RUSYA’NIN OLASI ENERJİ POLİTİK HAMLELERİ

Prof. Dr. A. Beril TUĞRUL

Rusya dünyadaki etkin ülkelerden biri olup, son olarak yaşanmakta olan Ukrayna krizi ile hemen tüm dünya ülkelerinin gündeminde sıkça yer almaktadır. Bilindiği üzere Ukrayna’nın, Avrupa Birliği (AB)’ne ve NATO’ya girmek istemesi ve bu konuda ısrar etmesiyle durumun Rusya tarafından tehdit olarak algılanması büyük bir gerilimin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Söz konusu gerilimli şartlar sonucunda 24 Şubat 2022 tarihi itibariyle de Rusya’nın Ukrayna sınırlarından girmesiyle birlikte durum sıcak çatışmaya dönüşmüştür.  

Bütün bu yaşananlar ve bundan sonraki olası gelişmeler ve özellikle olabilecek enerji politik hamleler hem bölgesel ve hem de küresel bazda önem arz etmektedir. Burada önemle takip edilmesi gereken husus önemli bir petrol ve doğal gaz ihracatçısı olan Rusya’nın alabileceği tavır ve uygulamaya koyabileceği hamleler olmaktadır. Tüm bu konulara girmeden önce, olası hamleleri analiz etmeye ışık tutması bağlamında Rusya’ya ilişkin bazı bilgileri vermek yerinde olacaktır.

17 Milyon m2’nin üzerindeki yüzölçümüyle, coğrafi olarak dünyanın en büyük ülkesi olan Rusya, dünyanın yaşanabilir toprakları bağlamında yaklaşık sekizde birini kapsamaktadır. 145 milyon dolayındaki nüfusuyla dünyanın 9. kalabalık ülkesi olmakla beraber nüfus yoğunluğu km2 başına 8 kişi ile 241 ülke arasında 221. sırada yer almaktadır. Görüldüğü üzere demografik olarak (Sibirya gibi iklimsel açıdan yaşanması zor toprakları barındırması nedeniyle) hayli tezat teşkil edecek özelliklere sahiptir.

Esas itibariyle Kuzey Asya’nın tamamı ile Doğu Avrupa bölgesinde yer alan bu ülke 9 saat dilimlik bölgede yer almaktadır. Böylesi geniş topraklarda farklı çevresel ve iklimsel koşullar görülmektedir. Siyasi olarak federasyon yapılanmasına sahip olup 7 Federal bölge ve 21 cumhuriyet bölgesi ile oblast olarak nitelenen 46 bölgeden oluşmaktadır (Şekil 1). Slav ırkına mensup olan Ruslar genellikle ülkenin batı bölgesinde yaşamaktadırlar. Farklı etnik gruplardan bahsedilse de Türk kökenli gruplar, nüfus içinde (toplamı 50 milyonun üzerinde olmak üzere) önemli yer tutmaktadır ve genellikle İslam dinine mensupturlar. Ayrıca, nüfus artış oranı yüksek olan grubu oluşturmaktadırlar.

Şekil 1 Rusya

 

Tarihsel olarak bakıldığında ise ilk çağlardan bu tarafa bu büyük topraklar üzerinde farklı Türk toplulukları yaşamıştır. Bunlar arasında; Sakalardan İskitlere, Tatarlardan Kazaklara kadar farklı Türk toplulukları sayılabilir. Günümüzdeki Rusya, varlığını M.S. 9. Yüzyılda kurulan Kiev Knezliği’ne dayandırmaktadır. (Bilindiği üzere, Ukrayna da kuruluşunu Kiev Knezliği’ne bağlamaktadır.)  Daha sonra Moskova Knezliği ortaya çıkmış olup çarlıkla yönetilen Rusya İmparatorluğu’na dönüşmüştür.

