Dünya standartlarında yapılar hayata geçiriyoruz

İstanbul’u depremin olası sonuçlarına hazırlamak amacı ile 2006 yılında başlatılan İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi aradan geçen zaman içerisinde önemli projeler gerçekleştirmiştir. Yıllar itibari ile yapılan çalışmaları dergimiz vasıtası ile okuyucularımıza aktaran İstanbul Proje Koordinasyon Birimi Direktörü Kazım Gökhan Elgin, yapılan çalışmalar ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

İstanbul Proje Koordinasyon Birimi’nin (İPKB) gerçekleştirdiği çalışmalar ile ilgili bir değerlendirme yapar mısınız?

Sizinle gerçekleştirdiğimiz röportajların devamı niteliğinde yapılan çalışmaların hangi aşamaya geldiğini paylaşmak isterim. İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi’ni İstanbul Valiliği İPKB’de 2006 yılından bu yana yürütüyoruz. Şu ana kadar Hazine Müsteşarlığımızın Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası, Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası, İslam Kalkınma Bankası ve Alman Kalkınma Bankası ile yaptığı kredi anlaşmaları ile toplamda 2 milyar dolara ulaşan bir bütçeyi yönetiyoruz. Bu bütçe ile bugüne kadar, üç bileşenimizden Afet Acil Durum Yönetim Sistemi’nin güçlendirilmesi ve kurumsallaştırılması adına çalışmalar yaptık. Kurtarma ekiplerinin araç gereç ihtiyacının teminini yaptık. AFAD’a biri Hasdal diğeri Akfırat’ta olmak üzere iki tane komuta kontrol merkezi yaptık. Bu merkezler alternatif haberleşme ağları ile donatılmış durumda, ayrıca afet anında üç gün boyunca elektrik, su, doğalgaz ile yedeklenmiş bir şekilde çalışabilir durumda tasarlanıp hayata geçirildi. Afet anında bu merkezlerin her birinde beş yüz kişi çalışabilir şekilde organize edildi. Bunun yanında İstanbul halkının bilinçlendirilmesi amacı ile yaptığımız eğitim ve sosyal rehberlik çalışmaları ile 1.5 milyon kişiye ulaştık. Ana bileşenimizde bildiğiniz gibi İstanbul’da kamu binalarının başta okul ve hastaneler olmak üzere yurtlar, sosyal hizmet binalarının güçlendirilmesi çalışmalarında bulunduk. Bu çerçeve de İstanbul’da bugüne kadar 1287 kamu binasına ulaştık.

Bu rakam çok büyük, dile kolay çalışır vaziyetteki binaları güçlendirmek ya da yeniden yaparak 1287 rakamına ulaşmak oldukça zorlu bir çalışma ortamında hayata geçirdiğinizi gösteriyor. Aktardığınız rakam ile ilgili detay alabilir miyiz?

Bu rakamın 1067’si okul ve bu vesile ile bir buçuk milyon öğrenci ve öğretmene ulaşmış durumdayız. Bu çerçevede de Birleşmiş Milletlerin güvenli okullar programında da en başarılı program olarak görülüyoruz. Yaptığımız bu çalışmalarla da ülkemiz bu hususta rol model bir ülke olarak öne çıkmaktadır. Bunun yanında 18 hastane ve 61 poliklinikte çalışma yapmışız. Bunlardan 12 hastane güçlendirildi, 3 hastanenin yeniden yapımı tamamlandı 3 büyük hastanenin de yapımı devam etmektedir.

Önceki röportajımızda Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin yapımı devam ediyordu, şimdi hastane teslim edildi.

Doğru, yapımı tamamlandı bu yılın başında Sayın Cumhurbaşkanımızın da katılımıyla açılışını yaptık. Şu an 477 yatak kapasitesi ile kadın ve çocuklarımıza hizmet veriyor ve halkımızda verilen hizmetten oldukça memnun. Cumhurbaşkanımızın da açılışta ifade ettiği gibi dünya standartlarında bir hastane oldu. Emeği geçen herkese sizin vasıtanızla teşekkür ediyorum.

Yapımı devam eden üç büyük hastanemizde de çalışmalarımız devam ediyor. Okmeydanı, Kartal, Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastaneleri, 1000 ila 1100 yatak kapasitesine sahiptir. Okmeydanı ve Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastaneleri, 250 bin metrekare kapalı alan olarak tasarlandı. Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi ise 330 bin metrekare kapalı alan olarak tasarlandı. Okmeydanı ve Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastaneleri’nin her birinde bir yıl içerisinde 45 bin civarında ameliyat oluyor, buna mukabil yine her yıl 700 bin civarında acil durum vakasına hizmet veriliyor. Polikliniklerinde de 1.5 milyona yakın hastaya hizmet veriyorlar. O nedenle bu hastaneleri kapatıp yıkıp yapamayacağımız için bunları boş araziden başlamak üzere etap etap yapmayı planladık ve hastaneler hizmet vermeye devam ederken biz birinci etapta çalışmalarımıza devam ediyoruz. Yaklaşık 170 bin metrekare olan birinci etapları 2018 yılında bitirmeyi planlıyoruz. Birinci etap bittikten sonra da mevcut hastaneyi tamamlanan etaba taşıyıp ikinci etaba başlayacağız.

