OKXTR Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Çamır: OKXTR Türkiye’ye çok inanıyor
Kripto varlıkların ticareti ile ilgili getirilen yeni düzenlemeler, bu alandaki yatırımcıların daha güvenli bir ortamda işlem yapması için gerekli ortamı sağladı. Getirilen düzenlemeler sonrası bir araya geldiğimiz OKXTR Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Çamır, sektörün gelişimi ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Sektörün gelişimi ve bu doğrultuda yapılan düzenlemelere gelmeden önce sizi tanıyabilir miyiz?
Memur kökenli bir ailenin evladıyım. Annem emekli ilkokul öğretmeni, babam ziyaret teknisyeniydi. Memur kökenliyseniz malum alt orta gelir grubunda mensupsunuz. Bir an önce elinizin ekmeğe gitmesi gerekiyor ve kamuya daha yakın olmak öncelikleriniz arasında yer alıyor. Bu çerçevede de kariyerime Vakıfbank’ta teftiş kurulunda başladım. Sekiz sene banka müfettişliği yaptım. Banka müfettişliği sektör hakkında çok hızlı bilgi almanızı, öğrenmenizi sağlayan muazzam bir kariyer yoludur. Sekiz senelik müfettişlik dönemim bir bankanın işleyişiyle ilgili A’dan Z’ye her şeye genel anlamda hakim olduğum bir süreç oldu diyebilirim. Sonrasında bu alanda daha fazla eğitim alabilmek için yurtdışında eğitim imkanlarını araştırdım. Edindiğim bir burs çerçevesinde İngiltere’de King’s College Londra’da yüksek lisans yapma şansı buldum. Orada blockchain işleriyle tanıştım. Ve gördüm ki bu blockchain teknolojisi bizim bildiğimiz finans sistemi komple dönüştürecek. Yani başladığımız gibi bir finans sisteminden emekli olamayacağız. Döndüğümde HSCB’de Uyum Departmanı’nda Müdür olarak çalışmaya başladım. Sonrasında 2018 yılında benim kariyerimde bir dönüm noktası olan bir tecrübe yaşadım. Türkiye Varlık Fonu 2018 yılının Eylül ayında yeniden yapılandırılıyordu ve beni çekirdek ekibe dahil ettiler. Benim orada bulunduğum dönemde Turkcell’in Varlık Fonu tarafından satın almasını yapıldı. Sigorta şirketleri birleştirdi. İstanbul Finans Merkezi hayata geçirildi. Özetle üç yıl yapılan bu ve benzeri operasyonların içerisinde bulundum. Böylece yurt dışından yabancı bir yatırım nasıl gelir, yabancı bir yatırımcıların Türkiye’de gördüğü zorluklar vesaire nelerdir bunları öğrenme şansım oldu. O tecrübe beni yurt dışından bu sektörde Türkiye’ye gelmeye çalışan şirketlerin kuruluşuna destek olmaya doğru itti. Ben oradayken sektörden de teklifler alıyordum ama kamuda görevler sefer görev emri gibi oluyor biliyorsunuz. Göreviniz bitmeden ayrılmak uygun olmuyor. Ama en nihayetinde bu görevler bayrak yarışı gibi. Akabinde evim gibi gördüğüm Türkiye Varlık Fonu’ndan ayrıldım ve bölgemizin ilk lisanslı kripto para borsası şirketin, Türkiye Genel Müdürü olarak ülkemizdeki çalışmalarını organize ettim. Akabinde şirket Türkiye’de küçülme kararı alınca ayrıldım. Sonrasında yollarımız OKXTR ile keşişti. İyi ki de kesişti zira, OKX ile benim yaklaşımım aynı. Ben bu şirketlerin finans şirketi gibi hareket etmesi ve lisanslı faaliyette bulunması gerektiğini savunuyorum. OKX’in de Türkiye’de ve dünyada yol haritası aynen bu şekilde.
OKXTR sektörün önemli oyuncularından biri, sektördeki yeri ile ilgili bilgi alabilir miyiz?