1997 Bolşevik İhtilalinden sonra Çarlık Rusyası, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetliği Birliği (SSCP)’ne dönüşmüş ve II. Dünya Savaşı sonrasında Bipolar (İki Kutuplu) dünyanın iki kutup ülkesinden biri durumuna gelmiştir. 1991’de SSCB dağılınca, SSCB’nin topraklarının büyük bir kısmında Rusya Federasyonu oluşmuştur. Halen de Rusya, (SSCB gibi süper bir ülke olmasa da) dünyanın önde gelen ülkelerinden biri konumuna sahip bulunmaktadır. Bununla beraber son yıllarda Rusya’nın tekrar SSCB dönemindeki gücüne erişme eğiliminde olduğu da gözlenmektedir denebilir.

Askeri olarak ise, bipolar dönemde SSCB, (Batı Güvenlik Paktı olan NATO’ya karşı yapılanan) “Varşova Paktı”nın lider ülkesi konumunda olmuştur. SSCB’nin dağılmasını takiben Varşova Paktı da dağılmıştır. Günümüzde Rusya, kendisinden başka Kazakistan, Kırgızistan, Belarus, Tacikistan ve Ermenistan’ın yer aldığı “Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü”nün önemli ülkesi durumundadır. Bilindiği üzere söz konusu bu örgüt, 2022 başında Kazakistan’da yaşanan olaylarda, Kazakistan’ın çağrısı üzerine (Rusya’nın başatlığında) duruma hızla müdahil olmuştur.

 

Rusya’nın Enerji Politik Önemi

Rusya sahip olduğu yeraltı ve yerüstü kaynaklar açısından hayli zengin bir ülkedir. Fazla olarak Rusya doğal kaynaklar açısından da dünyanın zengin ülkelerinden biri durumundadır. Enerji kaynakları dışında sahip olduğu yeraltı kaynaklarından önemlileri; boksit bor, altın, demir, elmas, platin, krom, fosfat, mika, kurşun, bakır, grafit, çinko, gibi madenlerdir. Önemli rezervleri Şekil 2’de görülmektedir.

Şekil 2 Rusya’nın Önemli Rezervleri

Dünya’nın yaklaşık %40 demir rezervlerine sahiptir. Rusya’nın (enerji kaynaklarıyla beraber) bilinenlerle beraber öngörülen yeraltı zenginliklerinin değeri 30 trilyon USD mertebesinde olduğu ifade edilmektedir.

Enerji kaynakları olarak fosil yakıtlara, bir başka deyişle önemli miktarlarda petrol, doğal gaz ve kömüre sahiptir. Şunu belirtmek gerekir ki; Rusya’da, dünyanın en büyük doğal gaz rezervleri ile sekizinci büyük petrol rezervleri ve ikinci büyük kömür rezervleri bulunmaktadır.

Enerji kaynaklarının ticareti açısından Rusya ele alındığında; Rusya dünyanın ikinci büyük doğal gaz üreticisi olup, küresel bazda dünyanın önde gelen doğal gaz ihracatçısıdır. Bilindiği üzere doğal gaz, iklim değişikliği konusu önemle gündeme geldiğinden beri fosil yakıtlar içinde daha öne çıkmış bulunmaktadır. Bu bakımdan Rusya’nın sahip olduğu doğal gaz rezervleri ve bulunduğu bölgeler de bu bağlamda giderek önem kazanmış bulunmaktadır (Şekil 3).

 

Şekil 3 Rusya’nın Doğal Gaz ve Petrol Bölgeleri Bağlantıları

 

Fazla olarak Rusya, dünyanın en büyük petrol üreticisi ve ihracatçısı durumundadır. Bu bağlamda, enerji politik açıdan hem sahip olduğu enerji kaynağı rezervleri ve ilaveten enerji kaynağı ticaretindeki yadsınamaz yeri nedeniyle Rusya’nın “Enerji Süpergücü” olarak nitelendiği de gözlenmektedir.

