Modern İpekyolu Projesine Enerji Politik Bir Bakış

Prof.Dr. A. Beril TUĞRUL

      İstanbul Teknik Üniversitesi   

       Enerji Enstitüsü

İnsanlığın gelişiminde ve uygarlık serüveninde yollar, her zaman önemli olmuş ve ticaretin de temel unsurunu oluşturarak medeniyet tarihine yön vermiş gelişim hatlarını oluşturmuştur. Bununla birlikte günümüzde de, geçmişte de yolların hepsi aynı öncelik ve önem fonksiyonuna sahip olamamıştır. İpek yolu bu bağlamda, belki de tarihteki en önemli ve öncelikli yol olma niteliğini uzun süre taşımıştır. Öyle anlaşılmaktadır ki; tarihi ipek yolunun canlandırılması halinde modern ipek yolunun yeniden tarihte olduğu gibi çok önemli olma niteliğine sahip olması kuvvetle muhtemeldir.

Öte yandan günümüzde önemli bir diğer alternatif yol, enerji hatları güzergâhı olmaktadır. Halen, dünyanın önemli bir sorunu; belirli bölgelerde yoğunlaşmış olan petrol ve doğal gazın dünyanın büyük ölçüde petrol ve doğal gaza gereksinim duyan (ve fakat genellikle petrol ve doğal gaz bölgesinde olmayan) gelişmiş ülkelerine ulaştırılması olmaktadır. Bir başka deyişle, enerji kaynaklarının taşınması çağımızın siyasi, ekonomik ve konjüktürel en önemli sorunlarından biridir ve enerji politiğin de temel konularının başında gelmektedir.

Bütün dünyada, enerji hatları ve ana arter durumundaki karayolları birbiri ile örtüşmektedir. Zira yolun ulaştığı yerlerde kalkınma hamleleri hızlanmakta ve enerjiye gereksinim artmaktadır. Bu durumda enerji hatlarının bu ana arter bölgelerini beslemesi gerekmektedir. Tersine olarak ta enerji hatları döşenen bölgeler, taşınan enerjiden pay aldıklarında kalkınma hamlelerini hızlandırabilmekte, bu durumda da insan kaynağı ve çeşitli metaların taşınbilmesi için yollara ihtiyaç duyulmaktadır. Kısaca enerji hatları ve ana arter karayolları birbirini besleyen ve tetikleyen bir karakter göstermektedirler. Bu bağlamda, modern ipek yolu projesi ile enerji hatları projelerinin birlikte düşünülmesi bir gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır.

TARİHİ İPEK YOLU

Buradan hareketle, modern ipek yolu incelemesinden önce tarihi ipek yolu üzerinde durulması yerinde olacaktır. Geçmişte ipek yolu ifadesi, bir yoldan çok daha öte etkin bir olgusal hat olarak tarih boyunca etkin ve yadsınamaz öneme sahip bir anlam taşımıştır. Bir başka deyişle, en yalın haliyle bir ticaret yolu olarak düşünülen ipek yolu, gerçekte çok daha derin ve etkileyici bir medeniyet değişim güzergâhını ifade etmektedir. Bu bağlamda, ipek yolu bir ticaret yolu olmaktan öte farklı ülkelerin, farklı kültürlerin, farklı dinlerin, dönemin teknolojilerinin ve insanlık felsefesinin aktarıldığı önemli bölgesel transfer etkileşim ekseni olmuştur denebilir.

İpek yolu kavramının ortaya çıkışına, bir başka deyişle tarihsel gelişimine bakacak olursak yüzlerce yıllık bir geçmişten bahsedilebilir. İpek yolunun ilk kullanım tarihi için farklı kaynaklar farklı tarihler verebilmektedirler. En eski tarih olarak M.Ö. 3 üncü bine kadar gidilirken, Çin’de Shang Hanedanına tarihleyenler (M.Ö. 1450’ler) de görülmektedir. Bununla beraber bu yolun etkinliğinin M.Ö. 2. Yüzyıldan sonra yadsınamaz şekilde arttığı ve miladi yıllarda etkinliğini önemle sürdürdüğü anlaşılmaktadır.

