Sadece ABD pazarına yönelik yatırımlar çılgınlık olur
ABD ile ticaretin 100 milyar Dolar’a çıkarılması için yapılan görüşmeler karşılıklı iyi niyet açıklamaları ile devam ediyor. Yapılan görüşmeler sonrası alınan kararların hayata geçip geçirilemeyeceğini ise zaman gösterecek. Gündem ABD ile ticaret olunca, ABD ile ticari ilişkilerde deneyim sahibi insanlardan biri olan Borusan Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent Demircioğlu ile bir araya gelerek hem ABD ile ticari ilişkileri hem de Borusan Holding’i konuştuk.
Asım Bey’in hatıratına bakınca Türkiye’nin demir çelik sektörünün de geçmişini görebiliyorsunuz. O dönemlere tanıklık etmiş biri olarak bugün yaşanan süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye büyüme hırsıyla geri ödemesi çok uzun süren yatırımlar yaptı. Dolayısıyla kısa zamanda geri dönüşümü olan ticari mallar yerine hep ağır yatırımlar yaptık. Bu huyumuzdan da vazgeçmediğimiz sürece bugünkü sorunları 15 yıl sonra da yaşarız. Tüneller konusunda tamam ihtiyaç vardı, fakat havalimanlarına ihtiyaç var mıydı? Ekonomistlere göre Atatürk Havalimanı 15 milyon dolar seviyesindedir, böyle bir varlık çöpe atılabilir mi? Bugün İstanbul Havalimanı’nın değerine 8 milyon dolar seviyesinde deniliyor. 15 milyon Dolar’ı da eklediğinizde böyle bir bütçe kısa sürede geri gelemez. Bu şekilde devlet harcama yaparsa, özel sektör böyle harcamalar yaparsa elbet sorun olur. Bu kadar enerji yatırımı yapılır mı? Dağıtım şebekeleri özelleştirildi, fakat devlet özelleştirmeden önce bütün alt yapı yatırımlarını bitirmişti, artık amortismanı yoktu. Ona göre bir maliyeti vardı. Fakat özelleştirmeden alan firmalar üstüne kendi amortismanını koydu, faizini koydu ve dolayısıyla elektrik fiyatlarının artmasına neden oldular. Bir de özelleştirmeden herkes yüksek fiyatlarla bu işletmeleri aldılar. Eğer biz kafalarımızı değiştirmezsek 15 yıl sonra yine aynı sorunları yaşamaya devam edeceğiz. Türkiye’de son 10-15 yıldır doğru dürüst bir sanayi yatırımı bulunmuyor. Milli gelirdeki sanayi üretiminin payı %15 seviyesine düşmüş. 2006-2007 yıllarında bu oran %24 seviyesindeydi.
Şuanda Volkswagen Türkiye’de yatırım yapmak istiyor.
Bu konuda bize de gelen bilgilere göre yatırım konusunda Türkiye’yi seçtikleridir. Manisa konusunda da anlaşıldığı belirtiliyor. Volkwagen aynı zamanda Ford ile de anlaşma yaptılar. Böylelikle Ford’ta yatırım yapacaktır. Ortalama 300-400 bin civarında otomotiv sektöründe ek üretim oluşacaktır. Türkiye otomotiv konusunda ÖTV’yi arttıra arttıra altın yumurtlayan bir tavuğu kesti. Otomotiv sektöründe ÖTV yarı yarıya düşsün Volkwagen gibi iki tane daha yatırım gelirdi. Yatırımcılar ürettikleri ürünleri sadece ihracat yapmak istemez, bu konuda iç pazardaki hareketlilikte önemlidir. Üretiminin en az %30 seviyesini iç pazara satmak isteyecektir. Fakat bu durumda da biz trafikte ne yapacağız onu da bilmiyorum.
Bu noktada yol yapımlarına ihtiyaç var diyebiliriz sanırım. Bu açıdan yapılan yatırımlar da bir açıdan denklem oluşturuyor sanırım.
Ekonominin temeli kaynaklar sınırlı ihtiyaçlar ise sonsuzdur. Bütün mesele kaynakların iyi tahsis edilmesidir. 15 sene sonra bir ekonomik sorunla karşılaşıyorsak kaynakların tahsisini iyi yapamadığımızı gösteriyor.
ABD Ticaret Bakanı Türkiye’yi ziyaret ettiler, 100 Milyar dolarlık hedefler belirlendi, fakat konuşulan sektörlerin içinde demir çelik yer almıyordu. Demir çelik sektörü olmadan bu hedefleri yakalayabilir miyiz?
