TEI küresel ölçekte lider bir motor şirketi olma hedefinde ilerliyor
Son yıllarda havacılık sektörünü geliştirmek için ortaya koyulan çabalar meyvelerini vermeye başladı. Türk Havacılığı’nın gelişiminde pay sahibi olan firmalarımızdan biri olan TUSAŞ Motor Sanayii A.Ş. (TEI) ise bu doğrultuda çalışmalarına devam ediyor. Türk Havacılık sektörünün gelişimini ve TEI’nin bu çerçevede yaptığı çalışmaları dergimizle paylaşan TUSAŞ Motor Sanayii A.Ş. Genel Müdürü Prof. Dr. Mahmut F. Akşit, önemli açıklamalarda bulundu.
Havacılık sektörümüzün geldiği noktayı değerlendirir misiniz?
Türk Havacılığı son yıllarda ciddi bir ivme kazanarak kendi ürünlerini tasarlayan, geliştiren ve üreten bir sektör konumuna gelmiştir. Nitelikli insan kaynağı, araştırma enstitüleri, Ar-Ge laboratuvarları, KOBİ’leri ve dünya çapında büyük firmaları ile hepimiz için gurur kaynağıdır.
2016 yılı, TEI açısından önemli gelişmelerin ve başarıların yaşandığı bir yıl oldu. En önemli gelişmelerden bir tanesi Türk Genel Maksat Helikopter Programı’nda imzaların atılmasıydı. Bu proje kapsamında, T700 motoru için parça ve modül tedarikçisi konumundan, ordumuzun kullanacağı helikopterlerin motor üreticisi konumuna geleceğiz. Bu bizim için “Küresel olarak rekabetçi özgün güç sistemleri sahibi olmak” vizyonumuza bir adım daha yaklaşmak anlamına geliyor.
TEI olarak imalat alanında, kullanıcılar tarafından en çok tercih edilen yeni nesil uçak motoru olan LEAP motorunda GE Aviation’ın en büyük tedarikçisi durumundayız. Bu proje kapsamında, Eylül 2016’da Milli Savunma Bakanımız Fikri Işık ve Kültür ve Turizm Bakanımız Nabi Avcı’nın katılımıyla İleri İmalat Teknolojileri Binası’nı devreye aldık. Bu yatırım neticesinde, ana üretici GE ile birlikte LEAP motoruna ait blisk parçalarının üretimini yapan dünyadaki iki tesisten biri durumuna geldik.
Bir diğer önemli gelişme de dünya genelinde NADCAP tarafından akredite olan 3672 firma arasında daha önce 8 farklı özel proses grubu ile ilk 10’da yer alan şirketimizin, Tasarım Mühendisliği Direktörlüğümüz bünyesinde kurulan TEI Malzeme Test ve Araştırma Laboratuvarı’nın 2016 Mayıs ayı itibarı ileNADCAP akreditasyonunu almaya hak kazanması ile birlikte TEI’nin dünyada özel proses grup akreditasyonu olan ilk 5 firma arasına girmesi oldu.
Üniversite sanayi iş birliği SAYP(Savunma Sanayii için Araştırmacı Yetiştirme Programı) çerçevesinde çalışmalar yürütmektedir. Bu çalışmaların sektöre etkilerini aktarır mısınız?
2011 yılında hayata geçirilen SAYP Programı sektörünün öncelikleri doğrultusunda ve Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın yönlendirmesiyle, savunma sanayii şirketleri ile üniversiteler arasındaki bilgi transferinin daha sistematik hale getirdi. Böylece üniversitelerde yapılan lisansüstü tezlerin, savunma sanayii şirketlerinin Ar-Ge ihtiyaçlarına yönelik olacak şekilde yapılandırılması ve sektörünün öncelikli alanlarına yönlendirilmesi çok daha kolay hale geldi. Bu programın, sektörün ihtiyacı için nitelikli personel yetiştirme konusunda önemli bir kilometre taşı olacağına ve ülkemizin savunma sanayii hedeflerine ulaşmasında önemli rol oynayacağına inanıyorum.
SAYP programı kapsamında TEI olarak üniversitelerle yürüttüğünüz çalışmaları aktarır mısınız?
