İSMEP Projesi çerçevesinde oluşan standartlar yol gösterici olacaktır
Kuruluşunun 15. yılını kutlayan İPKB (İstanbul Proje Koordinasyon Birimi), önemli projeleri hayata geçirmeyi başardı. İstanbul’da kamu binalarının yaşanacak olası bir depreme karşı hazırlığı konusunda önemli mesafeler kat etmesini sağlayan İPKB ekibi ve İPKB Direktörü Kazım Gökhan Elgin, bu çerçevede önemli bir bilgi birikimini de geleceğe taşımak için çalışmalarına devam ediyor. Ortaya çıkan bilgi birikimini TBMM Deprem Araştırma Komisyonu Üyeleri ile paylaşan İPKB Direktörü Kazım Gökhan Elgin ile bir araya geldik. Yaptıkları çalışmalar ile ilgili bilgi veren Kazım Gökhan Elgin, önemli açıklamalarda bulundu.
15. yılınızı kutladığınız bir dönemde, sizden ilk kuruluş günlerinize dönüp, o günden bugüne yaşananları da göz önünde bulundurarak, duygu ve düşüncelerinizi aktarmanızı istesek neler söylemek istersiniz?
1998 ODTÜ İnşaat Mühendisliği Fakültesi mezunuyum ve meslekte 23. yılım. Bu çerçevede 15 yıldır da Kurucu Direktör olarak İstanbul Valiliği İstanbul Proje Koordinasyon Biriminde görev yapmaktayım. Geriye dönüp baktığımda aldığımız mesafenin zorluklarla dolu olduğunu görmekteyim. Bu zorluğun en büyük nedeni ise mevcut yapıda olmayan yeni bir oluşum kurmak ve yüksek bütçelerle Dünya’da da olmadığı boyutlarda afete hazırlık çalışmaları yürütmekti. Denenmeyen bir yoldu. Doğal olarak insanların bunu hemen anlayabilmesi oldukça güçtü. Hal böyle olunca ne yapmak istediğinizi, kurduğunuz birimin ne işe yaradığını, hangi boşluğu dolduracağınızı her görüştüğünüz insana izah etmek zorunda kaldık. Sabırla, yaptığımız işe inanarak, defalarca anlattık. İnsan hep bilmediğine düşmandır diye bir söz vardır ya, bizde bu bilgiden yola çıkarak insanların bu çalışmayı bilmeleri ve bizim bir paydaşımız olması için çaba sarf ettik. İnsanın bir yükü paylaşarak kaldırdığı zaman daha mutlu olacağından yola çıktık ve bu doğrultuda paydaşlarımızı artırarak yolumuza devam ettik. İstanbul’un yükü ağırdı, çok şükür paydaşlarımızla bu yükün bir kısmını kaldırdık. İlk zamanlar yükümüz daha da ağırdı, sonuçlarını görmedikleri bir işi insanlara anlatmak ve kabul ettirmek oldukça güçtü. Ancak başarılı sonuçlar elde ettikçe ve insanlarla bunu paylaştıkça kabul edilebilirlik artı. Paydaşlar bizim bu işleri liyakatle, sabırla yürüttüğümüzü gördükçe onlarda daha fazla sahiplendi ve destekledi diyebiliriz. Tabii bu noktada on beş yıl boyunca beraber çalıştığımı Valilerimize teşekkür etmek isterim. Görevim boyunca dört Vali ile çalıştım ve Valilerimizin büyük desteğini gördüğümüzü iletmek isterim. Diğer taraftan İPKB olarak yürüttüğümüz İSMEP Projesi ile Dünya’ya bir rol model olduğumuzu söyleyebilirim. Bu çerçevede birçok uluslararası ödül aldık, birçok ülke yetkilisine yaptığımız çalışmaları anlatma fırsatı bulduk.
Yerelden bir yönetim ile bu işleri başardınız. Merkezi yönetim ile bu çalışmalar yapılabilir miydi?
Merkezi yönetimde bu konuda başarılı çalışmalara imza atıyor. Ben Başbakanlıkta da çalıştığım dönemde bunlara şahit oldum. Ancak yerelin problemlerini yerelden yöneterek çözümlemenin daha etkin olduğu düşüncesindeyim. Bizim projemizde de bu avantajı kullandığımızı düşünüyorum.
On beş yıl boyunca gerçekleştirdiğiniz projeler içerisinde öne çıkaracağınız bir proje var mı?
Yaptığımız işlerde bir başarı varsa, bunun en büyük nedeninin bizim en küçük projemize ve en büyük projemize de aynı değeri aynı saygıyı göstermemizdendir. Çünkü biz her vatandaşımızın kıymetli ve özel olduğuna inanıyoruz bu nedenle onların en iyilerine layık olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla devletimizin de bize verdiği bir görev var ve bizim de bu görevi layıkıyla yerine getirmemiz gerekiyor. Bu noktada bir projeyi öne çıkarmak yerine bütünüyle İSMEP Projemiz ile gurur duyuyorum. Bunun yanında pandemi döneminde açtığımız Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi, Göztepe Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi, Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi, ilk leed platinum sertifikalı Kadıköy Atatürk Fen Lisesi ve benzeri okullarımız bizi ayrıca gururlandırıyor. Yaptığımız projelerin şehrin dönüşümüne ve estetik yapısına destek veren yapılar olduğunu görmek bizi memnun ediyor.
Yaptığınız çalışmaları ve edindiğiniz bilgi birikimini TBMM Deprem Araştırma Komisyonu Üyeleri’ne de aktardınız. Ziyaretiniz ile ilgili gözlemlerinizi alabilir miyiz?
