Tahıl koridorunun geleceği sektörün gidişatını büyük oranda etkileyecektir

Taban Gıda Genel Müdürü Hasan Hacıhaliloğlu:

Tahıl koridoru dünya gıda arz güvenliği açısından oldukça önemli.Bu nedenle tüm tartışmalara rağmen, bulunan çözüm yolları ile koridorun devamlılığı sağlandı. Yapılan uzatma sonrası önümüzdeki dönemde de anlaşmanın devam ettirilmesi kamuoyunun ortak beklentisi. Yaşanan süreç ile ilgili görüşlerini almak için bir araya geldiğimiz Taban Gıda Genel Müdürü Hasan Hacıhaliloğlu, deneyimlerinden yola çıkarak sürecin geleceği ile ilgili açıklamalarda bulundu.  

Son bir yılda savaş, tahıl koridoru, kuraklık gibi birçok etken buğday piyasasını etkiliyor. Bu noktada yaşananları da göz önünde bulundurarak buğday piyasası ile ilgili sizden bir değerlendirme alabilir miyiz?

Tüm aktardıklarınızın etkileri bir yana son dönemde buğday piyasasını etkileyen en önemli etken Fed’in para politikaları oldu. Faiz artırımlarının olduğu bu dönem emtia fiyatlarını yüksek oranda düşürdü, hatta emtia fiyatlarının dip noktaları görmesine neden oldu. Buğday da bu doğrultuda fiyatı ciddi oranda düşen emtialar arasında yer aldı. ABD’deki bankaların içerisinde bulunduğu durum nedeni ile faiz artışlarının sonuna gelindiği ifade ediliyor. Eğer bu durum gerçekleşirse emtia fiyatlarında da yükseliş sürecine girileceğini söyleyebiliriz.

Hasat yaklaştı, bu dönem ile ilgili beklentilerinizi öğrenebilir miyiz?

Kuraklığın genel etkilerine rağmen bu yıl üretimin artacağını söyleyebiliriz. Rusya’ya baktığımızda her yıl ekim alanlarının arttığını görüyoruz. Doğal olarak bu durum üretim artışını da beraberinde getiriyor. Rusya 15-20 yıl önce 40 milyon ton buğday üretimi yaparken, bugün yaklaşık 100 milyon ton üretimden bahsediliyor. Bu sürede üretimin iki buçuk kat arttığını görüyoruz. Global ölçekte ticareti yapılan miktarın 200 milyon ton olduğu düşünüldüğünde bu rakamın ne anlama geldiği açıktır.

Rusya üretimini pazara sunabiliyor mu?

Pazara sunma noktasında sorunlar yaşıyor. Şu an gıdaya uygulanan bir ambargo yok ancak para transferleri ile ilgili yaşanan sorunlar ticareti zorluyor. Bu nedenle yapılan birçok ihalede Rusya devre dışı bırakılıyor. Bunun en son örneğini Suudi Arabistan’ın yaptığı ihalede gördük. Aldığı bir milyon ton buğdayın hiçbirini Rusya’dan almadı, daha çok Avrupa ve Amerika menşeli ürünleri satın aldılar. Bu anlamda Rusya’yı kısıtlıyorlar. Bundan dolayı da Rusya’nın serzenişte bulunduğunu görüyoruz. Tahıl koridorundaki son uzatma görüşmelerinde de yeniden uzatma konusuna bu durumları değerlendirdikten sonra karar vereceklerini açıklamışlardı.

Türkiye’deki üretim beklentisi nedir?

Geçen yıl belirlenen alım fiyatının yüksekliğinden dolayı ekim alanlarının arttığını görüyoruz. Ancak yaşanan kuraklığın hasatı ne kadar etkileyeceğini bilemiyoruz. Son dönemdeki yağışların olumlu etkileyeceğini söyleyebiliriz. Her şeye rağmen geçen yılki gibi 17 milyon ton civarında bir üretim gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz.  

Ukrayna’da son durum nasıl?

En büyük soru işareti Ukrayna’da. Savaş nedeniyle bölgedeki ekim alanlarının %40’ının ekilemediği ifade ediliyor. Ben bu ifadenin iyimser olduğunu düşünüyorum. Bu doğrultuda da üretimin yarı yarıya düşeceği kanaatindeyim. Sektörü etkileyecek önemli faktörlerden biri de bu olacaktır. Ukrayna’nın ne hasat edeceği, ne kadar verim alacağı ve tahıl koridorunun geleceği sektörün gidişatını büyük oranda etkileyecektir.

Ukrayna’daki üretim eksikliği dünyayı etkiler mi?

Fiyatların daha rekabetçi bir ortamda belirlenmesine etki edecektir. Ancak Rusya’daki üretim artışı Karadeniz havzasını dengelemeye yeter. Tabii bu noktada Avrupa ve Amerika havzasındaki üretimin önemli olduğunu da gözden kaçırmamamız gerekiyor. Tüm faktörleri göz önünde bulundurduğumuzda Dünya rekoltesinde bir sorun olmadığını söyleyebilirim. Amerika Tarım Bakanlığı açıkladığı son raporda, kapanış stoklarını 265 milyon ton olarak açıkladı. Bu rakam da bize sorun yaşanmayacağını söylüyor. Tüm dünyada üretim artıyor. Tabii bunun yanında artan nüfusa paralel olarak tüketimin de arttığını ifade etmeliyiz. Bunlar olumlu gelişmeler. Gıdaya ulaşım önemlidir, ulaşamadığınız zaman bu büyük kargaşalara yol açabilir. Rusya bugün “50 milyon ton buğdayı denize döküyorum” dese stratejik olarak çok büyük bir avantaj sağlar. Dünya bu noktada açlıkla sınanır. Bu nedenle bu alandaki sınırlamaların ters tepeceği kanaatindeyim.

