana esasları üzerine Ocak 2017’de anlaşma imzalanmıştır. Yakın dönemde, başarılı bir işbirliği sözleşmesinin imzalanmasını hedefliyoruz. Uçağımız çift motorlu konfigürasyonda olacak, proje kapsamında da yeni teknoloji geliştirme projeleri hayata geçirilecektir.
Hürkuş Uçağı Projesi: Silahlı Kuvvetlerimizin başlangıç ve temel eğitim uçağı ihtiyacına cevap verecek ve dünya pazarında rekabetçi olacak bir eğitim uçağının, TUSAŞ tarafından yurtiçinde geliştirilmesini ve uluslararası geçerliliği olan uçuş emniyet sertifikasyonu alınmasını amaçlayan Hürkuş Projesi, 2006 yılında başlamış ve ilk uçuş Ağustos 2013’de başarıyla gerçekleşmiştir.
Öncelikli olarak Hava Kuvvetleri Komutanlığının eğitim ihtiyacını karşılayacak olan HÜRKUŞ ile temel savaş uçağı pilotaj eğitimi, aletli uçuş, seyrüsefer, gece ve kol uçuşu eğitimleri yapılabilecektir. Uçuş emniyet sertifikasyonu süreci kapsamında, 500 saatin üstünde uçuş testi, yapısal yorulma testleri, alt sistemlerin yoğun kalifikasyon ve yer testleri gerçekleştirilmiş, yüzlerce emniyet kurallarına uyum dokümanı oluşturulmuş ve bunların sonucunda da Temmuz 2016’da Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nden ve Avrupa sivil havacılık otoritesi EASA’dan, Uçak Tip Sertifikası başarıyla alınmıştır. Hürkuş Projesi ile uluslararası uçuş emniyet gereksinimlerini karşılayan bir uçak, sıfırdan milli imkânlarla tasarlanarak üretilmiş, uçak tasarımı üzerine çok sayıda değerli mühendis yetişmiş ve sınıfında rekabetçi bir ürün geliştirilmiştir.
Proje kapsamında, yerli yardımcı savunma sanayi ile de pek çok faaliyet gerçekleştirilmiştir. Hürkuş’un yapısal parçaları ağırlıklı olarak yerli firmalarda üretilmiştir. Bunun yanı sıra, takım tasarım, kompozit imalat, kimyasal işlemler ve kaplama gibi birçok üretim ve destek hizmeti, Türkiye’de yerleşik sanayi firmalarımızda gerçekleştirilmiş, henüz tasarım aşamalarında olunmasına rağmen, 26 yerli yardımcı sanayi firmamız ile 10 milyon ABD Dolarını aşan iş hacmi yakalanmıştır.
Hürkuş uçağımızın prototip (Hürkuş-A) geliştirme aşamalarının 2016 yılı sonunda tamamlanması ile birlikte hemen seri üretimine geçilmiştir. Seri üretilecek modelimiz Yeni Nesil Temel Eğitim Uçağı (Hürkuş-B), sayısal ve modern ekipmanlarla donatılmaktadır. Hürkuş-B, ASELSAN ve TUSAŞ’ın geliştirdiği çok yetkin aviyonik ve görev sistemlerini taşıyacaktır. Projede kritik tasarım evresi tamamlanmış olup, uçakların seri üretim ve montaj faaliyetleri devam etmektedir. Seri üretilecek 15 adet Hürkuş uçağımızı, 2018’den itibaren Hava Kuvvetleri Komutanlığımızın hizmetine sunmayı planlanmaktayız.
Bundan sonraki aşamada, Hürkuş uçağımızı silahlandırarak, Hafif Silahlı Taarruz ve Keşif Uçağı (Hürkuş-C) geliştirilmesini ve seri üretimini planlamaktayız. Bu kapsamda, bir Hürkuş uçağımızın ROKETSAN’ın geliştirdiği silah sistemleri ile donatılması ve kısa zamanda da bir atış gösteriminin yapılması için çalışmaktayız.
F-35 Joint Strike Fighter (JSF) Projesi: Uçak Daire Başkanlığımız bünyesinde yürütülen en büyük projelerden birisi olan F-35 projesinde, son alınan karar sonrası tedariki kesinleşen uçak sayısı 30’a ulaşmıştır. Proje kapsamında güncel olarak, F135 Motoru Nihai Montaj Hattı ve F-35 kullanıcısı bölge ülkelerine hizmet verecek F135 Motoru Bölgesel Bakım Merkezi’nin kurulması ile ülkemize gelecek ilk uçakların konuşlanacağı üssümüzün hazırlanmasına yönelik faaliyetler yürütmekteyiz.
