Faaliyetlerimizin tamamını yerli yapıyoruz
Yeraltı kaynaklarımızın arama, araştırma, tespiti ve değerlendirilmesi için önemli bir çalışma halen devam ediyor. Yeraltı kaynaklarımızın yeni teknolojilerle havadan tespiti konusunda yapılan çalışmalarda görev alan DAYK Group Yönetim Kurulu Başkanı Şehmus Yıldırım’a konu ile ilgili gelişmeleri sorduk.
DAYK Group olarak yaptığınız çalışmaları aktarır mısınız?
Jeofizik mühendisliği bölümünden mezuniyetim ile beraber çeşitli projelerde Mühendis olarak çalıştıktan sonra 2006 yılında İstanbul’da ilk firmamızı kurduk. Ağırlıklı olarak Yurtiçinde ve Yurtdışında İnşaat sektöründe, Baraj, Köprü ve Yol Projelerinde jeoteknik ve zemin etütleri üzerine çalışmalar yaptık. Türkiye’nin farklı alanlarda açılımlar yapmasıyla birlikte bizde Maden alanında çalışmalara yoğunlaştık. 2016 yılında Ankara ofisimizi kurduk. İstanbul ve Ankara olmak üzere çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Ankara ofisimiz merkez, İstanbul ofisimizde mühendis arkadaşlarımızın çalıştığı Teknik ekiplerimiz var. Havadan, Karadan ve Denizden arama çalışmaları yapmaktayız. Karada yer seçimi, deprem, maden, petrol ve jeotermal gibi doğal kayanakların arama işlerini yürütüyoruz. Türkiye’de milli özel sektör olarak ilk havadan jeofizik arama ekibini kurduk. Bu kapsam da iki araştırma uçağımız var. Türkiye’nin tamamına yönelik Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile çalışma yürütmekteyiz. Havadan yaptığımız Ülkemiz çalışmalarının şuanda alansal olarak %75’ini tamamladık, birkaç ay içeresinde de tamamını bitirip detay çalışmalarını yapacağız.
Havadan arama işlerini daha öncesinde yabancı firmalar yapmıyor muydu?
1970’li yıllardan itibaren ABD ve Kanada’lı firmalar Türkiye’de birkaç çalışma yaptılar. O dönemde yapılan çalışmalarda bize ait bir çalışma ortaya çıkamadı, bir de o dönemki teknolojinin eski bir teknoloji olması nedeniyle yeniden ve yerli olarak böyle bir çalışma istendi. Biz şuanda yerden 200 metre yüksekliğinde ve birer km aralıklı hatlar ile uçuşlar yapıyoruz. Detaylı ve sistemli bir şekilde ilerliyoruz. Fakat daha önceki çalışmalarda bazı bölgelerde 1 km bazı bölgelerde5 km aralıklarla çalışma yapılmıştı. Uçuş yükseklikleri de ortalama 600 metre olarak gerçekleşmiştir.
Havadan yapılan aramalarda bu süreç tamamlanırsa bütün arazilerimizde şu madenler vardır diyebilir miyiz?
Hayır diyemeyiz. Biz her uçuş aralığında ölçümler yapıyoruz. Örneğin uçarken sistemimizle yaklaşık 70 metrede bir veri toplayarak aramayı gerçekleştiriyoruz. Buna karada yaparsanız 250 yılda ülkeyi tamamlamış oluyorsunuz. Biz ise havadan bu arama işlemlerini 3 yılda yapabiliyoruz. Böylelikle hem zaman kazanmış oluyorsunuz hem de maliyetlerinizde daha düşük oluyor. Havadan tarayarak alanları hedef olarak daraltmış oluyoruz, sonrasında havadan tespit ettiğimiz alanları karadan jeofizik çalışmaları yapıyoruz. Son olarak bölgede sondaj yaparak sonuca varmış oluyorsunuz.
Şuanda havadan yapılan çalışmalarda en önemli işlem, bu verilerin toplanması, işlenmesi ve verilerin değerlendirilerek yorumlanmasıdır. Bunu MTA bünyesindeki uzmanlar yapıyorlar. Şuanda yeni sahalar tespit edildi. Şirketimiz tarafından toplanan bu veriler MTA uzmanları tarafından analizleri yapılmaktadır.