Milli ihtiyaçlar doğrultusunda ve uluslararası projelerde de yer alarak özgün ürünler tasarlama yolunda hızla ilerleyen TEI, Savunma Sanayii için Araştırmacı Yetiştirme Programı’na dahil olan üniversitelerimiz başta olmak üzere, kendi ihtiyacı olan Ar-Ge çalışmaları için üniversitelerimizdeki nitelikli insan gücü ve teknolojik altyapıların da katkısı ile üniversite-sanayi işbirliğini artırmayı ve savunma sanayiimize direkt katkı sağlamayı hedeflemektedir.
Bu kapsamda, havacılık motorlarının tasarım, imalat ve test çalışmaları için ihtiyaç duyulan öncelikli araştırma konuları belirlenip SAYP anlaşmamız kapsamında bulunan 11 üniversite ile paylaşılmış olup ilgili konularda üniversitelerimizden proje ön teklifleri istenmiştir. Üniversitelerimizden 50’nin üzerinde proje önerisi gelmiş olup bu proje önerileri Tasarım Mühendisliği Direktörlüğümüz bünyesinde değerlendirme aşamasındadır.
TEI olarak Ar-Ge çalışmalarınızla ilgili bilgi verir misiniz?
Milli uçak motoru tasarımı ve üretimine yönelik çalışmalarımızı tüm hızımızla sürdürüyoruz. Bu kapsamda,07 Şubat 2017 tarihinde, Savunma Sanayii Müsteşarımız Prof. Dr. İsmail Demir’in katılımı ile gerçekleşen törenle “Turboşaft Motor Geliştirme Projesi”ni imzaladık.
Savunma Sanayii Müsteşarlığı Alt Sistemler Dairesi önderliğinde yürütülecek olan proje kapsamında, bir yandan ülkemizde gaz türbinli motor tasarım, geliştirme ve test altyapıları oluşturulurken, diğer yandan da Milli Özgün Helikopter’e entegre edilebilecek, 1400BGgücünde, tip sertifikası alınmış özgün ve milli bir motor tarafımızdan üretilmiş olacak.
Tasarlayacağımız motorun ileride geliştirilecek türevleri, ATAK ve HÜRKUŞ gibi diğer milli platformlara da güç verebilecek. Ayrıca bu motorun çekirdek teknolojisi “Milli Eğitim/Savaş Uçağı – T/FX” için ihtiyaç duyulan motor için de temel oluşturacak ve Turboşaft Motor Geliştirme Projesi kapsamında kazanılan kabiliyetlerin üzerine gerekli teknolojik eklemeler yapılarak ihtiyaç duyulan sürelerde milli uçak motorunun geliştirilmesi sağlanacak.
Bunun yanında, yerli operatif İHA’ların kısa-orta vadedeki ihtiyaçlarını karşılamak üzere SSM desteğiyle yürütülen bir proje kapsamında Operatif İHA Motoru Geliştirme çalışmaları birkaç yıldır devam ediyor. Yurtdışına kritik bağımlılığı tamamen ortadan kaldıracak olan bu yeni motorun geliştirilmesi birçok açıdan ilkleri içermekte ve bu proje kapsamında yurtiçinde birçok alt konuda kabiliyet geliştirilmektedir. Ülkemizin ilk motor sertifikasyon sürecinin de yaşandığı bu proje kapsamında hem TEI hem de SSM motor sertifikasyon süreçlerinin olgunlaştırılması açısından önemli kazanımlar sağladı.
Şu an bu projemizde prototip üretim aşamasını tamamladığımızı ve motor testlerine başladığımızın müjdesini verebilirim. Tabii işin bundan sonrası da oldukça zorlu bir süreçtir. Önümüzdeki 2 yıl içerisinde motorun kalifikasyonunun ve sertifikasyonunun tamamlanmasını hedefliyoruz.170 BGolarak geliştirdiğimiz motorumuzu PD170 model kodu ile adlandırdık. PD170’in, mevcut kullanılan modifiye motora göre önemli teknik avantajlar sağlayarak mevcut milli İHA platformlarına faydalı yük kapasitesi, tırmanma hızı, irtifa kabiliyeti ve havada kalma süresi gibi performans parametrelerini daha da ileriye götürme imkanı sunacağını düşünüyoruz.
