NÜKLEER SANTRALLARIN ENERJİ POLİTİKALARI İÇİNDE YERİ VE AKKUYU’DA GELİNEN SON DURUM Prof. Dr. A. Beril TUĞRUL
Ülkeler veya bölgeler için enerji politikaları, ilgilenilen coğrafya için enerji kaynaklarına sahip olunma veya olunmama şartlarına bağlı olarak, farklı enerji planlamaları kapsamında farklı yol haritalarının geliştirilmesiyle hayata geçirilmektedir. Bilindiği üzere, farklı enerji kaynaklarından yararlanılması söz konusudur. Ancak, her enerji kaynağının aynı oranda kullanıldığı da söylenemez. Farklı enerji kaynaklarından yararlanılarak farklı teknolojilerin uygulanmasıyla farklı enerji santrallarının geliştirilmesi mümkün olmuştur.
Enerji santralları çoğu kez, “Konvansiyonel Santrallar” ve “Alternatif Santrallar” olarak iki grupta ele alınarak incelenmektedir. Konvansiyonel Santrallar, esas itibariyle ekonomik olarak rekabet edebilen, kendini ispatlamış ve kapasite faktörü yüksek santrallar olup genellikle “Baz Santrallar” olarak nitelenmektedir. Bunlar; fosil yakıtlı (kömür, fuel oil ve doğal gaz) santralları ile nükleer santrallar olmaktadır.
Alternatif santrallar ise; (rüzgâr, hidrolik, güneş, jeotermal, biyoyakıt vb. gibi kaynakları kullanan) yenilenebilir enerji santralları ile hidrojen yakıtlı santrallar olmaktadır. Bu santrallar baz santral olma niteliği olmayan ve/veya ekonomik rekabet sorunları olan çoğu kez teşvik uygulanması gereken santrallardır.
Enerji Santrallarının Operatif Açıdan Değerlendirilmesi
Öte yandan enerji politikalarında, santral tercihleri yapılırken “Operatif Kriterler” olarak nitelenen bazı kıstasların değerlendirilerek seçimlerin yapılması benimsenmektedir. Böylelikle rasyonel bir enerji stratejisi geliştirilmesi mümkün görülmektedir. Operatif kriterler olarak; coğrafik, emre amadelik, ekonomiklik, teknolojik ve çevresel kriterlerden bahsedilebilir.
Operatif kriterlerin içinde yer alan “Coğrafik Kriter”, esas itibariyle yer seçimini ifade etmektedir. Bu bağlamda, enerji santralının ve kullanılan enerji kaynağının tipine bağlı olarak yer seçimi yön bulabilmektedir. Burada şunu da belirtmek gerekir ki; düşük alan kullanımı da doğal olarak santral kurulumunda istenen ve tercih edilen bir hususu oluşturmaktadır.
Operatif kriterler içinde yer alan “Emre Amadelik” kriteri santralların genellikle çalışma verimi ile ilgili olup, mevsimden ve günün saatlerinden ari olarak tam güçte istendiği anda devrede olmalarını ifade etmektedir. Emre amadeliği en iyi kapasite faktörü betimlemektedir. Emre amadeliği yüksek santrallar “Baz Santral” olarak nitelenmektedir ve enerji politikalarının oluşturulmasında öne çıkmaktadırlar.
Bir diğer Operatif kriter “Ekonomik Kriterler” olup, etkinliği önemle gözlenen faktörler grubudur denebilir. Ekonomik açıdan enerji santralarını mukayese ederken farklı ekonomik değerler açısından mukayese etmek gerekmektedir. Bunlar arasında; gecelik (overnight) maliyet, yakıt maliyeti, CO2 maliyeti, yıllık enerji maliyeti (levelised cost-LCOE) maliyetleri öne çıkmaktadır. Bir başka deyişle ekonomik kriter tek bir açıdan değil farklı ekonomik faktörler üzerinden değerlendirilmektedir.
Teknolojik açıdan bakıldığında ise, farklı tipteki güç santralları için farklı tercihler söz konusu olabilmektedir. Bununla beraber, santral kurulumunda (hangi tip enerji santralı olursa olsun) ileri versiyon santral tiplerinin tercihi santralların farklı açılardan risklerini azaltmakta ve dolayısıyla risk faktörünü düşürmektedir.