Bu alanda dünyada sayılı ülkeler çalışma yapmakta. ABD, Kanada ve Avusturalya gibi ülkeler bu konuda servis vermekteler. Şuanda Türkiye’de bu ülkelerin arasında yer almaktadır. Firmamızın şuanda çalıştığımız teknoloji dünyadaki son teknolojidir ve bunun dışında daha yeni bir teknoloji bulunmamaktadır.
Dayk Group olarak faaliyetlerimizin tamamını dünyada Know-How transferi ile Güncel teknoloji kullanarak yapıyoruz. Araştırma Uçakları ve içindeki teknoloji de ortaklığımıza aittir. Burada en önemli husus dataların gizliliği ve alınan verilerin size ait olmasıdır, şuanda datalar firma olarak bizde dahi bulunmuyor, uçağın motor çalıştırmasından uçuşun tamamlanmasına kadar süreç MTA Genel Müdürlüğü Jeofizik Etütleri Dairesi Başkanlığı uzmanları tarafından koordine edilerek uçak yere indiğinde datalar direkt alınıyor. Böyle olunca da sizin madenlerinizle, yer altı kaynaklarınızla ilgili bilgiler Türkiye’de kalıyor, başka ülkeler bu bilgilere sahip değildir.
Burada yabancı ülkelerin sizinle ilgili maden bilgilerini bilmemesi önemli bir husus mu?
Bu alanda Kanada ve Avusturalya birçok ülkenin maden bilgisine sahiptir. Çünkü bu alandaki teknolojileri ellerinde barındırıyorlar. Siz bir laboratuvar için çalışma yapacaksınız, aldığınız numuneleri Yutdışına gönderiyorsunuz. Onlarda sizin bilgilerinize sahip oluyorlar. Sadece madencilik alanında değil, başka alanlarda da yaşanıyor. Türkiye bu alanda bazı sorunlarını yeni yeni çözüyor. Eskiden TPAO saha çalışmaları yapardı, milyonlarca dolar harcama yapılırdı, veriler ABD’ye gönderildi onlar veri işlemi yaptıklarında hiçbir harcama yapmadan bu bilgilere sahip olurlardı. Şimdi ise Türkiye, kendi aramasını kendi yapıyor, veri işlemeyle ilgili de kendi bünyelerinde bu çalışmaları yapabiliyor. Şuan sadece deniz alanında bazı eksikliklerimiz vardı. Daha öncesinde gemilerde bize aitti fakat işletmesini Norveçliler yapıyordu. TPAO şimdi onu da yerlileştirerek kendi teknik personeli ile yapıyorlar.
Mersin’de de şuanda yüksek ödeme yapılarak gemilerin alındığı belirtiliyor.
Kesinlikle yüksek değildir. Daha öncesinde Norveçli firmaya ödenen bütçeye göre dörtte bir fiyatına gemileri aldık. Burada en önemli husus bütün dataların devletin elinde bulunmasıdır. Şuanda Akdeniz’de bir çalışma yapılıyor. Bu gemiler yabancı ülkelerin kontrolünde olsaydı burası güvenli değildir diye bir açıklama yapardı ve gemiyi Mersin limanına çekerdi. Siz Yatırımcı olarak yine de firmaya ücretlerini öderdiniz ve hiçbir çalışma alamazdınız. Bizim yaptığımız çalışmalarda da bütün datalar bakanlığın elinde bulunmaktadır.
Maden arama konusunda yurt dışında da isteklerin olduğu belirtiliyor. Sizin bu konuda çalışmalarınız var mı ve elinizdeki uçakların lisansları yurt dışı içinde geçerli mi?
