DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş: İhtiyatlı ekonomik politikalar elden bırakılmamalı
Uluslararası arenada jeopolitik ve ekonomik belirsizlikler devam ederken, bankacılık sektörü ülkemizde finansal istikrarı desteklemek konusundaki öncü rolüyle çalışmalarını sürdürüyor. DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, son dönemde yaşanan gelişmeleri değerlendirmek üzere sorularımızı yanıtladı.
Küresel ekonomideki mevcut belirsizlikler hakkındaki değerlendirmeleriniz nelerdir? Aynı konjonktür içerisinde Türkiye ekonomisi ile ilgili görüşlerinizi de alabilir miyiz?
Küreselde ekonomide geçen yıllarda konuştuğumuz yüksek enflasyonla mücadele ve buna ilişkin uygulanan politikaların yaratabileceği resesyon endişeleri ortadan kalkıyor; yumuşak iniş senaryosu gerçekleşiyor. Sıkı para politikalarının etkisi ile enflasyon oranlarında yavaşlamaya da şahit oluyoruz. Dolayısıyla merkez bankaları parasal sıkılaşma döngüsünün sonuna geldi. Resesyon, stagflasyon söylemleri geride kaldı. Ancak jeopolitik belirsizliklerin yaratabileceği ekonomik problemler halen önümüzde duruyor; bu gelişmelerin küresel enflasyondaki düşüş eğilimini sekteye uğratma riski göz ardı edilmemeli. Nitekim Rusya-Ukrayna savaşı, İsrail-Filistin çatışması devam ediyor; önümüzde ABD başkanlık seçimleri var. Donald Trump’ın seçilmesi ve söylemlerinde yer alan izolasyon politikaları, özellikle de Çin üzerine salacağı vergileri hayata geçirmesi halinde, ekonomik ve jeopolitik anlamda yeni belirsizlikler ortaya çıkacaktır.
Türkiye’de ise bir yılı aşkın süredir yeni ekonomi yönetimi; ekonomik aktivitenin düzenlenmesi, enflasyonun azaltılarak sağlıklı büyüme yapısının oluşturulması, cari açığın azaltılması için birçok karar aldı. Özetle politika faizinin artırılması, kredi kısıtları, likiditenin azaltılması, kur korumalı mevduatların, döviz rezervlerinin artırılması, Türk Lirası mevduatların teşvik edilmesi, yabancı sermaye akışının sağlanması, ek vergi düzenlemeleri gibi konularda bir dizi adımlar atıldı. Tüm bu adımların sonuçlarını da görmeye de başladık. Rezervlerimiz 150 Milyar Dolara geldi. Kur korumalı mevduatlar 128 Milyarı görmüştü; 57 Milyara kadar geriledi. Enflasyonda tepeyi Mayıs ayında %75 ile gördük; artık aşağı doğru iniş başladı. Cari açık GSYH’nın % 6’sı düzeyine ulaşmıştı; % 2.1’e kadar geriledi. Tabii bunların yanında geçtiğimiz yıl hepimizi derinden etkileyen deprem felaketinin yaraları sarılmaya devam ediyor; bu elim olayın kamu maliyesine olumsuz etkisi bugünden yarına düzeltilebilecek düzeyde değil. Önümüzdeki dönemde, yavaşlayan ekonomik aktivite ve ihracat pazarlarımızda beklenen zayıf büyüme sebebiyle büyüme hızının düşmeye devam etmesini bekliyoruz. Olumlu sinyallere karşın enflasyonla mücadele zorlu bir süreç; hizmet enflasyonunda yüksek yapışkanlık ve başta yönetilen/yönlendirilen fiyatlar olmak üzere geriye dönük fiyat artışları, enerji fiyatlarındaki artış ve maliyet baskıları, enflasyon üzerinde hala yukarı yönlü riskler içeriyor. O nedenle, ihtiyatlı ekonomik politikaların elden bırakılmaması önem arz ediyor.
Türk bankacılık sektöründe nasıl bir seyir izleniyor? Kısa ve orta vadede sektöre ilişkin beklentileriniz nelerdir?