F-35 projesinde, TUSAŞ, ASELSAN, Alp Havacılık, AYESAŞ, Kale Havacılık ve KALE Pratt&Whitney firmalarımız çok değerli ve kritik üretimler yapmaktadır. ROKETSAN ve TUBİTAK SAGE tarafından geliştirilen milli mühimmatlarımız SOM-J ve HGK da JSF uçağına entegre edilecektir. İlk F-35 uçaklarımızın, ABD’deki eğitim faaliyetlerinin ardından 2019 yılında ülkemize getirilmesi planlanmaktadır.
Modernizasyon Projeleri: Havadan Erken İhbar ve Kontrol Uçağı (Barış Kartalı) projemizde, uçakların teslimat ve nihai modernizasyonları tamamlanmış, uçaklarımız ülke savunmamıza etkin destek vermeye başlamışlardır. Deniz Karakol Uçağı Projesi (Meltem-3) kapsamında, ilk uçağımızın yapısal modifikasyonları ve yer testleri TUSAŞ tesislerinde tamamlanarak, Temmuz 2016’da ana yüklenici İtalyan firmanın tesislerine uçuş emniyet sertifikasyonu için gönderilmiştir. Hava Kuvvetleri Komutanlığımızın envanterinde yer alan C-130E/B Uçaklarının aviyonik modernizasyonlarının yapıldığı Erciyes projesi kapsamında da, prototip uçağın testleri başarı ile tamamlanmış, Aralık 2016 içerisinde de ilk teslimat gerçekleştirilmiştir. C-130 uçaklarımızın seri modernizasyon faaliyetleri devam etmektedir.
A400M Ulaştırma Uçağı: A400M Programı, Türkiye’nin de içinde yer aldığı büyük Avrupa ülkelerinin oluşturduğu bir konsorsiyumun, askeri stratejik ulaştırma uçağı geliştirilmesini ve ortak üretimini kapsamaktadır. Program kapsamında Türkiye, büyük yapısal parçalarda tasarım ve üretim sorumluluğu almış ve başarıyla gerçekleştirmiştir. Seri üretim ve teslimatlar devam etmekte olup, modernizasyon faaliyetleri de sürmektedir. Halen üç A400M uçağı envanterimizde görev yapmaktadır ve kalan uçaklarımızın teslimatlarının 2019 itibariyle tamamlanması planlanmaktadır.
Deniz Araçları Daire Başkanlığı çerçevesinde yapılan çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz?
Deniz Araçları Daire Başkanlığımızda, 4 adet Grup Müdürlüğü altında muhtelif aşamalarda olan 30’a yakın sayıda proje yürütülmektedir. 2017 yılı, bir grup projemizin uzun süren inşa sürecini başarıyla bitirdiği ve meyvelerini vereceği yıl olarak adlandırılabilir. Tabii teslimlerle birlikte ihale aşamasında olan, teklif değerlendirme çalışmaları süren veya İcra Komitesi kararı aşamasında bekleyen birçok projemiz bulunmaktadır.
2017 yılına, Ocak ayının sonunda Denizaltı Kurtarma Ana Gemisi olan TCG ALEMDAR’ın Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edilmesiyle hızlı bir başlangıç yaptık. TCG ALEMDAR ile denizaltıların satha gelememesi durumunda personeline acil yaşam desteği sağlanması ve 600 metreye kadar derinlikten denizaltı personelini kurtarma faaliyetleri icra edilebilecektir. Birçok ilave görevinin yanında, TCG ALEMDAR gemimiz hem NATO hem de ABD Deniz Kuvvetleri Kurtarma Sistemleri bünyesinde bulunan kurtarma sistem ve araçları ile uyumlu ve birlikte çalışabilir olan dünyadaki ilk örnek platformdur. Gemi konfigürasyonunda bulunan Sabit Basınç Odası Sistemi, ABD NAVSEA otoritesi tarafından tetkik edilmiş ve her yönüyle ABD Deniz Kuvvetleri operasyonlarında kullanılabileceği teyit edilmiştir. Bu anlamda; literatürde ülkemizde üretilen ve ABD yetkili otoritelerinden olumlu değerlendirme alan ilk ve ABD tarafından ülke dışında yeterlilik verilen yegâne sistemdir.
