İki yıl içinde 50 ülkede var olmayı hedefliyoruz.
Besin takviye pazarındaki gelişim pandemi ile birlikte üst noktalara ulaştı. Bu gelişim seyri doğrultusunda yapılan yatırımlar firmaların uluslararası piyasalardaki yerini belirleyecek. Sektördeki gelişim ve Kampotu İlaç’ın bu seyir içerisindeki konumu ile ilgili görüşlerini aldığımız Kampotu İlaç Genel Müdürü Beril Koparal Ergün, sektördeki otuz yıla yakın deneyimi doğrultusunda oluşturduğu bilgi birikimini okuyucularımızla paylaştı.
Pandemi döneminde özellikle gıda takviyelerine olan ilgi çok arttı. Sektörün geldiği noktayı siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de besin takviyesi pazarı pandemi ile birlikte çok hızlı büyüdü. Öyle ki yüzde 100’ü geçen büyüme seviyelerine ulaştı. Bu büyüme artışı sayesinde 5-6 yılda ilerleyeceğimiz bir yolu nerdeyse iki yıl içinde kat etmiş olduk. Tabii pandemi sonrası rakamlarda biraz azalma var ama bir kısım insanda besin takviyesi kullanmaya alıştı ve vücudunda yarattığı etkiye de inanmaya başladı. Besin takviyesi üretimi hassas bir iş. Yüksek kalite standartlarında olmalı. Bu nedenle de üreticilerin sıkı denetlenmesi gerekli. Her üretici ne kadar iyi üretiyor, pazardaki ürünler ne kadar sağlıklı bu konuda bizim de endişelerimiz var. Biz pazarın büyük oyuncularından bir tanesiyiz. Ürünlerimizi hem Türkiye pazarında hem yurtdışı pazarlarında satmak sebebiyle kalitemizin arkasında duruyoruz ve yenilikçi ürünler üretmek üzerine çalışıyoruz.
Besin takviyesi alanında 30 yıla yakın süredir çalışıyorum. Dünyanın pek çok yerinde besin takviyesi üreten fabrikaları gören biri olarak söylemeliyim ki, Türkiye’de bu alanda yüksek kalitede üretim yapılıyor. Besin takviyesi alanında Türkiye’nin dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olabileceğine ve farklı ürünler üretebileceğine inanıyorum. İlaçta bunu yapamadık ne yazık ki ama bu alanda yapabiliriz. Bunun içinde bizler gibi Türkiye’nin önde gelen besin takviyesi firmalarının bu konuda daha çok çalışması, daha çok yatırım yapması, değişik ürünler konusunda daha çok düşünmesi lazım. Tabii ki burada birkaç önemli nokta var. Besin takviyesi üretiminde fabrika alt yapısı çok önemlidir. GMP dediğimiz iyi üretim uygulamaları yapılıyor olması, gıda da olduğu için BRC dediğimiz gıda kontrol sistemlerinin olabilmesi, onun dışında HELAL-Koşer gibi sertifikasyonlar dünyada önemli, bunlara sahip olunması gerekiyor. Diğer taraftan artık günümüzün en önemli konusu sürdürülebilirlik olduğu için sürdürülebilir parametrelerine dikkat etmemiz lazım.
Sürdürülebilirlik konusundaki çalışmalarınız neler?
Sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda Kampotu olarak dört önemli konuyu kendimize belirledik. Sağlıklı bireyler, doğayı koruma, sorumlu üretim ve tüketim, toplumsal cinsiyet eşitliği konularına odaklandık. Bunun için yaptığımız tüm çalışmalarımızın sürdürülebilir olmasını amaçladık. Şu an fabrikamızda rüzgardan elde edilen elektrik enerjisini kullanıyoruz. Sıfır atık belgesine sahip fabrikamızda hiçbir atığı geri dönüştürmeden bırakmıyoruz. Bunu fabrikadan saha ekibine yayarak eczanelere geri dönüşüm kutuları koyduk. Eczanelerde satılan ürünlerimizin boş kutularını toplayıp geri dönüşüme gönderiyoruz ve oradan elde edilen geliri de eğitime katkı olarak TEV’e bağışlıyoruz. Aslında biz tamamen döngüsel bir ekonomiyi destekliyor ve uyguluyoruz. Sürdürülebilir sağlıklı yaşamlar içinde ürünlerimizle entegre olarak halk sağlığı alanında projeler yapıyoruz. Bu sene kilonu bağışla projesini yaptık. Bizim ürünlerimizi kullanarak kilo veren kişilerin verdiği kilo kadar parayı çeşitli hayır kurumlarına bağışlayarak aslında kaybedilen kiloları iyiliğe dönüştürüyoruz. Diğer bir önemli konumuz da toplumsal cinsiyet eşitliği. Fabrikamızda 180 kişiye yakın çalışanımız var. Kadın çalışan oranımız yüzde 48, bunu yüzde 50’nin üstüne çıkarmayı hedefliyoruz. Bu arada yönetici seviyesinde kadın çalışan oranımızın yüzde 51 olmasından da mutluluk duyuyorum. Kadının iş hayatında çok önemli olduğuna inanıyoruz ve iş ortaklarımızı da kadın girişimlerini destekleyici noktada seçiyoruz. Bu kapsamda girişimci kadınların ürettikleri hammaddeleri ve ambalajları kullanıyoruz. Mesela daha yeni çıkardığımız biocosmetics serimiz var. Atıkların geri dönüşümü üzerine çalışmalar yürüten girişimci bir kadın ve bilim insanı Gamze Kara Mağden’in atık sığır tendonlardan ürettiği atelocollagen hammaddeyi bu serimizde kullanarak bir krem serisi yaptık ve kutuların üzerinde de kadın girişimcilerini destekliyoruz logomuzu kullandık. Dolayısıyla 360 derecelik bir yaklaşımla sürdürülebilir parametrelerini uyguluyoruz. Bunun yanında 2022 yılının sonunda kurumsal sürdürülebilirlik raporumuzu uluslararası mecralarda yayınlamak istiyoruz.
Son bir yılda yeni ürün çıkarma ve lansman hızınız nasıl değişti?
Pandemi ile birlikte sektörde rekabetin artmasıyla çok hızlandı. Pazar liderleri içinde yer alıyorsanız rekabeti yönetmek için öne geçmelisiniz. Türkiye’de ilk kollajen üreten firmayız. Güzellik ve eklem sağlığı olarak iki alanda da varız. Kollajen anlamında en geniş ürün yelpazesine sahibiz; toz, tablet, saşe, gummy gibi birçok farklı formda ürünlerimiz var. Yeni çıkardığımız biocosmetic seriyle bunu içten dışa güzellik anlamında da destekliyoruz. Yine bu sene gıda takviyesi ödüllerinde Türkiye’nin en yenilikçi gıda takviyesi ödülünü e-PWR ürünümüz aldı. Bu ürünümüzü özel bir segmentte ürettik. Bu ürünümüzü günümüzde e-spor diye yeni bir spor türü olan gamer adı verilen genç sporcular için ürettik. Bilgisayar başında uzun süre zaman geçiriyorlar. Dolayısıyla hem daha fazla odaklanmaları gerekiyor hem bilgisayarın mavi ışığından gözleri zarar görebiliyor hem de sürekli oturdukları için enerji metabolizmalarını kontrol etmek gerekiyor. Onlara özel bir karışım yaptık bu karışımı içtikleri zaman hem gözlerini koruma hem odaklanmalarını artırma hem de enerji metabolizmalarını kontrol etme anlamında destekleyici içerikleri ürünümüzün içerisinde bulabilecekler. Bu şekilde baktığımız zaman bu pazarda en yenilikçi ürün olduğunu görüyoruz. Biz de buradaki örnek gibi her alandaki ihtiyaçları saptayıp o ihtiyaçlara yönelik olarak ürünler geliştiriyoruz.
Kaç marka var? Ürün çeşitliliğiniz nasıl?
Voonka markası üzerinden ilerliyoruz. Şu an 140 ürüne ulaştık. Bilinirliği yüksek olduğu için tanınmış marka başvurusunu da Voonka için yaptık. Ürün grubumuzda; vitamin, mineral içeren Voonka Vitamins, kollajen markamız Voonka Collagen, çocuklar için multivitaminden probiyotiğe pek çok ürünün olduğu Voonka Kids, tamamen patentli hammaddeleri kullandığımız özel bir doktor serisi olan Voonka Next bulunuyor. Bunun yanı sıra doğal ürünlerin ağırlıklı olduğu Herbasist ve hücre sağlığına odaklı Doctor Mito markalarımız da mevcut.
Bu yıl pazara sunacağınız yeni ürünler olacak mı?