Tarih boyunca, ipek yolu güzergâhına tümüyle sahip olan tek bir ülke olmamıştır. Bununla birlikte bu yolun, tarihi dönemler boyunca hayat verdiği devletler olmuştur. Fazla olarak, devletlerin şekillenmesinde dinamik bir etkisi olduğundan da bahsedilebilir.  Bu bağlamda da, ipek yolunun farklı ülkeleri birbirine bağlayan bir güzergâh olduğu söylenebilir.

İpek yolunun güzergâhı üzerinde hemen her zaman Türk Devletleri yer almıştır. Bir başka deyişle, Türkler ipek yolunda çoğu kez önemli söz sahibi olmuş ve yaklaşık 20.000 km’lik kısmında etkin olmuşlardır. Böylelikle Türkler, eski dünyanın etkin gücüne sahip ülkeleri arasında yer aldığı gibi diğer etkin olan ülkelerle de iletişim ve etkileşim içinde bulunmuşlardır. Bu bağlamda bir Özbek özdeyişi ile “Kâinatta iki büyük yol vardır: Gökyüzünde Samanyolu, Yeryüzünde İpek Yolu” ifadesiyle bu yola verilen önem betimlenmiştir.

O dönemlerde ticaretin ana yolu olan ipek yolu Çin’de Xian şehrinden başlayarak Orta Asya, Afganistan üzerinden Hazar Denizine uzanmakta ve de Anadolu üzerinden Avrupa’ya ulaşmaktaydı. Yöresel dallanmalarla da güzergâh bulan ipek yolu, Hindistan’dan başlayan Baharat yoluyla da birleşerek eski dünyanın ticaretinin şah damarını oluşturmuştur denebilir (Şekil 1 ve Şekil 2).    

                                  Şekil 1 Tarihi İpek Yolu

Şekil 2 GeçmişÇağların Başlıca Ticaret Yolları

İpek Yolu Ticareti

İpek yolu olarak anılan güzergah bağlamında, Çin çıkışlı olarak Anadolu ve Akdeniz üzerinden Avrupa’ya uzanan farklı metaların taşındığı söz konusu bu ticaret yolu, için adından da anlaşıldığı üzere, çıkış taşıma ürünü ipek olmuştur. Bilindiği üzere antik çağlarda ipek Çin’de üretilen nadide bir dokuma olup, değeri ve taşıdığı statü niteliğiyle Avrupa için de ayrı bir önem taşımıştır. Bununla beraber, bu yol kullanılarak ipeğin yanı sıra birçok ürün taşınmış ve ticareti yapılmıştır. Bu bağlamda, ipek yolu olarak bilinen güzergâh üzerinden mallar esas itibariyle doğudan batıya taşınmıştır. O dönemler için uzun ve meşakkatli bir yol olan bu güzergâh farklı diyarlardan ve hegemonya bölgelerinden geçiyor olmasına karşın yüzyıllar boyunca önemini hep korumuştur. 

Burada üzerinde durulması gereken bir husus, Afganistan bölgesinin düğüm noktası olmasıdır. Çin’den ve Hindistan’dan gelen ticaret yolları Afganistan bölgesinde birleşmektedir (Şekil 2).  Bunun sebebi esas itibariyle coğrafiktir. Zira Himalaya sıra dağlarının yüksek ve geçit vermeyen dağlar olmasıdır. Buna karşın önemli bir geçit bölgesi Afganistan bölgesinde olan Hayber geçididir ve dolayısıyla stratejik öneme sahiptir. Bu bölge eski çağlarda, hem fiziki ve hem de siyasi olarak çoğu kez ipek yolunun en tehlikeli geçiş bölgesini oluşturmuştur denebilir. Bu durumun, tarih boyunca bu bölgede egemen olmuş kavimlerin sosyo-politik doğalarından kaynaklandığı da söylenebilir. Bu husus,  Marco Polo’nun hatıralarında da belirtilmektedir

İpek yolunun başlangıç ülkesi olan Çin, 20. Yüzyıla kadar (farklı iniş çıkışlar yaşanmış olsa da) dünyanın adeta teknolojik ve inovasyon odağı olmuştur. Bu bağlamda, ipek yoluyla sadece özel bir dokuma olan ipek değil, döneminin çeşitli inovatif ve teknolojik malzeme ve aparatları da batıya taşınmıştır. Bunlar arasında, (ipeğin yanı sıra) özellikle porselen, saat, silah, kağıt, cam, barut, kıymetli ve yarı kıymetli taşlar vb. gibi mallar sayılabilir.

