Nakliyecinin Avrupa’da rekabetçi olabilmesi için ciddi desteklere ihtiyacı var
Dış ticaret uzmanlık isteyen zor bir alandır. Bu noktada çözüm ortaklarına ihtiyaç duyulur. Ülkemizde dış ticaret konusunda paydaşlara önemli hizmetler sunan SGS TransitNet, 2006 yılından itibaren hizmet vermektedir. Yapılan çalışmalar ile ilgili değerlendirmelerde bulunan SGS TransitNet Genel Müdürü Mine Kaya, önemli açıklamalarda bulundu.
Turizm okudunuz. Ama lojistik işine girdiniz. Sizi bu işe girmeye iten süreci anlatır mısınız?
Türkiye’nin belki de ilk dört yıllık turizm fakültesinden mezunum. Turizm işletmeciliği ve otel yönetimi üzerine eğitim aldım. Mezun olduktan sonra turizm sektörüne girmeyi düşünmedim. Sakin ve düzenli bir yaşamım olmasını istediğimden başka bir yöne doğru uzmanlaşmaya karar verdim. O sırada da Ankara Üniversitesi’nin açmış olduğu kadro sınavını kazandım ve öğretim görevlisi oldum. Kastamonu MYO İktisadi ve İdari Programlarında öğretim görevlisi olarak başladım daha sonrasında Bölüm Başkanlığı yaptım.
Yedi sene bu şekilde çalıştım. Sonrasında özel sebeplerle tekrar Ankara’ya dönmem gerekti. O dönemde Ulaştırma Bakanlığı’na geçiş yaptım. Burada göreve başlarken de beni Kara Ulaştırması Genel Müdürlüğü’ne yerleştirmek istediler. Ama ben taşımacılık sektöründe çalışmak istemediğimi söyledim. Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi’nde şube müdürü olarak göreve başladım daha sonrasında dış ilişkilerde çalıştım. Fakat 2001 yılında artık kamudan ayrılmam gerektiğini hissettim. Yine o dönemde de Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) yeni yapılanmaya gidiyordu, başvuruda bulundum ve başvurumu olumlu değerlendirdiler. UND Ankara temsilcisi olarak göreve başladım. İki buçuk sene sonrada UND İstanbul’a İcra Kurulu Üyesi olarak geldim, devamında İcra Kurulu Başkan Yardımcısı oldum. Sonrasında altı buçuk sene İcra Kurulu Başkanlığı görevini yürüttüm. Yaklaşık 12 yıl UND’de hizmette bulundum. Bu sayede de lojistik sektörüne girmiş oldum. Sektör içerisinde hem eğitmenlik yaptım hem de UND’de aktif görevlerimi yerine getirdim.
Devamında iki seneye yakın bir lojistik şirketinin genel müdürlüğünü yaptım. Danışmanlık yaptım. 2012 yılında Suriye kapımız kapandıktan sonra Ortadoğu taşımaları Ekonomi Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı’nın desteğiyle sadece Ro-Ro ile yapılmaya başlanmıştı. O dönemde birkaç tane Ro-Ro firması Türkiye’de faaliyet gösterdi ama istenilen verimi elde edemediler. Sonuçta o bölgenin nakliyecileri kendi çözümünü kendileri bulmaya karar verdiler. Hatay Ro-Ro Kombine Taşımacılık İşletmeciliğini kurdular. Benim de geçmişte UND deniz tecrübem olduğu için bana gelip bu işin başına geçer misin dediler. Üç yıl Hatay Ro-Ro’yu sıfırdan başlattık, hatta çok zorluklarla karşılaştık. Sonra gemi satın alımına gittik. Şu an da kendi gemilerini kullanıyorlar. Üç yıl orada ciddi bir emek sarf ettik. Orada artık hat oturmuş durumdaydı, ayrılmaya karar verdim. O esnada da SGS TransitNet’ten bana bir teklif geldi. Zaten UND’deyken bir dönem SGS ile çalışmıştık. Böylelikle SGS TransitNet’de çalışmaya başladım. Sektörü çok seviyorum, herhalde başka bir sektörde bu kadar keyifli çalışamazdım.
SGS TransitNet hakkında bilgi verir misiniz?