Mart ayında Amfibi Gemi olan LST’nin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na, Nisan ayında da Sismik Araştırma Gemisi’nin MTA Genel Müdürlüğü’ne tesliminin gerçekleştirilmesini planlamaktayız. Bunlara ek olarak, yılın ilk yarısında iki adet Kurtarma ve Yedekleme Gemisi olan IŞIN ve AKIN’ın teslim edilebileceğini öngörüyoruz.
MİLGEM 3-4 Projesinde üçüncü gemi 18 Haziran 2016 tarihinde denize indirilmiş olup test faaliyetleri sürmektedir. Dördüncü geminin ise inşa, donatım ve test faaliyetleri devam etmekte olup, 2017’nin ilk yarısında denize indirilmesini planlamaktayız.
Yeni Tip Denizaltı Tedarik Projesinde, hâlihazırda birinci denizaltıya ilişkin inşa ve test faaliyetleri sürdürülmektedir. İkinci denizaltıya ilişkin inşa faaliyetlerine başlanmış olup devam etmektedir.
Amfibi Gemi (LST) Projesi kapsamında 1. Geminin seyir kabul testlerine devam edilmekte, 2. Geminin seyir kabul testlerine başlanacaktır. 2017 yılı içerisinde 2 adet geminin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı envanterine girmesi planlanmaktadır.
Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi (LHD) Projesi kapsamında, Sözleşme gereğince Yüklenici tarafından sunulan dizayn dokümanlarının incelenmesi/onaylanması çalışmaları ve gemi inşa faaliyetleri devam etmektedir
Lojistik Destek Gemisi Projesi kapsamında, gemilerin üretim kabul test faaliyetlerine devam edilmektedir. 2017 yılı içerisinde 2 adet geminin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı envanterine girmesi planlanmaktadır.
MİLGEM Projemizin beşinci, altıncı, yedinci ve sekizinci gemilerin tedarikine yönelik olarak bildiğiniz üzere geçtiğimiz yılın 2. yarısında Teklife Çağrı Dosyamızı yayımlamış idik. İstekli firmaların vermiş oldukları tekliflerin değerlendirilmesine yönelik çalışmalarımız devam etmektedir. Mümkün olan en kısa sürede ihale sürecini sonlandırarak projeyi Savunma Sanayii İcra Komitesi’ne arz etmeyi hedeflemekteyiz.
Müsteşarlığımız tarafından gerçekleştirilen çalışmalar neticesinde Türk Tipi Hücumbot Projesi için hazırlanan Bilgi İstek Dokümanı (BİD) SSM resmi internet sitesi üzerinden 25 Temmuz 2013 tarihinde duyurulmuştur. Teknik Şartname hazırlıklarının tamamlanmasını müteakip Teklife Çağrı Dosyası hazırlık çalışmalarına başlamayı hedefliyoruz.
Yangın, karaya oturma, arızalanma sebebiyle kendi imkânları ile seyir yapamayacak olan ve hasara uğrayan gemileri kurtarmak ve yedeklemek amacıyla 3 adet Çok Maksatlı Açık Deniz Römorkörü için Teklife Çağrı Dosyası (TÇD) yayımlanmış ve teklifler alınmıştır.
İnsansız ve Akıllı Sistemler Daire Başkanlığı çerçevesinde yapılan çalışmalar ile ilgili bilgi verir misiniz?
Müsteşarlık olarak İnsansız Hava Aracı Sistemlerine yönelik attığımız kritik adımların başarılı sonuçlarını almaya başladık. Milli ve yerli üretim İHA Sistemlerimiz artık Türk Silahlı Kuvvetlerimizin, Jandarma Genel Komutanlığımızın ve Emniyet Genel Müdürlüğümüzün envanterlerinde operasyonel olarak başarı ile görev yapmaktadır.
Müsteşarlığımızca yürütülmekte olan İnsansız Hava Araçları Projeleri çerçevesinde Mini ve Taktik Sınıftaki sistemler hali hazırda envantere giren ilk milli sistemler olup, ihtiyaçlar çerçevesinde tedarikler devam etmektedir.
