Türkiye ben denizci bir ülkeyim demeye başladı

Üç tarafımızın denizlerle kaplı olduğu uzun yıllar aktarılmasına rağmen, bu alandaki yatırımları geliştirmekte zorluk çekiyoruz. Son yıllarda gelişen farklı bakış açıları bu alana yatırımları artırmaya başladı. Konu ile ilgili görüşlerine başvurduğumuz Bridge Denizcilik Genel Müdürü Şendoğan Göksu, önemli açıklamalarda bulundu.

Denizcilik sektörünün son dönemi ile ilgili genel bir değerlendirme yapmanızı istesek, neler aktarmak istersiniz?

2008 yılında ABD’de de başlayan ekonomik kriz, sektörle hiçbir alakası olmamasına rağmen gemi değerlerinin düşmesine neden oldu. Bu durum 2011-2012 yılına kadar devam etti. Aynı zamanda 2008 yılındaki siparişlerle birlikte bizde tonaj fazlası oluşmaya başladı. 2011-2012 yılına kadar tonaj fazlalığı ve ekonomik krizle sektör devam etti. 2012 yılından sonra ise sektörde küçük küçük toparlanmalar başladı. Tabi bizler açısından bu süreç hiç kolay geçmedi sektör ciddi yaralar almış oldu. Örneğin o dönemde 50 milyon Dolarlık bir gemi 25 milyon Dolar’a kadar geriledi. En son bu gemileri satarken, 7-10 milyon Dolar’dan bahsediyorduk. Çok büyük bir değer kaybı yaşandı. Bu durum bankalar içinde çok büyük zarar anlamına geliyor.

Türkiye’de benim okul dönemimden bugüne denizcilik sektörüne bakış çok değişti. Ben okurken denizcilik nedir, sizler gemide ne iş yapıyorsunuz diyen kişiler vardı, bugün ise herkes sektörü yakından tanımaya başladı. Özellikle genç nüfus bu alana ilgi duyuyor. Okul sayıları giderek arttı ve sonunda Türkiye ben denizci bir ülkeyim ve üç tarafım denizlerle kaplı demeye başladı. Avrupa ve Yunanistan denizcilik sektöründen yıllarca istifade etmiş bende bu alanı geliştirmeliyim demeye başladı. Yıllarca müthiş bir gelir elde etmişler.  Böyle bir uyanış Türkiye’de başladı. Tabii ki yatırımcılar açısından da ana amaç bir sektörden para kazanmak ve kar etmektir ve bu sektörden kar ettiklerini de görmeye başladılar. Denizcilikte şöyle bir durum var, siz bir gemi satın alıyorsunuz daha sonrasında bayrağını, klasını değiştiriyorsunuz yeni sertifikalar alıyorsunuz ve ondan sonra çalışmaya başlıyorsunuz. Çalışmaya başladıktan sonra döviz kazanıyorsunuz, vergilerden muafsınız bu durumda sektörü cazip hale getiriyor. Denizcilik sektörü bir macera işidir ve 1700’lü yıllardan bugüne sürekli desteklerle ayakta durmuş bir sektördür. Çünkü çok zor bir iştir, kaptanından gemi çalışanına kadar zorlu bir iştir. Bu nedenle sosyal bir ülke olarak görülen Almanya’da bile denizcilik sektörüne teşvikler her zaman vardır ve o ülkelerdeki yatırımcılara ait gemilerde de ikinci bayraklar vardır. Özetle söylemek gerekirse vergi konusunda ciddi bir avantaj var, istihdam bakımından daha az insan gücüyle daha nitelikli işler çıkartabiliyorsunuz. Bu açıdan da yatırımcıların ilgisini çeken bir sektördür. Ben ilk işletmeciliğe başladığım zaman 4 gemi elimizde vardı ve 3-4 nitelikli arkadaşla, 7 tane gemide çalışan arkadaşımızla tüm işlerimizi yürütüyorduk. Bu durum yabancı yatırımcıların da ilgisini denizcilik sektörüne çekiyor. Yabancı yatırımcılarda bizleri arayarak sektörle ilgili bilgiler istiyor. Bugün yerli müşterilerimizde gemi sayılarını giderek arttırıyor. Bu açıdan denizcilik sektörü gelecek vaat ediyor. Burada önemli olan sektöre giren insanların buradaki avantajları suiistimal etmeden, bilinçli ve düzenli bir şekilde çalışmalarıdır. Bizlerde yatırımcılarla görüşüyoruz, onlara öneriler getiriyoruz ama önemli olan müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılayacak doğru gemiyi önermektir. Böyle çalıştığınız zaman firmalar her gemi alımında size danışıyor, sizden bilgi istiyor. Yanlış bir gemiyi öneriyorsanız yatırımcılar sorun yaşayacaktır ve bu da bir daha sizinle çalışmasını engeller. Ama doğru gemiyi buldurursanız sizinle uzun dönemli bir çalışmanın içinde yer alacaklardır.

