Tahıl koridoru dünya için önemli bir kazanımdır

Tahıl koridorunun hayata geçirilmesi gıda arz güvenliği ile ilgili endişeleri bir nebze azaltsa da güvensiz ortam devam ediyor. Yaşanan gelişmeler ile ilgili görüşlerini almak için sorularımızı yönelttiğimiz İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Kazım Taycı, önemli açıklamalarda bulundu.

Türkiye’nin üstelendiği tahıl koridoru anlaşmasını hububat sektörü ve ülkemiz açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

Rusya ve Ukrayna dünya buğday pazarının yaklaşık yüzde 30’luk bir bölümünü karşılıyor. Dolayısıyla bu iki ülke savaşla birlikte buğdayını dünya pazarına veremediğinden, dünyanın çeşitli yerlerinde gıda krizi yaşanacaktı.  Savaş sürerken tahıl koridoru anlaşmasının yapılması bölge ülkeleri için büyük önem taşıyor. Her ne kadar Rusya ve Ukrayna, ülkemizin hububat ithalatında önemli tedarikçiler olsalar da dünyanın farklı bölgelerinde tedarik edeceğimiz farklı ülkeler de mevcuttur. Amerika, Avustralya ve muhtelif birkaç ülkeden hububat ithal edilebilir ama çok ciddi lojistik maliyetleri olacak ve fiyatları artıracaktı. Türk siyaseti yürütmekte olduğu diplomasiyle bu konuda önemli bir başarıya imza atmıştır. Ukrayna’daki 25 milyon ton buğdayın ve aynı zamanda Rusya’nın elindeki hububat ürünlerinin çıkarılmasında koordinasyonu sağlıyor ve bunu tüm dünyaya dağıtıyor olması önemli bir başarıdır. Türkiye başta olmak üzere dünya için önemli bir kazanımdır bu anlaşma.

Dünyada muhtemel bir tahıl krizinin bu anlaşma ile önlenmesi mümkün mü?

Mümkün olabilir. İnsanların beslenmesinde en temel gıda hububat ürünleridir. Dünyada hububat üretiminde yüzde 30’luk bir bölümünün geriye çekilmiş olması demek,  fiyatların çok ciddi yukarıya gelmesine ve tedariğinin sağlanmasının oldukça zor olmasına sebebiyet verecekti. Dolayısıyla birkaç yıl içerisinde bir gıda kriziyle karşı karşıya kalınabilirdi. Tabii dünya tarımı daha sonraki dönemlerde kendini buna bir şeklide adapte ederdi ama bu birkaç yıllık periyotta ciddi sıkıntılar yaşanabilirdi. Tahıl koridoru anlaşması ile bunun önüne geçilmiş olundu. Rusya ve Ukrayna’daki bütün tahıl ve hububatın İstanbul koordinasyonunda yürütülüyor olması Türkiye açısından çok önemli bir iş. Bugün Mersin Limanı, Afrika ve Ortadoğu ülkelerine yapılan ihracatta bir merkez haline geldi. İstanbul’da bu anlaşmayla dünya hububat sektöründe stratejik bir rol üstlendi. Türkiye’nin küresel hububat fiyatlarının belirlendiği bir merkez olabileceğini düşünüyoruz. Başarılı bir şekilde bu süreç yönetiliyor. Bu ortamda dünya hububat sektörünün borsası neden Türkiye’de olmasın…

Hala hazırda ülkenin kendi ihtiyaçlarını kendisi yetiştirebilen bir konumdayız. İklimsel sebeplerden dolayı kısmen yetersiz kaldığımız dönemler olabiliyor. Ama genel itibariyle buğday, arpa, yağlı tohumlar diyeceğimiz ayçiçeğinde ihtiyacın büyük bir bölümünü kendi iç üretimimizle karşılayabiliyoruz. Ayrıca ithal etmekte olduğumuz tahıl ve hububat ürünlerini dahilde işleme izin belgesi kapsamında ithal ediyoruz ve bunları işleyip katma değeri yüksek bir ürün haline getirdikten sonra dünyanın farklı bölgelerine ihraç ediyoruz. Aslında Türkiye bu konuda oldukça deneyimlidir. Türkiye, dünyada un ihracatında birinci sırada, makarna ihracatında yüzde 6’lık bir paya sahiptir. Aynı zamanda bölgemizde bitkisel yağların ihracatında önemli bir konumdayız.  