Çalışır bir vaziyetteki hastanenin yanı başında dar bir alanda çalışmaları yürütmenin güçlüklerinden bahseder misiniz?

Oldukça dar bir alanda, işleyen bir sistemi durdurmadan çalışabilmek güç ancak biz bu güçlüklerin üstesinden iyi planlama ve koordinasyon ile geliyoruz. Yapılan bu hastanelerin deprem anı ve sonrasında da çalışır durumda olması için inşaatında sismik izolatörler kullanıyoruz.

Sismik izolatörler maliyeti çok artırıyor mu?

Toplam maliyetimiz içerisinde %5 ila %7 mertebesinde bir artışa neden oluyor. Bu artışında fazla olduğunu söyleyemeyiz. Dört hastanemizde 2690 izolatör kullandık.

Yapılan hastaneler, tamamlandıklarında Türkiye’nin uluslararası geçerlilikte çevreye duyarlı yapı sertifikası olan Leed Gold sertifikalı ilk hastaneleri olacak. Konu ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Bu yönde yaptığımız çalışmalar neticesinde çevreye duyarlı hastaneleri halkımızın hizmetine sunacağız. Trijenerasyon sisteminden doğalgazdan kendi elektriğini üretecek, bütün kullanılan malzemeler enerji tasarruflu, atıkların geri dönüşümle kazanıldığı bir yönetim sergileniyor. Hastaneler üzerinde düzenli otopark yoktu. Biz gerçekleştirdiğimiz projelerde 1700 kapasiteli kapalı ve açık otopark tasarladık ve bu otoparkların %0 4’ünüde akülü araçlara ayırdık. Kısacası enerji tasarrufu, su tasarrufu ile ilgili çözümlemeler hayata geçiriliyor.

Yapılan okullara ödüller verildi. Bu durum kamu binaları açısından değerlendirdiğimizde çok alışık olmadığımız bir durumdur. Konu ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Yaptığımız çalışmalarda önümüzdeki elli yılı düşünerek planlamalar yapıyoruz v e bunların takdir edilmesi ise bizleri mutlu ediyor. Bu ödüller içerisinde 2015’te verilen Akitera mimarlık ödülü oldukça önemlidir. Bu ödüle yaptığımız çalışmanın her aşamasında kaliteden taviz vermeden layık görüldük. Bu okullar artık bakım gerektirmeyen okullar. Okul müdürünün, okul aile birliğinin artık boya ve badana ile ilgili bir düşüncesi yok. Onlar artık eğitim öğretim faaliyetlerine odaklanıyorlar. Yaptığımız okullarda eğitim alanında başarıların arttığını gözlemliyoruz ve bunlar bizi sevindiriyor. Okulların fiziksel şartlarını eğitime uygun hale getirince yapılan eğitiminde kalitesinin arttığını görüyoruz. Bu okullarda eğitim veren öğretmenin, eğitim alan öğrencinin mutlu olması başarıyı etkiliyor.

Atatürk Kız Öğrenci Yurdunu da hizmete aldınız. Yurt ile ilgilide birkaç cümle alabilir miyiz?

Atatürk Kız Öğrenci Yurdunu bitirdik, orada 3500 kız öğrencimize şu an itibari ile hizmet veriliyor. Orası bana göre Türkiye’nin en modern yurdu oldu. Sosyal donatı alanları, yemek alanları, spor alanları ile oldukça sağlıklı bir yapı ortaya çıktı. Ayrıca yurdun sıcak suyunu binaların üzerine koyduğumuz güneş panellerinden temin ediyorlar. Diğer taraftan yağmur sularının toplanıp yeşil alanların sulandığı bir sisteme sahiptir.

Edindiğiniz tecrübeleri uluslararası platformlarda da ilgililerle paylaşıyorsunuz. Bu konu hakkında son dönem paylaşımlar ile ilgili neler söylemek istersiniz?

En son İslam Ülkeleri Müşavirler toplantısına katıldım. Bu toplantıda gerçekleştirdiğimiz projeleri ve bu projelerde kazandığımız tecrübeleri katılımcılarla paylaştık. Ayrıca gelen müşavirlerin saha ziyaretlerinde bulunmalarını da sağladık. Zaman zaman bu tür uluslararası toplantılara katılıyoruz ve ortaya çıkan etkileşimi önemsiyoruz. Bu paylaşımların ülkemiz için de önemli olduğunu düşünüyoruz.