Ayrıca, dünyada ilk nükleer güç santralını inşa eden ülke Rusya olmuştur. Halen de Rusya nükleer güç santralı kurulması konusunda önemli bir kurucu ülke durumundadır. Nitekim, Türkiye’de de her biri 1200 MWe gücünde 4 üniteden oluşan (toplam 4800 MWe gücünde olacak olan) Akkuyu Nükleer güç santralını Rusya inşa etmektedir.   İlaveten, dünyanın üçüncü büyük elektrik üreticisi ve beşinci büyük yenilenebilir enerji üreticisi durumundadır. Yenilenebilir enerji içinde gelişmiş hidrolelektrik santrallar önemli yer tutmaktadır.

Rusya ekonomisinde petrol ve doğal gaz satışı başat role sahip bulunmaktadır. Doğal gaz rezervlerinin toplamı 48 trilyon m3 olarak tahmin edilmektedir. Yıllık doğal gaz üretimi ise 600 milyar m3 mertebesindedir. Rusya’nın Ukrayna krizi öncesinde en büyük doğal gaz alıcıları; Almanya, İtalya, Fransa, Finlandiya ve Türkiye olup, üretiminin üçte birini bu ülkelere ihraç etmekteydi.

Öte yandan (Ukrayna krizinden önce) Rusya, dünya petrol üretiminin yaklaşık %10’unu gerçekleştirmekteydi. Petrol ihracatının önemli bir kısmını Baltık Denizi ve Karadeniz’deki terminal limanlar aracığıyla yapmaktadır.

 

 

 

Ukrayna Olayları Sonrasında Rusya’nın Olası Enerji Politik Stratejisi

Bilindiği üzere, (Ukrayna savaşı öncesinde) Rusya’nın petrol ve doğal gazının Avrupa’ya geçişini sağlayan ana arter enerji hatlarının bulunduğu esas ülke (daha önceleri SSCB içinde yer alan) Ukrayna idi. Bu ülkenin AB ve NATO’ya girme isteğini, kendisi için tehdit gören Rusya’nın Ukrayna’ya girmesiyle siyasi açıdan olduğu kadar enerji politik ve ekonomik açıdan da kritik süreçler yaşanır olmuştur.

Birçok Batı ülkesinin, Rusya’ya hayli ağır ekonomik yaptırımlar uygulama kararı almaları ve de petrol ve doğal gaz alımlarına kısıtlama getirmeleri enerji politik dengeleri önemli ölçüde etkilemiştir ve halen de etkilemektedir. Rusya petrolü ve özellikle de doğal gazının önemli alıcısı olan AB ülkeleri her ne kadar tümüyle alımlarını durduramamışlarsa da kısıtlamaya çalıştıkları ve farklı tedarik alternatifleri aradıkları gözlenmektedir.

Başlangıçta ekonomik yaptırımlarla birlikte etkin olduğu görülen enerji alım kısıtlamaları Rusya’yı etkiliyor gibi görünmüşse de bazı ara çözümler bulunması söz konusu olmuştur.  Rusya’nın rubleyle enerji kaynaklarını satacağını açıklamasıyla da Ruble’deki düşüşü durdurmuş görünmektedir. Enerji politik açıdan, Ukrayna’daki sıcak çatışma nedeniyle Rusya’dan alımlar kısıtlansa da (petrol ve doğal gaz fiyatlarının misliyle artış göstermesi sonucunda) Rusya’ya para girdisini düşürememiştir.

Bununla beraber AB’nin, farklı dünya bölgelerinden petrol ve doğal gaz alımını öncelemesine ilişkin hamleler yaptığı gözlenmektedir. İlaveten pahalı da olsa başta ABD’den olmak üzere LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) alımını artıracağını duyurması, üzerinde durulması gereken enerji politik stratejiler olarak nitelenebilir. Bu durum, önümüzdeki dönem içinde Avrupa’nın, enerji politik bağlamda Avrasya’dan enerji kaynağı temini için farklı alternatifleri değerlendirileceğinin göstergesi olarak kabul edilebilir.

Rusya için ise, AB pazarı tamamıyla bitmeyecek veya bitemeyecektir. Ancak azalacağı anlaşılmaktadır. Bu durumda, Rusya’nın yeni pazarlar aramak yönünde hamleleri olabilecektir. Böylesi hamlelere ilişkin bazı ipucu gelişmeler de şimdiden kendini göstermiştir bulunmaktadır.      

