Türkiye’nin önümüzdeki dönemde en önemli sorunu yetişmiş insan gücü olacaktır

Ekonominin lokomotifi organize sanayi bölgelerinde, ekonomik olumsuzlukların etkileri azalıyor. Bu doğrultuda artan üretimi yerinde görmek ve konu ile ilgili güncel değerlendirmeleri almak için bir araya geldiğimiz Gebze Organize Sanayi Bölgesi (GOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Vahit Yıldırım, alınan tedbirlerle negatif birçok etkinin giderileceğini fakat yetişmiş insan gücü sorunumuzun baş ağrıtacağını ifade etti.

Türkiye ekonomisi, 2016 yılında % 2,9 büyüme kaydetti. Büyüme ile ilgili değerlendirmenizi alabilir miyiz?

Geçen sene 15 Temmuz’da yaşadığımız olumsuzluklar olmasaydı hedeflerimiz belki tutacaktı. Hatta son çeyrekte eksi büyümeye kadar geldiğini gördük. Türkiye’nin yılda %5 büyümesi gerekir, altındaki her oran Türkiye’nin geri gitmesi demektir. Yani Türkiye her yıl %5 büyüme mecburiyetindeki hem bu borcu çevirebilsin hem de yatırımlarına devam edebilsin. Dolayısıyla hedeflerimizi koyarken buna göre belirlemeli ve buna göre aksiyon planlarımızı yapmalıyız. Biliyorsunuz bu işin iki ayağı var. Bunlardan bir tanesi hükümet, diğeri de reel sektördür. Bu iki tarafın birbirini iyi anlaması birbirlerinin dertlerini dert edinmesi lazım. Onun için geçmişteki yaşananlardan iyi ders çıkarmamız ve aksiyon planlarımızı buna göre şekillendirmemiz gerekiyor.

Gebze OSB 2016’yı nasıl geçirdi?

Gebze OSB’nin birçok farklı bileşenleri var. Özellikle katılımcı profiline bakarsak kurumsal firmalar ve %100 yabancı sermayeli şirketlerin fazla olması, katma değeri yüksek ürün üretmesi, ihracatlarının yüzdesinin fazla olması Türkiye’nin olumsuz taraflarından daha az etkilenmesini sağlıyor. Tabi ki yüz birimde üç birimin etkisi ile on birimde bir birimin etkisi aynı değil. Dolayısıyla birim ve hacmimiz büyük olduğu için bu bir total oluşturuyor.

Gebze OSB’nin bunlarla ilgili almış olduğu aksiyon planları var. Bu planlarımızdan bir tanesi, işletmelerimiz ucuz enerji alıp üretim yapabilsin diye Türkiye’nin en ucuz enerjisini temin ediyoruz. Diğer taraftan aidat almıyoruz. Dolayısıyla rekabet edebilirlik bakımından birazda olsa işletmelerimizin nefes alması açısından Gebze OSB’nin, katkı sağladığını görüyoruz. Ayrıca katılımcılarımızın sorunlarını direkt olarak birinci ağızdan dinleyip onların sorunlarını çözüyoruz. Bu problemler özellikle ithalat ve ihracatta ürün problemleri, nitelikli insan kaynağı problemi, lojistik sorunları, tedarik konusundaki sıkıntıları olabiliyor bu sorunları çözmeye çalışıyoruz. Bizim 2016 yılında yaşanan olumsuzluklardan eğer yüksek faiz ve kur etkisini saymazsak çok fazla negatif bir etkilenme olmadı.

Ne kadarlık bir ihracat gerçekleştirildi?

2016 yılında 6,5 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. 17 milyar dolarlık da bir işlem hacmimiz oluştu.

Gebze OSB’nin bu yıl ki ihracat performansı için beklentileriniz nelerdir? 

Bu göreceli bir kavramdır. Genelde her sene bir hedef belirliyoruz ve %10 bir artış bekliyoruz. Tabi bizim gibi bir ülkede bu hedefler ne kadar gerçekleşir bu üzerinde durulması gereken bir konudur. Çünkü bugün ile yarın arasında ne olabileceğini bilmiyoruz. Aslında hedeflerin tutmamasının ana nedeni aksiyon planlarımızın tutmamasıdır.

2017’de özellikle OSB’deki katılımcılarımızın kapasite kullanımlarında ciddi bir artış var. Ama ne yazık ki buradaki katılımcılarımızla konuştuğumuzda en büyük sıkıntılarının personel bulamama, özellikle nitelikli iş gücü anlamında ciddi sıkıntılar yaşadıklarını ve bundan dolayı aldıkları işleri zamanında teslimi ve işlerin üretimi konusundaki olumsuzlukları bizlerle paylaşıyorlar.

Türkiye bu belirsizlik ve kısır döngüden sizce nasıl kurtulabilir?