Ekonomi yönetimince bir yılı aşkın süredir uygulanan parasal ve miktarsal sıkılaşma adımlarının sektör üzerindeki etkileri hissedilmeye başlandı. Regülasyon hem ticari hem tüketici kredileri tarafında büyümeyi kısıtlıyor. Likidite önlemleri ise fonlama maliyetlerini artırıyor. 2024’ün ilk yarısında, bankacılık sektöründe büyüme yavaşladı. İlk 7 ayda toplam kredilerde kur etkisinden arındırılmış yıllık artış % 16 seviyesinde gerçekleşti. Mevduat tarafında ise kur etkisinden arındırılmış hacim artışı % 11 oranında, enflasyonun oldukça altında kaldı. Faiz artışları ve seçici kredi politikaları ile birlikte kredi büyümesi yavaş seyrediyor. NPL oranı aynı dönem itibarıyla yüzde % 1.7. Önümüzdeki dönemde yüksek faizler ve kredi imkanlarındaki daralma ile NPL oranında artış görülebileceği kanaatindeyim. Tabii bankalarımız güçlü sermayeleri ve gelişmiş risk sistemleri ile bu süreci de başarıyla yönetecektir.
Özellikle KKM dönüşümünde TL mevduatın yükselen faizleri önemli bir etken. Enflasyonun yüksek seyretmesi ve buna bağlı olarak politika faizinin yüksek kalacak olması, mevduat faizlerinin bir süre daha yüksek seyredeceğine işaret ediyor. Diğer yandan, kredi hacmindeki azalma ve süregelen makro ihtiyati tedbirler, şüphesiz sektörün karlılığını da etkileyecektir. Faizlerdeki normalleşmeye paralel kredi faizlerinin mevduat faizlerinin üzerine gelmesini olumlu karşılıyoruz. 2023 yılında bankacılık sektörünün sermaye karlılığı % 34 oranında gerçekleşti; 2024’ün ilk yarısı itibarıyla ise % 32 ile önceki yılın bir miktar gerisinde performans gösteriyor.
2024 yılında makro ihtiyati önlemler devam ettikçe büyüme sınırlı olacaktır. Kredi büyümesinin de enflasyonun altında kalmasını bekliyoruz. Buna rağmen firmalar işletme sermayesi ihtiyacı sebebiyle yüksek faizli de olsa kısa vadeli kredi talep edeceklerdir. Tüketici tarafında ise kredi kartı ve ihtiyaç kredisi tarafında artış öngörüyoruz.
Türkiye’nin gri listeden çıkmasının bankacılık sektörüne etkisini nasıl görüyorsunuz?
Türkiye’nin uygulamakta olduğu ekonomik politikalar bir süredir ekonomimizdeki kırılganlıkları azaltıyor ve bütün bunlar, uluslararası yatırımcılar nezdinde de takdir görüyor. Geçtiğimiz yıl ülkemizin risk primi 600’lü rakamlara kadar çıkmıştı; mevcut durumda 260’lı seviyelere kadar geriledi. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Fitch, S&P ve Moody’s ülkemizin kredi notunu son bir yılda 2’şer kademe artırdı.
Türkiye’nin risklerinin azalması finansman olanaklarının artmasına ve borçlanma maliyetlerinin aşağı gelmesine etki ediyor. Bunların üzerine, Haziran ayında FATF tarafından yapılan duyuruda Türkiye’nin teknik uyum eksikliklerinin çoğunu giderdiğine işaret edilerek, gerçekleşen ilerlemeye binaen gri listeden çıkarıldığı haberi geldi.
Biz, kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadelede gerekli önlemlerin güçlendirilmesi ve uygulanması konusunda ülkemizin ne kadar güçlü mücadele ettiğini biliyoruz; dolayısıyla gri listeden çıkacağımızı da öngörüyorduk. Bu gelişmenin, uluslararası arenadaki itibarımızı olumlu anlamda etkilerken; orta ve uzun vadede yatırımcı güveninin daha da yukarı çıkmasına, uluslararası işlemlerin kolaylaşmasına, batıdaki kurumlarla ilişkilerin güçlenmesine ve doğal olarak ekonomi tarafında maliyetlerin düşmesine de etki edeceği kanaatindeyim.
2024 yılında KOBİ bankacılığında yaptığınız çalışmalar nelerdir?
DenizBank olarak KOBİ’lerimizi finansmana erişim, dijital altyapı, nakit yönetimi ve yurtdışı pazarlara açılma gibi alanlarda desteklemeyi sadece ticari faaliyet değil, topluma karşı sorumluluğumuz olarak görüyoruz. O nedenle de imalatçı, ihracatçı KOBİ’lerimizi her zaman odağımıza aldığımız bir yaklaşımla hareket ediyoruz.