120 gün sürecek bu kritik anlaşmanın uzatılabilir olasılığıyla imzalanmıştı. Anlaşmanın ve devam eden savaşın akıbeti ne olacak? Savaşın devam etmesi halinde çiftçiler seneye ekimlerini yapabilecekler mi? Sizin bu konudaki öngörüleriniz nelerdir?

Rusya-Ukrayna savaşıyla ilgili çok çeşitli söylemler var. Bu savaşın10 yıl süreceğiyle ilgili söylentilerde var. Böyle olması durumunda insanlar bir şekilde savaşın içinde yaşamaya tarlalarını ekip biçerek, hayatlarını idame ettirmeye çalışacaklardır. Bu savaşın bir an önce bitmesi hem insani hem de ekonomik sebeplerle hepimizin  arzusudur.

Ayrıca gıda arz güvenliği meselesi dünyanın en öne çıkan gündemlerinden, ülkemiz bu konuda ne durumda? Türkiye tarımda hala kendi kendine yetebilen bir ülke mi?

Türkiye’nin gıdada eskiden kendi kendine yetebilen birkaç ülkeden biri olduğu bilgisi ile yetiştirildik.  Bugün tüm tarım ürünleri bazında durum öyle değil, ihtiyaç duyduğumuz tarım ürünlerimiz var. Ama en temel ihtiyaçlarımız olan tahıl, hububat ve bakliyat konusunda dünyada halen iyi yerlerde olan ülkelerden bir tanesiyiz. Bununla birlikte Karadeniz havzasında, doğu Avrupa’da, orta Asya ülkelerinde üretilmekte olan ürünler ve kendi iç üretimimiz olan ürünlere baktığımız zaman da dünyanın tarımsal üretiminin iyi olduğu bir coğrafyadayız. Dolayısıyla gıda arz güvenliğiyle ilgili her ülkenin kendisine göre almaya çalıştığı tedbirler var. Ama şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, eğer dünya böyle bir süreçten çok olumsuz etkilenecek olursa da Türkiye bulunduğu coğrafi konum ve iklimi itibariyle en az etkilenen ülkelerden olacaktır diyebiliriz. Pandemi ile birlikte dünyada büyük para fon sahipleri tarımla ilgili büyük yatırımlar yaparak emtiada ciddi ürünler aldılar. Buna olumlu taraftan bakacak olursak üretime yönelik önemli faaliyetler olacaktır. Olumsuz yönde de şunu diyebiliriz ürünlerini daha değerli, daha pahalı satabilsinler diye manipülasyona ve spekülasyonlara ihtiyaçları var. Şu anda gıda tedarikinde riskli bir durum yok. Gereğinden fazla bir korkunun yaratıldığını empoze edildiğini düşünüyorum. Amaçlarına ulaştılar mı? Evet ulaştılar. Emtia fiyatlarında çok ciddi manada artışlar oldu. Ama hububat koridorunun açılmasıyla birlikte fiyatlar da yavaş yavaş gevşemeler geriye doğru gelmelerde başladı.

Bu çerçevede Türkiye’de arz açığı ya da stratejik ürünlerin üretiminde bir problem var mı? 

İnsanları en temel gıda ihtiyacı olan ürünlerle ilgili birçok ülkenin almış olduğu önlemler ve tedbirler var. Türkiye’de tabii belirli konularda tedbirler alıyor. Bugün stratejik gıda ürünlerinde yeterli üretimimizin olamayacağı ihtimaline karşılık bazı ürünlerimize ihracat yasağı getirildi. Buda korumacılıklardan bir tanesidir. Ama hem ülkemizin rekoltesine hem dünya rekoltelerine bakıldığında önümüzdeki periyotta ihracatının kısıtlandığı ürünlerle ilgili tekrardan kademeli olarak izinler olacağı kanaatindeyiz.  Çünkü kimsenin düşündüğü kadar vahim bir tablo ortaya çıkmadı, üretim fazlamızı bizde ihraç etmeye başlayacağız. Mesela buğdayda yerli üretim yapamıyoruz, diğer taraftan yağ ihracatı gerçekleştiremiyoruz. Bakliyat ihracatıyla ilgili bazı ürünlere bugün yasaklar getirildi. Ama nohut ile ilgili birkaç gün önce kademeli olarak bir gevşeme yapıldı ihracatına izin verildi. Sonuçta içinde bulunduğumuz sene ve önümüzdeki sene için çok fors majör bir durum olmaması halinde herhangi bir gıda riski görmüyorum. Çünkü ülke olarak iklim şartlarımız uyumlu ve Rusya-Ukrayna krizinde gıda noktasında bir çözüm süreci gelişti.EYLÜL2022