Çevre Kriteri açısından enerji santraları değerlendirildiğinde burada özellikle, sera gazları salımının olup olmadığının üzerinde durmak gerekmektedir. Bu bağlamda, sera gazları içinde CO2’in yeri ayrı bir önem arz etmektedir. Bu nedenle de günümüzde çoğu kez sera gazı salımı yüksek olan fosil yakıtlı santrallardan kaçınılmaya çalışılmaktadır. Bu bakımdan enerji politikalarında, sera gazı salımı olmayan veya az olan santrallar tercih edilmektedir.
Nükleer Santralların Operatif Açıdan Değerlendirilmesi
Nükleer güç santrallarının enerji politikaları içindeki yerini ve durumunu betimlemek amacıyla öncelikle, operatif kriterler açısından ele alarak değerlendirmek yerinde olacaktır. Bu bağlamda coğrafi kriter açısından konu irdelendiğinde çoğu kez pek çok ülkede uygun bir yer seçimine müsait yer bulunabilmektedir. Bir başka deyişle, yeterli su temininin sağlanabileceği (deniz, göl veya ırmak kenarı) hidrolojik, meteorolojik, sismolojik vb. gibi ölçütlere uygun bir yer seçimi yapılabilmektedir. Burada şunu özellikle belirtmek gerekir ki; aynı enerjiyi üretmek (üzere kurulacak nükleer enerji santraları ile diğer santrallar kıyaslandığında, nükleer santralların çok daha düşük bir alana gereksinim gösterdiği görülmektedir. Bir başka deyişle, nükleer santralların güç başına saha kullanımı düşük olmaktadır.
Emre amadelik açısından nükleer santralların irdelenmesi için farklı santralların Kapasite Faktörlerine bakmak gerekmektedir. “Kapasite Faktörü”, yalın bir ifadeyle, “yıl içinde tam güçte devrede kalma süreci oranını” ifade etmektedir. Nükleer santralların Kapasite Faktörü açısından en yüksek değere sahip olduğu gözlenmektedir. Bu bakımdan nükleer santrallar özellikle (süreklilikle enerji gereksinimi olan) gelişmiş ülkelerin kurduğu santrallar olmaktadırlar.
Operatif kriterler içinde bir diğer faktör, ekonomik kriter olup, etkinliği önemle gözlenen bir faktördür. Ekonomik açıdan enerji santraları mukayese ederken (yukarıda da belirtildiği üzere) farklı ekonomik kıstaslar açısından mukayese etmek yerinde olacaktır. Bir başka deyişle, gecelik (overnight) maliyet, ilk yakıt maliyeti, yakıt maliyeti, işletme maliyeti, yıllık enerji maliyeti (levelised cost-LCOE) maliyetlerine bakmak gerekecektir. Nükleer santrallar için ilk yatırım maliyetinin yüksek olmasına karşın üretilen güç başına yakıt maliyeti, işletme maliyeti düşük olmakta, reaktör çalışırken doğrudan sera gazı salımı yapmadığından CO2 maliyeti olmadığı görülmektedir. Bu bağlamda nükleer santrallar, yıllık enerji maliyeti açısından uygun olarak nitelenebilecek değerlere sahip olmaktadırlar. Bir başka deyişle, nükleer santrallar, ekonomik baz santrallar arasında yer almaktadır.
Teknolojik kriter açısından, nükleer santrallar (belki de hiçbir diğer santral tipinde uygulanmadığı kadar) ileri teknoloji kullanılarak tasarımlanan ve kurulan santrallar olmaktadır. Özellikle nükleer güvenlik açısından bu husus önemlidir. Bu durum maliyetleri arttırmakla beraber nükleer güvenlikten taviz verilmemekte, ancak yüksek güçlerde kurulabilmesiyle diğer santrallarla rekabet edebilmektedir.
Çevre açısından bakıldığında ise başta CO2 olmak üzere sera gazı salınımına neden olmadığı için nükleer santrallar önemli bir avantaja sahip olmaktadır. Nitekim son olarak Avrupa Birliği (AB), nükleer santralları “Yeşil Enerji” grubuna almış bulunmaktadır.