İlk 6 ayda KOBİ’lere sağladığımız nakdi kaynak miktarı 70 Milyar TL oldu. Toplam kredilerde ise 37 Milyar TL büyüme elde ettik. Son aylarda enflasyonun gerilemesi ve kredi maliyetlerindeki düşüş beklentisi, uzun vadeli kredi talebini azalıyor. Sıkı para politikası duruşu ve ilave sıkılaşma adımları kapsamında, nakit kredilerdeki zorunlu karşılıklara konu ticari kredilerdeki % 2 aylık büyüme sınırları da kredi genişlemesini zorlaştırıyor. Ancak esnaf, tarım, ihracat, yatırım ve deprem bölgesi kredileri gibi kısıtlamalardan muaf alanlarda büyümeyi sürdürüyoruz. Sınıra tabi kredilerde ise, net işletme sermayesi ihtiyaçlarını karşılamayı hedefliyoruz.
Şubeleşme anlamında, sadece kredi değil; nakit yönetimi, dış ticaret ve hazine ürünleri gibi ihtiyaç duyulan tüm hizmetleri müşterilerimize mümkün olan en hızlı ve etkin şekilde sunabileceğimiz bir yapılanma ile faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Sanayi şehirlerinde orta ölçekli KOBİ’lere özel Büyük İşletme Şubelerimiz var; 2024 itibarıyla 42. şubemizi açtık. Bu yapıda, portföy yöneticilerimiz müşteriyi yerinde ziyaret ediyor, ihtiyaçları belirliyor ve kredi teklif süreçlerini şubelerle birlikte izliyor.
Diğer yandan, KOBİ’lerin mal ve hizmet alımları ile diğer vadeli ödemelerini gerçekleştirdiği çek karşılığı ödemelerde ilerlememizi sürdürüyoruz. Temmuz ayında çek karnesi adet pazar payımız %10,6’ya ulaştı; iki yıldır özel bankalar arasında lider konumdayız. Ayrıca, yüksek enflasyonun KOBİ’ler üzerindeki etkilerini hafifletmek için tedarikçi finansmanı ve fatura karşılığı kredi çözümleri sunarak likidite ihtiyaçlarını karşılamak üzere yoğun şekilde çalışıyoruz.
Son olarak, KOBİ’lerin verimlilik artışı, maliyetlerinin azalması ve işletmelerinin büyümesi için bankacılığı dijital ve mobil kanallardan, hızlı ve kolay erişilebilir hale getirmenin öneminin bilincindeyiz; şubeye gitmeden hizmet alabilmeleri için internet ve mobil bankacılığımızı sürekli geliştiriyoruz. Mevcut durumda aktif KOBİ müşterilerimizin %85’i işlemlerini MobilDeniz üzerinden gerçekleştiriyor. Sektörümüz için bir ilk olan dijital robot ile kredi tekliflerini daha hızlı ve etkin şekilde değerlendiriyoruz. 2021’de hizmete sunduğumuz Tüzel Dijital Onay süreçlerimiz sayesinde ıslak imza gerektiren evraklar MobilDeniz ve DenizKartım uygulamalarında erişilebilir durumda. 2024’ün ilk 6 ayında, işlemlerin %20’si dijital onayla tamamlandı; yıl sonuna kadar bu oran daha da artacak. Teminat mektubu, iskonto, taksitli ticari kredi ve rotatif krediler gibi ürünlerimizi de dijital kanallardan daha hızlı şekilde sunar hale geleceğiz.
2024 yılı için DenizBank’ın yapmış olduğu çalışmalara ve gelecek projeksiyonuna ilişkin bilgi paylaşabilir misiniz?
DenizBank olarak 2024 yılının ilk yarısında, KOBİ’ler, tarım ve turizm dahil olmak üzere ülkemizin geleceği için sahiplendiğimiz niş sektörlerimize finansman sağlamaya ve Türkiye ekonomisini desteklemeye devam ettik. Çalışmalarımızın tamamını sürdürülebilirlik perspektifiyle; finansal olduğu kadar çevresel ve toplumsal etki ve boyutları da kapsayan bakış açısıyla değerlendiriyoruz. Finans sektörünün, ülkemizin yeşil ekonomiye geçiş ve karbonsuzlaşma sürecinde oynadığı belirleyici ve yönlendirici rolün bilincindeyiz; kredi süreçlerimizi tamamen bu vizyonla ele alıyoruz. Haziran ayında, sürdürülebilirlik ilintili sendikasyon kredimizi % 178 oranında yenileyerek, kendimize karbonsuzlaşma yol haritamızın oluşturulması ve tarımın finansmanına yönelik sürdürülebilirlik performans hedefleri koyduk. Yeşil ekonomi projeleri ve finansmana erişimi kısıtlı olan kadın girişimciler ile depremlerden etkilenen birey ve işletmeleri de tüm imkanlarımızla destekliyoruz. Teknoloji ve inovasyon alanındaki yatırımlarımızda da sürdürülebilirlik konusu odağımızda; son olarak, Birleşik Krallık’ta inovasyon ve teknoloji alanında faaliyet gösteren Oxford Global Danışmanlık Şirketi Oxentia ile sürdürülebilirlik odaklı girişimlerin küresel pazara açılmasını destekleyen girişim hızlandırma programı TRUK Accelerator için iş birliği yaptık.
