Değişen ve Dönüşen Dünyamızda, Dönüşüme Yön Verecek Nesiller Yetiştiriyoruz

Bilginin, katlanarak büyüdüğü bir dönemdeyiz ve insanlar ihtiyacı olan bilgiye ulaşma hususunda teknolojiden gün geçtikçe daha çok faydalanıyor. Okuma yazma eğitiminin yanında, kodlama öğrenimi almaya başlayan öğrencilerimiz, yeni bir medeniyetin inşası için hazırlanıyor. Klasik eğitim sistemleri ile geleceğin eğitimini tanımlayamayız diyerek yola çıkan Teknoloji ve İnsan Kolejleri, alışılmışın dışında bir yaklaşımla emin adımlar atıyor. Birinci yılını dolduran Teknoloji ve İnsan Kolejleri’nin kazanımlarını konuşmak için bir araya geldiğimiz Tink Kurucu ve CEO’su Zeynep Dereli, önemli açıklamalarda bulundu.

Teknoloji ve İnsan Kolejleri, kısaca Tink, kısa dönemde adından sıklıkça söz ettiriyor, başarıları ile duyuluyor. Tink’in açılımından yola çıkarak ‘Teknoloji ve İnsan’ unsurlarının birlikteliği ile ilgili sizden birkaç cümle alabilir miyiz? 

Teknoloji çok hızlı bir şekilde ilerliyor ve insanlar bu hıza yetişemeyeceğini düşündükleri için ürküyorlar. Halbuki, teknolojiyi yine insanlar yaratıyor ve insanlar bunu insanlığın faydası için yaratıyor. Ancak teknolojiyi insandan bağımsız düşündüğümüzde işte o zaman korkmamız gerektiğini söyleyebilirim. Teknoloji insanlık için var, insanlığın hayatını güzelleştirmek, kolaylaştırmak, daha demokratik hale getirmek, paylaşımı adil kılmak için var. Tink’i kurarken ismini Teknoloji ve İnsan Kolejleri koymamızın bir numaralı sebebi buydu. Teknolojiden anlayan, teknolojiyi insan hayatına fayda sağlayacak şekilde yönlendiren nesiller yetiştirmek amacı ile yola çıktık.

Bu bakış açınızın hayata geçirilmesi noktasında yeni Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un bir şans olduğunu söyleyebilir miyiz?

Yeni Bakanın gelmiş olması bizim için ve ülke için çok büyük bir şans. Kendisini ziyaret etme şerefinde bulundum.Ülkemizin geleceği gençlerimizin ve hocalarımızın ona emanet edilmiş olması çok umut verici. Bizler de, Tink olarak üzerimize düşen görevi yerine getirmek için elimizden geleni yapacağız.

Bir yılı tamamladınız, bu bir yılın sonunda öğrenciler ve velilerinizden geri dönüşler almışsınızdır. Aldığınız geri bildirimleri paylaşır mısınız?

Bizim için en önemli geri bildirim öğrencilerimizden gelen geri bildirimler. Ardından öğretmenlerimizin ve velilerimizin geri bildirimleri çok değerli: ‘Öğrencimiz mutlu mu? Öğretmenlerimiz mutlu mu? Öğretmenlerimizin vermek istediklerini öğrencilerimiz doğru bir şekilde alıyor mu? Öğretmenlerimiz onlara değer verildiğini hissediyor mu?’ gibi soruların cevaplarını arıyoruz. Eğitim tek başına yapılan bir yolculuk değildir.