Bunlardan biri ve önemlisi, Ukrayna’da sıcak çatışmalar fiilen başlamadan hemen önce Pekin Olimpiyatları’na giden Rusya Devlet Başkanı’nın burada Çin ile imzaladığı enerji ile ilişkili anlaşmalardır. Böylelikle, Ukrayna topraklarına girme kararında olan Rusya’nın, Avrupa pazarına enerji satışının azalacağını göz önüne alarak bir ön hamle aldığı söylenebilir. Bu bağlamda, Rusya ile Çin arasında yeni enerji hatlarının çekilmesi de söz konusu olabilecektir.

Bir diğer hamle, Rusya’nın, (Ukrayna krizinden sonra enerji fiyatlarının önemli ölçüde yükselmiş olmasına karşın) Hindistan’a hayli uygun fiyattan petrol satışına başlamasının olduğu ifade edilebilir. Böylelikle, dünyanın nüfusu en fazla olan ve ayrıca büyüme hızları en yüksek ülkeler arasında yer alan Çin ve Hindistan’a enerji satışı ile Rusya ekonomisinin en önemli girdisini oluşturan enerji kaynağı ihracatını devam ettirmeyi hedeflemiş olduğu anlaşılmaktadır.

Öte yandan Rusya, Ukrayna’daki stratejisini bu ülkenin doğusu ve güneyine hâkim olma üzerine kurduğu gözlenmektedir. Bu bağlamda Azak Denizi’ni Rus gölü haline getirme hamlesini gerçekleştirmekte olduğu gözlenmektedir. İlaveten Ukrayna’nın önemli limanı Odessa’ya yönelik atakları da stratejik açıdan önem taşımaktadır. 2014’te Kırım’ı da ilhak ettiği düşünülürse, Rusya’nın Karadeniz enerji politiğinden vazgeçmek istemediği söylenebilir. Böylelikle, Karadeniz’in kuzeyinde deniz ticaretine ve dolayısıyla enerji satış trafiğine de kuvvetle etkin olmak istediği anlaşılmaktadır.

Burada Türkiye açısından da önemli durumlar söz konusu olabilecektir. Türkiye Karadeniz üzerinden Mavi Akım ve Türk Akım 1 ve Türk Akım 2 ile Rusya’dan doğrudan doğal gaz almaktadır. Mavi Akım ve Türk Akım 1 Türkiye’nin kendi doğal gaz gereksinimini karşılamak üzere, Türk Akım 2 ise Balkanlar ve Avrupa bağlantılı doğal gaz satışı için çekilmiş hatlardır. Özellikle Türk Akım-2 üzerinden Rusya kaynaklı olmakla beraber AB ülkelerine dolaylı bir satış sağlanabilir. Ayrıca bu hatlarla alınan doğal gaz yeni anlaşmalarla “Güney Gaz Koridoru (Güney Kafkasya+TANAP+TAP Hatları)” üzerinden de Avrupa’ya gönderilebilir.

Bunlardan ayrı olarak Rusya’nın Pasifik’te de hamle yaptığı gözlenmektedir. Şöyle ki; Rusya pasifik kıyılarında, var olan bir LNG terminaline ilaveten bir LNG terminal projesini daha hayata geçirme aşamasındadır. Bir başka deyişle, Pasifik yoluyla dünya pazarlarına doğal gazı pazarlama yönünde önemli bir hazırlık içinde olduğu ifade edilebilir.

Nitekim Mart 2022’de (Ukrayna’da sıcak çatışmalar devam ederken) Kuril Adaları civarında bir askeri tatbikat gerçekleştirmiştir. Bilindiği üzere (Kamçatka yarımadasından itibaren Japonya’ya doğru yer alan bir dizi ada olan) Kuril Adaları konusunda Japonya ile arasında II. Dünya savaşı sonrasından bu yana sorunlar bulunmaktadır. LNG satışını kontrol edebilecek konumda olan (tam da) bu bölgede Rusya tarafından askeri tatbikat düzenlenmesi önemli bir enerji politik hamlenin askeri yönünü oluşturduğu söylenebilir.

