Falckon Genel Müdürü Anıl Yamaner: Endüstriyel tesislerde ilk 3 dakika doğru müdahale edemezsiniz yangını söndüremezsiniz
Büyük yangınlar aynı zamanda müşteri kaybetmek olduğunu ifade eden Falckon Genel Müdürü Anıl Yamaner, “Tedarik zincirinden koptuğunuz anda, şirketin geleceğini da kaybedersiniz. Hiçbir sigorta firması kaybettiğiniz müşterinizi karşılamaz’’ dedi.
2-3 Temmuz 2024 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenen Nükleer Santraller Zirvesi, enerji sektörünün önde gelen isimlerini bir araya getirdi. Zirvede en çok ilgi çeken sunumlardan biri, Falckon Genel Müdürü Anıl Yamaner’in “Geleceğin Enerjisi İçin; Geleceğin Acil Durum Çözümü” başlıklı konuşması oldu. Yamaner, yenilikçi yaklaşımları ve ileri teknolojilerle dolu sunumuyla, endüstriyel tesislerin yangından korunması konusunda dikkatleri üzerine çekti. Zirvenin hemen ardından, ülkemizdeki endüstriyel tesislerin yangından korunması hakkında daha fazla bilgi almak üzere Anıl Yamaner ile özel bir röportaj gerçekleştirdik.
Kurumunuzu tanıyabilir miyiz?
Falckon, endüstriyel yangın ve itfaiye hizmetlerinde uzmanlaşmış ülkemizdeki tek kurumdur. Yangın ve patlama risk seviyesi yüksek üretim ve depolama merkezlerinde kendi personeli ve ekipmanlarımızla hazır bulunuyoruz. 10 yıldır Türkiye’de faaliyetteyiz ve tek işimiz endüstriyel yangın ile mücadele. 7X24 anlayışıyla, üretim tesislerinde ve depolarda yangın çıkmaması için çalışıyoruz ve tesisin olası bir yangına hazırlıklı olmasını sağlıyoruz.
Bizi ne bir hastanede ne de bir AVM’de görebilirsiniz. Biz sadece tehlikeli endüstri tesislerinde ve büyük sanayi kuruluşlarında çalışıyoruz. Petro kimya, enerji, elektrik, otomotiv veya termik santrallerinde bizi görürsünüz. Dünyada bu işi yapan tek bir şirket var; o da Danimarkalı bizim kurucumuz.
Tesislerin güvenliği ile ilgili gerekli eğitimleri onlardan mı alıyorsunuz?
Büyük ölçüde onlarla çalışıyoruz. Ben kendim makine mühendisiyim. Firmamızda bulunan arkadaşın hepsi de bu işin duayenleridir. Örneğin nükleer santrallerle ilgili bir uzmanlık gerektiğinde yurt dışından arkadaş getirebiliyoruz. Otomotiv firmaları elektrikli araç üretmeye başladı. Bu konudaki uzmanları ülkemize getirerek personelimizi eğittik.
Biz proaktif şekilde dünyada ve ülkemizde yaşanan gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Sektörel ve potansiyel riskleri önceden analiz ederek, kendi eğitimlerimizi tamamlıyoruz. Sürekli olarak kendimizi geliştirdiğimiz bu süreç sayesinde, en etkili ve verimli çözümleri sunuyoruz. Elde ettiğimiz tüm sonuçları düzenli ve ayrıntılı raporlarla müşterilerimize sunuyoruz. Bu nedenle bize hiçbir müşterimizin ‘’şunu yap’’ demesi gerekmez.
Falckon bir ürün satan ya da danışmalık hizmeti veren kurum değil. 300’e yakın itfaiyecisiyle fabrikaları koruyan dinamik bir ekibiz. Bununla birlikte kendi mühendislerimiz ile geliştirdiğimiz kare kod uygulamamız ‘Falckon Fire Commander (FFC) ile de bakımını takip ettiğimiz ve emin olduğumuz sistemlerin gerçek bir olay anında doğru çalışıp, çalışmadığını, hazır olup, olmadığını rahatlıkla görebiliyoruz. Uygulamanın dünya üzerinde örneği bulunmuyor ve halen de yeni faydalar ilave edilerek geliştirilmeye devam ediyor.
Tehlikeli alanlarda rüştünü ispatlamak önemlidir. Bu açıdan Falckon Türkiye’de rüştünü ispatladı mı?
