Halka arz sürecinin getirdiği sorumluluk bilinci ile daha hassas ve daha özverili olarak yolumuza devam edeceğiz
Çuhadaroğlu Metal Sanayi ve Pazarlama A.Ş günümüzde ikinci neslin yönetim kurulunda yer aldığı ve çalışmaları titizlikle yürütülen bir aile şirketi. Halka arz çalışmalarına ilk olarak 1990’lı yıllarda başlayan şirket, o dönem ülke olarak yaşanılan sıkıntılar sebebiyle bu projesini erteleyerek halka arz çalışmalarını 2016 yılında gerçekleştirdi. Çuhadaroğlu Metal Sanayi genel müdürü Kenan Aracı ile halka arz sürecini ve bu süreçte gerçekleştirdikleri çalışmaları konuştuk.
Çuhadaroğlu A.Ş’nin kuruluşu ile ilgili bilgi verir misiniz?
Çuhadaroğlu A.Ş yüksek mimar Ahmet Çuhadaroğlu tarafından 62 yıl önce kuruldu. Öncelikle çelik yapı elemanları üretimiyle sektöre adım attı. 1965 yılından beri ağırlıklı olarak inşaat sektörüne, mimarı uygulamalar için alüminyum kapı, pencere, doğrama üretimi ve uygulaması alanlarında faaliyet göstermekteyiz. Kuruluşumuzdan bu yana Türkiye’de alüminyum ve metal sektöründe birçok ilklere imza attık ve sürekli gelişmek ve iyileşmek değerleri ile ilk silikon cephe, ısı bariyerli çift eksen doğrama, polycarbonat şeffaf örtülü çatı ışıklık, panel sistem imalatı ve uygulaması, cephe sileceği, çift cephe uygulaması gibi özel uygulamaları gerçekleştirdik.
Sadece Türkiye’de değil birçok ülkede faaliyet göstermektesiniz. Bu ülkeler ile ilgili faaliyette bulunduğunuz alanlar nelerdir?
Azerbaycan, Fransa, Londra gibi pek çok farklı lokasyonda, oteller, okullar, iş merkezleri, hastaneler, konut, kamu binaları, havaalanları gibi pek çok önemli projede yer almaktayız. Ayrıca Londra’nın en önemli 4 projesinden biri olan Montcalm Hotel City Road binası da yine bizim imzamızı taşımaktadır.
Halka arz çalışmaları ilk olarak hangi yılda başladı?
Aslında bu süreç yeni başlayan bir süreç değil. 1995’li yıllarda o zaman firmayı yöneten 1. nesil de bu sürecin içerisindeydi. Şuan hali hazırda 2. nesil yönetim sürecini devam ettiriyor. O dönemlerde halka arz konusu gündeme geldi ancak o dönem hem içerisinde bulunduğumuz konjonktür ve o dönemin şartları, ayrıca piyasalar ile ilgili yaşanılan sıkıntılar hem de o anki şirketimizin durumu, hazırlık süreci bu çalışmalara başlamak için elverişli değildi. Bu sebeple bu düşüncemizi erteleme kararı aldık. Akabinde 2- 3 yıl önce halka arz düşüncesi tekrar gündeme geldi ancak bu süreç içerisinde amaçladığımız yatırımlarımızın büyük bir kısmını tamamlamış olmamızın verdiği güvenle daha antremanlı daha bu sorumluluk bilincinin farkında olarak çalışmalarımıza başladık. Sonuç itibariyle halka arz sonrasında elde edeceğimiz geliri finansal kaynaklarımız için harcayacak bir firma değiliz. Baktığımız zaman yatırımlarımızın %90 na yakın bir kısmı geçtiğimiz 10 yıl içerisinde tamamlandı. Geçtiğimiz 10 yılda 150 milyon TL’lik bir yatırım yaptık. En son halka arz sürecimizden sonra %5’lik ve %10’luk olarak tabir ettiğimiz ileriye yönelik yapacağımız yatırımlarla bu süreci tamamlıyor olacağız.
Halka arz süreci az öncede belirttiğiniz gibi sorumlulukların artacağı bir süreç. Firma olarak bu duruma karşı hazırlık sürecinde neler yaşadınız?