Ancak, Avrupalı denizcilerin 16 ıncı yüzyıldan itibaren kıtalararası denizlere açılmalarıyla yeni bir çığır açılmıştır. Ümit Burnu’nun aşılması ve dolayısıyla Hint deniz yolunun gelişmesiyle ipek yoluna alternatif oluşmuş ve bunun sonucunda da ipek yolu özellikle sanayi devriminden sonra (buhar makinasıyla çalışan gemilerin kullanımının başlamasıyla) giderek önemini kaybetmiştir. Bir başka deyişle, karadan olan ulaşım, yerini deniz taşımacılığına bırakmıştır.

19. yüzyıldan itibaren etkinliğini kaybeden ipek yolu, 20. yüzyılda kullanılmayan bir güzergah haline gelmiştir. Burada şunu da belirtmek gerekir ki; geçtiğimiz yüzyıl sadece ipek yolu için değil, doğu kültürleri ve doğu ülkeleri için de sorunlar içeren bir yüzyıl olmuştur. Batı uygarlığının dominant etkisinin hissedildiği 1900’lü yıllarda doğu kültürleri adeta baskı altına alınmışlardır. Fazla olarak, esas itibariyle batı uygarlığının 20. Yüzyılın ilk yarısında yaşadığı ve yaşattığı iki dünya savaşı ve takiben yaşanan soğuk savaş da yine doğu kültürleri ve ülkeleri için sorunlar yaratmaya devam edegitmiştir.

Bu dönemde, tarihi ipek yolunun çıkış ülkesi olan Çin çeşitli kaotik olaylar yaşamış, önceleri nüfusunun önemli bir kısmı uyuşturucu müptelası olmuş, sonraları da binlerce yıldır yönetildiği mutlakiyetten ayrılarak çok farklı bir rejime evrilmiştir. Bir başka deyişle, Çin 20. Yüzyılın önemli bir kısmını bu sorunlarla başa çıkmakla uğraşmış ve tarih boyunca üstlendiği kimlikten uzaklaştığı izlenimini vermiştir. Bununla beraber, 20. Yüzyılın sonlarına doğru ve özellikle de 21. Yüzyılla birlikte tekrar teknoloji merkezi olma yolunda önemli aşamalar kaydettiği görülmektedir. Bu bağlamda, özellikle ticaretteki atılımlarıyla doğunun parlayan yıldızlarından biri olarak nitelenmeye başlanmıştır.

Öte yandan, Baharat yolunun çıkış ülkesi olan Hindistan da, 20. Yüzyıldan nasibini almış ve özellikle yüzyılın ilk yarısında dominyon bir ülke olarak baskı altında kalmıştır. Nihayet bağımsızlığını 1947’de kazanmış ve bundan sonra toparlanma sürecine girmiştir. 21. Yüzyılda ise, o da doğunun parlayan yıldızlarından biri olma yolunda yerini almaktadır.

İpek yolu güzergahı bölgelerinde, Orta Asya bölgesi, 20. Yüzyılın çok önemli bir kısmında Sovyetler Birliği içinde yer almış ve dünya sahnesinde etkinliği sınırlı kalmıştır. Sovyetler Birliği’nin 1990’da dağılmasından sonra bağımsızlığını kazanan ülkeler sahip oldukları enerji kaynağı rezervleriyle birlikte enerji politik olarak önem kazanmışlardır.

İpek yolu bölgesinin önemli bir aktörü olan 20. Yüzyıldan önceki 600 yılda ipek yolu kontrolünü önemli ölçüde elinde bulunduran Osmanlı Devleti 20. Yüzyılın başında yaşanan I. Dünya Savaşı ile yıkılmış ve yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti 20. Yüzyılın çok önemli bir kısmında dünyadaki tek bağımsız Türk Devleti olmuştur. Bu nedenle, ipek yolunun Osmanlı coğrafyasında veya kontrolünde olduğu ipek yolu güzergahından büyük ölçüde göç almıştır. Türkiye Cumhuriyeti toprakları, ipek yolunun önemli bir güzergah bölgesi olan Anadoluda yer almış olmakla beraber 20. Yüzyılda ipek yolu önemini yitirmiş olması nedeniyle bu bağlamda etkinliği sınırlı kalmıştır.

