Kaliteli ve hijyenik ürünlerimizi ülkemiz ile buluşturduk

“Ekmeksiz hürriyet, hürriyetsiz ekmek düşünülemez” derken Viktor Hugo, “Bütün acılara dayanılır yeter ki ekmeğin olsun” der Cervantes.

La Loraine Unlu Mamulleri AŞ Manisa’da gerçekleştirdiği büyük yatırımla unlu mamul, pasta ve fırıncılık alanındaki alışkanlıklarımızı değiştirmeyi hedefliyor. %80’e kadar pişirildikten sonra dondurulmuş ürünleri sayesinde istenildiği zaman istenildiği kadar ekmeği 5 dakikalara varan süreler içerisinde pişirerek servis edebilmeye olanak sağlayan konsepti ile bu alanda yaşanan israfın önüne geçilebilme imkânı sunduklarını belirten La Loraine Unlu Mamuller Tic San AŞ Genel Müdürü Burak Deniz, yapılan yatırımın detaylarını kamuoyu ile paylaştı.

La Lorraine Unlu Mamuller (Bakery Group) Grubu’ndan bahseder misiniz?

La Lorraine Unlu Mamuller (Bakery Group) Grubu, Avrupa fırıncılık (unlu mamul/pasta ve fırıncılık) sektöründe aktif olan %100 Belçika sermayeli bir aile işletmesidir ve 65 yıldır aynı alanda faaliyet göstermektedir.

La Lorraine Unlu Mamuller Grubu/ Bakery Group 3.150’den fazla çalışana istihdam sağlarken,2015 yılında 620 milyon Euro’nun üzerinde ciroya ulaşmıştır.

Belçika’da dokuz, Çek Cumhuriyeti,Romanya ve Polonya’da birer adet olmak üzere on iki tane üretim tesisimiz var ve on üçüncü tesisimizi de Türkiye’de Manisa’da kuruyoruz.

Ekmek grubunda çok iddialıyız. Ekmekte de tıpkı diğer ürünlerimizde olduğu gibi daha nitelikli,katma değeri yüksek ürünler üretiyoruz. Örneğin ciabatta ekmeği bizde taş fırında pişer, rustik ekmekler ekşi mayayla pişirilir, kabak çekirdekli, soğanlı, ay çekirdekli ürünlerimizde ve bir çok ürün gamımızda şeker ilavesi yoktur. Bizim en büyük özelliğimiz, ekmeğin bütün içeriğinin hazırlanıp %80 oranında pişirildikten sonra -60 derecede şoklanıp depolanmasıdır. Bu ortamda ürünün bir yıl ömrü vardır. Bu süreç içerisinde satış noktalarına gönderilir. İyi oteller, kaliteli restaurantlar bu ürünü beş dakika pişirme süresi içerisinde tüketiciye çıtır çıtır, sıcacık sunabilme imkânına sahip olur. Bu konseptin bir diğer avantajı ise; istenildiği zaman istenildiği kadar ürünü pişirebilme imkânına sahip olunduğu için atıktan kaynaklı israftan kurtulunmuş olunmasıdır.

Ülkemizde büyük bir yatırım yapıyorsunuz, ekonomik şartların çok iyi olmadığı bir dönemde bu yatırımın yapılma nedenleri ile ilgili bilgi verir misiniz?

İlk etapta 100 milyon TL, devamında ise 150 milyon TL  seviyesinde bir yatırım yapıyoruz. Türkiye pazarına bakıldığında gıdanın büyük bir pazar olduğunu görüyoruz. Gıdanın içerisindeki en büyük alan da unlu mamullerdir. Unlu mamuller pazarının rakamı tam olarak bilinmemesine rağmen 15 milyar dolar değerinde olduğu tahmin ediliyor. Dolayısıyla pazarın büyüklüğü bu yatırımı yapmamızdaki en büyük faktördür. Diğer yandan kişi başı tüketim rakamlarının yüksekliği de bizim için oldukça cazip bir durum.

Bu konuda Guinness Rekorlar Kitabı’na girdiğimiz belirtiliyor. Hal böyleyken, bu alandaki üretimde kalite ve hijyenden bahsetmek mümkün değil ve gerektiği kadar çeşit de pazarda yok. Biz bu ortamda deneyimlerimizden ve bilgi birikimimizden yola çıkarak kaliteli ve hijyenik ürünlerimizi ülkemiz insanı ile buluşturduk. Bu noktada pazara iyi bir giriş yaptığımızı söyleyebilirim. Şu anda doğru zamanda doğru yerde olduğumuzu düşünüyorum.

Paketlenmiş ürünler ile sizin ürünlerinizi kıyaslamanızı istesek neler söylemek istersiniz?

Bizim ürünlerin sürekli sıcacık ve taptaze servis edilebilen unlu mamüller. Paketlenmiş ürünler ise  poşetlenmiş , raf ömrünü uzatmak için belli koruyucular eklenmiş, sıcak ve çıtır çıtır olarak tüketiciye ulaştırılamayan unlu mamüller. Bu anlamda biz tamamen ve apayrı bir kategorideyiz.

Sizin ürünleriniz evlerimize girer mi?