Yakın dönemde meydana gelen Elazığ depremi, İzmir depremi ve beklenen İstanbul depremi Meclisimizi de harekete geçirdi. TBMM bir deprem araştırma komisyonu kurdu. Elazığ ve İzmir tüm ülkemiz açısından üzücü oldu. Diğer taraftan beklenen İstanbul depreminin daha yıkıcı olacağı bilgisi, neler yapabiliriz sorusunu da tekrar gündeme getirdi. Bu doğrultuda kurulan TBMM Deprem Araştırma Komisyonu’nu çok isabetli buluyorum. Bu konuda kimin söyleyecek sözü varsa o komisyonda dinlenmesi oldukça değerli. Bizde bu doğrultuda İstanbul’da neler yaptığımızı anlatma fırsatı bulduk. Çalışmalarımızın örnek teşkil eden bir çalışma olduğunu ve diğer illere de yayılması gerektiği ifade edildi. Dolayısıyla hem yaptığımız sunum hem de verilen geri bildirimden çok memnun oldum. İnşallah bu projenin çıktıları diğer illere de örnek olur ve deprem riski olan diğer illerinde deprem riski azaltılır.
İSMEP Projesi’nin başarısından bahsetmişken, diğer kurumlar tarafından yürütülün projeleri de göz önünde bulundurarak, yaptığınız çalışmaların estetik açıdan, teknik açıdan daha iyi olmasının maliyetleri ne kadar artırdığını da öğrenmek isteriz?
Maliyetleri çok fazla artırdığını söyleyemeyiz. Projeleri istediğiniz standartta hayata geçirebilmek için estetik bir bakış açısı, son teknolojileri kullanma yetisi, iyi bir denetim mekanizması kurmak yeterli olacaktır.
Bu noktada ilk başlarda müteahhit firmaların zorlandıklarını gözlemledik. Ancak ilerleyen dönemlerde bu firmaların kendilerini geliştirdiğini ve uluslararası projelerde daha fazla yer aldıklarını gözlemledik. Konu ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?
Başlarda müteahhitler, zorlanmalarına rağmen kendilerinde gerçekleşen gelişimi gördükten sonra memnun oldular. Dolayısıyla sizin de aktardığınız gibi edindikleri tecrübe ile uluslararası projelerde daha fazla yer bulmaya başladılar. Bugün kalite konusunda geldiğimiz nokta ilerleyen dönemlerde daha iyi anlaşılacağı kanaatindeyim. Bu doğrultuda da oluşan standartlar yol gösterici olacaktır.
Yeni projeleriniz ile ilgili çalışmalarınız hangi aşamada bilgi alabilir miyiz?
Haydarpaşa Siyami Ersek Kampüsünde bir çalışmamız var. Tarihi bir alanda çalışma yapmak oldukça zor. Abdulhamit Han zamanında yapılan bu binanalar deprem riski taşıyor. Dolayısıyla deprem riski taşıyan bu binaların yıkılıp yerine 550 yataklı bir hastane yapma çalışmalarımız var. Bakanımız ve Cumhurbaşkanımız tarafından onaylanırsa, biz buna yeni bir kaynak bulup, projeyi hayata geçirmeyi planlıyoruz.
Okulların yapımı ile ilgili hangi aşamadayız?
Okullarımızın yapımını önümüzdeki iki yıl içerisinde bitiriyoruz. Bugüne kadara önemli bir mesafe kat ettik inşallah önümüzdeki iki yıl içerisinde tamamlamayı düşünüyoruz. Sağlıkta da biraz önce bahsettiğimiz Haydarpaşa Siyami Ersek, Kartal Süreyyapaşa, Fatih Sultan Mehmet Hastanesi, tamamlandıktan sonra İstanbul’da kamu binaları ile ilgili çalışmalarımız sonuna geleceğiz.
Kamu binalarının dışında çalışmalar yapılabilir mi?
Çevre Şehircilik Bakanlığımızdan bu konu ile ilgili bir yazı geldi. Dönüşümü planlanan 4000 civarındaki bina için dış finansman bulabilirsek çalıma başlatmayı planlıyoruz. Buradaki bilgi birikimini özel binaların dönüşümü için de kullanmayı hedefliyoruz.
İstanbul’u depreme karşı güvenli hale getirdik diyebilmemiz için neler yapılabilir? Yakın bir tarihte İçişleri Bakanımızın liderliğinde İstanbul deprem risk azaltma toplantısı oldu. Bu çerçevede yapılan toplantıda bütün il yönetimi vardı. Yapılan toplantıda da İstanbul’un yapı stokunun sekiz yüz bininin 1999 öncesi yapılan binalar olduğu dile getirildi. Bunun dörtte birine riskli desek, rakamın iki yüz bin civarında olduğunu söyleyebiliriz. Bu rakamın dönüşmesi lazım hatta elli bininin çok çok açıl dönüşmesi lazım. Dolayısıyla can kaybımızın azaltmak, ekonomik kaybımızı azaltmak istiyorsak, bu konutları ivedi olarak dönüştürmemiz gerekiyor. Halkımızın da bu noktada gönülden bu işe destek vermesi gerekiyor. Toplumsal bir mutabakat ile can güvenliğini ön plana almak gerekiyor. Vatandaşlarımızın beş on metrekare evim küçülsün ama canım kurtulsun diyeceği bir mutabakata ihtiyacımız var. En riskli yerlerden başlayıp zamana yayarak dönüşümü sağlamamız gerekiyor. MAYIS2021