Triple Pendulum Deprem izolatörünün yerli üretimi için çalışmalar hızlandı

Marmara’da yaşanan son hareketlilik deprem ile ilgili almamız gereken önlemleri hatırlattı. Depreme dayanıklı yapıları inşa ederek deprem sorununu gündemimizden çıkarmamız gerektiği noktasında hem fikir olduğumuz bir dönemde, bu konuda önemli çalışmalara imza atmış olan Doka Endüstri Yönetim Kurulu Başkan Veysel Doğan ile bir araya geldik.

Ülkemizdeki deprem gerçeği doğrultusunda çalışmalar yapan bir isim olarak, son yaşanan İstanbul depremi ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?

23 Nisan günü Marmara Denizi, Silivri açıklarında 6.2 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiştir.  Bu deprem Kuzey Anadolu Fay hattında gerçekleşen küçük bir depremdir. Deprem bölgelerindeki sismik hareketlerin tekrarlama periyodları çok değişken olup kesin olarak bilinememektedir. İstanbul’u derinden etkileyecek Büyük Marmara depremi henüz olmamıştır. Ancak her zaman büyük depremler ile karşı karşıya kalabiliriz. Günümüz teknolojisi ile olası tarihleri belirleyebilmek mümkün değildir. Olup olmayacağını veya son günlerde yaşanan hangi fayın kırıldığı, ne kadarının kırıldığı konularına yoğunlaşmanın da çok gereksiz olduğunu düşünüyorum. Deprem bölgesinde yaşadığımız bir gerçek ve yurdumuzun her bölgesinde olabileceği gibi İstanbul’da da büyük depremler olabilecektir.  Dolayısı ile şehirlerimizin ve yapılarımızın kesinlikle Deprem dirençli hale gelmesi gerekmektedir. 1999 Kocaeli depreminden sonra 25 yıl kaybedildi. Daha da fazla zaman kayıp edilmeden şehirlerimizi Deprem Dirençli hale getirmeliyiz. Peki nasıl olacak bu değişim? Ancak seferberlik havası içerisinde başarılı olacak bir konudur bu. Devletimiz ve vatandaşlar ele ele vererek 10 yıl içerisinde bu sorunu rahatlıkla çözebiliriz.

İstanbul’da hastaneler başta olmak üzere kamu binalarının depreme hazırlanması sürecinde ürünlerinizle yer aldınız. Yer aldığınız projeler ile ilgili bilgi alabilir miyiz?

Toplum olarak önceliklerimizi çok iyi belirlememiz gerekiyor Deprem Dirençli şehirlerin oluşturulması kapsamında öncelikli yapılarımızın başında hastaneler, köprüler, okullar ve diğer kamu binaları gelmektedir. Bu bağlamda görev aldığımız ve deprem izolatörü temin ederek montajını yaptığımız İstanbul’daki projelerin arasında Okmeydanı Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi, Göztepe Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi, Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi ve Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi yer almaktadır. Diğer kamu binalarının başında ise büyük yolcu kapasitesi ile İstanbul’u diğer şehirlere ve yurt dışına bağlayan Sabiha Gökçen Havalimanı Terminal binasını sayabiliriz. Halen yapımı devam etmekte olan ve deprem izolasyonu işini üstlendiğimiz Sancaktepe Şehir Hastanesi deprem izolasyonlu yapılar arasında Anadolu yakasının en büyük hastanesi olacaktır.

Yapılan çalışmalar yeterli mi? Depremin etkilerini azaltmak için alanınız ile ilgili neler yapılabilir?

Sağlık Bakanlığımız, yeni hastaneleri deprem izolatörlü yaparak deprem dirençli hale getirmiş ve hastanelerdeki deprem sorununu önemli ölçüde çözmüştür. Ancak bu yeterli değildir. Deprem sonrası hastanelere ulaşımı sağlayacak köprülerin ve ana arterlerin de mutlaka Deprem Dirençli hale getirilmesi çok önceliklidir. Sonrasında okulların, diğer kamu yapılarının ve konutların da Deprem Dirençli yapılar haline getirilmesi gerekiyor. Böylesine deprem dirençli şehirleri oluştururken yapıların yıkılmasını değil de deprem sonrası hemen kullanım imkanı sağlayan Deprem Dirençli yapıları öncelikleyen yeni bir Deprem Yönetmeliğine, Deprem Dirençli yapı projelerini hazırlayacak uzman proje mühendislerine ve mimarlara, Deprem Dirençli yapı projelerini yerinde uygulayacak teknik donanımı olan müteahhitlere, yapım işlerini denetleyecek uzman yapı denetim firmalarına ve Deprem Dirençli yapıları satın alabilecek ekonomiye ve bilinç düzeyine sahip kullanıcılara ihtiyaç vardır. Bunların hepsi ayrı başlık altında çok uzun çalışılarak ve tartışılarak belirlenebilecek ve bir kanun ile uygulaması mecburi hale getirilebilecek konularıdır.

Sismik izolatör yatırımlarınız ile ilgili bilgi alabilir miyiz?