Şuanda ABD ile Türkiye arasında demir çelik konusunda bir kota görüşmesi başlatıldı. ABD, gümrük vergisi ile beklediği sonucu alamamış görünüyor. Çünkü ABD’de demir çelik fiyatları yükseldi fakat halen ithalat devam ediyor. Bu nedenle başta Kore olmak üzere ülkelere kota vermeye başladılar. Bu durum bizler açısından iyi olabilir, eğer makul bir seviyede kota verirlerse avantajlı oluruz. Bu işin gerçekçi çözümü ara malı ürünlerde artık pazarınız neredeyse orada üretim yapacaksınız. Türkiye’de bir demir çelik fabrikası daha kurup şartları zorlayarak ihracat yapamıyorsunuz. Bu metot yürümüyor. Özellikle ara mallarda pazara yakın üretim yapmak gerekiyor. Bu konuda bakanlığa da ikna edemedik. Yurt dışında yatırım yapanlara beşinci bölge teşviki verin dedik, fakat akılları yatmadı. Kabul etmediler.
Borusan Holding olarak ABD’de sizin kendi yatırımınız bulunuyor.
Bizim ABD’de önemli bir yatırımımız bulunuyor, yıllık 200 bin tonluk üretim yapıyoruz. Burada ürettiğimiz borular petrol, doğalgaz gibi kuyu boruları üretiyoruz. Tabii oradaki üretim tek başına yetmiyor. Türkiye’den de orada yapamadığımız ürünleri tamamlıyoruz.
ABD’de yatırım yapmak size avantaj sağlıyor mu?
Tabi ki sağlıyor. Hangi ülkede olursanız olun yerli üretimin psikolojikte olsa bir avantajı oluyor. Kanunlarda, yönetmeliklerde yazılı olmasa bile psikolojik olarak avantaj sağlıyorsunuz. Bir de Amerikalı müşteriler, ABD’deki üretimi tercih ediyor.
Dünyada demir çelik sektöründe evlilikler yapılarak güçlü duruma geçiliyor, Türkiye’de böyle bir çalışma neden yapılamıyor?
Herhalde bizler daha o safhaya gelmedik, ihtiyaçlarımız o aşamaya ulaşmadı. Bir de kültür olarak da bu duruma uygun değiliz. Böyle çalışmaları bir mağlubiyet olarak görüyoruz. Borusan’ın girdiği birçok sektörde yabancı ortağı var. Bizim yetkinliklerimizden biri de ortaklık yönetimlerinde başarılı olmamızdan gelir. Borusan’da uzlaşı kültürü vardır.
Son dönemde demir çelik sektöründe Afrika açılımı yapılıyor. Fuat Tosyalı Bey, Cezayir’de yatırım yaptı.
Biz Fuat Beyle aşağı yukarı aynı tarihlerde Cezayir’e gittik. Orada bir boru fabrikası özelleştiriliyordu. Onu satın almak istiyorduk. Onların işlemleri bitti, yeri satın aldılar. Bizim işlemlerimiz devam ederken bir kararname çıkardılar ve %49’dan fazlasını özelleştirmeyiz, dediler. Biz ise anlaşmamızda %30 seviyesinde yerel ortak bulmuştuk, şartlar değişince yatırım yapmaktan vazgeçtik. Biz enerji ve otomotiv borusu üreticisiyiz. Bu noktada otomotiv sektörüyle ilgili İtalya’da bir fabrikamız var, enerji konusunda da ABD’de bir fabrikamız bulunuyor. Onların eksiklerini Türkiye’deki fabrikadan tamamlıyoruz.
Türkiye’deki projelerde durum nasıl?
Türkiye’de bu yıl yeni enerji yatırımları görülmüyor. Petrol arama konusunda Türkiye Petrolleri A.Ş’nin çalışmaları bulunuyor fakat çok küçük çalışmalardır.
Tanap’tan sonra Türkiye’de pek işiniz kalmadı o zaman.
Tanap’tan sonra ABD pazarına yöneldik. Biz ihracat yaparken gümrükte değişim oldu, fakat karşı tarafla anlaşma nedeniyle müşteri vergileri ödedi.
ABD Ticaret Bakanı geldiğinde demir çelik sektöründe yaşanan sorunları dile getirdiniz mi?
Masaya yatırdık, dile getirildi. Fakat Amerikalıların bir dediği bir dediğini tutmuyor. Yanında bir müdürde getirmişti, onlara not aldırdı, bu sorunu ABD’ye dönünce bakalım diye. Fakat kota konusu orada da konuşulmaya başlandı. Bizdeki demir çelik firmaları 2016 yılı baz alınarak %100 kota istemişler. Bu konuda nasıl karar alınır bilmiyorum.
Demir çelik sektörü olmadan 100 milyar Dolarlık hedef oluşturulabilir mi?
