Türkiye-AB İlişkilerinde Gündem: AB’den Türkiye’ye Üst Düzey Ziyaret
Avrupa Komisyonu Başkanı von der Leyen ile AB Konseyi Başkanı Charles Michel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı 6 Nisan 2021 tarihinde Ankara’da ziyaret ederek görüştüler. Bu görüşmenin Türkiye-AB ilişkileri açısından kritik 25-26 Mart AB Zirvesi’ni takiben yapılması Zirve sonrası iki taraf arasındaki ilişkiler açısından olumlu bir yeni adım olarak değerlendirilirken görüşmenin yüz yüze olması da toplantıya atfedilen önemi yansıttığı için ve iki taraf arasında üst düzey diyaloğun açık olduğunu göstermesi açısından önemliydi. Görüşme sonrası Michel ve von der Leyen basın açıklamasında bulunurlarken Cumhurbaşkanı Erdoğan adına Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın görüşmede konuşulanlara ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Basın açıklamasında “AB’nin stratejik çıkarının Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir ortam ve Türkiye ile olumlu ve karşılıklı fayda sağlanabilecek bir ilişkiden yana” olduğuna vurgu yapan AB Konseyi Başkanı Michel, AB olarak Türkiye ile ilişkilerin son zamanlardaki olumlu seyrinden ve Türkiye-Yunanistan ikili istikşafı görüşmelerinden memnun olduklarını ve yakın bir gelecekte gerçekleşecek olan BM önderliğindeki Kıbrıs görüşmelerini ise heyecanla beklediklerini dile getirdi. Böylece AB için kritik önem taşıyan konulara değindikten sonra bu olumlu havanın sürdürülmesinin önemine dikkat çekti. Bu bağlamda AB’nin ekonomik işbirliği, göç ve halklar arası temas ve hareketlilik üzerinde somut ve pozitif bir gündem ortaya koymaya hazır olduğunu söyleyen Michel, ilişkilerin “kademeli, orantılı ve geri döndürülebilir” olacağının altını çizdi. AB değerlerini ve AB’nin ve Üye Devletlerin çıkarlarını korumak konusundaki kararlılıklarını da ekledi.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de konuşmasında Türkiye’nin yapıcı bir şekilde AB ile ilişkilere yeniden angaje olma yönündeki ilgisini ortaya koymasına cevap olarak Türkiye-AB ilişkilerine yeni bir ivme kazandırmak niyetiyle bu ziyareti gerçekleştirdiklerini söyledi. Bu bağlamda her iki tarafın da daha ileri derecede bir işbirliğinden fayda sağlayabilecekleri dört alanı ekonomik ilişkiler, yüksek düzeyli diyaloglar, halklar arası temas ve hareketlilik ile mülteciler ve göç olarak tanımlayan von der Leyen, hukukun üstünlüğü ve temel hakların Türkiye ile ilişkilerin ayrılmaz bir parçası olması gerektiğine ve Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nin kurucu üyelerinden olması nedeniyle de uluslararası insan hakları ve standartlarına uymasının önemine vurgu yaptı. Avrupa Komisyonu Başkanı von der Leyen ticaretin iki taraf için de öneminden yola çıkarak Türkiye -AB Gümrük Birliği’nin, ancak mevcut sorunların çözülmesinin ardından, modernize edilmesi ve yeşil ve dijital dönüşümler üzerine yoğunlaşan kamu-özel sektör işbirliğinin artırılması için çalışmalar yapıldığını söyledi. İklim değişikliği ve kamu sağlığı konularında yüksek düzeyli diyaloglar ve halklar arası temas kapsamında da Türkiye’nin Horizon Europe ve Erasmus+ gibi AB programlarına katılımına ilişkin işbirliğinin artırılmasının hem AB hem Türkiye için yararına vurgu yaptı. Göç ve mülteciler konusundaki işbirliği alanında bugüne kadar elde edilmiş kazanımlara değinerek Türkiye’nin düzensiz göçü önlemesine ve Yunan adalarından Türkiye’ye iadelere bir an önce başlamasına ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmesinin bu alandaki işbirliğinin iyi çalışacağının bir göstergesi olacağını ifade etti. Bu konuya fon ayırmanın önemine inandıklarına da değinen von der Leyen, mali desteğin Türkiye’nin yanı sıra Ürdün ve Lübnan’a da verilmesi için çalışmalar yapıldığını ifade etti. Türkiye’den dürüst bir ilişki istediklerini söyleyen von der Leyen, AB ile Türkiye’nin yeni bir yolun başlangıcında olduğunu, bu yolun nereye kadar gideceğinin Türkiye’nin zaman içinde alacağı tavra bağlı olduğuna da dikkat çekti.