Kurduğumuz altyapı ve geliştirdiğimiz kabiliyetler ile yurtiçinde İHA motorları konusunda ortaya çıkan ihtiyaçlar için öncelikli adres konumuna geldik. Farklı platformlar için farklı güç ve teknik özelliklerde 4 farklı pistonlu motor üzerinde çalışıyoruz. Bunlardan bir kısmı kullanıma girdi, bir kısmı da test aşamasında.Pistonlu motorların dışında özel ihtiyaçlara çözüm olabilecek mini turbojet ve mini turboprop sınıfında da motor geliştirme çalışmalarımız var. İHA motorları konusunda edinilen kabiliyetler sayesinde milli platformlarımız için ihtiyaç duyulduğunda her türlü İHA motorunun TEI bünyesinde milli imkanlar ile geliştirilebileceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bunlara ek olarak, 2013 yılında katmanlı imalat teknolojisine yönelik çalışmalarımıza başladık. Savunma Sanayii Müsteşarlığımız’ın da desteği ile yürütülen projeler sayesinde, katmanlı imalat prosesi ile ilgili test çalışmalarıyla kapsamlı bilgi birikimi oluşturarak uzman personellerimizi yetiştiriyoruz.Eğitimler, teorik ve deneysel araştırmalar ile katmanlı imalat alanında çalışan mühendislerimizin yetkinlikleri her geçen gün artıyor. Amacımız ileride TEI’nin havacılık alanında katmanlı imalat araştırma, geliştirme ve uygulama merkezi durumuna gelmesi. Bu alanda diğer büyük ana motor üreticileriyle hemen hemen aynı zamanda bu teknoloji için gerekli altyapıyı kazandık. SSM destekli YAKUT projesi kapsamında, Özgün TEI Turbojet motoru TJ90’a ait 9 alt parçadan oluşan yanma odasını, istenen mekanik ve metalurjik özellikleri sağlayacak şekilde katmanlı imalat prosesi ile tek parça olarak imal ettik. Şu anda devam etmekte olan malzeme testlerinde sonuçlar beklentilerimizi aşar nitelikte. Bir sonraki aşamaise katmanlı imalat teknolojisiyle geliştirdiğimiz bu parçanın motor seviyesi testlerini gerçekleştirmek ve motorda kullanımına başlamak.
Katmanlı imalat teknolojisi, tasarım çalışmaları üzerinde imal edilebilirlik kısıtlarını ortadan kaldırıyor ve getirdiği tasarım özgürlüğü sayesinde daha hafif, daha uzun ömürlü ve daha karmaşıkgeometrili parçaların tasarlanıp üretilmesine imkansağlıyor. Ayrıca bu teknoloji ile geleneksel imalat yöntemlerine kıyasla daha kısa zamanda ve fikstür/kalıp ihtiyacı olmadan parça imal edebiliyoruz. Bu sayede tasarım sürecinde oluşan farklı tasarım alternatiflerinin hızlı bir şekilde üretilip test edilmesi ve tasarım sürecine geri bilgi oluşturulması mümkün oluyor.
Bu kapsamda özgün Turboşaft Motor Projesi’nin ilk prototip motor imalatında katmanlı imalat teknolojisini kullanmayı planlıyoruz. Buna yönelik olarak turboşaft motor parçalarının üretilmesine imkan verecek boyut ve kabiliyette yeni tezgah yatırımı yapıyoruz. Ayrıca halihazırda çalıştığımız malzemelere ek olarak Inconel 718, Inconel 713LC ve Hastelloy X gibi nikel bazlı, katmanlı imalata uygun yeni toz malzemeler ve bu malzemelere uygun katmanlı imalat proses parametreleri geliştirilmesi için gerekli çalışmaları yürüteceğiz.
Savunma sanayiinde ihracat hedefleri giderek büyürken, TEI olarak ihracat alanında yaptığınız çalışmaları aktarır mısınız?
2015 yılı toplam ciromuza baktığımızda, ihracat rakamlarımızın %76’lık bir orana denk geldiğini görüyoruz. Hedefimizi, ülkemizin 2023 yılı için ulaşmayı planladığı 25 milyar dolarlık savunma ve havacılık sektörü ihracat hedefine katma değer sağlayacak şekilde belirledik. Bugün itibarı ile imzaladığımız yaklaşık 3 milyar dolar tutarındaki uzun süreli anlaşmalar ve siparişlerin de, bu hedefe ulaşmak için atılan emin adımlar olduğunu düşünüyorum.