Türkiye’de sürekli gündemde olan filonun yenilenmesi konusu gerçekleştiği zaman sektöründe canlanacağını söyleyebilir miyiz?

Kesinlikle sektörü canlandıracaktır. Koster gemilerinin yenilenmesi özellikle tersanedeki işlerin artışını sağlayacaktır. Ben koster derneğinin yönetim kurulu üyesiyim ve kurucular arasında yer alıyorum. Burada tamamen milli duygularla bu dernekte yer alıyorum. Normal şartlarda alım satım brokerlerinin çok işine gelen bir durum değildir. Çünkü alım satım olacaktır bizlerde bu durumdan fayda çıkarmış olalım.

Bu dönemde yatırımcıların daha fazla gemi alımı yaptığı veya yatırım yaptığını söyleyebilir miyiz?

Söyleyebiliriz. Tabi bu durumun birçok konjonktürel sebebi var. Ama en büyük sebebi denizcilik sektörünü yatırımcıların keşfetmiş olmasıdır. Eskiden denizcilik sektörü ön planda değildi ve denizcilik sektörünü aktardığınızda insanlar farklı noktalara sizi çekiyordu. Bugün ise artık saygı duyulan bir sektör oldu. Ben İngiltere’de eğitim aldım. Orada denizcilik sektörüne bakış açısıyla Türkiye’deki bakış açısı çok farklıydı. Türkiye’nin kara toplumu olduğunu net hissediyorsunuz. İnsanlar İstanbul’dan Bandırma’ya giderken feribotta üşütse bir daha feribota binmiyor. Ama bu algı giderek değişiyor, denizciliğin nimetlerinden faydalanmaya başladık. Balıkçılıktan, liman işletmeciliğine kadar faydalanmaya başladık.

Denizcilik sektörünün bu açıdan tabana yayıldığını söyleyebilir miyiz?

Tabii ki, Türkiye’de daha öncesinde denizcilik sektörü Doğu Karadeniz bölge insanına ait gibi görülüyordu. Belli bir grubun elindeki bir sektördü. Ben sektöre girdiğimde yeni yeni farklı grupların sektöre yatırım yaptığını gördük. Sn Yalçın Sabancı’nın denizcilik sektörüne girmesi büyük olay olmuştu. O güne kadar 10 tane denizci grubu sayamazdınız. Sabancı’yı takip eden firmalar oldu, küçük gemilerle sektöre girenler oldu fakat halen geliştirilmesi gereken bir sektördür.

Denizcilik sektöründe eğitim üniversitelerinin de artması sektörün gelişimi açısından önem taşıyor mu?

Tabii ki. Benim döneminde Türkiye’de 2 tane deniz fakültesi vardı, bugün 15 üniversite denizcilik sektöründe eğitim veriyor. Lise seviyesinde de 70 tane okuldan bahsediyoruz. Bu gençler eğitim aldıktan sonra yurt dışına çıkıyor, Türkiye’de bir şeyler yapmaya çalışıyorlar.