Rusya’dan alım gerçekleştiren bir firma olarak sınırlandırmalardan etkilenmeseydiniz daha fazla ticari faaliyet gerçekleştirebilirdik diyebilir misiniz?

Finansal sınırlandırmalar olmasa ticaretimizi artırabilirdik. Bu çerçevede dünya da ürüne daha rahat ulaşabilirdi. Sadece şirket olarak bakarsak dezavantajlarının yanında avantajlarının da olduğunu söyleyebilirim. Son dönemde “Cargill, Glancore gibi dünya devleri Rusya’dan çekiliyor” haberleri yayılmaya başladı. Çekilme bizim gibi firmalar için bir fırsattır. Bunu doğru değerlendirebilirsek uluslararası ticarette önemli avantajlar sağlayabiliriz. Bu sadece bizim için değil ülkemiz için de fırsatlar sunmaktadır. Rus firmaların Türkiye’de, Türk firmaların Rusya’da yatırımlar yaparak önemli avantajlar sağlayacağını düşünüyorum. Hatta bu yaklaşımın Türkiye’nin kurtuluşu olabileceği söylenebilir.

Taban Gıda olarak, Türkiye’de gelebileceğimiz en iyi yerdeyiz. Türkiye’de buğday tedarik pazarında faaliyet gösteren özel şirketler arasında sektör lideriyiz. Transit ticaret konusunda gelişimimiz devam ediyor ve yavaş yavaş emtia çeşitliliğimizin artmasını hedefliyoruz.  Brezilya’dan soya ticareti yapıyoruz, Rusya’dan Afrika ülkelerine, Güney Amerika’dan Ortadoğu ülkelerine ticaret gerçekleştiriyoruz. Bu çerçevede hedefimiz global bir oyuncu olmak. Bunu yapabilmek için en büyük gücümüz Karadeniz havzasıdır. Bunun dışında üretim teknolojileri noktasında da ülkemizin gücüne güveniyoruz. Bu nedenle un ihracatında ülke olarak dünya lideriyiz. Biz bu gücümüzü Rusya’ya taşırsak çok daha etkili adımlar atabileceğiz.

Rusya’dan yapılan alımlarda sıkıntı yaşanır mı?

Bugün itibari ile buğday alımlarımızın %90’ını Rusya’dan gerçekleştiriyoruz ve Rusya’nın en rahat ödeme aldığı ülkenin Türkiye olduğunu söyleyebiliriz. Şu an bir sorun çıkacağını düşünmüyorum.  İki ülkenin karşılıklı olarak farklı alanlardaki yatırımlarıyla, önümüzdeki dönemde iki ülke arasındaki ticari faaliyetlerin artarak devam edeceğini düşünüyorum.

Kurun düşük ya da yüksek olması sizi etkiliyor mu?

Kurun yüksek ya da düşük olması bizi etkilemiyor. Ancak ekonomi yönetimimizden kaynaklanan günlük sıkıntılar bize de zaman zaman yansıyor. Türkiye dünyanın en büyük un ihracatçısı ve bu doğrultuda 9-10 milyon ton buğday ithal etmek zorunda. Kur yüksek de olsa düşük de olsa bu ticaret yapılmak zorunda. Bizi değil ancak un ihracatçısını etkileyen bir husus.

Uzun soluklu planlar yapamadığınız bir dönemden geçtiğinizi söyleyebilir miyiz?

Savaş, ülkeler arasındaki ticari rekabet ve bunun yanında iç politikalarımız da bizim uzun soluklu planlar yapmamızı engelliyor. Bugün iç piyasada Nisan sonuna kadar verginin sıfır olması, sonrasında tekrar gümrük vergisi koyulup koyulmayacağı başlı başına bir belirsizlik olarak karşımızda duruyor. Mayıs başında muhtemelen buğday ithalatına vergi gelecek ve bu oranın ne olacağı tüm sektörü bugün itibariyle yönlendiriyor. Şu an bu beklenti doğrultusunda birçok firma pozisyon alıyor. Vergi geleceği gerekçesi ile ihtiyacı olamadığı halde alım yapıyor. Şu an buğday piyasada ortalama 6000 TL. Hasat biteli dokuz ay olmuş ve hasat döneminde 7400 TL olan buğdayın fiyatı 6000 TL. Ayrıca TMO Mayıs başında alım fiyatı açıklayacak, bu durum da ayrı bir beklenti yaratıyor. Bizim bu noktada beklentimiz en az %30’luk bir artış olacağı yönünde. Bu yolla belirlenen yüksek fiyatlar ekim alanlarının artışını sağladı. Bu politikayı doğru buluyorum ancak akabinde serbest piyasa kurallarına göre hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu olmadığı takdirde tüm dengeler altüst olur ve uzun dönemde sağlıklı bir piyasadan bahsedemeyiz.

Ticari faaliyetlerinizin daha sağlıklı yürütülebilmesi için gemi yatırımlarınız oluyordu. Önümüzdeki dönemde bu yönde bir yatırımınız olacak mı?

Gemi piyasasındaki fiyatların halen yüksek olduğunu düşünüyoruz. O nedenle bu fiyatlarla gemi alımı yapmayı planlamıyoruz. Gemi yatırımı yerine depo yatırımlarımıza devam ediyoruz. Üretime de girmek istiyoruz. En büyük hedeflerimizden biri yem hammaddeleri pazarına giriş yapabilmek. Özellikle iç piyasadaki yem hammaddeleri pazarında hareket sağlamayı düşünüyoruz.MAYIS2023