Anadolu’nun batısında, ipek yolunun Avrupa dağıtım yolları üzerinde de hayli değişimler olmuştur. 20. Yüzyılın ilk yarısında esas olarak Avrupa’da yaşanan iki dünya savaşı, bölgenin yeniden şekillenmesine ve yeni ulus devletlerin kurulmasına neden olmuştur. 20. Yüzyılın ikinci yarısında ve özellikle son çeyreğinde Avrupa Birliği (AB) oluşumu etkin olarak kendini göstermiştir. AB’nin oluşması ile birlikte büyük bir pazar ortaya çıkmış olup bundan da öte, fosil yakıtlara gereksinimi büyük olan bir  bölge olarak dünya sahnesinde yerini almıştır.

Modern İpek Yolu Projesi

21. yüzyılın ilk beşte birlik döneminde doğu kültürleri yeniden önceki kimliklerine dönme eğilimi göstermektedirler. Bu bağlamda, Çin eskisi gibi ipek yolunun çıkış ülkesi olarak yerini almaya çalışmaktadır. Bu bağlamda, yüzyılın projesi nitelemesiyle Çin Devlet Başkanı’nın “One Belt One Road –OBOR  (Bir Kuşak Bir Yol)” sloganıyla  Pekin’de düzenlenen zirveye Türkiye de dahil 29 ülke üst düzeyde katılmıştır. Asya, Afrika ve Avrupa’da devasa altyapı yatırımlarını öngören “Modern İpek Yolu” projesi, dünyanın çehresini değiştirecek cesamette bir proje görünümündedir. Bu bağlamda, “Modern İpek Yolu” projesi 65 ülkeyi ilgilendiren büyük bir proje olarak ortaya konmuş bulunmaktadır.

Modern ipek yolu, tarihi ipek yolu güzergahı ile hayli benzerlik göstermektedir. Ancak, sadece kara yolu değil deniz yolu önerisi de bulunmaktadır. Bu bağlamda hayli iddialı bir proje niteliği taşımaktadır.

Proje, ‘Bir Kuşak, Bir Yol: Ortak Refah İçin İşbirliği’ olarak lanse edilmektedir. Bu husus, özellikle bölge ülkeleri için “Kazan-Kazan” felsefesiyle hareket edileceğinin bir ifadesi olarak kabul edilebilir. Projenin tümüyle hayata geçirilmesi halinde tıpkı tarihsel süreçte olduğu gibi güzergâh ülkelerinin zenginleşmesi ve etkinleşmesi söz konusu olabilecektir.

Öte yandan, tarihsel ipek yolu ile benzer coğrafyada ve benzer güzergahları takip ederek enerji yolları oluşmakta ve/veya planlanmaktadır. Bu bakımdan ipek yolunun yeniden canlandırılması enerji-politik açıdan önem taşımaktadır. Ülkelerin kalkınmasına doğrudan etkiyen argüman olarak enerji, dolayısı ile enerji kaynakları tüm ülkeler için temel konuların başında gelmektedir. Nitekim modern ipek yolu sloganı olan “One Belt One Road –OBOR  (Bir Kuşak Bir Yol) sloganı sadece yol tabirini içermemekte bir kuşak nitelemesiyle (enerji politiği de içeren) daha derin anlamlar ifade etmektedir. Üstelik sloganda ilk bahsedilen yol değil kuşaktır.

Şekil 3 Modern İpek Yolu

Modern ipek yolu projesinin gerçekleşmesi halinde, güzergah ülkeleri arasında diyaloglar ve işbirlikleri gelişecek ve ortak yatırımlar ile devasa alt yapı projelerinin hayata geçirilmesi mümkün olacaktır.

Modern ipek yolu gibi devesa transit kara yolu projesinin hemen akabinde enerji hatları projelerini gündeme getirmesi beklenebilirdi ki; zaten de böylesi projeler bulunmaktadır. Ancak, söz konusu projeler daha yerel nitelikde iken “Modern İpek Yolu” projesiyle daha organize ve koordine nitelik kazanmaktadır. Nitekim, daha şimdiden Modern İpek Yolu projesi ile birlikte Pekin Zirvesinde altyapı, ulaştırma, sanayi yatırımlarıyla birlikte enerji ve enerji kaynakları konusunda işbirliği de gündeme gelmiş bulunmaktadır. Ayrıca, zirveye katılan üst seviye yetkililer arasında Enerji Bakanları yer almıştır.