OKXTR dünyanın en büyük ikinci kripto para platformu ve aynı zamanda bir teknoloji şirketidir. Sadece bir kripto para borsası olarak hareket etmiyor. Sektörde kıymetli gördüğü projelere de yatırım yapıyor. Sektörde bu alanda faaliyet gösteren rakiplerimizden daha fazla yatırım yapıyoruz. Biz hâlihazırda uzak doğuda çok çok önemli bir yere sahibiz. Japonya’da çok uzun süredir varız. Singapur’da bizim kalibremizde olup da lisans alabilen ilk borsayız. Dubai’de yine büyük global şirketlerden lisans almayı başaran ilk firmayız. Türkiye’de de geçen sene şubat ayından itibaren faaliyetteyiz. 50 kişilik bir ekibimiz var. SPK’nın lisans almaya ilişkin kurallarına, beklentilerine adım adım riayet ediyoruz. Bu sürecin sonunda Türkiye’de de lisans alacağız. Daha batıya gittiğimde Avrupa’da MİCA Regülasyonu kapsamında yine büyük global borsalar arasında lisans almaya hak kazanan ilk şirketiz. Öte yandan İngiltere’de bir ekibimiz var. İrlanda’da da bir ekibimiz var. Daha batıya gittiğim vakit Amerika’da 36 eyalette lisansımız var. Brezilya’da da bir ekibimiz var. Lisanslama çalışmamız var. Özetle dünya haritasını bir düşünürseniz finans dünyasının riskli görmediği ülkelerin hemen tamamında ya varız ya lisansımız var ya da gelecekte çalışmak için bakıyoruz.
Şirket olarak Türkiye’ye bakışınız nasıl?
OKXTR Türkiye’ye çok inanıyor. Türkiye’de de globaldeki başarıyı tekrarlayıp lisans alarak yolumuza devam etmek istiyoruz. Geçen seneki Şubat’ın 27’siydi faaliyete geçtiğimizde bu yana çok ciddi bir müşteri ilgisiyle karşılaştık. Çok şükür çok iyi gidiyor.
Biz regülasyonda önce 50 milyon sermaye şartı öngördük ve şirketi 116 milyon TL sermaye ile kurduk. Şimdi sermaye şartı 150 milyon TL’ye yükseldi. Ama biz zaten 116 milyonla başlamıştık. Bu regülasyon çıkmadan önce de sermayemizi 250 milyon TL’ye arttırmıştık. Yakın zamanda bir sermaye artışı daha yapmayı planlıyoruz. Bu yaklaşım şirketimizin Türkiye’ye ne kadar güvendiğinin de göstergesidir.
Sektörde 150 milyon sermaye yeterliliğini çok bulanlarda var.
Finans işi yapıyorsanız güven çok önemlidir. Bu doğrultu da sermayeniz güçlü olursa daha sağlıklı hizmet verebilirsiniz. Bunun en iyi örneğini ülkemizde bankalar veriyor. Tüm krizlere rağmen sapasağlam yollarına devam ediyorlar. Bunun yanında sektörün nitelikli iş ve işlem yapan şirketlerden müteşekkil olması da gerekir. O nedenle bu oranları ben normal karşılıyorum. Bunun sektörün sağlıklı yürüyüşü için önemli olduğunu düşünüyorum. Bu doğrultuda da güçlü sermaye ile yolumuza devam etmek istiyoruz. Dünyada da ne kadar iddialıysak Türkiye’de de en iyi olmaya çalışıyoruz. Bir numara olmaya çalışıyoruz. Burada devletin beklentisi sermayeyse sermaye, teknik altyapı yatırımıysa teknik altyapı yatırımı yapmaya hazırız.
Yeni düzenlemeler firmalara ve yöneticilere zorlu sorumluluklar yüklediği ifade ediliyor. Sizin bu konudaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Bence Türkiye’deki regülasyon hâliyle geçmiş tecrübelerden yola çıkarak dizayn edilmiş bir regülasyon. Ve geçmişte maalesef hem Türkiye’de hem dünyada borsana sahiplerinin ve yöneticilerinin yanlış uygulamaları, suiistimalleri sektöre büyük zarar verdi. Bu sebeple SPK’da bunu görerek öncelikle yöneticileri sorumluluk altına sokarak bu işi niyeti sarih ve kabiliyeti yüksek olanların yapmasını istiyor. Bunun böyle olması da makul. İlerleyen dönemlerde saklama kuruluşlarının daha aktif hâle gelmesiyle sorumlulukların paylaşılmasından dolayı yöneticilerin sorumluğu azalacaktır. Ancak yine de diğer finans kuruluşlarına göre yükümüzün daha fazla olduğunu söyleyebilirim.
Düzenlemeleri dünyadaki diğer örnekleri ile kıyasladığınızda nasıl bir sonuç ortaya çıkıyor?
Çok iyi dizayn edilmiş hususlar olduğu gibi, dünya hareketlerinden ayrışan hususlar da var. Bu zamanla birbirine daha fazla yaklaşacaktır diye düşünüyorum. DEİK’teki Dijital İş Konseyi’nde sektörün önemli paydaşları ile bir toplantı gerçekleştirdik. Bu çerçevede global örneklerden ayrışan hususların sektörün gelişimini engelleyeceği yönünde bir tespitimiz oldu. Bu doğrultuda kolektif bir çaba şeklinde bunu arz edip sektörün, ekosistemin gelişmesine katkı verecek şekilde regülasyonun zaman içinde güncellenmesine bir katkı sunma amacımız var.
