“Macaristan ile ilişkilerimizi derinleştirmek ve geliştirmek istiyoruz”
Polat Holding’in otuz yıl önce atmaya başladığı adımlar, bugün hem grubumuzun hem de Macaristan’da yatırım yapmak isteyen Türk yatırımcıların önünü açıyor. Bu ülkede edindikleri deneyimleri tüm yatırımcılarla paylaştıklarını belirten Polat Holding CEO’su Kaan Yücel, Türkiye-Macaristan ticari ilişkilerinin önümüzdeki dönemde ivme kazanacağını ifade ediyor.
Türkiye Macaristan ticari ilişkilerinde kat edilen yol ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?
Türkiye-Macaristan ticari ilişkilerinde çok büyük bir yol kat ettik. Polat olarak Macaristan’la ilişkilerimiz 30 yıl öncesine dayanıyor. İlk olarak Ege Seramik ile Macaristan pazarına girmişiz, buradan teknik arkadaşlar göndermişiz. Bizim arkadaşlarımız Macaristan’da kendilerine bir düzen ve aile kurmuşlar. Polat Holding de 30 yıl önce atılan bu temelle Macaristan’ı her zaman Avrupa’ya açılan bir kapı olarak görmüş. Macaristan’daki potansiyeli Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanımız Adnan Polat, çok daha önce görmüş. Bugün biz de bu ilişkileri daha derinleştirmek ve geliştirmek için çalışıyoruz.
Macaristan’la çok yakın ilişkilerimiz var. Bu yakın ilişkilerimiz sonucunda daha aktif çalışmalar yapacağımızı düşünüyoruz. Türkiye-Macaristan ilişkilerine baktığınızda özellikle 2013 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Macaristan Başbakan’ı Viktor Orban’ın yaptıkları görüşmeler neticesinde 2.8 milyar euro olan ticaret hacminin 6 milyar euro’ya çıkarılması hedeflendi. Biz de bu hedefin gerçekleşmesi için hep birlikte çalışıyoruz. Gelecekte de bu hedefe çok rahat ulaşacağımızı düşünüyorum. Eskiden Türkiye’den Macaristan’a haftada 3 tane uçak seferi varken, bugün günde 5 uçak seferi bulunuyor. Yaz aylarında bu sayı daha da artıyor. Dolayısıyla bu durum, ilişkilerin ve ticaretin daha fazla büyüyeceğinin göstergesi. Polat Holding olarak biz aynı zamanda Macaristan’ın İhracat Teşvik Ajansı HEPA’nın Türkiye temsilciliğini yapıyoruz ve burada şirketler arası ilişkileri geliştirmek için özel çaba sarf ediyoruz. Hatta sadece Türkiye’de değil, Yunanistan’da da çalışmalar yapıyoruz. Bu ilişkilerin gelişeceğine inancımızın tam olması nedeniyle yatırım yapıyor ve ciddi oranda çalışıyoruz. HEPA ile Türk şirketlerine, Macaristan’da neler yapabileceklerine, nasıl şirket kuracaklarına kadar her konuda yardımcı oluyoruz. Bütün Türk şirketleri, bu anlamda HEPA’dan ücretsiz danışmanlık alabilirler. Aynı şekilde Macar şirketlerinin de Türkiye’ye gelmesine yardımcı oluyoruz. Macaristan’ın özellikle ağaç endüstrisi, su arıtma sistemi gibi alanlarda çok gelişmiş şirketleri var. Bu şirketlerin Türkiye’de faaliyet göstermesi için çalışmalar yapıyoruz. HEPA olarak karşıklı ticari ilişkilerin gerçekleşmesi için elimizden geleni yapıyoruz.
Macaristan’dan Türkiye’ye yapılan yatırımlar beklenen seviyede mi?
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, Türklerin ve Macarların iş yapma sistemi birbirine pek fazla benzemiyor. Biz Türkler olarak yatırım yaparken riske girmeyi göze alabiliyoruz. Gerekirse kapasitemizi zorlayabiliyoruz. Macar firmalarda ise durum böyle değil. Macarlar daha Anglosakson sistemine uygun, Alman firmalar gibi düşünebiliriz. Daha düz bir mantıkla bakıyorlar. Belirledikleri planın veya kapasitelerinin dışına çıkmak istemiyorlar. Biz de Macaristan’daki firmaları biraz daha esnek olmaları konusunda ikna etmeye çalışıyoruz. Eminiz ki, zaman içinde onlar da çalışma düzenlerinde biraz esnek olmaya başladıkları takdirde bu gelişmeleri kendileri de görecektir. Ve böylece Türkiye’ye de daha fazla yatırım yapmaya başlayacaklarına inanıyoruz. Bugün Macaristan’da çok farklı ülkeden firmalar, üretim yapıp burayı lojistik merkezi olarak kullanıp Avrupa’ya ihracat yapıyorlar. Türk şirketler de Macaristan’da yatırım yaparak hem Balkan hem de Avrupa ülkelerine ihracat yapabilme fırsatını bulabilirler.