Her iki lider de hukukun üstünlüğü ve temel hakların AB’nin temel değerleri olduğunu ve son zamanlarda Türkiye’deki gelişmelerden ve İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılma kararından endişe duyduklarını ifade ettiler İlişkilerdeki gelişmelerin Haziran 2021’de yapılacak olan AB Zirvesi’nde değerlendirileceği yönünde her iki liderin verdiği mesaj, AB tarafından Türkiye ile ilgili gelişmelerin çok yakından takip edileceğini gösteriyor ve “geri döndürülebilir” kavramına gönderme ile gelişmelerin istenildiği gibi gitmemesi halinde yaptırımların devreye girme olasılığına işaret ediyor.
AB liderlerinin açıklamalarında Türkiye’nin aday ülke statüsünden hiç söz edilmezken Cumhurbaşkanı Erdoğan yazılı açıklamasında, Türkiye’nin AB sürecinin nihai hedefinin tam üyelik olduğunu vurguladı ve AB’nin pozitif gündemi destekleyecek somut adımlar atması gerektiğini belirtti. “Bölgesel krizlere sürdürülebilir çözümler üretilmesinin, Türkiye ve AB ülkelerinin ortak menfaatine olduğu” vurgulanan görüşmede mülteci sorunu ve terörle mücadele konularında AB ile Türkiye arasında yapılacak olan işbirliğinin istikrar için önemine değinen Erdoğan, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılmasına ilişkin eleştirilere cevap olarak kadına karşı şiddetle mücadelede mevcut yasalar çerçevesinde hukuki mekanizmaların güçlendirilerek devam edileceğini söyledi.
Hatırlanacağı üzere, AB Konseyi Aralık 2020 Zirvesi’nde Türkiye-AB ilişkileri ile ilgili olarak bir rapor hazırlaması için AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’e görev vermişti. 25-26 Mart Zirvesi’nde ise bu rapor tartışılmış ve bu rapor doğrultusunda oluşan Zirve kararları açıklanmıştı. 6 Nisan Ankara görüşmesinin ardından söz konusu kararlardan farklı bir sonuç çıkması zaten beklenmiyordu. Nitekim öyle de oldu. İçerik olarak bakıldığında Zirve’de açıklananlardan farklı bir sonuç içermeyen, tarafların kendi beklentilerini yineledikleri bir görüşme olduğu şeklinde yorumlanıyor. Türkiye’nin aday statüsünün bir kenara koyulduğu, AB’nin komşuluk alanındaki bir ülke konumunda değerlendirildiği ve Türkiye-AB ilişkilerinin AB tarafından dış politika ve güvenlik konularına indirgendiği bir dönemde AB tarafından Ekim ve Aralık 2020 Zirve’lerinde ortaya atılan “pozitif gündem” kapsamında önerilen adımların yine bu görüşmede de vurgulandığı görülüyor. Ancak her pozitif adım için bir ön şart koşulduğu ve Türkiye’nin attığı her adımın AB tarafından izleneceği ve ilişkinin seyrinin buna göre belirleneceği de yine bu görüşmede Türkiye’ye verilen mesajlardan. 6 Nisan 2021 Ankara görüşmesi ile ilgili beklenmeyen tek olayın ise bu süreçte yaşanan ve günlerdir gündemi meşgul eden ve ‘sofagate’ olarak anılan protokol krizi olduğunu söylemek olası. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşme sırasında Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve AB Konsey Başkanı Charles Michel için eşit şartlarda oturma düzeninin bulunmayışı ile başlayan protokol krizi karşılıklı suçlamalara yol açtı ve değişik kesimler tarafından çok farklı şekillerde yorumlandı. Yankıları hala devam etmekte olan kriz, Avrupa Komisyonu ile AB Konseyi arasında, daha özelde de Michel ile von der Leyen arasında var olan çekişmeleri su yüzüne çıkardı. Bir diğer gerçek de bu krizin iki üst düzey AB yetkilisinin Türkiye ziyaretlerini gölgede bırakmış olması. Öyle görünüyor ki bu toplantının gerçek sonuçlarını görmek için haziran ayında yapılacak Konsey toplantısını beklemek gerekiyor. MAYIS2021