Bu süreci en iyi şekilde yönetmeye çalıştık. Evet sorumluluklarımız artacaktır. Firmamızdan hisse almak suretiyle firmamıza ortak olacak kişilere karşı sorumluluklarımızın farkındayız ve bu konuda çok hassas ve özverili davranıyoruz. Gerek kurumsallaşma gerekse kendi içimizde bir takım organizasyonları pazarlara yönelik üretim ve üretim teknolojilerine yönelik, ürünlere yönelik çalışmalarımızı olgunlaştırma kararı aldık. Bu çalışmalarda artık tamamlanma aşamasına geldiği zaman son 6 ay da bu süreci halka arz olarak tamamlama kararı aldık. 2. olarak da son 5 yıl içerisinde yaklaşık 3 kat bir büyüme performansı gösterdik. Özellikle son 2-3 yıla baktığımız zaman %40’ların üzerinde miktarsal olarak da %20’nin üzerinde büyüme gerçekleştirdik. Tabi bu süreç önemli firmalarda 1. nesilden 2. nesile geçme süreçleri sendromlu olarak yaşanır. Biz bu süreci 10 yıl önce çok başarılı olarak tamamlamış olduk.
Gerek finansal verilere baktığımızda gerekse anlattıklarınızdan yola çıkarsak halka arz sürecinden gelecek gelire firmanızda ihtiyaç olmadığını anlıyoruz. Neden böyle bir süreçte yer alma ihtiyacı duydunuz?
Biz emin adımlarla yürüttüğümüz kurumsallaşma sürecini ileriye taşınması amaçlıyoruz. En önemli konulardan birisi de biz 62 yıllık bir firmayız ülkemizde ortalama işletme ömürleri 10-15 yıl arası bir süreçtir. Biz ise bunu 100 yıllık firma olmak hedefi ile devam ettirmek istiyoruz.
Az öncede belirttiğim gibi amaçladığımız yatırımlarımızın %90’lık kısmını tamamlamış bulunuyoruz. Halka arzdan elde ettiğimiz gelirlerin yarısı ortak satışta yarısı da sermaye artırımında kullanacağız. Bu doğrultuda öncelikle lojistik ve sevkiyat alanında önümüzde engel teşkil eden alanlarla ilgili makine teçhizat yatırımları yapmak istiyoruz. İkinci olarak biz hammadde üretimini kısmen kendimiz gerçekleştiriyoruz. Bu sebeple dökümhane dediğimiz geri dönüşüm tesisimizde kapasiteyi yaklaşık 16 bin tonlardan 32 bin tonlara çıkartmayı hedefliyoruz. 3. fazda da makro olarak bizim firmamızın iştiraki olan alüminyum taahhüt firması ile ilgili olarak yeni bir tesisin devreye alınmasını planlıyoruz. Burada da hali hazırda faaliyette olan 140-150 bin m2 kapasitenin 250-300 bin m2’ye çıkarılması söz konusu. Çünkü gelen talepler ve ileriye yönelik projeksiyonda olma ihtimali yüksek olan işleri düşündüğümüz zaman böyle bir durum hasıl oldu. En son olarak da biz üretim yapan, sistem dizaynı yapan yani salt üretimin dışında mühendislik ve mimarlık hizmetleri veren de bir grubuz. Bu noktada yapacağımız Ar-Ge ve teknik destekle ilgili bir takım yatırımlarımız olacak. Çünkü geleceğe yatırım yapma amacında bu işin en önemli noktalarından birisi inovasyon. Biz de yatırımlarımızın bir kısmını bu amaçla kullanacağız.
Halka arz sürecinde elde edilen talep beklentileri karşıladı mı?
İçinde bulunduğumuz coğrafya ya baktığımız da sıkıntılı bir süreç yaşıyoruz. Ne kadar işinize odaklanış olsanız da bu yeterli olmuyor. Çünkü etrafınızdaki ülkelerin gelir düzeylerinin düşük olması, gayri ihtiyari bu ülkelere komşu olmamız, terör kapsamındaki olaylar ve jeopolitik açıdan önemli bir noktada olmamız sebebiyle ülkemiz ekonomisini etkilememesi mümkün değil. Ama biz bu noktada gerek firma verilerine baktığımız zaman sürekli büyüyen ve kar elde etmeye başlayan bir firma olduğumuz için endişe duyulmasına rağmen ayrıca partner olarak Deniz Yatırım’ın desteğini de hissetmiş olmamızın vermiş olduğu güvenle yaklaşık %50 üzerin de bir taleple karşılaştık. Hatta hisse talebinde bulunan bireysel veya kurumsal yatırımcılara sadece talep etmiş oldukları rakamın %70 oranını verebildik. Bu sevindirici bir durum. Tabi talep daha iyi olabilirdi ancak az önce saydığımız nedenlerin söz konusu olması sebebiyle yatırımcının bu noktadaki kararsızlığı da talebin 1/1,5 değil de 1/3 ya da 1/4 gelmesinin önüne geçmiş olduğunu söyleyebilirim.