SGS, 1878’de kurulmuş oldukça köklü bir şirkettir. Tüm dünyada yer alan birçok sektör için denetim, gözetim, test ve belgelendirme hizmetleri veren ve yaptığı çalışmalar artık devletler ve hükümetler tarafından da kabul görmüş bir kuruluştur. 2006 yılına kadar Türkiye özellikle karayolu taşımalarında tır karnesini kullanmaktaydı. Tır karnesinin çeşitli dezavantajları vardı. Bir kere kâğıt ortamındasınız. İkincisi, kalkış gümrüğünüz dahil size dört tane farklı gümrüğe taşıma yapabilmenize izin veriyordu. Bu durumda da ciddi maliyetler oluşuyordu. O dönemde Avrupa Birliği, tır karnesinin artık elektronik ortamda gerçekleştirilmesi ve işlemlerin daha kolaylaştırılması adına ortak transit rejimini devreye sokuyor. Tabii, Türkiye taraf değil. Ama SGS TransitNet, bu işlemlerin de Türkiye’de gerçekleştirilmesini mümkün hale getirebiliriz diye yola çıkıyor. 2006 yılında Türkiye’de ilk RODER ile yaptıkları bir işbirliği ile RODERNet adı altında şu an kullandığımız sistemi Avrupa’ya entegre ediyorlar ve kullanmaya başlıyorlar. Türk taşımacısı artık tır karnesi kullanmadan belli ücretler ödeyerek ve elektronik ortamda beyan açarak mallarını taşımaya başlıyorlar. Sonrasında RODER bir dönem UND ile birleşti. O dönemde, TransitNet projesi geldi ve UNDNet’i kurdu. Fakat daha sonrasında UND ile ayrılık gerçekleşti. Bunun sonucunda SGS TransitNet olarak Türkiye’de yapılanma kararı alınıyor. Herkesten bağımsız olarak bu şekilde faaliyete devam etmeye başlıyor. 2006 yılında SGS TransitNet Transit Sistemi Destek Hizmetleri A.Ş. bu şekilde ortaya çıkıyor. Bu süre zarfında Türkiye de ortak transit rejimine taraf oldu. Gümrüklerle gerekli altyapı ve entegrasyon da sağlandı. Şu anda 500 civarında firma bizim müşterimiz, sistemimizi kullanıyorlar ve 14 ülkede bizzat SGS olarak kendi teminatlarımızla varız. Bu sayede hem daha hızlı taşıma gerçekleştiriyorlar hem de maliyetlerde ciddi avantajlar elde ediyorlar.
İş modelinizi oluşturan ana faktörler nelerdir?
Bizim öncelikli hedefimiz firmaların bizim sistemimize giriş yapıp, sonrasında bizim kendilerine sunduğumuz ara yüz vasıtasıyla Avrupa’daki herhangi bir gümrüğe kendi beyanlarını kendileri açabilmelerine yönelik bir çalışma şekli oluşturmaktır. Yani biz öncelikle istiyoruz ki firma bu işi kendi içerisinde yapsın. Eğer ben buna eleman ayırmak istemiyorum denirse de o işi bizim buradaki ekibimiz üstleniyor. Bizim hem Avrupa yakasında hem de Anadolu yakasında ofisimiz var. Toplamda 45 kişilik bir ekibiz.
Taşımacı firma mail ortamında mala ve taşımaya ilişkin bütün belgelerini bize iletiyor. Bizim ara yüzümüz vasıtasıyla operasyondaki arkadaşlar o firmanın beyanını hazırlıyorlar, her şeyi kontrol ettikten sonra gümrüğe sunuyorlar ve tescili yapılıyor. Her şey elektronik ortamda gümrük memurunun ekranına düşüyor. Kontrol yapıldıktan sonra, onay veriliyor ve araç yola çıkıyor. Dolayısıyla taşımalarda kullanılan bütün transit işlemlerini tamamen elektronik ortamda yapar hale gelmiş durumdayız. Devamında da bu beyan karşı gümrüğe sunulduğunda vergilerin belirlenip ve ödenip o beyanın kapatılması gerekiyor. Yani herhangi bir vergi borcu yoktur, bu taşıma sonlanmıştır bilgisinin doğrulanması gerekiyor. Bunun için de bünyemizde risk yönetim bölümümüz var. Bu bölümdeki ekip arkadaşlarımız tüm bu beyanların kapanışlarını kontrol ediyorlar. Bu beyanlar kapandıkça bizim gümrüğe sunduğumuz teminat miktarımız tekrar eski haline geliyor.
SGS TransitNet olarak, diğer hizmet sağlayıcılarından farkınız nedir?