Türkiye’de Nükleer Enerji Kurma çalışmaları
İkinci dünya savaşından sonra nükleer teknolojinin gelişimi ve nükleer enerjinin barışçıl kullanımında yaşanan önemli gelişmelerle birlikte Türkiye’de de nükleer enerji konusunda bazı gelişmeler yaşanmıştır. Bu bağlamda Nükleer santral kurma fikri, Türkiye’de 1950’li yıllardan itibaren gündeme getirilmiş ancak 20. Yüzyıl boyunca santral kurulması konusunda 4’ü resmi açılım ve iki kez de niyet ve planlama yaklaşımı bağlamında olmak üzere girişimler olmuş ancak önemli bir aşama kaydedilememiştir. Bir başka deyişle, birçok kez harekete geçilmiş olmasına rağmen ertelenen ve/veya iptal edilen ihalelerle 2010 yılına kadar yarım asırdan fazla bir sürede istenen sonuca ulaşılamamıştır.
Bütün bu başarısız girişimlerden sonra, Rusya Federasyonu ile “Yap-İşlet” modeli bağlamında 12 Mayıs 2010 tarihinde imzalanan işbirliği anlaşması ile Mersin-Akkuyu’da nükleer güç santralinin kurulması süreci başlamıştır. Aralık 2010’da da konuya ilişkin bir proje firması kurulmuştur. Akkuyu santralına ilişkin “Yer Seçimi Lisansı” yenilenmiş ve ayrıca Aralık 2011’de ÇED (ÇEvre Değerlendirme) Raporu da Türkiye Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca onaylanmıştır. Böylelikle Türkiye’nin ilk nükleer santralı kurulum faaliyetlerine yol verilmiştir.
Akkuyu Nükleer Güç Santralı
Akkuyu’da kurulacak Nükleer Güç Santralı (NGS) her biri 1200 MWe güçte dört üniteden oluşmakta olup Rus yapımı VVER tipi Basınçlı Su Reaktörü tipinde hayata geçirilmektedir. Böylelikle Akkuyu Nükleer Güç Santralı, dört ünitesiyle birlikte toplam 4800 MWe güç üretecektir ve santralların ömrünün 60 yıl olması planlanmaktadır.
Akkuyu projesinde yerli katkının olabildiğince fazla olması da benimsenmiş bulunmaktadır. Hafriyat ve yardımcı sistemler kapsamında projenin başından itibaren bu konunun gözetilmiş olduğu söylenebilir. Bu bağlamda sahaya ilişkin ilk temel atma töreni Nisan 2015 de bir Türk firma tarafından üstlenilen (yardımcı sistemler kapsamında) deniz yapılarına ilişkin olarak gerçekleştirilmiştir.
EPDK tarafından da Haziran 2017’de 49 yıllığına Akkuyu NGS’ye elektrik üretim lisansı verilme işlemi tamamlanmıştır. Takiben Ekim 2017’de ilk üniteye ilişkin inşaat izni alındıktan sonra Aralık 2017’de sahada geniş çapta şantiye çalışmaları başlamıştır. Daha sonra birinci ünite için “İnşaat Lisansı”nın alınmasını takiben 3 Nisan 2018’de Akkuyu NGS’nin 1. ünitesinin temel atma töreni Rusya ve Türkiye Devlet Başkanlarının katkısıyla gerçekleştirilmiştir. Böylece ilk üniteye ilişkin ana inşaat başlamıştır.
Ayrıca, ağır ve hacimli ekipmanların taşınmasında kullanılacak Akkuyu mevkiindeki limanın doğu terminal inşaatı da tamamlanmıştır. Mayıs 2019’da ise “Liman İşletme İzni” Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı tarafından verilmiştir. Takiben Ağustos 2019’da büyük ve ağır ekipmanların yerlerine yerleştirilmesinde kullanılacak 3000 ton kapasiteli (paletli özel bir) vinç sahaya getirilmiş ve montajı tamamlanmıştır.
Akkuyu NGS İnşaatında Gelinen Durum
Saha düzenlemeleri yapıldıktan sonra, Akkuyu NGS’nin 1. Ünitesinin ilk büyük ekipmanı olan “Kor Tutucu” sahaya getirilmiştir. 150 ton mertebesinde ağırlığa sahip bu ekipman “+3. Nesil” olarak nitelenen gelişkin konvansiyonel nükleer santrallara ilişkin pasif güvenlik sistemlerinin en önemli elemanını oluşturmaktadır. Bu bakımdan santralın nükleer güvenlik açısından güvenilirliğini sağlayacak bir yapı yerini almıştır.
