İPKB Direktörü Kazım Gökhan Elgin: İPKB bir markadır

İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) İstanbul’un deprem ile ilgili risklerini azaltmak için yaptığı çalışmalara aralıksız devam ediyor. İstanbul Proje Koordinasyon Birimi’nin yaptığı çalışmaların deprem riski olan tüm illerimizde uygulanması fikrinin kamuoyunda güncelliğini koruduğu bir dönemde İPKB Direktörü Kazım Gökhan Elgin ile bir araya gelerek İSMEP Projesi ile ilgili gelinen noktayı konuştuk.

Depreme Karşı Alınabilecek Önlemlerin ve Depremlerin Zararlarının En Aza İndirilmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu yayınlandı. Rapor ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?

TBMM geçen yıl konu ile ilgili çalışmalarını yoğunlaştırdı ve bu yıl içerisinde de raporunu yayımladı. Çalışmalar sırasında bu iş ile ilgili tüm kesimleri dinledi. Bizde İPKB olarak deprem konusunda yaptıklarımızı, depremin etkilerinin nasıl azaltılabileceği konusundaki bilgilerimizi aktarmış olduk. Hem iktidar hem de muhalefet vekilleri yaptığımız çalışmaları takdirle karşıladılar. Bu doğrultuda da bu projenin deprem riski olan diğer illere de uygulanması gerektiğini ifade ettiler. Yaz aylarında yayımlanan rapor oldukça kapsamlıydı. Raporda bizim yaptığımız çalışmalara detaylı olarak yer verilmesine rağmen İstanbul Proje ve Koordinasyon Birimi’nin yaptığı çalışmaların diğer illere de uygulanması gerektiğine yazılı olarak yer verilmedi. İstanbul deneyiminin diğer iller için de önemli olduğunu düşündüğümüz için yer verilmesini bekliyorduk. Ancak yapılan çalışmaların genel olarak ileride yapılacak çalışmalara ışık tutacağı kanısındayım.

Kamu binalarının depreme hazırlığı çerçevesinde önemli projelere imza atıyorsunuz, bugün de hız kesmeden çalışmalarınız devam ediyor. Güncel olarak yapılan çalışmalar ile ilgili bilgi alabilir miyiz? 

Şu an itibari ile on sekiz tane eğitim yapısının güçlendirilmesi, elli beş tane de eğitim yapısının yeniden yapımı ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Üç tane kaymakamlık binamızın yeniden yapımı devam ediyor. Okmeydanı Prof Dr Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi’nin de ikinci etabının ihalesini yaptık. İşyeri teslimi yapıldı. Şu an eski binaların yıkımı ile ilgili çalışmalar devam ediyor. Sonrasında yapım çalışmalarına geçilecek. Bu çalışma tüm projenin % 20’sine tekabül etmektedir. İçerisinde konferans salonu, onkoloji bölümü, kafeterya, anaokulu gibi eklentileri içeren bir ihale oldu. Önümüzdeki üç yıl içerisinde bittiğinde Okmeydanı Prof Dr Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi 1100 yatak kapasitesine sahip, modern bir hastane olarak insanımıza hizmet vermeye devam edecek. İlk etabın yapımı sonrasında, hastane pandemi döneminde de üzerine düşen görevi yerine getirdi ve getirmeye de devam ediyor. Diğer taraftan Göztepe Prof Dr Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi’nin ikinci etabı için kaynak araştırmalarımız devam ediyor. Kaynağı temin ettikten sonra ikinci etabın ihalesini yapmayı planlıyoruz.

Dünya’nın içerisinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar nedeni ile finansal kaynağa ulaşımda zorluklar yaşanıyor mu?

Sıkıntı yaşanıyor, ancak İPKB’ye olan pozitif bakış açısı kredi kuruluşlarının bize öncelik vermelerini sağlıyor. Göztepe ile ilgili görüşmelerimiz devam ediyor. Sorun yaşamadan yola devam edeceğimizi düşünüyorum. Faiz oranlarında geçmişe göre biraz artış olabilir ama temin ettiğimiz kredileri piyasanın çok çok altında faiz oranları ile aldığımızı söyleyebilirim. Şu an Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) ile görüşüyoruz. Bu yıl içerisinde kredi anlaşmasını imzalayacağımızı düşünüyorum. Bu çerçevede de Haydarpaşa Numune ve Siyami Ersek Kalp ve Göğüs Hastalıkları Hastanesi Sağlık Kampüsünü yenilemeyi planlıyoruz.   

Paris İklim Anlaşması TBMM’de onaylandı ve bu çerçevede ülkemizde çevre konusunda daha duyarlı yaklaşımların ortaya koyulacağı ifade ediliyor. İPKB yaptığı projelerde yıllardır, maliyetlerdeki küçük artışlar eleştirilmesine rağmen, ortaya koyduğunuz vizyonla, çevreye duyarlı binalar inşa etmeye devam etti. Bu noktada geleceğin binalarını inşa ettiğinizi söyleyebilir miyiz?