Bugün itibari ile Migros’la çalışıyoruz. Şuanda Migros’un 150 mağazasında varız, ürün bu satış noktalarında pişiriliyor ve anında servis ediliyor. Onun dışında çok kaliteli beş yıldızlı otellerde, nitelikli restaurantlarda ve kafeteryalarda varız. Şuan itibari ile tüketiciye direkt donuk satarak onların da evlerinde ürünlerimizi pişirebilmesine imkan taşıyabilecek aşamaya gelmedik. Ancak ilerleyen dönemlerde o aşamaya da gelinecektir.

Depolama ve dağıtım konusunda sorun yaşıyor musunuz?

Eksi on sekiz derecede yapılan dağıtım altyapısı Türkiye’de maalesef zayıftır. Bu nedenle biz bu aşamada çok titiz davranarak, sadece bizim ürünlerimizi depolayan ve sadece bizim ürünlerimizi dağıtan seçkin distiribütörlerimiz ile çalışıyoruz. Eksi on sekiz derecede yapılan lojistik çok pahalı olduğu için firmalar genellikle ürünlerinin farklı ürünlerle dağıtılmasına göz yumuyor. Yani bir yanda tavuk diğer yanda pastanın olduğu bir kapalı araçta bu işler pek sağlıklı yürütülemeyeceği için biz sadece bizim ürünlerimizi dağıtan ve depolayan bizm işimiz için özel olarak kurulan distribütörlermiz ile çalışıyoruz.

Son yıllarda ülkemize yapılan doğrudan yabancı yatırımında ekonomik gerçeklikler doğrultusunda bir azalmadan bahsediliyor. Bu ortamda yaptığınız yatırım ülkemiz için oldukça değerli. Bu noktadan yola çıkarak yatırım kararınız öncesi ve sonrası zorluklar yaşamayıp yaşamadığınızı merak ediyoruz.Vereceğiniz cevabında yeni yatırımcılara yol göstereceği kanısındayız. 

Biz grup olarak Türkiye’nin, Avrupa’nın önemli bir parçası olduğunu düşünüyoruz. Bu çerçevede yaptığımız değerlendirmeler ve pazarın büyüklüğü noktasındaki düşüncemiz sonrası yatırım kararı aldık. Yatırımımızın da diğer Avrupalı firmalara örnek teşkil edeceği kanısındayım. Ayrıca yatırım kararımız sonrasında da hiç bir güçlükle karşılaşmadık. Ben kendi deneyimimizden yola çıkarak rahatlıkla firmaların Türkiye’de yatırım yapabileceklerini söyleyebilirim.

Etap etap büyüyecek bir yatırımdan bahsettiniz. Biraz bu süreçten bahsedebilir miyiz?

Fabrikamız Manisa OSB’de 40 dönüm arazi üzerinde 20 dönümü kapalı alan olarak inşa edildi. Bu rakamlar ciddi bir potansiyeli bünyesinde barındırdığını gösteriyor. Yine bu rakamlar doğrultusunda önümüzdeki beş yıl içerisinde planlanan büyüme bu alan üzerinde rahatlıkla gerçekleştirilebilir. Ayrıca bu fabrikamız en son yatırımımız olması nedeni ile yüksek teknolojiden faydalanılarak hayata geçirildi. Dolayısıyla tüm grubun üretim tesisleri içerisinde en gözde fabrikası oluyor.

Türkiye’deki üretim tesisinden bölgede farklı ülkelere de ihracat yapılması planlanıyor mu?

Böyle bir planımız var. Özellikle Ortadoğu’nun ilgi alanımız içerisinde olduğunu söyleyebilirim. Yatırımı yaparken Manisa’yı seçmemizdeki en büyük nedenlerden biri de, Manisa’nın İzmir’e dolayısıyla limana yakın olmasıdır.

Kaç kişilik bir ekip kuruluyor?

Merkez ofis, fabrika ve distribütör / dağıtım ekipleri gözönünde bulundurulduğunda başlangıçtaki yaklaşık 200 kişilik ekip zamanla hızla büyüyecektir.

Yatırımlarınız pazarda birilerini rahatsız etti mi?

Pazar o kadar büyük ki kimsenin rahatsız olacağını düşünmüyorum. Ayrıca biz pazarda birilerinden pay çalmaya çalışan değil,   65 yıllık know how, sürekli ürün geliştirmeye verdiğimiz önem ile pazarı sürekli geliştirmeye çalışan bir firma olacağız.

Şu an itibari ile Türkiye ölçeğinde nerelerde faaliyet gösteriyorsunuz?

İstanbul, Antalya, İzmir, Bursa’da varız. Ankara’da ise başlamak üzereyiz. Bu yılın sonuna doğruda Adana’da olmayı planlıyoruz. Yani yılsonu Türkiye ölçeğinde altı ilde olacağız ama iller itibari ile baktığımızda nüfusun büyük bir bölümüne ulaşmış oluyoruz.

Ürünlerin çabuk kabul göreceğini düşünüyor musunuz?

Kolay kabul göreceğine eminim. Bugüne kadar yaptığımız ürün demoları, tattırmalar , çalışmaya başladığımız müşterilerde bunu hep gördük . Bu zaten bizim yatırıma karar verme noktasında bize cesaret veren en önemli noktalardan birisiydi.