Bugüne kadar maalesef haksız rekabet şartlarından dolayı yerli izolatör imalatını başlatmak konusunda çekincelerimiz vardı. Sadece fiyatı ucuz olduğu için kullanılan, ancak gerçek deprem yükleri altında %100 test edilmeyen ve gerekli güvenlik tedbirleri olmayan ve bize göre ciddi zafiyetleri olan ürünler bilerek veya bilmeyerek birçok projede kullanıldı. Bu husus bizi yerli yatırım konusunda maalesef fazlaca düşündürüyordu. 2023 Maraş depremi sonrasında kararımız kesinleşti ve Triple Pendulum Deprem izolarünün yerli üretimi için çalışmalarımızı hızlandırdık. Hedefimiz 2025 yılı içerisinde 5.000 tonluk dinamik test merkezinin inşaatını tamamlayarak Triple Pendulum Deprem İzolatörü  Hendek / Sakarya fabrikamızda üretmektir.

Üretim yaptığınız kamu dışında ilgi var mı?

Özel konut projelerinde deprem izolatörü uygulamaları ile ilgili ciddi talep vardır. Yerli üretim ile gelen talepleri karşılayacağımızı düşünüyoruz.

Eklemek istedikleriniz.

Tüm dünyada yapıların deprem tasarımına ilişkin yönetmelik hükümleri (sünekliğe dayalı), öncelikle yapısal, yapısal olmayan, mimari elemanlara ve içeriklere zarar verme pahasına, kabul edilebilir sınırlar dâhilinde yapıların toptan yıkılmasını önlemeye odaklanmıştır. Bu durum, yakın zamanda yaşanan depremlerde de görüldüğü gibi, büyük bir deprem sonrasında yapıların kullanım ve fonksiyon kaybına yol açmaktadır.

Kısa, orta veya yüksek yapılara yönelik bina yönetmeliği tasarım hükümleri, sürücü ve yolcuları korumak için plastik deformasyon bölgeleri ve hava yastıkları sağlayan küçük, orta veya büyük otomobillerin tasarımında kullanılan aynı konsepte dayanmaktadır. Binalarda, insan hayatını kurtarmak ve toptan yıkılmayı önleme amacıyla süneklik (plastik deformasyon) sağlamak için betonda donatı takviyesi ve çelik yapılarda ise özel detaylandırma yapılmaktadır.

Arabalarda olduğu gibi, kaza küçükse arabalar tamir edilebilir, deprem küçükse binalar için de aynı şey geçerlidir. Kaza büyükse ve hava yastıkları patlarsa arabayı değiştirmek zorunda kalırız. Binalarda da durum aynıdır. Deprem büyük ise yapı ciddi hasar görür ve sonunda yerine yenisi yapılmak üzere yıkılır.

Dünyanın deprem potansiyeli olan bölgelerindeki kritik binaların, köprülerin ve endüstriyel yapıların tasarlanması ve inşası sırasında Deprem Dirençlilik önemli bir husustur. Deprem Dirençli yapılar ve şehirler deprem sonrası toplumda yaşanan travmanın en aza indirilmesi için gereklidir. Dünyada her yıl meydana gelen büyük depremler, toplumsal ihtiyaçların karşılanması için kritik yapıların deprem sonrasında çalışır durumda kalması gerektiğinin sürekli hatırlatmaktadır. Deprem Dirençli şehirlerde yaralıları tedavi etmek ve hayat kurtarmak için hastanelerin çalışır durumda kalması gerekiyor. Ana ulaşım yapıları olarak sınıflandırılan köprülerin de kurtarma ve taşıma operasyonları için işlevsel kalması gerekiyor. Yaşamsal hizmetlerin kesintiye uğramaması için gaz, su ve elektrik tesislerinin deprem sonrasında da çalışır durumda kalması gerekiyor.

Bugün Sismik İzolasyon Teknolojisi sayesinde Deprem Dirençli yapı ve şehirlerin kurulmasına ve sürdürülebilirliğini sağlayabiliyoruz. Büyük bir deprem sonrasında yenileme maliyetinin 2 % ‘sinden daha az bir maliyet ile onarılabilecek, işlevsel ve çalışır durumda kalacak yapılar tasarlayıp inşa edebiliyoruz.

Son 50 yılda süneklik esaslı yönetmelikler ile deprem tasarımının ekonomik ve daha güvenli yapılara yol açtığı kabul edilirken, deprem sonrası fonksiyon için ihtiyaç duyulan hayati yapılarda “Çökmeyi Önleme”den “Hasar Önleme”ye geçmenin zamanı geldi. Otomotiv endüstrisi, akıllı sensörlerin ve gelişmiş frenleme teknolojisinin entegrasyonuyla “Yolcu Güvenliği”nden “Çarpışma Önleme”ye geçmeye başlamışken, tüm dünyadaki inşaat mühendisleri ve mimarlar, yalnızca yürürlükteki yasa hükümlerine uygun olarak “Çökmeyi Önleme’’yi sağlamaya çalışıyor.

Deprem bölgelerinde yaşayan herkesin Depreme Dayanıklı ve Sürdürülebilir Yapılara kavuşması için artık Yapı Yönetmeliklerini değiştirme zamanı gelmiştir.