Kriz dönemlerinde iyiyi parlatmayı bilmek durumundayız
Ülke ekonomisinin önemli yapı taşlarından biri olan turizm, son yıllarda terör olayları ve ekonomik krizin etkileri ileönemli darbeler aldı.Bu zorlu sürecin işletmelere yansıması ili ilgili düşüncelerini aldığımız CVK Park Bosphorus Hotell İstanbul Genel Müdürü Edip Çelik, önemli açıklamalarda bulundu.
Taksim bölgesi ve ülkemizde turizm ile ilgili genel bir değerlendirme yapmanızı istesek neler söylemek istersiniz?
Talimhane Taksim’de turizm sektörü için oldukça önemli ve önümüzdeki dönemde de gelişecek bir bölge. Çevre düzenlemeleri tamamlandıktan sonra, diğer istenilenler de gerçekleştirilirse restoranları, eğlence alanları ve konaklama tesisleri ile gerçek bir turizm alanı haline geleceğini düşünüyorum.
Düzenlemelerden sonra İstiklal Caddesi ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
İstiklal Caddesi’nin bu yeni düzenleme ile daha aktif hale geleceğini düşünüyorum. Cadde İstanbul’un en önemli turistik bölgelerinden ancak başta yaşanan terör olaylarından, şehirdeki diğer turistik merkezler kadar etkilendiği bir gerçek. Ancak sadece İstiklal Caddesi’nde değil, genel olarak Taksim’de de düzenlemeler ve yenilikler yapılmasının Taksim’in eski ivme ve popülaritesine kavuşmasında etkili olacağını düşünüyorum. Hem yurt içi hem de yurt dışından yeniye ilgi olacaktır mutlaka.
İstanbul’da turizm sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz bu dönemde?
Dünyadaki önemli turizm merkezleri son dönemde öncelikle terör olayları, sonra da ekonomik daralma nedeniyle zorlu dönemlerden geçiyor. Fransa da bu durumdaki ülkelerden ve terörden etkilenen en önemli iki şehir de İstanbul ve Paris.
Buna ek olarak dünyada ekonomik bir daralma olduğu bir gerçek ve seyahat harcamalarında kısıntıya gidilmesi de bunun doğal bir sonucu. Yani hem terör hem ekonomik daralmanın olduğu bir dönemde sektörün sıkıntı yaşaması normal bir durumdur.
Örnek vermek gerekirse 2012 yılında 12 milyon turist ağırlayan İstanbul’un 2016 performasnı 9 milyon civarında. Şehrin tabi ki hala ciddi bir potansiyeli var ancak düşüşü ve olumsuz olayların etkilerini de göz ardı etmiyoruz.
Gelir kaybının kişi sayısındaki azalmaya oranla daha yüksek olduğu ifade ediliyor.
Doğrudur, talebin azalması maalesef fiyatlarda da düşüşe sebep oldu ve gelir kaybı yalnız kişi sayısındaki azalmanın neden olacağı kayıptan daha yüksek. Yalnız burada bir paradoksa dikkat çekmek gerek, fiyattaki düşüş belli bir süre sonra sunulan hizmetin kalitesinde de düşüşe sebep olacaktır, hem fiyat hem kaliteyi aşağı çektiğinizde de bunu tekrar toparlamak ve eski seviyesine çıkarmak güçtür. 2017 yılı ile birlikte işletmelerin bu durumu dikkate alarak yollarına devam edeceği kanısındayım.
Anlattıklarınız dışında bölge için olumsuz bir hususun da 2013 yılında yaşanan Gezi olayları ile ortaya çıktığı ifade ediliyor. Siz bu düşünceye katılır mısınız?
Rakamlara baktığımızda bunu doğrular bir veri ile karşılaşmıyoruz. 2013 ve takip eden yıllara baktığımızda böyle bir düşüş yok, aksine artışın olduğu gözlemleniyor, bu durum da bahsettiğiniz düşünceyi doğrulamıyor. 2015 İstanbul turizminin en iyi olduğu seneydi, düşüş ise 2015 sonrasında yaşandı. Bunu da az önce bahsettiğim terör olaylarının olumsuz sonuçlarına bağlıyorum. Dünyadaki ekonomik daralma ise teröre göre daha az etkili olmakla yine de göz önünde bulundurulacak bir etken.
2017 yılının bir milat olduğunu düşünüyorum ve bunun etkilerini Ramazan sonrası görmeye başlayacağımızı söyleyebilirim. Ülke olarak çok büyük badireler atlattık ve şimdi bu güçlü duruşun faydasını göreceğimiz bir döneme girdik.
Ben her zaman Türkiye’de turizm işi yapan dünyanın her yerinde bu işi yapabilir diyorum. Çünkü başımıza gelebilecek her şey geldi, yıllar sonra tekrar bir darbe girişimi ile karşı karşıya kaldık ve ayakta kalmayı becerebildik. Bugün, sektörümüzdeki işletmeleri yönetenler beş on yıl sonra neyi yönettiklerini daha iyi görebilecekler ve bence bu tecrübe hepimizi benzersiz kılıyor. Bu kadar sorunla uğraşıp moral bozmadan devam etmek, ülkenizi ve kendinizi doğru anlatmaya ve tanıtmaya çalışmak herkesin yapabileceği bir şey değil, o nedenle turizm yatırımcılarımız ve idarecilerimize saygı duyulmalı.
Bu zorlu dönemde hükümet destek verme noktasında çalışmalar yaptı mı?