Mini İnsansız Hava Araçlarına yönelik olarak;
- Ekim 2006’da imzalanan Mini İHA Geliştirme Sözleşmesi ile milli Mini İHA sistemlerinin tedariğine başlanmıştır. Sözleşme kapsamında 19 sistem tedarik edilmiştir. Müteakiben yapılan sözleşme değişiklikleri ile toplam 41 adet Mini İHA Sistemi tedarik edilmiştir.
Söz konusu sistemler K.K.K.lığı, J.Gn.K.lığı ve Öz.Kuv.K.lığı’nca kullanılmaktadır. Söz konusu sistemler Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine kazandırılan ilk milli sistemlerdir.
- 10 adet İyileştirilmiş Mini İHA Sistemi tedarik edilmesine yönelik Sözleşme, Haziran 2016’da imzalanmıştır. Sözleşme kapsamında 40 adet hava aracı ve ilgili sistemleri tedarik edilecektir.
Taktik İnsansız Hava Araçlarına yönelik olarak;
- Hâlihazırda Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından Baykar Makine firmasınca üretilen Bayraktar TB2 Taktik İHA Sistemleri kullanılmaktadır.
- Halen üretim bandında olan çok sayıda TB2 Taktik İHA sistemlerinin farklı İhtiyaç Makamlarına teslimi planlanmakta olup, sistemlerin idame ve işletmelerinde kullanıcılara kolaylık sağlaması açısından Müsteşarlığımızca Baykar Makine firması ile performans tabanlı lojistik destek sözleşmeleri de imzalanmaktadır. Taktik sistemlerde silahlı İHA kabiliyetimiz de mevcuttur.
Taarruzi Taktik İnsansız Hava Araçlarına yönelik olarak;
- Muhtelif sayıda Hava Aracı, Yer Kontrol İstasyonu ve ilgili yer sistemlerini içeren Sözleşme kapsamında üretilecek sistemler yakın dönemde Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı tarafından alınacaktır.
Operatif İnsansız Hava Araçlarına yönelik olarak;
Özgün TİHA Geliştirme Projesi kapsamında geliştirilmiş olan operatif sınıftaki ilk milli İHA olan ANKA İHA Sisteminin kabulü 2016 yılında başarı ile tamamlanmıştır. Bu proje kapsamında kazanılan kabiliyetler üzerine inşa edilmiş farklı faydalı yüklerle donatılmış ANKA İHA Sistemlerinin teslimatları 2017 yılı içerisinde gerçekleştirilmeye başlanacaktır.
ANKA-S Projesi kapsamında Hava Kuvvetleri Komutanlığına teslimatlar 2017 yılı içerisinde başlayacak ve tüm teslimatlar 2018 yılı içerisinde tamamlanacaktır. Operatif İHA Sistemi Tedariki Projesi kapsamında, başta EGM olmak üzere diğer ihtiyaç makamlarının operatif sınıf İHA sistemi ihtiyacının, TUSAŞ ile yakın dönemde imzalanması planlanan sözleşme ile karşılanması hedeflenmektedir. Operatif İHA Sistemi Tedariki Projesi ile farklı ihtiyaç makamlarının ihtiyaçları tek bir program çatısı altında birleştirilerek daha maliyet etkin ve hızlı bir tedarik yapılması amaçlanmaktadır.
Halihazırda Müsteşarlığımızın vizyon projelerimizden birisi de AKINCI İHA Projesidir. Dünyada hâlihazırda sadece birkaç ülkenin sahip olduğu söz konusu kabiliyetin kazanılmasıyla, Türkiye’nin İHA sistemleri alanında lider ülkelerden birisi haline gelecektir. 2017 yılının ilk yarısında Teklife Çağrı Dosyasını yayımlamayı planladığımız AKINCI İHA Projesi ile; milli uydularımız üzerinden kontrol ve en az 1.000 kg faydalı yük taşıma kabiliyetine sahip, yüksek süratli bir İHA sisteminin geliştirilmesini amaçlıyoruz. Bu proje ile mevcut durumda teknolojik hazırlık seviyesi istenen olgunluğa ulaşmamış birçok kritik alt sistem ve teknolojik kabiliyet milli imkânlarla geliştirilecektir. Bu çerçevede, aşamalı kabiliyet artırımı yaklaşımı ile Blok yapıları halinde fazlandırılmış bir proje modeli üzerinde çalışıyoruz.