Bu soruya rahatlıkla evet diyebiliriz. Bugün İSO 500 içinde bulunan çok sayıda şirket bizimle çalışıyor. İlk 10’da bulunan 2 dev şirketin üretim tesislerinde bizim itfaiyecilerimiz bulunuyor. Bu iki dev şirket Türkiye’nin büyük ihracatçıları listesinin yine en üstünde bulunuyor. Biz yangına değil, yangın çıkma olasılıklarına müdahale ettik. Bu işte önemli olan unsur, hasar olmadan hızlı müdahaledir. Türkiye’de son dönemlerde sık sık her gün fabrika yangını görülüyor. Bunun en büyük nedeni yangını sınırlandırılmamasıdır. Ön tarafta kimyasal bir tank var, itfaiye yangını söndürmeye çalışıyor; oysaki kimyasal tankı soğutması, ona sıçramasını önlemesi gerekiyor. Risk analizi çıkarmaları gerekiyor. Bu tür tesislerde yangınlar su sıkarak engellenemez, yanan şeyi tüketilmesiyle yangın söner.
Her yangının uzmanlığı farklıdır, her yangın türü kendine özgü bilgi ve beceriler gerektirir. Farklı yangınlarla mücadele edebilmek için farklı uzmanlıklara sahip ekiplerin olması ve gerektiğinde koordineli bir şekilde çalışabilmeleri önemlidir. Orman yangınları, geniş alanları kapsayan ve hızlı yayılan yangınlardır. Bu tür yangınlarla mücadelede, arazide ilerleyebilen ve hava araçları ile koordineli çalışabilen özel ekipmanlar ve taktikler gerekli. Konut yangınlarında insanların tahliyesini sağlamak ve yangının yayılmasını önlemek öncelikli önem taşır. Belediyeler bu alanda eğitimli ve tecrübeli ekiplere sahiptir. Endüstriyel yangınlar ise fabrikalar, üretim tesisleri ve kimyasal tesisler gibi yapılarda meydana gelen yangınlardır. Bu tür yangınlarda, yangına neden olan maddeyi ve üretim prosesini göz önünde bulundurmak ve tehlikeli kimyasallara karşı gerekli önlemleri almak gerekir. Bu alanda uzmanlaşmış ekipler, yangının kontrol altına alınması ve tesislerin zarar görmesinin en aza indirilmesi için özel bilgi ve becerilere sahiptir. İşte Falckon olarak ülkemizde bu beceriye sahip tek endüstriyel itfaiye kuruluşuyuz.
Yangın konusuna Türk sanayicilerin yaklaşımı nasıl?
2013 yılında bu alanda çalışmaya başladığımızda sanayiciler ‘Böyle bir iş mi olur.’’ diyorlardı. Şu anda ise birçok şirket biz onlara ulaşmadan onlar bize ulaşıyor. Çünkü gün geçtikçe tehdidin boyutu anlaşılmaya başladı. Çok sayıda şirketin yangınlardan sonra iflasa kadar giden süreçler yaşadığına dair haberler sıklıkla medyada yer almaya başladı. Bu da dikkatleri üzerimize çekti. Örneğin KOBİ ölçeğindeki bir şirket, işletmesini sigortalatıyor. Bir yangın sonrasında ise sigorta zararını tanzim ediyor. Ancak dev şirketlerin bu kadar şansı olmayabilir. Çünkü, sigorta zararı karşılaşa bile, o fabrikanın yeniden faaliyete geçmesi aylar, hatta yıllar alabiliyor.
Bu üretim kaybı aynı zamanda müşteri kaybı demektir. Tedarik zincirinden o işletme koptuğu anda, şirketin geleceğini da kaybedersiniz. Hiçbir sigorta firması kaybettiğiniz müşterinizi karşılamaz. Firmanızın geleceğini kaybediyorsunuz. Yangın sonrası bu çok sık rastlanan bir durumdur. O nedenle büyük firmalar bu alana önem veriyorlar.
Çernobil Faciası’nı gören herkes Mersin’de tehlike olduğunda nasıl çözüm bulunacağını merak ediliyor…
Mersin yapımı devam eden nükleer tesisin kendi itfaiyecileri bulunuyor. Bizim orada henüz bir faaliyetimiz yok.
Yangınların çoğu nükleer kaynaklı başlamaz. Fukuşima Nükleer Faciası’na baktığımızda denizden baskı ile elektrik sistemlerinin çökmesi ve ardından nükleer sızıntının olduğunu görürüz. Yani arka arkaya gelen olaylar sonrası oluştu. Röportajın başında da söylediğim gibi yangını sınırlarsanız bunları engellersiniz.