Bütün bunlara ilave olarak, iklim değişikliği şartlarının yaşanıyor olmasıyla kuzey kutup bölgesindeki buzulların eriyor olması nedeniyle arktik bölgesi ticari açıdan giderek önem kazanmaktadır. Arktik üzerinden ticaret zaten 2000’li yıllarla beraber gündeme gelmekteydi. Ancak, günümüz şartlarında enerji politik olarak daha da öne çıkacağı söylenebilir. Zira, Arktik bölgesinde oluğu düşünülen doğal gaz ve petrol rezervlerinin (Şekil 3) çıkartılması öncelik kazanabilecektir. İlaveten Arktikte ve Rusya karasındaki rezervlerin Arktik denizi üzerinden dünya açık denizlerine ulaşması mümkün kılınabilecektir. Böylece, Rusya’nın enerji kaynaklarını Arktik denizi üzerinden dünya pazarlarına ulaştırması olası görünmektedir.

Fazla olarak, Rusya kendisine yaptırım uygulamayan ülkelerle ortaklıklar kurma yoluyla doğrudan olmasa da enerji kaynaklarını pazarlamayı denemesi mümkündür. Bu bağlamda Türk Devletleri Teşkilatı ve bu Teşkilata mensup ülkelerin de bu senaryoda yerlerini almaları beklenebilir.

 

Sonuç

Açıklananlar doğrultusunda görüldüğü üzere, Ukrayna gerilimi ile başlayan ve savaş şartlarının oluşmasıyla tırmanan olaylar silsilesi, enerji politik açıdan önemli değişimlere ve değişikliklere sebep olabilecek gibi görünmektedir. Avrupa’nın, Rusya’dan enerji kaynağı almasının sıfırlanmasının çok da kolay olmadığı söylenebilir. Bununla beraber, anlaşılan odur ki; kömür alımı sıfırlanabilecektir. Petrol alımının sınırlandırılması da bir miktar mümkün olabilir. Ancak, doğal gaz alımının çok düşürülmesi AB için sorunlar ifade edecek gibi görünmektedir. Bununla beraber, azaltılmasının hep gündemde olacağı da ifade edilebilir.

Buna karşın Rusya’nın yeni enerji-politik hamleleri olabileceği de anlaşılmaktadır. Nitekim bu konuya ilişkin bazı ipucu veren gelişmeler de gözlenmektedir. Örneğin, Rusya’nın pasifikte etkinliğini arttırdığı, Japonya ile sorunlu bölge olan Kuril adaları civarında tatbikat yaptığı, Kamçatka’da da benzer aktiviteleri göze çarpmaktadır.

Çin ile yaptığı yeni enerji anlaşmaları da bu bağlamda sayılabilir. Ayrıca Hindistan’a ve fazla olarak kendisine yaptırım uygulamayan ülkelere uygun fiyatlarla petrol satışı yapabileceği haberleri de gündeme yansımaktadır. İlaveten Rusya’nın çıkış bölgelerinden biri olan Baltık Denizi’nin bir NATO etkin bölgesi olmasına karşı gösterdiği tepki de bu bağlamda nitelenebilir.

Öz olarak, dünyanın en büyük kara yüzölçümüne sahip olan Rusya’nın, Pasifik’ten Baltık Denizi’ne, Karadeniz ve Hazar Denizi’nden Arktik’e uzanan topraklarında farklı enerji politik hamleler kendini göstermeye başlamış olup bu kapsamda önümüzdeki dönemde bu bölgelere komşu ve/veya ilişkili olan (Türkiye’de dahil) ülke ve bölgelerde farklı gelişmeler yaşanabileceği ve bu ülkelerin de yeniden tesis edileceği anlaşılan enerji-politik denge yapılanmaları içinde konumlarını gözden geçirmelerinin gerekeceği izlenimi edinilmektedir. TEMMUZ 2022