Biz Paris İklim Anlaşması imzalanacak diye bu çalışmaları yapmadık. Bu çalışmaların gerekli olduğundan yola çıkarak arkadaşlarımızla birlikte bu vizyonu ortaya koyduk. Daha bu konular konuşulmazken sadece güvenli binalar yapmakla kalmadık aynı zamanda ekonomik, çevreci binalar yapmak için gayret ettik. Bunların örnekleri en son bitirdiğimiz Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi, Okmeydanı Prof Dr Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi, Göztepe Prof Dr Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi’nde gözlemlenebiliyor. Hepsi leed gold sertifikası olan yapılar. Eğitim binaları içerisinde Kadıköy’deki İstanbul Atatürk Fen Lisesi leed platinum sertifikası aldı ve bu sertifikayı alan Türkiye’nin tek ve dünyanın da sayılı okullarından oldu. Bu sertifikayı almak oldukça zordur. Okulun içerisinde park alanında elektrikli araçların şarj edilebileceği mekanlar var. Enerji üreten güneş panelleri var. Diğer taraftan binanın güneşten daha fazla faydalanabilmesini sağlayacak bir mimari yaklaşım ortaya koyuldu ve bu vesile ile kışın daha kolay ısıtılabilmesi yazın daha serin kalması sağlanıyor. Her sınıfta karbondioksit ölçerlerimiz var. Eğer değerler belli bir seviyeye gelirse, otomatik olarak cam panellerimiz açılarak değerlerin normale dönmesini sağlıyor. Akıllı bina özellikleri sayesinde yönetici, evinden binanın yönetimi ile ilgili gerekli müdahaleleri yapabilir. Bisiklet sürme ve yürüyüş yapabilme alanları mevcut. Asansörler inerken kazandığı enerjiyi depolayarak elektrik kesintisi olduğu zaman kendini bir süre idare edebilmektedir. Okul, gri su uygulaması ile kullanılan suyun yeşil alanı sulayabildiği bir sisteme sahip. Fen lisesinde öğrenim gören öğrencilerimizin bu teknolojilerle tanışmasının önemli olduğunu, bu çerçevede öğrencilerimizin ilerde bilim insanı kimliği ile bu teknolojileri daha ileri götürebilecekleri kanaatindeyim. Okulun bu aktardıklarımız çerçevesinde Türkiye için iyi bir örnek olduğunu düşünüyorum.

Yaptığımız işlerin önümüzdeki yüzyıl yaşayacağını düşünerek inşa ediyor ve kullanıcılara teslim ediyoruz. Kullanıcıların da memnuniyetlerini dile getirmeleri bizi oldukça memnun ediyor. Bu çerçevede rahatlıkla İPKB’nin bir marka olduğunu ifade edebilirim.

Memnuniyetlerini dile getiren geri dönüşlerden bahsederken öğrencilere ayrı bir parantez açmanın faydalı olacağı kanaatindeyim. Yaptığınız binaların estetik açıdan da kayda değer binalar olduğuna işaret edersek, o okullarda yetişen çocukların kişiliğine de dokunduğunuzu ifade etmek gerek.

Bu açıdan bakıldığında geleceğimizi şekillendirdiğimizi düşünerek, memnun oluyoruz. Öğrencilerin sadece dört duvar arasında olması dışında onlar için güvenli, ihtiyaçlara cevap veren, estetik binalar yapmak önemliydi. Bunu gerçekleştirdiğimiz için mutluyuz.

İnşa konusunda önemli projelere imza atmış birisiniz, bu doğrultuda son dönemde ‘betona alternatif aranıyor’ başlığı çerçevesinde ortaya atılan tartışmalarla ilgili görüşleriniz önemli. Konu ile ilgili neler söylemek istersiniz?

İstanbul’un Türkiye’nin hatta dünyanın eski fotoğraflarına bakmanız bu konuya bakışınızı değiştirmeye yetecektir. Konfor, insanların aile yapısı, maliyetler gibi birçok konu inşaat sektörünü yönlendirmektedir. Beton için ortaya koyulan yüz yıllık ömür aslında iyi bir süredir. Ayrıca yüzyılın üzerinde bugün yaşayan birçok tarihi binaya baktığımızda bu binaların yaşayan ve sürekli bakım gören binalar olduğunu görürsünüz. Betonarme binaya da bu şekilde bakım yaparsanız ömrü uzayacaktır. Bu açıdan ihtiyaçlara cevap vermesi göz önünde bulundurulduğunda betonun kötü bir malzeme olmadığını söyleyebilirim. Çünkü beton, işçilik hatalarını absorbe eden, diğer taraftan demirle uyumlu çalışmasıyla güvenli binalar üretebildiğiniz bir yapı malzemesidir. Bu malzeme, geçmişe göre daha çevreci, mukavemeti yüksektir. İlerleyen zaman zarfında da bu gelişimin devam edeceğini düşünüyorum. OCAK 2022