Uçaklar bize ait olduğu için yurt dışı arama konusunda bir sorunumuz bulunmuyor. Şuanda MTA bünyesinde Sudan ve Özbekistan’dan istekler bulunuyor. Bundan sonraki aşama da Türkiye, uluslararası pazarda maden arama sistemlerinde bende varım diyecektir. Buradaki tek sorun sigorta sistemlerinde bulunuyor. Örneğin Sudan’da yapılmak istenen çalışma da sigorta şirketi sözleşme yapmak istemiyor. Bunun için alternatif çalışmalar yapmak gerekiyor. Biz bu uçakları satın alırken krediyi kendileri vermek istediler fakat onlar kredi verdiklerinde her ülkede çalışmanıza izin vermiyorlar. Bize bu hususta devlet teşvik verdi ve Vakıf Katılım Bankası da proje desteği verdiler. Böylelikle uçaklar tamamen bize ait oldu. Aynı zamanda Uçağın içindeki ekipmanlar da aslında uçağın fiyatından daha pahalıdır ve onlarda tamamen bize aittir.
Bu noktada kamu ihalesi yapıldı, sanırım.
Evet. Bir arama hizmet alımı ihalesi yapıldı, yapılan Uluslararası standarttaki ihaleye 18 tane firma katıldı. Ondan sonra puanlama ve eleme yöntemiyle en son 8 firma ihaleye kaldık. Bunlar içerisinde fiyat teslimi olarak ihaleyi biz kazandık. Aldığımız uçaklar, ekipmanlar ve buradan kazanacağımız tecrübeyi hesapladık. Bu işlerde yerli ilk firma oluşumuz, Türkiye’nin ilk defa böyle bir ihale açması ve bundan sonraki süreçte de yurt dışı hedeflerimizi düşünerek ihaleyi kazanmak için mücadele ettik ve çok şükür kazandık.
Size arama konusunda yurt dışından teklif geliyor mu?
Şuanda görüşmelerimiz var. Bu yönde talepler geliyor fakat Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile yaptığımız anlaşmaya göre uçaklarımız sadece MTA bünyesinde görev alacağı için şuanda bu yönde bir adım atamadık. Fakat görüşmelere devam ediyoruz. Doğu Afrika’dan özellikle Kenya, Somali gibi Afrika ülkelerinden talepler geliyor. Tabi bu çalışmaları da doğal olarak Enerji Bakanlığı bünyesinde yapmak istemekteyiz. Bildiğiniz gibi Afrika’da müteahhitlerimiz başarılı ve güzel çalışmalar yapıyor fakat bizler biliyoruz ki bu ülkeler maden açısından da çok zengin ülkelerdir. Sayın Cumhurbaşkanımız bu ülkelerle olan işbirliğinde kazan kazan modelinin üzerinde durdular. Bizde öyle düşünüyoruz. Bu konularda adımlar atılabilirse çalışmalara başlamak isteriz. Arama çalışmaları konusunda Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrak, sektörün önünü açacak çalışmaları başlattı, şuan ki Enerji Bakanı Sayın Fatih Sönmez’de bu çalışmaları devam ettirmek ve derinleştirmek istiyor. Bizde bu çalışmaların daha da derinleştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu noktada bakanlığın strateji geliştirmesi gerekiyor. Özellikle Afrika konusunda yol haritası çıkartabilirlerse, işlerin daha fazla artacağını düşünüyoruz. Doğal olarak o ülkelerle ikili anlaşmaların yapılması ve bize şu şu ülkelerde çalışmalar yapabilirsiniz denmesi gerekiyor.
Böylesi stratejik projeyi başlatan Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Berat ALBAYRAK, Güncel teknolojilerin ülkemize kazandırılması için verdikleri destekten dolayı Enerji Bakanımız Sayın Fatih DÖNMEZ, Maden Tetkik ve Arama Genel müdürü Cengiz ERDEM, Genel Müdür Yardımcısı Cevat GENÇ ve M.T.A Jeofizik Etütleri Dairesi Başkanı Dr. Alper KIYAK ve ekibine teşekkür ederiz. Teknolojinin millîleştirilmesi için yatırım desteği sağlayan Vakıf Katılım Bankası genel müdürü İkram GÖKTAŞ ve kurumuna şükranlarımızı sunarız.
MAYIS – HAZİRAN 2019