Diğer yandan, 20 yılı aşkın süre önce, ülkemize hizmet misyonuyla sahiplendiğimiz tarımda sektörümüz için bir ilki gerçekleştirdik. Ekonominin tamamen tarımsal üretim etrafında organize olduğu kırsal bölgelerde, tarımla organik bağı olan sektörlerin ihtiyaçlarına tek elden yanıt yermek üzere Dinamik Şube yapılanmamızı hayata geçirdik. Çiftçi, KOBİ, bireysel ayrıt etmeksizin, kırsal bölgelerde birbirine güçlü şekilde bağlı bu yapıların ihtiyaçlarını doğru şekilde anlayıp, en uygun karşılıkları üretebildiğimiz yeni modelimiz sayesinde kredilerimizi ilk yarı itibarıyla yaklaşık iki katına çıkardık.
Finansal anlamda baktığımızda da; aktif, kredi ve mevduatta alınan tedbirlere azami özen göstererek, aktif bilanço yönetimimiz sayesinde ihtiyatlı büyümemizi sürdürdüğümüz bir dönemdeyiz. 2024 yılının ilk yarısında konsolide bazda aktiflerimiz 1.415,8 Milyar TL’ye, nakdi kredilerimiz 699,3 Milyar TL’ye ve mevduatımız 855,9 Milyar TL’ye ulaştı. Süregelen makro ihtiyati tedbirlerin yansıması olarak kredilerde küçülme ve artan fonlama maliyetleri marjlarda daralmaya neden olurken, faiz dışı gelirler karlılığı desteklemeye devam ediyor. 2024 yılının ilk yarısında ödeme sistemleri performansı, banka sigortacılığı komisyonları ile yatırım bankacılığı ürünleri, aracılık faaliyetleri ve varlık yönetimi gelirleri ile ücret ve komisyon gelirlerimiz, giderlerimizi büyük ölçüde karşılayan oranlara ulaştı. 2024 yılının ilk yarısında Bankamız 23,7 Milyar TL net kar ve % 45,1’lik öz kaynak karlılığı kaydetti.
Teknoloji ve dijital dünyadaki gelişmelerin bankacılık sektörüne etkileri için görüşleriniz nedir? Bankacılık bu gelişmelerle gelecekte nasıl bir yerde olacak?
Açık bankacılık, yapay zeka destekli dijital asistanlar, super-app’ler, dijital ödeme yöntemleri gibi teknolojiler bankacılığın geleceğini şekillendiriyor; geleneksel bankacılığın yerine ekosistem yaklaşımını getiriyor. Müşteri deneyimini ciddi anlamda yukarı taşıma potansiyeli olan üretken yapay zekanın hayatımıza girmesi, geleneksel bankacılığın birçok alanında hızlı ve optimize edilmiş çözümleri beraberinde getirdi. Aynı zamanda finansal hizmetlerin daha erişilebilir, güvenli ve verimli hale gelmesi adına da önemli avantajları var. Burada önemli olan teknolojinin sunduğu enstrümanları doğru kullanarak, veriye dayalı ve kişiselleştirilmiş hizmet sunabilmek. Biz de bu fırsatları değerlendirerek, özellikle bankamız içinde verimliliği artırmak üzere çalışıyoruz. Milli verimizi ülke sınırları içerisinde tutarak, müşterilerimize daha iyi hizmet sunabileceğimiz açık kaynak kodlu çözümler üzerine odaklanıyoruz.
Diğer yandan, artık geleneksel finansın dijitalleşmesinin ötesinde; tamamen dijital varlıkları konuşmaya başladığımız bir dönemdeyiz. Türkiye’de yakın zamanda gerçekleşen kanun değişikliğiyle beraber dijital varlıkların hukuki olarak tanımı yapıldı; dijital varlık hizmet sağlayıcıları artık resmi olarak faaliyetlerine devam edebilecek. Bankalar olarak bizim, geleneksel finansta olduğu gibi dijital varlıklar dünyasında da “güven” rolümüz değerini koruyor. DenizBank olarak ilk günden itibaren içinde bulunduğumuz ekosistemle güç birliği halinde çalışmayı benimseyen bir kurum olduk. Önümüzdeki dönemde de aynı yaklaşımla, kurumumuzun ötesinde sektörümüzü ileri taşıyacak çözümler için çalışmayı sürdüreceğiz.EYLÜL2024