Gemi alanına bakacak olursak hangi alanda yatırımlar daha büyük avantaj sağlıyor?

Bu çok geniş bir yelpazedir. Kuru yük, tanker segmenti ve konteyner segmenti olarak alanı üçe ayırabiliriz. Konteyner alanı pandemi öncesi yıldızı parlayan bir sektör oldu. Özellikle Çin bu alanda çok yatırım yaptı, fakat pandemi öncesinde çok yara alan bir sektördür. Finansal krizden en çok etkilenen grup içindeydi. Şuanda Çin’in bu alana yatırım yapmasıyla canlandı fakat sürdürülebilir bir sektör olduğunu düşünmüyorum. Kuru yük gemileri her zaman daha stabil gelişen bir sektördür. Çıkan yükler her zaman bellidir. Hurdanızı alırsınız, buğdayınızı alırsınız ve bu açıdan sürekli sürdürülebilir bir alandır. Bu sektöre ilk kez girecek kişilere kuru yük gemilerini tavsiye ediyoruz. Enerji gemilerinde ise ciddi bir bilgi birikimi gerekiyor, yetişmiş personel gerekiyor, pazarı bilmeniz gerekiyor, büyük firmalarla çalışacaksanız standartlarınızın yüksek olması gerekiyor. Şuanda kuru yük daha ağırlıkta gidiyor.

Sektörde düşen fiyatlar bugün itibariyle normal seyrine döndü mü?

Şuanda 2008 yılındaki gibi değildir.  2008 yılı öncesi seviyenin sektör açısından gerçek olmadığı, köpük olduğuna vurgu yapıyorlardı. O rakamlara da erişeceğini düşünmüyoruz ama bugün açısından bakacak olursak sektör artık diplerde değil. Normal bir seyrinde ilerliyor. Anlık olarak iniş çıkışlar oluyor fakat genelde yükselme eğilimindedir. Özellikle yakın kıyısal seferler yapan gemilerde fazla yapılmaması ve talebin olması nedeniyle artış gösteriyor. Büyük tonajlı gemilerde 30 bin -50 bin tonajlı gemilerde Çin hâkimiyeti var, çünkü çok kısa bir sürede gemiyi yapıp teslim edebiliyorlar. O sebeple gemi fiyatlarında artış olduğu zaman hemen baskı görüp geriye geldiğini hissedebiliyoruz.

Finansman konusunda sorunlar çözüldü mü?

Bankacılık sektörü açısından denizcilik sektörü çok cazip bir sektör değildir. Aldıkları riskle verdikleri oran aynı değil. Bankacılık sektörü 5-10 yıllık hesaplar yapmak istiyorlar fakat denizcilik sektörü öyle değildir. Bu durum sektör açısından fırsatlar da oluşturuyor fakat bankacılık sektörü böyle bir sektöre destek olmak istemiyor. Bugün bir gemiye finansman sağlıyorsunuz fakat gemi açık denizde, dolayısıyla o gemiye banka el koymak istediği zaman sorunlar yaşıyor bu durum da bankaların sektörden uzaklaşmasına neden oluyor. Oysa gelişmiş ülkelerde bankacılık sektörü bize göre çok daha nitelikli çalışmalar yapıyor ve gemiyi teminat olarak alıp kredinizi sağlıyor. Dolasıyla Türkiye’deki yatırımcılar sektörden kazandıklarını tekrar sektöre yatırarak gemi satın alıyor.

Denizcilik sektöründe kötü algının değişmesiyle sorunlar çözülecek sanırım.

Tabii ki. Kolay parayı bulmak istiyorsan denizcilik sektörüne gireceksin diye bir algı vardı. Bu algının düzeldiği kanaatindeyim. MART 2021