Halka arz sürecini yabancı yatırımcılar açısından değerlendirmek istersek bu noktada yabancı yatırımcının ilgisi ne durumda?
Bizim halka arz işlemimiz çok büyük ölçekli bir açılma değil. Firmanın yaklaşık %26 mertebesinde yaklaşık 40 milyonluk bir halka arz işlemi gerçekleştirdik. Bu ölçekte yabancı yatırımcı dolaylı yollardan kurumsal firmalar üzerinden talep ediyor. Bu sebeple ölçek küçük olduğu için yabancı yatırımcı üzerinden herhangi bir talep yok. Ancak kurumsal firmalar içerisinde az da olsa yabancı yatırımcı olduğunu bize gelen verilerden görebiliyoruz.
Geçtiğimiz günlerde basında ABD ve Avrupa pazarına girmek için 2 ortakla görüşmelerinizin devam ettiği yazıldı. Bu konu ile ilgili bilgi alabilir miyiz?
Bu noktada bir stratejik ortaklık ve iş partnerliği anlamında görüşmelerimiz devam ediyor. Hali hazırda biz konjonktur ve ekonominin iyi olduğu pazarlara mal sevkiyatı gerçekleştiriyoruz. Ancak ölçeği büyültme anlamında bir takım görüşmelerimiz devam ediyor. Bu tabi bu süreç içerisinde sadece bu çerçevede ilerliyor. İlerleyen süreçlerde iş farklı bir noktaya geldiği zaman artık bizde borsaya açık bir şirket olduğumuz için daha detaylı olarak detaylı açıklamaları gerçekleştireceğiz.
Bombaya karşı dayanıklı kaplama malzemesi yapan dünyada ilk 3 firma arasında yer alıyorsunuz. Son dönemde yaşadığımız terör olayları sebebiyle ülkemizde emniyet ve güvenlik konusu ilk sıraya yerleşti. Bu konuya ülkemizde yaklaşım nasıl oldu?
Esasında ilk olarak HSBC bank ve El kaide tarafından bazı Sinegog’ların bombalanmasının ardından böyle bir karar aldık. Ve Ar-Ge de özellikle güvenlik doğraması olarak tabir ettiğimiz yangına dayanıklı kurşuna dayanıklı ve bombaya dayanıklı doğrama üretme kararı aldık. Bu çerçevede bu ürünleri devreye alarak sertifikalandırdık.
Bu üretimin bazı aşamalardan ve testlerden geçtiğini biliyoruz.
Evet belirttiğiniz gibi üretim gerçekleştikten sonra akredite olmuş kurumlarda bu ürünlerin testleri yapılıyor. Hollanda, İngiltere başta olmak üzere birçok farklı ülkelerde üretilen ürünler bir takım spesifikasyonlara göre testleri yapılıyor. Yani sizin bu ürünleri ürettim demeniz yetmiyor. Bir takım mercilerin de onaylaması gerekiyor. Bu tip çalışmalarında içerisinde bulunduğu aşamalardan geçerek bu üretimi tamamladık. Tabi yerli firma olmamız sebebiyle özellikle yurt dışından gelen bu tip ürünlerin fiyatları bir anda aşağıya çekildi. Bu bence Türkiye açısından da çok olumlu bir gelişme. Bu üretimi ülkenizde yapıyor olmanız piyasadaki fiyatları belli bir noktada aşağıya çekmiş oluyor. Biz o yıldan günümüze kadar muhtelif stratejik açıdan önemli olan yabancı firmaların ve bazı yerli firmaların veya kamu kurumlarının üretmiş olduğumuz güvenlik doğramalarıyla korunmasını sağlıyoruz. Ve bu aşamada geliştirdiğimiz projeler devam ediyor.