Nükleer enerji son derece çevreci enerjidir ve son derece güvenlidir. Fakat burada oluşan algıyı da doğru yönetmeniz gerekiyor. Akkuyu Nükleer Tesisi’nde yangına karşı bir ekip var ama ekip hakkında bilgi sahibi değiliz. Ama “Akkuyu’nun yangın ekibini dünyada ismi olmuş bir ekibe teslim ettik’’ dediğiniz zaman bütün bir algı değişir.
Türkiye endüstri yangınlar konusunda iyi bir noktada diyebilir miyiz?
Çok eksiğimiz var. Endüstriyel yangını ülke olarak tanımıyoruz. Mesleki yeterlilik açısından yeterli itfaiyeci tanımı yok. Bu konuda komisyon kuruldu, sonra vazgeçildi. Sanayicilerimizde bu konuda farkındalık artsa da henüz daha gidilecek çok yer var.
Son yıllarda patlayıcı madde-ürün üreticilerinde büyük yangınlara tanık olduk. Bu şirketler nasıl tedbir almalı, bu konuda ne yapılmalı?
Yasal olarak bu konuda bir zorunlulukları bulunmuyor. Sakarya yaşanan patlamada çok sayıda vatandaşımızı kaybettik. Yasa bu alanda firmalara ‘’ Çevre sorunları ve insan vefatından sorumludur’’ diyor. O kadar… Ayrıca ‘’kendi itfaiye ekibini kurabilir’’ diyor. Ama bunun standarttı yok. Bu ve benzeri işletmeler genellikle bizimle yangın yaşandıktan sonra iletişime geçiyor. Oysa ki yangın öncesi biz o fabrikalarda hizmet verseydik, o yangınların hiçbiri gerçekleşmeyebilirdi. Çünkü endüstriyel tesislerde ilk 3 dakika doğru müdahale edemezsiniz yangını söndüremezsiniz. Fabrika yangınlarında itfaiyenin gelmesi 5 dakikayı geçiyor ve artık sıcaklıktan tüm ürünler yanmaya başlıyor. Doğru zaman ve doğru müdahale çok önemlidir.
Uluslararası arenada yaptığınız çalışmalar var mı?
Bizim bir misyonumuzda Türkiye’yi bu alanda uzman ülke olarak tanıtmak. Hollanda’da da hizmet veriyoruz. Bazen oradaki arkadaşları Türkiye’ye getirip eğitim de veriyoruz. Hollanda petro-kimyanın kalbi olduğu için bu alana çok önem veriyorlar. Dolayısıyla bizim dünyaya da ispatlayacağımız bir konu var. Yangın ile mücadelede Türkiye çok iyi bir seviyede. Bunu globale taşımak da hedeflerimiz arasında.
Türkiye’de biz hep şunu duyuyoruz; yangının içine giren itfaiyeciler… Neden böyle?
Haberlerde duyuyoruz: yangının içine giren itfaiyeciler dumandan etkilendi. Yangın söndürme kahramanlarının yaşadığı bu trajik durum gerçekten üzücü. Yangınla mücadele ederken dumandan etkilenerek kanser olma riskleri ve erken yaşta hayatlarını kaybetmeleri kahramanlıklarının gölgesinde kalıyor. Haklısınız, itfaiyecilerin kendi can güvenliklerini de göz önünde bulundurarak ilerlemeleri ve yangının seyrini kontrol altında tutmaları hayati önem taşıyor. Bu bağlamda, itfaiyecilerin bilinçli ve eğitimli olması gerekiyor.
Dilovasında petro-kimya tankerlerinin olduğu bölgede firmalar ilk olarak yangın önlemlerini anlatıyor. O bölgede önlem alınıyor mu?
Dilovası’nda son zamanlarda artan yangınlar ve Körfez’de yaşanan yakıt sızıntıları endişe verici bir durum. Bu tür olaylar hem çevreye hem de insan sağlığına ciddi zararlar verebiliyor.
İyi niyetli olmak elbette önemlidir, fakat bu niyetin somut adımlara ve sürdürülebilir çözümlere dönüşmesi gerekir. Hem tank alanı yönetmek hem de itfaiyecilik yapmak gibi birden fazla sorumluluk üstlenmek, her iki alanda da gerekli uzmanlığı ve verimi sağlayamayabilir. Bu nedenle, sorunun kaynağına inmek ve kalıcı çözümler üretmek için daha kapsamlı bir yaklaşım benimsemek gerekiyor. Falckon’un varlığı bu açıdan çok önemli. Her kurum- kuruluş uzmanlığının gerektirdiği işi yapmalı. Siz en iyi bildiğiniz ürünü üretirsiniz, biz üretim yerinizi yangınlarda koruruz.EYLÜL2024