Son yıllarda envantere aldığımız istihbarat, gözetleme ve keşif sistemleri başta terörle mücadele olmak üzere Türkiye’nin bekasına yönelik tehditlerin bertaraf edilmesine yönelik çok önemli katkılar sağlamaktadır. Ancak bu sistemlerin sayısının hızla artması, bunların etkin ve verimli bir şekilde kullanımına yönelik bazı tedbirlerin ivedi olarak alınmasını gerektirmektedir.
Savunma sanayimizin dışa açılmasında önemli etkilere sahip olan uluslararası fuarların etkileri ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?
Savunma Sanayii fuarları bütün Dünyada savunma ve savunma sanayi camiasının, işbirliği, tedarik, pazarlama, tanıtım amacıyla bir araya geldiği iletişim platformlarıdır. Belirtilen amaçlara yönelik olarak Müsteşarlığımız da muhtelif düzeylerde bu faaliyetlere katılım sağlamaktadır.
Sektörümüze hizmet sağlayan firmalarımızın görünürlüklerini artırmak ve hedef müşterilerine ulaşmak amacıyla fuarlara amaçlarına uygun biçimde katılımlarını öneriyor, Müsteşarlığımız ve Savunma Sanayi İhracatçılar Birliği koordinasyonu ile Milli Katılım gerçekleştirilen fuarlara katılımlarını destekliyoruz.
Müsteşarlığımızın ana görevlerinden birisi ülkemizin savunma sektörünün sürdürülebilirliğini sağlamaktır. Sürdürülebilirliğin sağlanmasının en önemli aracı ise üretim ve gelişimi devam ettirebilecek ölçüde ihracat yapabilmektir.
Gemi inşa sektörünü örnek olarak alırsak, ülkemiz bu alanda dünya pazarında öncü ülkeler arasına girmeye başlamıştır. Bugüne kadar askeri gemi inşa iç talebimizi başarılı milli ürünler ile karşılama stratejimiz sayesinde bu sektörde önemli ölçüde tasarım, üretim ve entegrasyon kabiliyetleri kazanılmış ve MİLGEM, Yeni Tip Karakol Botu, süratli kompozit botlar (KAAN Sınıfları), LCT, LST, MOSHIP, KURYED gibi özgün ürünler ortaya konmuştur. Projelerimizden elde edilen kazanımlar sonucunda, bazı tersanelerimiz, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Mısır, Gürcistan, Pakistan, Malezya, Türkmenistan, Malezya, Bahreyn, Tanzanya, Nijerya, Norveç ve Romanya’ya, çeşitli tip ve boyutlarda, 200’e yakın platform ihracatı gerçekleştirmiştir. 7 firmanın toplamda 25 ülkeye 165 adet gemi/bot ihracatı bulunmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar göz önüne alındığında uluslararası fuarların ülkemizde üretilen/inşa edilen ürünler ile platformlarda bulunan silah sistemleri, diğer sistem/alt sistemlerin tanıtılmasında, pazarlanmasında ve bununla beraber savunma sanayii şirketlerimizin kendilerini dünya pazarında göstermesinde çok büyük faydaları olacaktır.
İDEF fuarı ile ilgili beklentileriniz ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?
İDEF, Müsteşarlığımızın gerçekleştirilme süreçlerinde yer aldığı, desteklediği, üzerinde yoğun çalıştığı ve her düzeyde katılım sağladığı bir faaliyettir. İDEF’ te temelde ülkemiz savunma sektörünün görünürlüğü ve tanıtımına katkı sağlamak ana hedefimizdir.
Dünyadaki muhataplarımızla devam eden ilişkilerimizi geliştirmek ve olası işbirliği imkânlarının ortaya çıkartılmasını sağlamak amacıyla fuar vesilesi ile bir araya gelinmekte, diğer taraftan savunma sanayi kuruluşlarımızın hem muhatapları hem de ilgili ülkelerin savunma bürokratları ile temasları sağlanmaktadır.
Bu kapsamda, önümüzdeki Mayıs ayında gerçekleştirilmesi planlanan İDEF fuarını, bir önceki soruda da açıkladığımız ve örneklerini verdiğimiz ürünlerimiz ve yeni projelerimize ilişkin, muhatapların bilgilendirilmesi açısından önemli bir fırsat olarak görüyoruz.