İhracat işlemlerinde birbirimizden farkımız yok. Ama ithalat konusunda 14 ülkede kendi teminatlarımız ile olmamızın getirdiği çok büyük avantajlar var. Bugün Almanya’dan Türkiye’ye yapılacak herhangi bir taşıma işleminde nakliyeci oturduğu yerden beyanını açabiliyor. Üstelik bunu da ortalama 15-20 Euro arasında bir maliyet ile yapabiliyorsunuz.. Diğer hizmet sağlayıcıları ise, yurtdışında kendi teminatları olmadığı için,aracı firmalara ihtiyaç duyuyorlar ve bu da dolayısıyla 25 Euro civarında bir ek maaliyet getirmektedir. . . Ayrıca bizim sunduğumuz hizmet kadar hızlı da değiller. Oradaki gümrüklerde bir sorun yaşadığınızda işlemi çözmek biraz daha uzun sürüyor. Bizde ise mesela, müşteri Polonya’da bir sorun yaşadıysa, Polonya’daki müşteri temsilcimiz anında gümrükle iletişime geçiyor ve sorunu çözüyor. Hem maliyet hem de işlerin hızlandırılması açısından böyle bir avantajımız var. SGS’nin birebir gümrüklerle gerçekleştirdiği iyi ilişkiler sayesinde bizdeki taşımalar kesintisiz, çabuk ve uygun maliyete gerçekleşiyor.
Ağırlıklı olarak hangi sektörlerle çalışıyorsunuz?
Karayolu taşımacılık sektörü, lojistik sektörü, konteyner taşımacılığı ve gümrük müşavirleriyle çalışıyoruz.
Türkiye’de elektronik ortamda işlemlerin yapılmasına yönelik, lojistik sektöründe gelinen seviye nedir?
Benim gözlemlediğim kadarıyla lojistik sektörü işin çok da gerisinde değil. Özellikle Avrupa’ya yaptığınız taşımalarda zaten işin içinde olmak zorundasınız. Bizim de kendilerine sunduğumuz bu teknolojik avantajları, taşımacı çok benimsiyor ve çabuk alışıyor. Bizler de onların işlerini daha da kolaylaştıracak çeşitli projeler üstünde çalışıyoruz. Sektörde en küçük firmasından en büyük firmasına hepsi bu teknolojinin içerisine çok ciddi anlamda girdi. Artık teknolojinin getirdiği kolaylıklara ciddi anlamda uymaya başladılar ve bu anlamda da yatırım yapıyorlar.
2017 yılında kaydettiğiniz büyümeden söz eder misiniz?
2017 yılı hedeflerimizin üzerinde gerçekleştirdiğimiz bir yıl oldu. Geçen sene ki hedefimizin en az üç katı bir büyüme gerçekleştirdik. Bu sektörümüzün hareketliliğini gösteriyor. Çünkü sektörümüz etkin olduğu sürece otomatik olarak onların işleri bizlere de yansıyor. Bizim de işlerimiz bu doğrultuda büyüyor. 2018 yılında da bu yönde devam edeceğini düşünüyorum.
Sektörün genel gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Firmalarla yaptığımız ziyaretlerde ve geri bildirimlerde navlun fiyatlarıyla çok ciddi anlamda karşı karşıya kaldıklarını söylüyorlar. Taşımacılık sektörünün ödeme anlamında o kadar uzun vadeleri yoktur. Yani aldığınız yakıtı 15-20 gün içerisinde ödemek zorundasınız. Ama siz navlun bedelinizi 3-5 ay sonra alırsanız o zaman o çarkı çeviremez hale gelirsiniz. Sektörün bu yönde ciddi sıkıntıları var. Buna acil bir çözüm bulunması gerekir. Avrupa Birliği’nde uygulanmakta olan standart vade mevzuatının bizde de oluşturulmasında fayda olacağını düşünüyorum. Nakliyecinin maliyetleri çok yüksektir. Bu maliyetlerin üstesinden gelemediği sürece de ayakta kalması çok zor olacaktır. Bu sektörün Avrupa’da rekabetçi olabilmesi için ciddi desteklere ihtiyacı var.
Yeni projeleriniz var mı?
Yine müşterilerimize komple hizmet sunmak adına yeni projelerimiz var. Bunların da altyapısını tamamladığımız zaman açıklayacağız. Ayrıca 14 ülke demiştim ama aslında bugün Avrupa’nın birçok ülkesinde işlem yapabiliyoruz. Tır karnesi kullanıp da halen ortak transite geçmemiş bazı ülkeler var ya da bu konuda Türkiye ile irtibatı sağlanamamış ülkeler var. O ülkeler üzerinde çalışıyoruz. Hedefimiz 2018 yılı sonuçlanıncaya kadar bünyemize birkaç tane daha ülkeyi katmaktır. Çağa ayak uydurmak ve birtakım paket hizmetler sunmak adına çalışmalarımız var.