Tesislerimiz çevre standartlarına uygun çalışmaktadır

Duayen sanayici Necmettin Bitlis, Dilovası ile ilgili ortaya atılan iddialarla ilgili sorularımızı yanıtladı. Yaklaşık 40 yıldır Dilovası’nda yatırımlar yapan Necmettin Bitlis yaptığı yatırımlarla ülkemizin önemli kuruluşlarından biri olan Polisan’ı alanında lider hale getirirken, diğer yandan Dilovası’ndaki sanayi yatırımlarının da öncülerinden biri oldu. Bu kimliği ile Dilovası’nın çevreci yaklaşımlarla tanışmasında etkin rol oynadı.

Dilovası’nda bazı firmalara kimyasal tanklarla ilgili davalar açıldı ve bu konuda yapılan yatırımların AB standartlarında olmadığı belirtiliyor. Bu noktada Polisan’ın kimyasal tanklarla ilgili yaptığı yatırımları aktarır mısınız?

Bizim çalıştığımız firmaların hepsi uluslararası firmalardır ve bu firmalar güvenmediği, gerekli belgeleri alamayan limanlara ürünlerini vermezler. Polisan’dan da bütün belgeleri isteniliyor ve ondan sonra kendi ürününü teslim ediyorlar. Çünkü burada sorun yaşandığı zaman onların da ürünü zarar görmüş olacaktır. Bu nedenle bizde bu hususlarda dikkatli hareket ediyoruz. Buradaki tüm depolar gerekli izinler alınmış ve ÇED raporları da mevcuttur.

Böyle olmasına rağmen neden itiraz ediliyor?

Bugün İstanbul’un havasıyla Dilovası’nı karşılaştırdığınız zaman burasının havası daha temizdir. Bundan önceki Kocaeli Valisi de net bir şekilde havanın kirli olmadığını belirtti. Belki bundan 15 yıl önce böyle değildi. Fakat bu süreç içeresinde buradaki tesislerin hepsi gerekli önlemleri aldı. Biz burada Dilovası Organize Sanayi Bölgesini kurduğumuz zaman en büyük amacımız buradaki çevre sorunlarını çözmekti. Bu konuda çalışmalar yaptık ve Çevre Bakanlığı ile yaptığımız çalışmalar sonrasında da online sistem ile bağlantı yapıldı. Bölgede 24 saat kontrol altında olan bir sistem mevcuttur. Ayrıca o gün bir kirlilik olup da incelenmediyse geriye dönük olarak tekrar incelenebiliyor. İşler artık bu noktaya geldi. Bu çalışmaların hepsinin Türkiye’nin sanayisine çok katkıları olmuştur. Burada önemli olan husus bu fabrikaların önemini anlamaktan geçer. Bugün  Poliport ‘a bu ürünler gelmese birçok firmanın üretimi durur. Çünkü bizim tesislerimize gelen ürünlerin hepsi ham maddedir. Bunlar birçok sanayi de kullanılıyor. Dünyanın her yerinde de bizim kurduğumuz tesisler gibi tesisler vardır ve ilk ürünler oraya gelerek sistem çalışır. Tank terminalleri üzerinden de diğer fabrikalara dağılmış olur. Bu işin en iyi örnekleri de Hollanda’da vardır. Bizim tesislerimiz ise onların standartlarının üstünde bir standartla çalışmaktadır. Dünyanın en büyük Kimya ve Petrokimya Şirketleri 30 seneye yaklaşan bir süredir bizimle çelışmakta ve ürünlerini güvenle Poliport ‘da depolamaktadır. Şirketimizde dünya standartlarında teknik emniyet, güvenlik ve kalite güvence sistemleri uygulanmakta olup, gerek uluslararası denetim kuruluşları gerekse Firmalar kendi denetimleri yapmakta ayrıca İdari Makamlarca da denetlenmektedir.

Polisan tank sistemini buraya ilk ne zaman kurdu, izinlerini ne zaman aldı?

Biz buraya ilk tesisi 1974 yılında kurduk. Biz de 1974 yılında buraya geldik ve ruhsat almak için çalışmalara başladık. O günkü koşullar ne ise onları yerine getirdik. Biz buraya yatırım yapmaya başladığımız zaman limanın kot yüksekliği 0.80’di. Ben bu kot yüksekliğini 2.20 seviyesine çıkardım. Denizi doldurduk, hazineye mal ettik ve hazineden de bu araziyi kiralamış olduk. Bizden sonra birçok tesis kuruldu. Tabi hiç kimse kot farkını önemsemediği için buradaki birçok fabrika su içinde kaldı, hayvanlar boğuldu fakat bizim tesisimize bir damla su girmedi. Bu olayların yaşanmasının nedeni ise çarpık kentleşmedir.

Dilovası’nda çarpık kentleşme var ve bunun önüne geçilemez mi?

Biz sanayiciler olarak bulunduğumuz yerlerin hepsi tapuludur ve her biri o firmaya aittir. Fakat biraz üst kısımlara çıkarsanız yapılan evlerin olduğu bölge ise hazinenin arazisidir. Orada oturan insanlarda kurulan fabrikalarda çalışmaya başladılar. Ben Dilovası’nda bir çiftlik kurdum. Eğer orayı korumamış olsaydım ne ağaç kalacaktı orada ne de ormanlık bir alan. Oysa şimdi orası bir cennet gibi korunuyor.

Son on yılda burada bir değişim yaşandı, önlemler alındı, fakat yine de gece fitreleri çalıştırmıyorlar, diye iddialar da var. Sizin bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz ?

Eskiden sürekli Dilovası ile ilgili iddialar var iken ben ve birkaç sanayici bir araya gelerek bu sorunları nasıl çözebiliriz diye çalışmalar yaptık ve sonunda bu bölgeyi organize sanayi şekline çevrilebilirse o zaman sorunların daha hızlı çözebileceği belirtildi. Çünkü organize sanayi olduğunuz zaman yaptırımlarınız olabiliyor. Organize sanayiyi kurduk ve çevreye bir düzen getirdik. Burada kirlilik var dediler arıtma tesisi yaptık. Firmalarda filtre yoktu, filtreler taktırdık. Polisan olarak sosyal sorumluluk projeleri de yapıyorsunuz.

Spor salonu yaptırıyoruz. Çok güzel bir çalışma oldu orada. Şu anda projeyi Milli Eğitim Bakanlığı adına yapıyoruz. Arazisi olduğu gibi bizimdi. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağışladık. Onun dışında cami yaptık. Bunun dışında kimya meslek okulu yapmak istiyoruz. Böylelikle bu projelerin bulunduğu ada hem dini, hem eğitim hem de spor adası halinde bir külliye olacak. Şu anda bütün vaktimi bu projelerde geçiriyorum. Yaptığımız bu projelerle aynı zamanda devlet tarafından da ödüller aldım.