Bilgi birikimimiz ile Türk denizcilik sektörüne kaliteli hizmet veriyoruz
Denizcilik sektörü ile ilgili yatırımları ve sektörün gelişimini izlerken, sektöre verdiği hizmetlerle uluslararası bir marka olma yolunda ilerleyen Türk P&I Sigorta, 2014 yılında kurulmasına rağmen kısa zamanda çok yol almış bulunmaktadır. Sektörün sorunlarını yakından bilerek bu sorunlara çözüm arayışı içine giren Türk P& I Sigorta Genel Müdürü Ufuk Teker, çok iyi bir bilgi birikimi oluşturduklarının altını çizerek sorularımızı yanıtladı.
Öncelikle denizcilik sektörümüzün bugün yaşadığı durumu özetler misiniz?
Denizcilik sektöründe uzun dönemdir ekonomik sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunların da kısa vadede çözülme ihtimalinin olduğunu düşünmüyorum. Kriz dönemleri bazı yatırımcılar için avantaj iken, bazı yatırımcılar içinde dezavantaj oluyor. Navlun fiyatları yüksek olduğunda gemi alımları yaparak sektöre yatırım yapanlar bugün için zor dönem yaşıyorlar. İşin başka bir tarafı da ucuzlayan yeni şartlarda gemi alımları yapmak giderek kolaylaştı. Bu durum da denizcilik sektörüne ilgi duyanları sektöre yakınlaştırıyor.
Bu örnekten yola çıkarsak Karadeniz Holding, gemi üzerinde enerji üretimi işine girdi.
Karadeniz Holding çok iyi bir proje hazırladı. Hatta bugün kopyaları da yapılıyor. Eminim ki Karadeniz Holding bu çalışmalarını teknolojilerle yenilerek geliştireceklerdir. Bu tarz yenilikçi düşüncelere denizcilik sektörünün ihtiyacı vardır. Tersanelerimiz bir dönem savunma sanayine hizmet ederek sektörü geliştirdiler. Kriz döneminde gemi siparişi beklemek yerine savunma sanayi için çalışmaları da çok önemliydi.
Hükümet limancılık sektörünün gelişimi için destekler verdi ve birçok bölgede yeni limanlar açıldı. Bu durum sektöre nasıl yansıyor?
Bir bölgede hızlı tahliye, nakliye ve yer hizmetleri vermeyi başaran yeni limanların açılması sektörün gelişmesine mutlaka katkı sağlıyor. Havalimanınız varsa uçaklar gelir, eğer yok ise gelemez. Limancılık sektörü de böyledir. Bu açıdan stratejik öneme sahiptir. Sadece liman değil, liman içinde demir yolu, otoyolu gibi lojistik destekler de verilmesi gerekiyor. Bu açıdan limancılık çok önemli bir sektördür. Türkiye’nin dışa açılan kapılarından biri limanlarımızdır.
Limanlarımızın bu kadar fazla olması sektöre zarar veriyor mu?
Ben öyle düşünmüyorum. Bugün Rusya ile Türkiye arasında yeni bir boru hattı projesi var. Türkiye’de bir limana ihtiyaç var. Benim şahsi düşüncem Samsun Limanı bu konuda çok önemli bir konumdadır. Eğer o bölgede limanımız olmasaydı, Rusya’daki bir liman kullanılacaktı. Şu anda Samsun limanı özelleşmiş, alt yapısı tamamlanmış, depoları uygun, derinlikler müsait ve bağlama kapasitesi yüksektir. Böyle bir limanınız var ise bu tür projelere aday olabiliyorsunuz. Hazırsanız oyuncusunuz, hazır değilseniz, oyuncu olamazsanız.
Türk P ve I sigorta olarak sizin sektördeki yerinizi aktarır mısınız?