Takiben, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin birinci güç ünitesine ait (yaklaşık 320 ton ağırlığında olan, yapımı 3 yıl süren ve hidrolik testleri de yapıldıktan sonra) reaktör basınç kabı, inşaat sahasına getirilmiş ve yerine yerleştirilmiştir. Daha sonra 1. Ünitenin buhar jeneratörleri sahaya ulaşmıştır. Böylelikle, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin 1. Ünitesinin en önemli parçaları Akkuyu’ya ulaşmıştır.
İlk üniteye ilişkin büyük elemanların gelmesi ve genel yerleşiminin tamamlanmasıyla birlikte birinci ünitenin çift katlı özel bir yapı olarak inşa edilen “Dış Güvenlik Kabuğu”nun ikinci katmanının montaj işleminde önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Bir başka deyişle, inşaatın bu aşmasında Dış Güvenlik kabuğunun ikinci katının inşasına geçilmiştir. Daha sonra yakıt yüklemeleri ve iç ekipmanların taşınmasında kullanılacak Kren vincinin de konuşlandırılmasından sonra bu üniteye ilişkin kubbe yapısı da tamamlanmıştır. Akkuyu NGS ilk ünitesine ilişkin türbin binası inşaatında da hayli ileri safhaya gelinerek tamamlanma aşamasına gelinmiştir. Bu bağlamda buhar türbinine monte edilecek “Kondansör”e ilişkin bazı parçaların da tamamlanarak Akkuyu’ya gönderildiği ifade edilmiştir.
Akkuyu NGS’de ilk üniteye ilişkin son olarak önemli bir aşama daha kaydedilmiştir. Bu üniteye ilişkin olarak ilk parti nükleer yakıt Nisan 2023’te sahaya gelmiş bulunmaktadır. Nükleer Yakıtın Teslimi Töreni ise 27 Nisan 2023 tarihinde Akkuyu sahasında yapılmış ve böylelikle resmi teslim gerçekleştirilmiştir. Türkiye ve Rusya Devlet Başkanlarının Video Konferans yoluyla katıldığı bu Tören’de Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü de yer almıştır.
Akkuyu Nükleer Güç Santralının 1. Ünitesinde Gelinen Son Durum
Türkiye ve Rusya Devlet Başkanlarının verdiği resmi onayla “Zenginleştirilmiş Uranyum” içeren nükleer yakıtlar “Taze Yakıt Depolama Tesisi”ne alınmıştır. Takiben Akkuyu NGS sahasında barış için atom bayrağı göndere çekilmiştir. Bu bağlamda Rosatom Genel Müdürü tarafından, T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’na yakıtların uygun olarak teslim edildiğini teyit eden bir sertifika plaket (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Genel Direktörü’nün şahitliğinde) takdim edilmiştir. Böylelikle, Akkuyu sahası “Nükleer Tesis” niteliği kazanmış olmaktadır.
Nükleer Tesis; “Nükleer güvenlik ve emniyetin göz önüne alınması gerektiği tespit edilen, nükleer maddelerin üretildiği, işlendiği, kullanıldığı, bulundurulduğu, yeniden işlendiği, depolandığı veya bertaraf edildiği her türlü tesis” olarak tanımlanmaktadır. Bir başka deyişle, artık Akkuyu’da oluşan yapılar ve saha, nükleer güvenlik açısından farklı bir bakış açısıyla denetlenecek tesis nitelemesiyle değerlendirilecektir. Bir başka deyişle, Akkuyu artık nükleer tesis olarak dünya ölçeğinde önem kazanmış olmaktadır. Dolayısıyla Akkuyu NGS’nin birinci ünitesinde, önümüzdeki süreçte yakıt yükleme işlemine de geçilmesi ve “İşletme Lisansı”nı alma aşamasına da gelmesi beklenmektedir.
