Memleketine en çok döviz getiren en çok istihdam sağlayan kişi, vatanını en çok sevendir

1986 yılında oluklu çelik yapıların satış, mühendislik ve üretimine odaklanarak İsveç ve Norveç’te kurulan ViaCon Grubu,  bugün, 18 ülkede 30’dan fazla şirketi ile Merkez Avrupa, Doğu Avrupa Ülkeleri, Batı Avrupa Ülkeleri, Bağımsız Devletler Topluluğu Ülkeleri, Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ülkelerinde faaliyet göstermektedir. Grup, esnek oluklu çelik ve plastik borular ile menfezler, köprüler, hayvan geçişleri ve tüneller inşa etmek için kullanılan oluklu çelik yapılar üretmektedir. Ülkemizde 2014 yılında faaliyete geçen ViaCon Grubu kuruluşundan buyana yaptığı çalışmalarla önemli başarılara imza attı. Faaliyete geçtiği günden bugüne yapılan çalışmaları ve gelecek hedeflerini okuyucularımızla paylaşan ViaCon Genel Müdürü Onur Başar, sorularımızı yanıtladı.

ViaCon ile ilgili sizden bir değerlendirme alabilir miyiz?

Viacon’un Türkiye’deki macerası 2014 yılında başladı. Hem mühendislik hem üretim hem de kısmen taahhüt hizmeti veriyoruz. Viacon İsveç ve Norveç merkezli bir firma ama Türkiye’deki yatırımla birlikte bir Türk firması haline geldi. Türkiye’de Kurulu bir tüzel kişiliğiz ve Türk çalışanlardan oluşan bir operasyonumuz var. Kurulduğumuz günden bu yana karayolları ve demiryollarına küçük ve orta ölçekli sanat yapılarını betonarme yerine çelikten üretiyoruz. Üretim gamımız içerisinde çelik menfezler, çelik tüneller ve ekolojik köprüler bulunmaktadır. Kuruluşumuzun akabinde Üçüncü Köprü Projesi çerçevesinde sistemlerimiz kullanılmaya başlandı. Bu proje çerçevesinde bir ilki de gerçekleştirdik. Yaptığımız ekolojik köprü Türkiye’de bir ilktir.

Bu dönemde Yapı Merkezi ile tanışmamızda bizim gelişimimize ayrı bir katkı sağladı. Etiyopya’daki demiryolu projesi için bizi buldular. Projenin menfez ve altgeçitlerini yaptık. Yapı Merkezi’nin bu konuda bize güveni gelişimimizi olumlu yönde etkiledi. Bu çalışmalar tabir yerindeyse klasmanımızı atlattı diyebiliriz. Bu çerçevede ülkemize döviz kazandırmaktan da oldukça memnunuz. Bu açıdan baktığımızda yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinin ülkeye bu yönlü önemli katkıları var.

Ürünleriniz muadillerine göre maliyetli mi?  

Bizim ürünler %25 ila %50 oranları arasında bir maliyet avantajı sağladığı gibi altı kat hızla imal edildiği için zamandan da tasarruf sağlar. Bu noktada bizim dezavantajımız yapacağımız şeylerin boyut itibari ile sınırlarının olmasıdır. Eğer şekil ve boyut çelik yapmaya daha uygunsa bizim ürünlerimiz oldukça avantajlıdır.

Ömür olarak bir kıyaslama yapabilir misiniz?  

Bu konuda da gerekli koruma tedbirlerini aldığınız takdirde çelik yapıların daha uzun ömürlü olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin Golden Gate Köprüsü’nün ömrü otuz kırk yıl olarak görülse de aradan yüz yıl geçse de bir boya ile hala ayakta olduğunu görüyoruz.

Yaptığınız işler itibari ile demiryolu projeleri sizin için daha önemli diyebilir miyiz?

Yapı Merkezi ile birlikte önemli bir çalışmaya imza attık. Biz orada müteahhit firmanın hızını kesmedik aksine ona uyum sağlayarak projenin sağlıklı yürütülmesine yardımcı olduk. Sonrasında yine Yapı Merkezi ile Cezayir’de bir tünel yaptık. Yine onların bize güveni tasarımla yeni bir ürünü geliştirmemize neden oldu. Bu mana da Yapı Merkezi ile birlikteliğimiz demiryolu konusunda daha fazla iş yapmamızı beraberinde getirdi. Tüm bu üretim faaliyetlerimiz doğrultusunda üretim bandımızı da Türkiye’de kurduk.