Enerji hatlarına ilişkin düşünülen projelerin güzergahlar ana hatlarıyla belirlenmiş bulunmaktadır. Şekil 4’ten görüldüğü üzere ve de ülkemizde yapılmakta olan uluslar arası enerji hatlarıyla birlikte düşünüldüğünde Modern İpek Yolu ile enerji hatları projesi güzergah bölgeleri hayli örtüşmektedir. Buradaki fark, enerji hatları için başlangıç bölgesinin Çin değil, Orta Asya ve Hazar bölgesi olmasıdır.

Şekil 4 Orta Asya Bağlantılı Enerji Hatları Projeleri (Phil Ebersole, Posts Tagged ‘China’s Central Asian Pipelines’, 2013)

Türkiye’nin Modern İpek Yolu içindeki Yeri

Türkiye’nin jeopolitik konumu, tarihte olduğu gibi Modern İpek Yolu içinde de önemlidir. “One Belt One Road –OBOR  (Bir Kuşak Bir Yol) projesi bağlamında hem ana arter karayolları ve hem de enerji hatları bağlamında kilit ülke durumunda olacaktır. Zira jeopolitiği itibariyle Modern İpek Yolu’nun pazara çıkış bölgesinde yer almaktadır. Bir başka deyişle, Avrupa Birliği (AB) pazarına doğrudan teması olan ülke olup aynı zamanda  AB adayı bir ülkedir. Bu bağlamda, anahtar ülkedir denebilir.

Öte yandan, tarihi ipek yoluna baktığımızda Türk Devletleri ipek yolu için daima önemli olmuşlar ve ipek yolunun etkinliği bağlamında kilit ülke olmuşlardır. Hun İmparatorluğu, Büyük Selçuklu İmparatorluğu, Anadolu Selçuklu İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu  bu bağlamda sayılabilecek ilk akla gelen Türk devletleridir. Türk devletleri ipek yolunda etkin olmalarının yanı sıra tarihi ipek yolunun teminatı ve güvenliğinin sağlanmasında da önemli rol oynamışlardır. Örneğin; her ne kadar dini sebepler önde gösterilse de ticaret yollarına etkin olmak üzerine yaşanan Haçlı Seferlerinde bölgeyi koruyan ve güvenliğini sağlayan yine Türk devletleri olmuştur. Burada şunu da belirtmek gerekir ki; Türk devletleri zayıflayınca ipek yolunun da işlerliğinde çoğu kez zayıflama gözlenmiştir.

Türkiye, Modern İpek Yolu projesinde de önemli rol üstlenecek gibi görünmektedir. Zira (belirtildiği üzere) Avrupa pazarına giriş bölgesindedir. Ayrıca, Modern İpek yolu güzergahı üzerinde farklı Türk Devletleri de bulunmaktadır ve bu ülkelerle doğu-batı ekseninde koordinasyonu sağlayan ülke olması çok muhtemeldir. Bir başka deyişle, Modern İpek Yolu projesi içinde Türkiye’nin, ana arter karayolları ve enerji hatları bağlamında büyük projelerde yer alması ve öncelikle doğu-batı ekseninde  koordinasyonu sağlaması gerekecektir. Fazla olarak Modern İpek yolu projesinin deniz yolu güzergahında da rol oynayabilme potansiyeli bulunmaktadır.

Türkiye’de yollar bağlamında bazı büyük projeler vardır ve hatta bir kısmı hayata geçirilmiştir bile… Hayata geçirilmiş olanlar arasında Bakü-Tiflis-Kars demiryolu, İstanbul Boğazındaki üç köprü ve bağlantı yolları , Osman Gazi köprüsü, TEM Otoyolu, Üçüncü Havalimanı vb. gibi projeler sayılabilir. Yapılmakta olan ve/veya planlananlar arasında ise, Çanakkale Boğazı Köprüsü, Kanal İstanbul, İstanbul-İzmir otobanı vb. gibi projeler sayılabilir.