Macaristan ile Türkiye arasında ticari hedefler bulunduğunu biliyoruz. Peki Macar halkı tüketim ve harcama açısından bu ticari ilişkiyi geliştirebilir mi? Örneğin Türkiye’de insanlar kazanç elde ettikçe ev veya araba alıyor, orada da böyle bir anlayış var mı?
Macaristan’da her ülkede olduğu gibi bir dönem ekonomik sıkıntılar yaşanmış, bu sebeple de burada biriken bir talep oluşmuş. Ekonomik sıkıntıların bitmeye başlaması, insanların gelirlerinin ve buna bağlı olarak alım güçlerinin artmasıyla birlikte talep de artmaya başlamış. Buna bağlı olarak insanlar yaşam standartlarını yukarıya çekerek ve ihtiyaçlarını ve isteklerini artırdı. Mesela artık daha modern ve güzel evlerde oturmak, son teknoloji ürünler veya daha lüks araçlar kullanmak ve satın almak istiyor. Devlet de bu anlamda olumlu teşvikler sağlıyor. Örneğin biz Macaristan’da konut yapıyoruz ve devlet de buna teşvik veriyor. Konut satışında KDV oranları %27 iken şu an bu oran %5. Buna ek olarak çocuk sayısına bağlı olarak ailelere yardımlarda bulunuyorlar. Dolayısıyla hükümet de insanları teşvik etmek için gereken desteği veriyor. Macar halkı da devletin sağladığı destekleri kullanmaya başladı. Aslında gelir artışına bağlı olarak Macar halkının da tüketim ve yatırımın alışkanlıklarının bize benzediğini söyleyebilirim.
Macaristan’da yaptığınız konut projeleriyle ilgili bilgi verir misiniz?
Macaristan’da sadece gayrimenkul değil, yenilenebilir enerji alanında da yatırımlar yapıyoruz. Gayrimenkul sektöründe, ülkemizde edindiğimiz bilgi birikimimizi Macaristan’a sunuyoruz. Biz, İstanbul’da özel sektör tarafından hayata geçirilen en büyük kentsel dönüşüm projelerinden birine imzamızı attık. Dolayısıyla bu alanda önemli bir bilgi birikimimiz olduğunu söyleyebiliriz. Şu anda Macaristan’da da İstanbul’daki projelerimize benzer projeler hayata geçiriyoruz. Macaristan’da eski, harap hale gelmiş binaların bulunduğu bölgelerin yenilenmesi ve geliştirilmesi için fizibilite çalışmaları yaptık. Bunu yaparken özellikle Budapeşte’yi inceledik. Burada insanların konutlarda yaşadığı sorunlara baktık, buna bir dair bir tüketici araştırması yaptık ve Avrupa’daki gibi bir yaşama kavuşmak istediklerini gördük. Bu doğrultuda da insanların yeni ve modern evlerde oturduğu, kendi içinde çeşitli mağaza, kafe ve restoranların bulunduğu, otellerin yer aldığı karma konut projelerine imza attık. Bunlardan bir tanesinin inşaatı ve satışı oldukça başarılı bir şekilde devam ediyor. İkinci projemizde de izinlerimizi yeni aldık ve çok kısa bir süre önce inşaatına başladık. Budapeşte’deki projelerimizle birlikte yurt dışında kazandıklarımızı da yine ülkemize getirerek Türkiye’ye ciddi bir döviz getirmeyi ve bu sayede ülkemizdeki yatırımlarımıza devam etmeyi planlıyoruz.
Macar halkının konutla ilgili talepleri Türk halkıyla aynı mı, farklılıklar var mı?
Elbette Türk ve Macarlar arasında benzerlik olduğu kadar, farklılıklar da mevcut. Macarlar, bize göre daha fazla açık mutfak tercih ediyor. Bizde cadde üzerindeki evler daha fazla talep görürken, Macaristan’da daha sessiz ve iç kısımlara bakan evler tercih ediliyor. Diğer taraftan baktığınızda yeşil alan, güvenlik, balkon, teraslar ve yüksek alan gibi isteklerin Türklerle aynı olduğunu söyleyebilirim. Biz de bunların hepsini gözeterek çalışmalar yaptık. Türk ve Macar mimarların yanı sıra uluslararası mimarlık ofisleriyle de çalıştık. Sonuç itibarıyla en başta Budapeşte’de Macarların taleplerine cevap veren, bulunduğu bölgeye değer katan, geliştiren ve sonra da Polat Holding olarak bize yakışan projeler ortaya çıkardık. Projelerimiz bittiğinde umarım oradaki dükkânlara Türk mutfağını da ekleyerek, bizim damak tadımızı Budapeşte’ye de götürmüş olacağız.