Akkuyu NGS’de 1. Ünite dışında diğer ünitelere ilişkin olarak da inşaatları konusunda önemli gelişmeler kaydedilmekte olduğu gözlenmektedir. Bilindiği üzere, İkinci ünite için 30 Kasım 2018 tarihinde “İnşaat Çalışmalarına Başlama İzni” alınmış ve Ocak 2019’da 2. Güç ünitesi tesisleri için temel kazı çalışmaları da başlamıştır. Takiben, 2. Güç ünitesi temel beton dökme çalışmaları 8 Mart 2019 tarihi itibariyle bitirilmiş ve 2. Üniteye ilişkin kor tutucu da tamamlanmış bulunmaktadır. İlaveten, 2. Üniteye ilişkin önemli nükleer reaktör sistem ve ekipmanlarının içinde yer aldığı Dış Güvenlik Kabuğu yapısının inşaatında ve bu ünitenin Türbin binasına ilişkin olarak da önemli ilerlemeler sağlanmakta olduğu gözlenmektedir.
Akkuyu NGS Ünitelerinde Gelinen Durum
Akkuyu Nükleer Güç Santralı’nin 3. ve 4. ünitesi için de “İnşaat Lisansı” alınmış bulunmaktadır. Üçüncü ünitenin Dış Güvenlik Kabuğu’nun ve türbin binasının inşaatında da ilerleme sağlandığı gözlenmektedir.
Son olarak 4. ve son üniteye ait olarak da “İnşaat Lisansı” verilmiş bulunmaktadır. Akkuyu NGS’nin 4. Ünitesinde de zemin düzenlemesini takiben inşaat çalışmalarında yol alındığı görülmektedir Bir başka deyişle Akkuyu NGS projesinde yer alan 4 güç reaktörü ünitesinin hepsi için “İnşaat Lisansı” alınmış olmaktadır.
Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin inşaatının tüm aşamaları Nükleer Düzenleme Kurumu tarafından takip edildiği gibi uluslararası bağlamda da kontrol edilmektedir. Bir başka deyişle inşaat bütünüyle nükleer güvenlik başta olmak üzere farklı yönlerden denetlenmektedir.
Bunlardan ayrı olarak, Akkuyu Nükleer Güç santralında istihdam edilecek nitelikli Türk elemanların yetiştirilmesi de bir diğer önemli konuyu oluşturmaktadır. Bilindiği üzere Türkiye’den Rusya’ya konuya ilişkin eğitime gönderilen 150 kadar öğrencinin mezun olduğu ve Akkuyu’da işbaşı yaptıkları ifade edilmektedir. İlgili, lisans ve lisansüstü eğitimlerde öğrenci yetiştirilmeye devam edilmekte olup önümüzdeki süreçte de konuya ilişkin öğrenci yetiştirilmesinin süreceği ifade edilmektedir.
Sonuç
Görüldüğü üzere, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Kuruluş yılı olan 2023 yılı için önemli hedef konmuş olan Akkuyu Nükleer Güç santralının birinci Ünitesinin inşasında hayli önemli aşamalar kaydedilmiş bulunmaktadır. İlaveten bu üniteye ilişkin çalışmaların yoğun şekilde devam ettiği de anlaşılmaktadır. Fazla olarak, Akkuyu NGS’de yer alan dört ünitenin hepsinin inşaat lisansı alınma işlemleri tamamlanmış olup (farklı aşamalarda olsalar da) tüm üniteler için inşaat çalışmaları sürmektedir.
Burada özellikle vurgulamak yerinde olacaktır ki; Akkuyu NGS’nin tamamlanması ve hayata geçirilmesiyle Türkiye (emre amade) baz santral kapsamında yüksek güç üretebilen santrallara sahip olmuş olacaktır. Akkuyu’da dört ünitenin de devreye girmesiyle ülkenin elektrik ihtiyacının (tek başına) % 10’a yakınını karşılayabileceği öngörülmektedir. Dolayısı ile Akkuyu NGS’nin Türkiye’nin elektrik tedarikinde önemli bir yeri olacaktır.
Öz olarak belirtilmek gerekirse; Akkuyu NGS’nin hayata geçirilmesiyle, ileri teknoloji bir santral kurulumu ile lisanslanmasına ilişkin deneyim elde edinilmiş olacak ve santralların emre amadelik bağlamında elektrik üretimi sağlayacağından Türkiye baz santral edinme konusunda sahip olacağı kazanım ile enerji arz güvenliği açısından önemli bir aşama kaydetmiş olacaktır.TEMMUZ2023