Bu yıl e-PWR ürünümüz yeni çıktı. Kollajen tarafında güneşin yarattığı hasara karşı yeni bir ürün çıkaracağız. Beslenmeyle ilgili sıkıntılar sebebiyle sindirim problemleri çok var. Sindirim sistemi üzerine Türkiye’de yine bir ilk olacak, özel bir ürün çıkaracağız. Şirketimizin 10. yılını sonbaharda kutlayacağız bununla birlikte kollajende de 5. yılımız olacağından ötürü yine çok özel bir kollajen çıkarmayı düşünüyoruz. Hem eklem sağlığı hem güzellik için ayrı bir kollajen serisi geliyor. Ayrıca sağlıklı atıştırmalıklar üzerine Ar-Ge’miz de devam eden bir çalışmamız var. Bir tane de Herbasist serimiz için zayıflama, ödem atıcı yeni bir ürünümüz çıkacak. Biz ürün portföyümüze yılda 8 ila 10 yeni ürün ekliyoruz.
Yeni projeler var mı?
Bu yıl içinde hayata geçireceğimiz yeni bir projemiz çocuklar için olacak. Besin takviyesi kullanımı konusunu annelere öğretmek ve çocukların bu konudaki sağlığını desteklemek için bir Kids Club açıyoruz. Yılsonunda da menopoz projemiz var. Özellikle yaş alan kadınların problemlerini işleyeceğimiz bir menopoz projemiz olacak. Biz pazarın önde gelen oyuncularından olduğumuz için toplumsal farkındalığı artırmak üstüne çalışıyoruz. Onun dışında yaptığımız işlerin bir de sosyal faydasının olması gerekiyor bunun için çalışıyoruz.
Şirketin yurtdışı girişimlerinden söz eder misiniz?
Yurtdışı pazarında her ülkeye göre besin takviyesi farklılık gösteriyor. Bazı ülkelerde ilaç gibi uzun süreçleri varken bazı ülkelerde çok daha hızlı hareket edebiliyorsunuz. Biz hızlı hareket edebildiğimiz ülkelere ürün satışı yapıyoruz. Hollanda ve İngiltere’de ürün satışına başladık. Makedonya ve Kosova bölgelerinde ürünlerimiz satılıyor. Yemen, Fas, Ürdün, Kuveyt, Katar, Dubai bölgelerinde ruhsat çalışmalarımız bu yıl tamamlanacak. Vietnam’da devam eden bir sürecimiz var oda yakın zamanda tamamlanacak. Yine Tayland, Malezya bölgelerinde ruhsat süreçlerimiz devam ediyor. Besin takviyesi pazarı dünyada da hızlı büyüyor. Özellikle yurtdışına açılmak için yenilikçi ürünler üzerine çalışıyoruz, herkesin ürettiği ürünler değil farklı ürünler üretelim istiyoruz. biocosmetic ürün lansmanımızı da onun için yaptık. Çünkü besin takviyesinde bir takım sınırlamalar var ama kozmetikte daha rahat hareket edebiliyorsunuz. Şimdi biocosmetic ürünümüzü Amazon Avrupa’da satışa açmak için çalışmalara başladık. İngiltere ve Almanya’da zemini hazırlıyoruz şu anda. Amerika pazarı zorlu ve rekabet çok daha fazla onun için orayla ilgili çalışmalarımızı bir sonraki döneme bıraktık. Ama Avrupa ve Orta Doğu pazarında hızla ilerliyoruz. Önümüzdeki iki yıl içinde 50 ülkede var olmayı hedefliyoruz.
Bu yıl için büyüme hedefiniz nedir?
Kampotu İlaç geçen sene Eylül ayında bir reorganizayon yaptı. Bende zaten o dönemde şirket yönetiminin başına geldim. Bu reorganizasyon döneminden itibaren çok hızlı büyüyoruz. Son altı ayda ciddi ciro büyümelerimiz var. Onun dışında da özellikle ürün gamı ve yaptığımız stratejik işler anlamında farklılaşıyoruz. Reorganizasyonun en önemli noktası iş yapış modellerinizi değiştirmektir. Bizde iş yapış modellerimizde özellikle temiz içerikli ürünler, sürdürülebilirlik süreçleri, kadın girişimlerini desteklemek gibi stratejiler belirledik. Bu sene yaklaşık yüzde 70’lerde bir büyüme hedefimiz var.MAYIS2022