Biz 2014 yılında dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın öngörüleriyle kurulduk. %50 ortaklık yapımız devletin sigorta şirketleri Halk, Güneş ve Ziraat Sigorta’dır. Halk Sigorta özelleşince onun hisselerini Halk Bank satın aldı. Bunların dışında da Omur Denizcilik, Metropole Denizcilik ve Vitsan Denizcilik şirketimizin geri kalan %50 hissesine sahiptir. Kuruluşumuzun stratejik amaçları bulunmaktadır. Dünyada bu tarz firmalar çok fazla yoktur. Belli bir kaliteye ulaşmış olan bu alandaki sigortacılara baktığımızda baktığımızdasayıları 20-24’ dür. Türk P ve I Sigorta bunlardan bir tanesi olmayı başardı. Büyük bir bilgi birikimi oluşturduk. İçinde bulunduğumuz bölgede Türk denizcilik sektörüne katkı sağlayabilen, bilgiyi içerde tutan ve bunu dışarıya pazarlayan bir strateji izliyoruz.
Kuruluşundan bugüne hedeflere ulaşabildiniz mi?
Biz üç fazda hareket ediyoruz. Birinci fazımızda Türk bayraklı ve kabotaj hattındayani bizim karasularımızda faaliyet gösteren gemilerin sigortalanma oranını arttırmak istedik.. Kuruluşumuzdan bugüne kadar bu alanda pazarın %90’ına hakim olmayı başardık. Bu pazar bizden önce tamamen yabancı sigorta firmalarının iş yaptığı bir alandı. İkinci hedefimiz Türk sahipli olup yabancı bayrak taşıyan gemilerin sigortasını yapmaktır. Bu konuda da gerekli alt yapı çalışmalarını bitirmiş durumdayız. Bunun için dünyadaki bütün liman ülkelerinde muhabir ağı oluşturduk ve listemizde 145 ülkede 370 muhabir bulunmaktadır.. Bayrak ve liman devletlerinin şirketimizi tanımasını, daha doğrusu bizim teminatımız altındaki armatörlerin o limanlarda sorun yaşadıklarında kısa sürede yardım alabilmeleri için bu çalışmaları tamamladık. Üçüncü fazımızda da yabancı ülkelere hizmet vereceğiz. Burada da Hazar Denizi’ne kıyı ülkeler, Arap ülkeleri, Dubai gibi ülkelerle çalışma yapmayı planlıyoruz. Onların dışında da Yunanistan ve Rusya’yı hedefliyoruz. Şu anda hadise başına 1 milyar dolara kadar teminat sağlayabiliyoruz. Bu teminat limiti denizcilik sektörü açısından önemli bir miktardır.
Bu konuda Başbakan Binali Yıldırım, bir açıklama yaptılar. Artık sahibi Türk, yabancı bayraklı gemileri görmek istemiyoruz, bu konuda düzenleme yapılacak denildi.
Aslında Başbakan Binali Yıldırım’ı rahatsız eden sorun vatandaş olarak beni de rahatsız ediyor. Bugün bir marinaya gidip fotoğraf çektiğinizde 40 tane tekne varsa, 38 tanesinde yabancı bayrak göreceksiniz. ABD bayrağı dışında farklı bayraklar da görebilirsiniz. Arkası takip edilemeyecek şekilde karasularımızda duruyor. Bu durumun çok büyük sakıncaları vardır. Birincisi bu tekneler denetlenmekten yoksundur. Yabancı bayraklı olduğu için bizdeki otorite bu tekneleri denetleyemiyor. İkincisi vergisel sorunlar. Kara para gibi birçok sorun vardır. Yabancı bayraklı teknelerin sahipleri de Türk’tür. Bu durumun hukuksal açıdan da sorunları vardır. Bugün siz denizde yüzüyorsunuz, Cayman Adası bayraklı bir gemi size zarar veriyor veya çarpıyor. Teknenin sahibine bile ulaşmanız mümkün değildir. Hem Türkiye’nin denizinden faydalanıyor, biz yüzerken üstümüzden geçiyor, fakat zarar verdiklerinde hiçbir yaptırımınız yok. Bunlar sistemin içinde hayalet gibidir. Bir de bunun dışında çevreyi kirlettiklerinde de yaptırımlarınız yoktur. Bu açıdan çok kısa sürede çözülecek bir sorun olduğunu düşünmüyorum.