TEI’nin gelecek planları ve hedefleri nelerdir?
Vizyon ve misyonumuz doğrultusunda belirlediğimiz hedefimiz 2025 yılına kadar TEI’yi üç kat büyütmek. Bu büyük hedef doğrultusunda tüm faaliyet alanlarımızda çalışmalarımız sürüyor. Çalışmaların çıktılarını da görmeye başladık, 2017 yılında toplam satışlarımızda %20’ye yakın bir artış planlıyor, takip eden yıllarda da bu artışın sürdürüleceleğini öngörüyorum.
Ar-Ge alanında şu anda yürüttüğümüz projelerden bahsetmiştim. Parça imalat ve AIT&MRO alanlarında da benzer şekilde büyük projelerimiz var. Daha önce bahsettiğim üzere, LEAP motoruna ait kompresör blisk parçalarının üretimini yapan dünyadaki iki tesisten biri konumundaki İleri İmalat Teknolojiler Binamız’da üretime başladık. Ancak tezgah/iş istasyonu yatırımlarımız devam ediyor. Fabrikamız toplam 100 tezgah/iş istasyonu ile 2019 yılında %100 kapasitede çalışıyor olacak. İlave 300 kişilik istihdam oluşturacakbu fabrikamızdan, bugün itibarı ile alınan siparişler kapsamında 2035 yılına kadar yaklaşık 2 milyar ABD doları değerinde ihracat gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.
Ayrıca, Türk Genel Maksat Helikopter Programı kapsamında, programın ana yüklenicisi olan TUSAŞ tarafından üretilecek, 109 adet “T70 Kara Şahin Helikopteri” için gereken 218 adedi platform üstü, 18 adedi yedek motor olarak kullanılacak toplamda 236 adet “T700-TEI-701D” motorunu önümüzdeki 10 yıl süresince GE-General Electric lisansı altında TEI seri numaralarıyla üreteceğiz. TEI’nin üreteceği bu motorlar Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Özel Kuvvetler Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Orman Genel Müdürlüğü olmak üzere 6 farklı kullanıcının envanterine girecek T70 helikopterlerine güç verecek.
TUSAŞ’a teslim edilecek motorların TEI iş payı içinde yer alan%60 civarındaki modül ve parçalarının üretimi, komple motor asamblesinin montajı, nihai testi, konfigürasyon yönetimi ve lojistik destek hizmetleri TEI tarafından yerine getirilecek. Ayrıca motorun yaşam ömrü boyunca çevrimi yüksek olan yanma odası gibi sıcak bölge parçaları da TEI tarafından ilk defa Türkiye’de üretilecek.
Satış sonrası destek kapsamında ise TEI, Türk nihai kullanıcıların envanterinde olan T700 motor ailesinin depo seviyesi bakımını (DSB) yerli üretim parçaları ile yapma imkânına ve Türkiye dışında tanımlanmış geniş bir coğrafya için depo seviyesi bakım faaliyeti yapma hakkına sahip olacak.
Ayrıca, TEI, 15.06.2016 tarihinde program takviminin başlamasından 27 ay sonra (T0+27 ay) ilk motorları teslim edecek.TEI’nin TGMHP kapsamındaki faaliyetleri, teslim edilecek son T70 helikopterinin asgari 30 yıllık ömrü boyunca devam edecek.
Ülkemizde havacılık sektöründe yerli katkının artması ve geliştirme ve imalat faaliyetlerinin hızlanması için çalışmalar yapılmaktadır. Bu açıdan TEI’nin alacağı rol ile ilgili bilgi verir misiniz?
TEI, Türkiye’de havacılık motorları alanında lider konumundadır. Ülkemiz havacılık sektörünün ihtiyaçları doğrultusunda güncellediğimiz; “Küresel ölçekte lider bir motor şirketi olmak” vizyonumuza ilerleme yolunda kendimize aşamalı hedefler belirledik. Bu doğrultuda, ülkemizin hedeflerine paralel olarak milli motorlarımızı geliştirmek hedefimiz. Geliştirdiğimiz ürünlerle milli pazarda tek, küresel ölçekte de rekabet edebilir bir şirket olma yolunda çalışmalarımıza devam ediyoruz.