Öncelikle biz Türkler beraber iş yapma kültüründen yoksunuz. Diğer taraftan sizlerin sorunlarını iş edinebilecek yöneticiler lazım. Şimdi iş adamlarının, sanayicilerin sorunlarını iş edinebilmeniz için mutlaka sanayinin içinden gelmeniz lazım. Bizi yönetenlerinde mutlaka sanayinin içinden gelmesi gerekiyor. Çünkü sanayinin içinden gelmemiş, işçi çalıştırmamış, üretim yapmamış bir kişi nasıl bizimle aynı vizyonda olacak? Bunu biraz daha açacak olursak ben bir sanayiciyim ve sanayi üretimi yapıyorum. Ben sağlık ile ilgili bir konuda bilgi verirsem bu ne kadar yanlışsa sanayi ile ilgili açıklama yapan bir kişinin sanayi içinden gelmemişse o kişinin de yapacağı açıklama aynı mertebede yanlış olur. Diğer taraftan Türkiye’nin dış borcuna, cari açığına baktığınızda bunun olmazsa olmazlarından bir tanesinin nitelikli üretim yaparak ihracatı arttırmak olduğunu göreceksiniz.

Bugün, dünya artık Endüstri 4.0 aşamasını konuşuyor. Türkiye bu anlamda ne durumda?

Türkiye aslında henüz 4,0 ile alakalı başına gelecek felaketin farkında değil. Şu anda ne bizi yönetenler ne de Türkiye’de üretim yapan üreticilerimiz önümüzde yaşanacak olan bu tehlikenin farkında değiller. Endüstri 1-2-3 de Türkiye ve Türkiye gibi ucuz iş gücü olan ülkelerin bir şansı vardı. Çünkü o aradaki farkı biz iş gücü ile kapatıyorduk. Geçmiş yıllarda ikinci bir artımız vardı. O da arz talep dengesiydi. Siz bir ürün üretiyordunuz ama bu ürünün alıcıları fazlaydı. Dolayısıyla fiyatı siz belirleyebiliyordunuz. Ama şimdi her şey tam tersine döndü. Alıcı o kadar az ki onun yerine satıcı fazla. Dolayısıyla aşırı bir rekabet var. Bunun yanında ucuz iş gücünün etkisi kalmadı. Artık az insanla çok üreteceksiniz, çok kısa sürede üreteceksiniz çok kısa sürede ulaştıracaksınız ve ulaştırdığınız ürünün satış sonrası hizmetini iyi vereceksiniz. Türkiye’yi önümüzdeki dönemde üretim konusunda çok büyük tehlikeler bekliyor. Türkiye’nin önünde iki büyük tehlike var. Bunlardan bir tanesi endüstri 4,0 ile ilgili geçiş süreci, diğeri ise nitelikli yetişmiş insan kaynağı sorunudur. Bugün üniversitelerimize, teknik okullarımıza baktığımızda sadece diplomalı ama mesleği ile hiç alakası olmayan insanlar yetiştiriyoruz. Çalışma kültürü olmayan, meslekten uzak, hayali olmayan ve tamamen ülkesinden kopuk nesiller yetişiyor.

Gebze OSB modelini yurt dışına kurma çalışmalarınız vardı. Gelinen süreci anlatır mısınız?

Gebze OSB’nin en büyük hedeflerinden bir tanesi 2020 yılına kadar dünya genelinde 5 ülkede OSB kurmaktı. Birincisini Tataristan’da Kazan da başladık 3,5 milyon metrekarelik alana bir OSB kuruyoruz. Ama GOSB modeli birisine franchising vererek ya da kurup bir kuruma teslim ederek ya da oraya kendi ismini vererek işletecek bir model değil. Bizzat kendisi kuracak ve kendisi işletecek. Bölgede bütün planlarını ve projelerini kendi yaptırıp ve mutlaka finansmanını o ülkenin sağlaması gerekiyor. Türkiye’de 4562 sayılı OSB kanunun mutlaka o ülkede uygulanması şartı koşuyoruz. Biz şu anda Türkiye’de uyguladığımız bu modeli her açıdan gittiğimiz ülkeye götürmek istiyoruz. Şu anda Moldova Gagavuz bölgesinin projelerini yaptık. Farklı ülkelerle bu anlamda iletişim halindeyiz.

Son olarak eklemek istedikleriniz…

Gelişmiş demokrasilerde STK’ların çok etkisi var. Türkiye’nin en büyük problemi sivil toplum kuruluşlarının iyi çalışmamasıdır. Sivil toplum kuruluşlarının iyi çalışması ile ilgili hem biz bireylerin hem bizi yönetenlerin müdahil olması lazım. Aslında bizler sorunu başka bir yerde arıyoruz. Türkiye’nin önümüzdeki dönemde en önemli sorunu yetişmiş insan gücü olacaktır. Türkiye’de terör dâhil bütün sorunların çözülebileceğine inanıyorum. Ama insan faktörü, yetişmiş insan gücü sorununun kolay kolay çözülebileceğine inanmıyorum. Bugün bu konu ile alakalı düzenlemeler, iyileştirmeler yapılsa dahi biz ancak 25 yıl sonra bunun dönüşünü alabiliriz. Çünkü bir insanın eğitim döngüsünü bitirmesi ve üretebilir hale gelmesi en az 25 yıl sürmektedir.