Her yeni gün yeni bilgiler geliyor. Dolayısıyla çok hızlı bir şekilde kendimizi yenilememiz gerekiyor. Türk eğitim sistemindeki önemli değişiklikleri göz önünde bulundurduğumuzda, hızlı bir

değişim-dönüşümün içerisinde olduğumuzu söyleyebiliriz. Öğrencilere öğrenmeyi öğretmemiz gerekiyor. Merak eden öğrenci ilgilenir ve araştırarak öğrenir. Bu doğrultuda merakı öldürmek yerine öğrencinin merak etmesini sağlayacak eğitim ortamlarının sağlanmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Tink’te öğrencilerimize bu ortamı sağlıyoruz. Teknolojiyi doğru kullanmaları için eğitiyor, ilgilendikleri alanlara inovatif yaklaşmaları için olanak sağlıyor, projeler üretmelerinde ve girişimciliğin ilk adımını atmalarında destek oluyoruz. Öğrencilerimizin okuduğunu sorgulayan, fikir üretebilen, problemi tespit edebilen, empati kurabilen bireyler haline dönüştüklerini görmek, çalışmalarımız ile ilgili bize önemli veriler sunuyor.  

Önceki eğitim modellerinde proje bazlı modeller uygulanırken, bugün bu modelin yerine girişimci ruha sahip gençler yetiştirmemiz için yeni bir model oluşturmamız gerekli. Bunun için de empati duygusu yüksek, dolayısıyla insani değerleri yüksek, gerçek hayat deneyimi edinmiş, gerçek sorunu tespit edebilen ve o soruna çözüm üretebilen bireyler yetiştirmemiz lazım.

Analiz-sentez yaparak sonucu uygulamaya sokabilecek bireylerden bahsediyorsunuz. Bunun sadece günümüzün sorunu olmadığını söyleyebiliriz. Örneğin Montaigne 16. yüzyılın ortalarında sorunu tespit ederken, “Eğitimin amacı bizi iyi ve bilge biri haline getirmek değil; bilgili bir insan yapmaktı” derken devamında, “Üniversite rektörlerinden daha bilge ve daha mutlu yüzlerce zanaatkâr, çiftçi gördüm” diyebilmektedir. Yani aktardıklarınızdan yola çıkarak yüzyıllardır yerimizde saydığımızı söyleyebilir miyiz?

Geçen gün OECD’de eğitimin başındaki Andreas Schleicher bir video paylaşmıştı, “Mesele bilgi sahibi olmak değil, hele hele artık hiç değil.” diyor ve söylemine “Google’dan daha çok şey bilen biri olabilir mi” diye de bir soru ekliyor. Asıl mesele bilgi ile ne yaptığınızdır. Bilgi ile ne yapacağını bilen gençler yetiştirmeliyiz. Bilgi sürekli değişiyor ve gelişiyor, o nedenle onları boşu boşuna hafızaya depolamak ile vakit kaybetmemeliyiz. Gerçekten iyi araştırma yapmak, çıkan sonuçları birleştirip hayata kazandırmak oldukça değerli.

Burası bir meslek lisesi mi? 

Böyle bir yanlış anlama mevcut. Hayır, kurumumuz bir meslek lisesi değil. Biz ilk başta geçen yıl lise olarak kurulduk, bu sene ortaokulumuzu da açıyoruz. Bizim okulumuzda sosyal fayda için teknoloji girişimcileri yetiştirilmektedir. Bizim öğrencilerimiz yaşadığı toplumun farkında, bu toplumun sorunlarını çözebilecek teknolojiyi işin içerisine katabilecek girişimciler olarak yetişiyorlar. Bunları da üniversitede pekiştirerek gelecekteki iş dünyasının, sivil toplumun, akademinin, siyasetin üyeleri olarak bizim hayatımızda yer alacaklar. Yani ülkeleri için çalışacak, ülkelerini ileri taşıyacak bireyler yetiştiriyoruz.

Bugün itibari ile her şeyin üniversite sınavı gibi birkaç ölçme değerlendirme uygulamalarına kurban gittiği bir dönem yaşanıyor. Aktardığınız eğitim süreçlerinin bu sınavlar nedeni ile sıkıntıya girme ihtimali var mı?