Dünya örnekleriyle uyumlu regülasyonlar Türkiye’ye çok daha fazla yatırımın gelmesine vesile olacaktır. O anlamda biz bu konuda kendimize güvenmeliyiz. Ve buradan çok ciddi şekilde yatırım çekebileceğimizi düşünüyoruz. En iyi örneği de biziz. Bir yıldır birkaç seferdir sermaye arttırıyoruz.
Türkiye’ye gelmeden de işlem yapamaz mıydınız, neden Türkiye’de yatırım yapmak istediniz?
Türkiye’ye hiç gelmeden de globalden Türkiye’deki müşteriler, bize rahat ulaşırlar. Çünkü teknoloji artık her şeye erişimi kolaylaştırıyor. Ama mesela biz onu tercih etmedik. Kitlelere ulaşmak için kesinlikle güven vermelisiniz. Güven vermenin de yolu, ilgili ülkelerdeki regülatörlerle el sıkışmaktır. Bu yolun daha güvenli olduğunu düşünüyoruz. Ben bu regülasyonu, lisanslamayı sektörün gelişmesine bir engel ya da blokaj olarak görmüyorum. Bilakis, kitlelere ulaşabilmek için atılması gereken bir adım olarak görüyorum.
Sektörün ülkemizdeki önemli şanslarında bir tanesinin teknoloji alanında ileri düzeyde olmamız olduğu ifade ediliyor siz bu görüşe katılır mısınız?
Katılıyorum, aynı zamanda genç nüfusumuzun da bunu destekler noktada olduğunu eklemek istiyorum. Ülkemizde bankacılık alt yapısına da baktığımızda teknolojik olarak çok ileri olduğumuzu gözlemleyebilirsiniz. Bu doğal olarak bizim sektörümüz için de nemli bir noktadır. Ben yakın geçmişte İngiltere’de bursumun yatırılabilmesi için hesap açmak istediğimde bir hafta beklediğimi hatırlıyorum. O nedenle ülkemizin geldiği noktayı çok önemsiyorum.
MASAK, SPK gibi denetleyici kuruluşların yapı olarak sağlıklı bir denetime hazır mı?
Türkiye’de regülasyon tecrübesi, özellikle finans dünyasında regülasyon tecrübesi çok derindir. 2000’li yıllardan sonra bu konuda çok ciddi deneyimlerimiz oldu. Bu çerçevede Dünya krizler yaşadı ve biz finans sektörümüzün hep ayakta kaldığını gördük. Bu bizim kurumlarımızı iyi denetlediğimizin de bir göstergesidir. O nedenle denetim konusunda bir sorun yaşayacağımızı düşünmüyorum.
Sermaye yükümlülüklerindeki artış sektörde faaliyet firmaların sayısında bir azalmaya neden olur mu?
Sektörde bir konsolidasyon olacaktır. Bu doğrultuda da firma sayılarında azalma olacağını düşünüyorum. Ancak bunun ne oranda olacağını kestirmek güç.
Düzenlemelerde yabancı platformlara ayrı bir çerçeve açıldı. İşlem yapmaları saklanmadı ancak tanıtım yapmaları engellendi. Sizin bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz?
Devlet Türk vatandaşlarını koruyabilmek için muhatabı burada görmek istiyor. Yasaklamadan, vizyoner bir yaklaşım ortaya koyulduğunu düşünüyorum.
Firma olarak saklama kuruluşu olma isteğiniz var mı? Bana göre saklama çok önemli bir konu ve bu konuda çok ciddi bir deneyimimiz var. Biz dünyada her yerde kendi saklamamızı kendimiz yapabilecek teknolojiye sahibiz. Ama dünyada lisans aldığımız farklı ülkelerde ilgili regülatör, devlet neyi istiyorsa onu yaptık. Yani bazı yerde üçüncü taraf saklayıcıda çalıştık. Bazı yerlerde kendimiz sakladık. Şimdilik düşünme aşamasındayız. İşleyişimiz açısından saklama kuruluşu olma noktasında bir düşünce ortaya çıktığında harekete geçeriz. Bizim dünya ölçeğinde müşterilerimiz adına sakladığımız varlık büyüklüğü 30 milyar dolar civarında. Özetle saklama çok iyi bildiğimiz bir konu ve regülasyonun gereği neyse onu yapabilecek gücümüz ve niyetimiz var.