Macar halkının büyük bir kısmı Türkiye’yi ve Türk halkını tanıyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Macaristan’la ve Macar halkıyla güzel bir ilişkimiz var. Macaristan’daki ekibimiz de Türk ve Macar arkadaşlardan oluşuyor ve hepsi oldukça uyumlu çalışıyor. Oradaki Macar çalışanlarımız arasında Türkçe dersi alanlar, Türk çalışanlarımız arasında da Macarca ders alanlar bile var. Dolayısıyla biz de Macaristan’da yatırım yapıyor olmaktan, kazandıklarımızda kendi ülkemizde toplumumuza, sektörümüze ve ülkemize katma değer sağlamaktan dolayı çok mutluyuz.
Macaristan’da Gül Baba Türbesi diyoruz fakat başka eserlerimiz de var. Aslında birbirine uzak toplumlar değiliz, siz ne dersiniz?
Elbette, Macaristan’da Türk eserleri olduğu kadar, Türkiye’de de Macarların izlerini yaşatan birçok eser mevcut. Macar Kültür Merkezi, Türkiye’deki Macar eserleriyle ilgili çalışmalar yapıyor. Dolayısıyla iki ülkede de aslında birbirlerine ait çok sayıda eser bulunuyor. Macaristan’daki Gül Baba Türbesi Vakfı’nın bu anlamda hazırladığı en son “Türkiye’de Macar İzleri” eseri de bunlardan birisi.
Gayrimenkul dışında enerji yatırımlarımız bulunuyor demiştiniz, bu konudan da biraz bahsedebilir misiniz?
Macaristan bir dönem ekonomik sıkıntılar yaşadığı için bazı konularda eksik kalmış. Yenilenebilir enerji de bu alanlardan biri. Biz bu konuda da Türkiye’deki tecrübelerimizi Macaristan’a taşıdık. Bu alanda Macaristan’da da regülasyonun oluşmasında yönetim kurulu başkanımız Adnan Polat’ın ciddi katkıları bulunuyor.
Macaristan’da bu anlamda bizim de önemli yatırımlarımız var, 2023 yılının sonuna kadar da bunları tamamlamak istiyoruz.
Beyoğlu’nda önemli bir kentsel dönüşüm projesi yapıyorsunuz, bu açıdan Beyoğlu’nun geleceğiyle ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Beyoğlu İstanbul’un kalbi. Beyoğlu’da büyüdük, ben de yıllarca Odakule’de çalıştım. Orada çalışırken, Odakule’nin üst katından bu bölgeyi de umarım bir gün dönüştürürüz diyordum. Sonrasında Piyalepaşa İstanbul projesiyle o dönüşümün içinde yer alma ve bu projenin hayata geçirilmesinde görev alma fırsatım oldu. Bölgede oturan herkes ile birebir anlaşarak, onları ikna ederek ve onların yine orada kalmasını sağlayarak gerçekten örnek bir kentsel dönüşüm projesi hayata geçirdik. Projenin konut kısmını tamamladık, bu anlamda son bir etabımız kaldı. Piyalepaşa İstanbul’un Beyoğlu’na ciddi bir değer katacağını düşünüyoruz. Beyoğlu gelecekte çok farklı bir yer olacak, biz de bunun bir parçası olduğumuz ve buradaki değişime öncülük ettiğimiz için çok mutluyuz.
Son olarak Polat Holding açısından 2020 yılı nasıl geçti?
2020 yılı hiç kimsenin beklemediği bir şekilde pandemi etkisinde geçti. Pandeminin etkilediği bu zor konjonktüre rağmen Polat Holding olarak yılı iyi kapattığımızı söyleyebiliriz. Ekibimizle Mart-Nisan ayı gibi Kovid-19 tedbirlerine uygun olarak home-office çalışma sistemine geçtik. Şantiyelerimizdeki çalışan arkadaşlarımızın vardiyalarını da açıklanan önlemlere uygun olacak şekilde güncelledik. Bu süreçte hastalanan arkadaşlarımız da oldu, hepsine yardımcı olduk. Mayıs ayından itibaren ise tüm tedbirleri alarak ve esnek çalışma modelleri uygulayarak yeniden ofislerimize döndük. Bu esnada birçok yeni yatırımımız da oldu. Yalova’daki enerji yatırımımızın ilk türbinini faaliyete geçirdik. Buradaki santralimizin kapasitesi tamamlandığında 110 megavat olacak. Yurt dışında yaptığımız yatırımlarımızla ilgili de; burada gayrimenkulde projelerin inşaatına ve satışlarına başladık. Enerjideki geliştirme ve yatırım çalışmalarımız da devam ediyor. Burada bir taraftan mevcut işlerimizi devam ettirirken, bir taraftan yeni yatırımlarla ilgili de görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Bu anlamda 2021 yılında da hem mevcut çalışmalarımıza hem de yeni yatırımlarımıza devam edeceğiz. MART2021