Hayır, bizim Tink eğitim ekosistemi diye adlandırdığımız bir sistemimiz var. Sistemimizin bütün müfredatı online olarak mevcut. Öğrencilerimiz derse gelmeden önce dersin konusu ile ilgili sunumlarla derse hazır hale getiriliyor. Ülke müfredatımız çok yoğun bir müfredat ve onu tamamlayamazsanız öğrenciniz sınavda başarısız oluyor. Bu nedenle biz müfredatın daha sağlıklı işlenebilmesi için öğrencilerimizi derse hazırlanmış bir şekilde gelmesini sağlıyoruz ve vakit kaybını önlüyoruz. Bu yolla derse hazır gelen öğrenci, derste öğretmeni ile konuyu tartışabiliyor. Aksi taktirde ülkemizdeki bu yoğun müfredatı kırk dakikalık ders süreleri ile tamamlayabilmemiz mümkün olamaz. Sistemimiz herkesin kendi hızında ve seviyesinde dersi yürütebilmesi için tasarlandı. Yani öğrenci bir seviyeyi aşmadan diğer seviyedeki konulara geçemiyor. Dolayısıyla öğrenciler, vakitlerini daha verimli kullandığı bir ortamda eğitim yapıyor. Herkesi hayatta eşitleyen zamandır. Herkes bir gün içerisinde 24 saati yaşıyor. Bizi birbirimizden ayıran ise bu saatler içerisinde neler yaptığımızdır.

Ülkemizin bir eğitim sistemi var.  Tink olarak bu sistemin içinde yer alarak en iyisini yapmak için çalışıyoruz.

Tink’den mezun olan öğrencilerin şu bölüme gider demek doğru olur mu?

Hayır, böyle bir sınıflandırma yapamayız. Mühendis olmak isteyen de var, müzisyen olmak isteyen de var, mimar olmak isteyen de var. 21. yüzyıl yetkinlikler dediğimiz, takım oyunundan anlama, okuduğunu anlama ve ifade edebilme, empati kurma gibi yetkinlikleri öğrencilerimize kazandırmaya çalışıyoruz. Herkes okuma yazma öğrendiği gibi kodlama da öğrenmek zorunda. Neden? Çünkü günümüzde her şeyin içerisinde bir teknoloji var. Ona hâkim değilseniz başarılı olamazsınız. 

Sizce orta öğretimdeki başarı sadece üniversite sınavı ile mi değerlendirilmeli?

Bu konu ile ilgili yapılmış araştırmalar var. Her sene üniversite sınavının ilk onunu alın ve bu insanların sonraki yıllarda neler yaptığını araştırın, illa üniversite sınavında başarılı olmuş birinin hayatta da başarılı olacağını söyleyemeyiz. Bunun tersini söylememiz de mümkün değil. Bir başka açıdan bakarsak, hayatta başarılı olmak herkes için farklı değerlendirilen bir durum da olabilir. Bu hayatta bir kadına göre üç çocuk doğurup onu iyi yetiştirmek başarıdır, bir diğer kadına göre ise kariyerinde elde ettiği gelişim başarıdır. Önemli olan kişilerin hayatlarında ‘başarı’ tanımlamasının ne olduğunu bilmesidir.. Bu tanımlama sonunda da azmetmeyi bilen, insanlara saygı duyan, yaşadığı topluma pozitif yönde değer katan insan olabilmeleri önemlidir.

Gelecekte bireylerin 5’den fazla meslek sahibi olacağını ifade ediyorsunuz. Açıkçası aktarımlarınızın biraz iddialı olduğu düşüncesindeyim.

Gelecek neslin ortalama 100-120 yaş yaşayacağını düşündüğünüzde, aktardıklarım daha anlamlı hale gelecektir. Bugünün yaşam standartları ile düşünüldüğünde iddialı bulunabilir.

Başlangıç İstanbul oldu, bu yolculuğun sonraki durakları olacak mı? Biz yolculuğumuza İstanbul’da başladık. Tink eğitim sistemini, standardını bozmadan aynı nitelik ve kalitede İstanbul dışında büyük şehirlerdeki öğrencilerimizin de  bu benzersiz eğitim sisteminden faydalanmasını arzu ediyoruz