Yabancı bayraklı Türk sahibi olan teknelere siz sigorta hizmeti verebiliyor musunuz?
Dünyada sefer yapan Türk sahipli yabancı bayraklı gemilerimize hizmet verebiliyoruz.
Bugün yabancı ülkelerden Türkiye’ye gelen gemilerde boğaz tehlikesi veya gemilerin denizlerimize bıraktığı yakıt tehlikesi vardır. Bu durumlar sigorta kapsamına alınabiliyor mu?
Bu çok önemli bir konudur. Gemi kaynaklı çevreye verilen zararlar, gemi kaynaklı üçüncü kişilere verilen zararlarla ilgili bizim teminat çeşitliliğimiz vardır. Türkiye’ye yılda 33-34 bin adet limanlarımıza gelen yük boşaltan veya yük alan gemiler vardır. Ayrıca boğazlardan da transit geçen gemiler vardır. Bunların hepsinin çevreye verebileceği bir risk var, battığı durumda enkazın kaldırılmasıyla ilgili bir risk var bir de üçüncü şahıslara yani bir yalıya zarar vermesi bunun dışında da balıklara zarar vererek bölgedeki balıkçılık faaliyetiyle uğraşanlara maddi zarar vermesi gibi sorunlar vardır. Bunların tamamı oluşturulan sigortanın içinde bulunuyor. Bizim sağladığımız teminatın kapsamında bu zararlar da karşılanmaktadır.. Şu anda Türkiye’deki idare yurt dışından Türkiye’ye gelen her geminin bu sigortaya sahip olmasını zorunlu tutuyor. Fakat gemi firmasının sahibi sigorta poliçesinin primini ödemediyse veya battıysa sorunlar oluyor veya sahte poliçesi varsa o zaman zararlar sigortacıdan karşılanamamış oluyor. Bu konuda tamamlayıcı bir sigorta olması gerektiğini biz devlete iletiyoruz. Buradaki riski devlet almasın, bize çok küçük bir bedelle devretsin bizde tamamlayıcı bir sigorta olarak bu hizmeti de vermiş olalım. Bu durum aslında sivil sorumluluk projesidir. Geleceğe tertemiz bir deniz bırakmak isteriz. Bu konuda Ulaştırma Bakanlığı irade göstererek gerekli düzenlemeyi yapmalıdır. Bu düzenlemenin bir örneği ABD’de bulunmaktadır. Kendi kara sularına giren gemilerden bu garantiyi istiyor. Bu garanti olmadığında da gemileri kendi sınırlarına sokmuyorlar.
Bunların dışında da turizm amaçlı koyları gezdiren teknelerimiz var ve kazalar olduğunda sigortalarının olmadığını görüyoruz. Bu konu nasıl çözülebilir?
Geçenlerde bir tekne daha battı ve iki turist hayatını kaybetti. Bu konuda araştırma yaptığımızda teknenin sigortasının olmadığını gördük. Aslında Türk Ticaret Kanunu’nda, “Yolcu başına teminat limitlerini kapsayan bir sigorta yapılmaz ise liman çıkışına izin verilmez” diyor. Bunların neredeyse hiçbirinde yok. Liman başkanlıklarının bu teknelerin seferine izin vermemesi gerekiyor. Böyle bir olayda dava açıldığı zaman tekne sahiplerini bulamazsanız, eğer sigortası da yok ise gidilecek tek adres liman yönetimidir. Burada primler aslında çok düşüktür. Ödenecek olan yılık prim yolcu başına 1 TL gibi bir rakam olmasına rağmen, sigorta yaptırılmıyor.