Sektöre destek olacak çalışmalar mevcut. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın sağladığı, istihdamımıza ek olarak alınan artı personelin sigortasının bir yıl süresince devlet tarafından ödenmesi ya da seyahat acentalarına charter uçuşları için sağlanan yakıt desteği bu çalışmalardan bazıları. Bunların yanında diğer bir önemli destek de diplomatik girişimler sonucu meydana gelen pozitif ortam oldu. Örneğin Rusya ile yeniden geliştirilen ilişkiler yaşanan olaylardan sonra tekrar olumlu bir noktaya gelinmesini sağladı. Rusya örneğini özellikle verdim çünkü bu ülke stratejik olarak önemli bir pazar Türkiye için. Yakın geçmişte terör badireleri atlatmış bir ülke olarak bazı milletleri Türkiye’ye yeniden gelmeye ikna etmek daha zor olacaktır, örneğin İngiltere bu ülkelerden biri. Ancak Rusya, bu açıdan bakıldığında da içinde bulunduğumuz dönemde kazanılabilecek bir pazar.
Geçmişte tartıştığımız bir konu Rusların boşluğunu Ortadoğulu misafirlerle doldurabiliriz dendi. Bu yaklaşımları gerçekçi buluyor musunuz?
Büyük şehirler için söz konusu olabilir ancak Ortadoğulu misafirlerin “deniz- kum-güneş turizmi” olarak nitelendirilen tatili çok fazla tercih etmediğini biliyoruz, o nedenle ülkemizdeki turizm merkezlerinin geneli için geçerli bir yaklaşım değil bu. Ancak bu konuda yerli turist noktasında bir gelişim olduğu söylenebilir.
Büyük şehirler için ise Ortadoğu ve Körfez ülkelerinin kurtarıcı olduğunu söyleyebiliriz.
Son dönemde sektörünüzde olan ve gözlem yapabilecek bir yerde olan farklı yapılar turist profilinde de bir çeşitlenme olduğunu ve geçmişe nazaran Asyalı turisti daha fazla gördüklerini ifade ediyorlar. Bu konudaki değerlendirmenizi alabilir miyiz?
Bu pazarlara yönelik çalışmalar var ve bir gelişimden bahsedebiliriz ancak yeterli düzeyde olduğu kanaatinde değilim. Çünkü, özellikle Çin pazarı için 1.5 milyarlık nüfustan bahsediyoruz ve oradaki artışı da bu oranda değerlendirmekte fayda var diye düşünüyorum.
Yakın tarihte bazı otel markaları Türkiye’den çıkabileceklerini ifade etti, bu söylem hakkındaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?
İşletmelerin patronları, patronların ise bir takım dünya görüşleri vardır. Bir marka Türkiye yerine farklı bir ülkede faaliyet göstermek isteyebilir ancak tek bir söyleme dayanarak destinasyon ya da sektör değerlendirmesi yapmak doğru olmaz. Son yıllarda Türkiye’de yatırım yapan ve pazara yeni giren bir çok üst segment yerli ve yabancı marka var. Yani genele bakarak değerlendirme yapmamız daha faydalı olacaktır.
Son yıllarda yatırımcılarımız, yatırımlarını kendileri işletmek yönünde kararlar alıyorlar. Bu durum faydamıza bir durumdur diyebilir miyiz?
Ben doğrusunun da bu olduğunu düşünüyorum. Hem daha uzun soluklu planlamaların yapılabilmesi adına doğru hem de daha verimli çalışma imkânlarını ortaya çıkarma adına doğru bir bakış açısı olduğunu düşünüyorum.
İşletme bilgisi ile ilgili eksiklikler dezavantaj oluşturur mu?
İyi yetişmiş idareci ve personelle bu açığı kapatmak mümkün olduğunu düşünüyorum.
Turizm açısından gelecek ile ilgili umut var bir durumdan bahsedebilir miyiz?
Ben kendi adıma çok umutluyum, bu umudumu 2001 yılından günümüze ülkemize gelen turist sayısında yaşanan artış rakamlarına bakarak koruyorum.
Sadece 2016 yılındaki olumsuzluklara bakarak bir sonuca varmak gerçekçi bir yaklaşım olmaz. Ayrıca, ülke olarak turizmden vazgeçmeyeceğimize göre bu noktada mücadele ederek olumsuzlukları ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Bu şekilde düşündüğümüzde de bardağın dolu tarafına bakıp umudumuzu korumalı ve kriz dönemlerinde iyiyi parlatmayı bilmek durumundayız. Ayrıca durum tespiti yapıp tedbirlerimizi de almalıyız tabi.
Turizm konusunda Cumhurbaşkanı’nın gerekli hassasiyeti gösterdiğini yaptığı konuşmalara yansıyor. Bu konudaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Cumhurbaşkanı’mızın turizm konusuna önem verdiğini düşünüyorum. Hassasiyetine en güzel örnek Rusya ile yaşanan uçak krizidir. O dönemde Cumhurbaşkanımızın Rus halkı ile hiçbir problemleri olmadığını ve güvenle Rus halkının ülkemizi ziyaret edebileceğini ifade etmesi önemli bir örnektir. İktidarı, muhalefeti tüm siyasi paydaşlarında bu hassasiyette olduğunu düşünüyorum.
CVK Park Bosphorus Hotel İstanbul’a ne kadar yatırım yapıldı? Otelimize 350 milyon dolarlık bir yatırım yapıldı ve 2013 yılında açıldı. Bu tür büyük yatırımların geri dönüşleri çok uzun vadeli olur ve yatırımcı da buna göre hareket eder. Normalde yatırımların 10 yılda geri döneceği hesap edilir. Bu süre yatırım miktarına göre 20-25 yılı bulabilir. Hele yatırımınız kriz dönemine geldiyse aradaki makasın açılması doğaldır.