Madencilik, Türkiye’nin kalkınmasında, cari açığın azaltılmasında olmazsa olmazdır

Ülkemizin madencilik alanında kendini geliştirme çabaları artarak devam ediyor. Bu çerçevede yapılan çalışmaların kamuoyu baskısı nedeni ile sekteye uğraması ülke ekonomisini olumsuz etkiliyor. Aktardığımız bu özet doğrultusunda sorularımızı yönelttiğimiz Akçadağ Grup Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Akçadağ, verdiği cevaplarla sektörün önemini gözler önüne serdi.

Madencilikle ilgili yasa değişiklikleri yapıldı. Yapılan düzenlemelerle birlikte madencilik sektöründe geldiğimiz noktayı aktarır mısınız?

Türkiye’de madencilikle ilgili devletin, toplumu, siyasi partileri, sivil toplum kuruluşlarını ve dernekleri çok iyi aydınlatması gerekiyor. Çünkü maalesef toplumumuz bu konuda çok yanlış bilgilere sahiptir. Ülkemizdeki aktif maden çalışma alanlarına baktığınızda toplam yüzölçümünün %1’dir. Bütün maden sahalarının toplamı %1 olmasına rağmen bu alanlardaki tartışmalar hiçbir zaman bitmiyor. Bu oranı ormanlık alanlarla karşılaştırdığımız zaman ise %0,2.9 seviyesindedir. Bu verilere baktığınızda ön yargıların ne kadar büyük olduğunu görmekteyiz.  Bu nedenle önümüzdeki fırsatları ülke olarak yakalayamıyoruz. Madencilik, Türkiye’nin kalkınmasında, cari açığın azaltılmasında olmazsa olmazdır. Fakat hiçbir madenci birinci önceliğe maden işletmesini koymaz. Bizim için önce insandır. İnsanı yaşatmamız gerekiyor, insanı yaşatmak için tarımı yaşatmamız gerekiyor. Tarımdan sonra maden, sanayi ve turizm şeklinde sıralayabiliriz. Biz bu nedenle madencilik yaptığımız bölgede öncelikle yaptığımız işi, kullandığımız teknolojiyi, bölgedeki madenin ülkemiz açısından önemini yöre halkına anlatıyoruz. Burada en önemli nokta toplumla birlikte yöre halkını iyi bilgilendirmek ve eylem planına geçmektir.

Madencilik sektörünün Türkiye ekonomisi açısından önemini aktarır mısınız?

Madencilik sektörü dışa bağımlılığımızı ve cari açığımızı azaltma noktasında çok önemli bir yere sahiptir. Bugün dünyadaki değişimlerle birlikte ekonomilerin çok farklı bir yere doğru gittiğini görüyoruz. Bu nedenle bizim de alışılmış bazı kalıplarımızı bir yerde bırakmamız gerekiyor. 24 Şubat’ta Rusya Ukrayna’ya savaş ilan ederek dünyada alışılmış tüm ekonomik göstergeler biranda değişti. Bunun dışında Çin ile ABD’deki gerginlikte masanın altından artık üstüne doğru çıkmaya başladı. Buradaki çatışmalar enerji sektöründe çok farklı bir dönemi beraberinde getirdi. Bu dönemde enerji de başarıyı yakalayamayan tüm ülkeler için yıkıcı bir dönem başlayacak. Şuanda dünyada bir enerji krizi başlamıştır. Türkiye’de de ekonomi değil, enflasyon krizi vardır. Dünyadaki enerji krizi Türkiye’de enflasyon krizine neden oluyor. Bu yaşanılan sorunların dışında da ayrıca iklim krizi yaşanmaktadır. Türkiye, bu sorunları göz önüne aldığında bu sorunları çözmek için eylem planını hazırlaması gerekiyor. Şuanda bir oyun teorisi oynanıyor. Rusya ve Çin bir hamle yapıyor, ABD ayrı bir hamle yapıyor. Biz bu süreçte kriz yaşamamamız için enerji de eylem planları hazırlayarak yatırım yapmamız gerekiyor. Türkiye’nin 2021 yılında 99.819 MW kurulu gücümüz vardı. Bu gücümüz 100 bin MW seviyesine çıktı. Bu gücün dağılımına baktığınızda 25 bin MW taşkömürü, bio kitle de 10 bin MW, ithal kömürde 10 bin MW, rüzgarda 31 bin MW şeklinde bir üretim dağılımımız bulunuyor. Enerji tüketimimize baktığınızda 329,6 kWh elektrik tüketmişiz. Sonuç itibariyle ürettiğimiz elektriğin %35’ini yenilenebilir enerjiden sağlamışız, geri kalan elektrik üretimini de fosil kaynaklardan yerli ithal kömürden, doğalgaz gibi kaynaklardan üretmişiz. 2022 yılının ilk yarısına baktığınızda ise fosil yakıtlarda %64 ihtiyacı %54 seviyesine düşürmüşüz, yenilenebilir kaynaklarımız da %35’den %56 seviyesine çıkmış. Bu çok büyük bir başarıdır. Yenilenebilir kaynaklarımız bir yılda çok büyük bir artış gerçekleştirmiştir. Türkiye’nin her yıl %10 enerji kullanımı artmaktadır, yenilenebilir enerji de ise en fazla bugünkü kapasiteye %10 ekleyebilirsiniz. Bunun dışında yapacağınız Akkuyu Nükleer enerji ve fosil kaynakları son teknolojilerle verimli bir şekilde enerji üretimi sağlamak olacaktır.