 Yapılmış ve/veya yapılmakta olan enerji hatları bağlamında ise; Bakü-Tiflis-Ceyhan hattı, Yumurtalık-Kerkük hattı, Mavi Akım, TANAP (Trans Anatolian Pipeline) Türk akım gibi hatlardan bahsedilebilir. Bu hatların Avrupa’ya doğru uzantısı olacak hatlarla beraber düşünüldüğünde Modern İpek Yolu projesi ile uyumluluğu ortaya daha net olarak çıkmaktadır.  Görüldüğü üzere, Türkiye Modern İpek Yolu’nun  “One Belt One Road –OBOR  (Bir Kuşak Bir Yol) mottası bağlamında hem kuşak ve hem de yol kapsamında yerini alacak görünmektedir. Bu durum, Türkiye’nin tarihi misyonunu üstleneceği anlamına gelmektedir denebilir.

Sonuç

Tüm bu irdelemeler ışığında, hem Modern İpek yolu projesi ve beraber yürütülecek olan enerji hatları projeleri ile bölgesel işbirlikleri etkinlik kazanacaktır denebilir. Bu bağlamda, 20. Yüzyıl boyunca coğrafi olarak birbirine çok da uzak olmayan, ancak siyasi ve konjüktürel olarak uzak olan ülke ve bölgeler arasında kaynaşmalar yaşanacaktır. Enerji hatlarının gelişmesi ile güzergah üzerindeki ülke ve bölgelerde ekonomi canlanacak ve refah seviyesi yükselecektir. Dolayısı ile ilgili ülke ve bölgeler zenginleşecektir. Bu bağlamda yeni işbirliği teşkilatlarının oluşması olası olup ve var olan işbirliği teşkilatları da genişleyerek giderek etkinleşmesi söz konusu olacaktır.

Bu durum, muhtemelen dünya dengelerinin yeniden tesis edileceği anlamına gelecektir. Söz konusu projelerin realize olması halinde, 21. Yüzyılda zenginlik ve refahın batıdan doğuya doğru kayacağı söylenebilir.

Türkiye jeopolitiği, jeoekonomisi ve konjüktürel durumu nedeniyle (var olan önemine ilaveten) giderek artan bir  önem kazanacaktır. Bu durumda Türkiye’nin; siyasi erkiyle beraber işadamları ve sanayicileri ile birlikte hem ekonomik ve hem enerji-ekonomik ve hem de enerji-politik bağlamda büyük proje ve misyonları hayata geçirmeye hazır olması gerekmektedir. Bu bağlamda toplum olarak gelişime açık ve yenilikleri destekleyeci nitelik taşınması bir zorunluluk haline gelmektedir. Büyük ve cesametli projelerin başarıyla hayata geçirilmesi halinde ise “One Belt One Road –OBOR  (Bir Kuşak Bir Yol)” felsefesiyle Modern İpek Yolu projesi içinde belki de bölgesi için bir parlayan yıldız olacaktır.

Burada dikkat çeken bir husus, günümüzde etkin olan birçok ülkenin, modern ipek yolu güzergahı üzerinde olmamasıdır. Bir başka deyişle, modern ipek yolu projesinde, günümüzün etkin güçleri olan ülkelerin projenin hayata geçmesinde yer almaları gerekmemektedir. Ancak, böylesi bir durum, modern ipek yolu güzergahı bölgesi dışında kalanlar tarafından bir tehdit veya en azından sorun olarak algılanması çok muhtemeldir. Böylesi yorumlar güvenlik sorunlarını tetikleyebilecektir. Bu ise, küresel bazda sancılı durumların yaşanabileceğini düşündürmektedir. Ancak, hem yol ve hem de enerji hatlatıyla desteklenen modern ipek yolu projesi hayata geçirildikten sonra tüm dünyayı çevreleyecek şekilde gelişebilir. Örneğin; Bering Boğazından Amerika kıtasına, Hindi Çiniden Endonezya’ya ve Arktik bölgeden veya Grönland üzerinden Amerika kıtasına doğru uzanabilir. Dolayısıyla da Modern İpek Yolu Projesi bir dünya projesi olmaya evrilebilir ve çok daha  azametli ve cesametli küresel bir ekonomik ve enerji-politik proje halini alabilir.