Amerikalı üreticiler ve ithalatçılar Çin’e koyulan vergilerden son derece rahatsız. Bu konuda ABD Ticaret Bakanlığı’nın üstünde büyük bir baskı var. Ticaret Bakanlığı’da Çin’e ürünlerine alternatif üretici ülkeler arıyor. Çin’den giden bazı ürünleri Türkiye’den almak istediğini anlıyoruz. 100 milyar dolarlık hedefte aslında buradan geliyor. Tekstil, mermer, aydınlatma gibi sektörler var. Sonuçta onlar bu ürünleri Çin’den alıyor, fakat Türkiye’nin bu rakamlara ulaşması kolay bir süreç değildir. Demir Çelik sektörünü de buraya koysanız en fazla 5 milyar dolarlık ihracat yapılır. Sadece ABD pazarına yönelik yatırımlar çılgınlık olur.
Borusan Holding olarak aynı zamanda enerji yatırımlarınız bulunuyor, orada gelinen noktayı aktarır mısınız?
Bizim yaptığımız enerji yatırımlarının %95’i rüzgâr, %5’de su ve güneş projeleridir. Bunların hepsi YEK projeleridir. Alım fiyatları bellidir. Geri ödemelerinde hiçbir sorun bulunmuyor. Fakat son yapılan ihalelere katılmadık. Devletin ekonomik durumu çok iyi olmadığını düşünüyoruz. Bundan 40 yıl önce enerji yatırımlarının hepsini devlet yapıyordu. Yeterli bir sermaye birikimi olmadan her şey krediyle yapılan bir sektör haline geldi. Bu nedenle biz belirlediğimiz oranın üstünde enerji sektöründe büyümeyeceğiz. YEK ihalelerinde ortalama 10 yıl alım garantisi veriyorlar ve bu da şirketi çevirmeye yetiyor. Fakat son dönemlerde herkes fiyatları kırarak ihaleleri almaya çalışıyor. O zamanda geri ödeme de 16-18 yıllara dayanmış oluyor ve bu uzun bir zaman. Türkiye’nin kısa vadede paraya dönüşen alanlara dönmesi gerekiyor. Kısa sürede üretimin arttırılması gerekiyor.
Otomotiv sektöründe bir daralma yaşandı, size nasıl yansıdı?
Otomotiv sektöründe herkes kendini kurtarmak için çalışmalar yapıyor. 2017 yılı ile karşılaştırdığınızda %70 seviyesinde bir daralma yaşanıyor. Parasal tarafı bir yana insan yetiştirmekte sorun yaşıyorsunuz. İnsanları işe alıyorsunuz, eğitim veriyorsunuz tam alışıyor ve pazardaki durgunluk nedeniyle işten çıkartıyorsun. Sektörde %15 gibi bir daralma yaşansa sorun yok fakat %50’in üzerinde değişim olunca sorun oluyor.
Bu açıdan 2019 yılını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Böyle devam edeceğini düşünüyorum. Merkez Bankası Dolar kurunun yılsonu tahmini olarak 6.10 seviyesi olarak belirledi. Ben 6.10 seviyesinin üzerinde olacağını düşünüyorum. Çünkü ticarette halen hareketlilik görülmüyor. Kimse şuanda arabasını değiştirmiyor, 6 yılda bir aracını değiştiren biri şuanda 8-10 yıllara uzattı. Bu durumda üreticiyi olumsuz etkiliyor.
Borusan olarak sanata ilginizi biliyoruz ve son dönemde birçok firmamız bu alanda çalışmalar yapıyor. Son dönemde Koç Holding Arter açılışı yapıldı. Siz bu dönemde neler yapıyorsunuz?
Koç Holding sanatsal yatırımlara her zaman önem vermiştir. Şuanda Ömer Koç Bey son derece sanat düşkünü biridir. Kendisinin Osmanlı koleksiyonları bulunuyor. Yazılı eserler, tuğralar var kendilerinde ve bu konuda sergi de açtılar. Borusan olarak bizde mevcut programımıza devam ediyoruz. Perili Köşk’te gösterilerimiz oluyor. Geçen yıl 30 bin kişi ziyarette bulundu. Her geçen yıl insanların da ilgisi artıyor.
Hükümette bu noktada önemli bir adım attı ve AKM’nin çalışmalarını hızlandı. Murat Tabanlıoğlu’da babasının yaptığı eseri yaşatacak.
Murat Bey iyi bir mimar mı, bilmiyorum. Ama telif hakları nedeniyle kendisinin yapılması istenebilir. Ama yine de yapmak gerekiyordu. Maliyetler çok arttığı artık yapamıyoruz fakat 4-5 yıl önce bizim orkestramız Anadolu turnesi yapıyordu. İnsanlardan müthiş bir ilgi vardı. Biletler yok satıyordu. Ben şaşırmıştım. Türkiye bu işlerde biraz geri kaldı fakat arayı kapatabiliriz. KASIM 2019