Termik santrallerle ilgili kredi bulmakta sorun yaşandığına vurgu yapılıyor. Hükümet bazı projelere alım garantisi de verdi fakat firma kredi bulamadığı için yapamadı.

Bugün dünyanın herhangi bir yerinde çok iyi bir proje de tasarlasanız, arkasında bir finans kuruluşu yoksa o proje hayat bulmuyor. Türkiye’nin yenilenebilir enerji ile fosil yakıtlardan enerji üretimi başarısını göstermesi gerekiyor. Enerji Bakanlığı bu konularda son iki üç yıldır çok başarılı çalışmalar yapıyor. Türkiye’de 21.5 milyar ton kömür rezervi bulunuyor. Bunun 1.5 milyar tonu görecesi yüksek kalorili, geriye kalanı görecesi düşük kalorili kömürdür. Türkiye ithal yakıtlı termik santralleri, demir çelik fabrikaları ve çimento fabrikalarının ihtiyacı olan ithal kömür için yaklaşık 30 milyar dolarlık ithal kömür getiriyoruz. Türkiye, sadece 2.5 milyar dolarlık bir bütçe ayırsa ve kalorisi düşük kömür ocaklarına lavhar yıkama tesisleri kurarsak, çıkardığımız kömürlerin kalorisini yükseltirsek ithal kömüre ihtiyaç duymayız. Bunu yapabilecek maliyet ve ehliyet Akçadağ firmasında mevcuttur. Biz bu teknolojiyi de sıfır katkıyla ülkemize sunabiliriz. Biz bu işin ehli bir firmayız. Türkiye’nin şuanda 8 bölgesinde çalışıyoruz. Akçadağ, 1.300 milyon metreküp dekapaj işi yapıyoruz. Biz devletimize veya iştirak firmalarına çalışıyoruz. Türkiye Kömür İşletmeleri’nin iştirak firmalarıyla çalışıyoruz. Yıkama tesislerini Biga’da, Tekirdağ’da farklı bölgelere toplamda 2.5 milyar dolar yatırım yaparsa hem cari açığımız düşer hem de ithal kömüre ihtiyaç duymayız. Türkiye’de bu potansiyel bulunuyor.

Siz yapmak istediğiniz çalışmayı Enerji Bakanı Fatih Sönmez’e aktarabildiniz mi?

Fatih Bey, çok başarılı bir Enerji Bakanı’dır, bunu da yenilebilir enerjideki artışta görebiliyoruz. 2021 yılındaki yenilebilir enerji ile bugünkü yenilenebilir enerji üretimine bakmanız yeterlidir. Fakat fosil kaynaklı yatırımlara da bakmak gerekiyor. Çünkü yenilenebilir enerji de iklim şartları sizi yönlendiriyor, fosil kaynakta ise maden önceliğiniz olmanız gerekiyor. Bunun dışında da ağır sanayiden Türkiye’nin kurtulması gerekiyor. Bu tür yatırımlarda enerji ağırlıklı çalışıyor. Türkiye’nin teknolojik yatırımlara yönelmesi gerekiyor.

Rus kömürünü Türkiye’ye getirelim, Türkiye’deki kömürü Avrupa’ya satalım şeklinde bir yaklaşım var. Böyle bir çalışma yapılabilir mi?

Kömüre karşı maalesef Türkiye’de kötü bir algı var. Dün Almanya yeşil enerji üretimini geçmişti, bugün tekrar kömür termik santrallerini açma kararı aldı. Türkiye’nin de bu konuda radikal kararlar alması gerekiyor. Enerji krizi Türkiye’de enflasyona neden oluyor. Türkiye’de ekonomik kriz yoktur, enflasyon krizi vardır.

Akçadağ olarak yurt dışındaki maden çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Akçadağ olarak Kazakistan ve Kırgızistan’da maden ocaklarımız bulunuyor. Akçadağ olarak yer altı madencilik değil, yerin üstündeki altını çıkartıyoruz. Basit bir altıncılık yapıyoruz. Akçadağ Grup olarak Türkiye’de yaklaşık 10 bin istihdam sağlıyoruz. Bu istihdama dikkat ediyoruz. Sadece maden çalışmalarında değil, aynı zamanda teknolojik çalışmalarımız var. Sınır güvenlik duvarları, telekomünikasyon sektöründe çalışmalar yürütüyoruz.EYLÜL2022