Aktardığınız bu evreler doğrultusunda gelişiminiz ile ilgili bir neler söylemek istersiniz?

Bu projeler sayesinde 2014 yılında ben şirketin birinci çalışanıyken 2015’in ortalarında şirket olarak 40 kişinin üzerinde çalışan sayısına ulaşmıştık.  Bu süreçte yine fabrikamızın kapasitesini üç vardiya çalışır hale getirdik. Kısacası çok hızlı büyüdük diyebiliriz.

Bu büyüme sürecinde insan kaynağına rahatlıkla ulaşabildiniz mi?

Türkiye’de insan kaynağı konusunda hiçbir sıkıntı yok. Siz Türkiye’ye doğru fikir ve doğru teknoloji ile geldiğiniz zaman kaliteli insan kaynağına rahatlıkla ulaşırsınız. Türkiye’de nitelikli insan kaynağına ekonomik bir şekilde rahatlıkla ulaşılabilir. Bizim üretim bandımız Sakarya’da biz doğru insan kaynağına kolayca ulaşabildik.

İhracat rakamlarınızdan bahsedebilir miyiz?

2015 yılında altı-yedi milyon dolar mertebesine ulaşmıştı. Bu rakam sonraki yıllarda da bu seviyede devam etti. İnşaat sektöründe yaşanan durgunluk bizi de etkiledi. Büyüyoruz ancak ilk dönemki ivme oranında değil. Tabii yakın çevremizdeki büyük potansiyele rağmen çıkan engellerde yaşanan duruma etkendir. Irak’da büyük projeler vardı. DEAŞ terörü ve sonrası yaşanan sıkıntılar pazarın gelişimine engel oldu. İran için çabalarımız oldu. Yaşanan ambargo süreci orada da işlerin yürümesini engelledi. Bu noktada komşularımızla ticari ilişkilerimizin geliştirilmesi ön plana çıkıyor. Diğer taraftan petrol fiyatlarının belirleyici olduğunu görüyoruz. Petrol fiyatları yüksekken yapılan yatırım miktarı artarken, petrol fiyatları düşünce yatırımlar durma noktasına gelebilmektedir. 2020 yılının bizim için özellikle körfez ülkelerinde ve ortadoğuda iyi geçeceği kanaatindeyim.

Bugüne kadar gerçekleştirdiğiniz projeler önümüzdeki dönemde önünüzü açar mı?    

Doğru bir noktaya temas ettiniz, referanslarımız oldukça önemli bu doğrultuda önümüzdeki yıllar önümüzün açılacağı kanaatindeyim. Şuan itibari ile Nijerya’dan Güney Afrika’ya, Filipinlere kadar uzanan bölgede proje takip ediyoruz. Türk müteahhitleri dışında da görüşmelerimiz var. Türkiye Cumhuriyeti içerisinde bir şeyler yapıyor olmamız yurtdışında Türk müteahhitleri ile iş yapıyor olmamız önemli bir referans diğer ülkelerin müteahhitlik hizmetleri firmaları nazarında da bu oldukça önemli bir durum.

2020 yılı ile ilgili bir değerlendirme yapar mısınız?

Krizin en kötü zamanlarını atlattığımızı düşünüyorum. Bu doğrultuda ekonomide daha iyi bir döneme gireceğimiz kanaatindeyim. Bu süreçte de müteahhitlik sektöründe bir düzelmeyi beraberinde getirecektir. Diğer taraftan dövizdeki artış uluslararası pazarlarda maliyet avantajı yarattı, bu durumun ihracat rakamlarımıza olumlu yansıdığını görüyoruz. İhracatın önümüzdeki dönemde daha da artacağını söyleyebiliriz. Biz ihracat rakamlarımızı üç yüz milyar dolarların üzerine çıkardığımız gün Türkiye’de krizden ya da işsizlikten bahsetmiyor olacağız. Bu doğrultuda ihracatçımızın desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bugün ihracatçımıza pasaport ile ilgili verilen destek bile çok önemli farklılıkları beraberinde getirmiştir. Memleketine en çok döviz getiren en çok istihdam sağlayan kişi, vatanını en çok sevendir. OCAK 2020