Türkiye ihracatta avantajlı konuma geldi
Pandemi sürecinin sanayi üretimine etkileri konusu bugün olduğu kadar önümüzdeki dönemde de araştırma konuları arasında yer alacaktır. Bu noktada konu ile ilgili bilgi sahibi isimlerle bir araya gelmeye ve sorularımızı yöneltmeye devam ediyoruz. Konu hakkında güncel bilgilere sahip isimlerden biri olan Petrofer Endüstriyel Yağlar Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı ve Güney Afrika Cumhuriyeti İzmir Fahri Başkonsolosu İ. Tamer Taşkın, konu ile ilgili sorularımızı yanıtladı.
Pandemi süreci Türk sanayicisini nasıl etkiledi?
Bulunduğum sektör itibariyle Edirne’den Gaziantep’e kadar birçok ildeki binlerce firmaya hizmet sunuyoruz. 2020 yılı Şubat ayında başlayan kapanma nedeniyle önce sanayici olarak sıkıntılı bir dönem yaşadık. Fakat sonrasında dövizin yükselmesi, Uzakdoğu’dan Avrupa’ya yapılan ürün sevkiyatlarının azalması, Çin ve Hindistan’ın dışarıya kapanması, konteynır bulunmaması nedeniyle Türkiye ihracatta avantajlı konuma geldi. Bir de Türk ürünlerinin ana pazarının Avrupa olması ve Avrupa’ya yapılan ihracatın kara yoluyla yapılması nedeniyle Türk sanayisinin pandemi döneminde ihracata çalışmasına neden oldu. Bu durum Türkiye’nin her bölgesinde hissediliyor. Şuanda Türkiye’deki hangi fabrikayı ziyaret etseniz yılbaşına kadar dolu olduğunu görürsünüz. Türkiye’ye şuanda yurt dışından yeni yatırım gelmiyor, ama Türk sanayicisi yeni yatırımlarına hızla devam ediyor. Bu durum yılsonuna kadar devam edeceği gibi önümüzdeki dönemlerde de devam edecektir. Pandemi döneminde Türkiye’de küçük esnafın, iç piyasaya çalışan firmaların büyük sıkıntıları var bunlar doğrudur, fakat ihracata yönelik olan Türk sanayicisinin bir sorunu bulunmuyor.
İtalya ve Almanya gibi ülkelerin daha öncesinde Çin’e verdikleri üretim siparişlerini Türkiye’ye vermek istediklerini haber yapmıştık. Bu söylenti şuanda gerçekleşiyor mu?
Aynen gerçekleşiyor. Çünkü Türkiye bu dönemde üretimine devam etti, Türkiye ihracatında nakliye sorunu yaşamıyor. Bu açıdan Türkiye’nin Avrupa’ya ihracatı giderek artıyor. Bir de sadece Çin ve Hindistan pazarlarının kapanması değil, Avrupa’da da birçok fabrika çalışamıyor. Onların bütün işleri Türkiye’ye kaymaya başladı. Bunun sonucunda Türkiye’de ilk defa ihracat aylık 20 milyar dolar seviyesine geldi. Bu durumda yılsonuna kadar Türkiye ihracatı 200 milyar doları geçecektir. Bir de ihracatta kaybettiğimiz pazarlara rağmen bu rakamı yakalıyoruz. Örneğin Suudi Arabistan, Mısır, İran, Irak, Yemen, Suriye, Libya gibi pazarları kaybetmemize rağmen bu rakamı yakaladık.
Sizin firmanızda da Alman yatırımcılar var, onların Türkiye’ye yaklaşımı nasıl?
Ortağımız iki yıldır pandemi nedeniyle Türkiye’ye gelemiyor. Fakat Türkiye’ye gelmemesine rağmen biz yatırım yapmaya devam ettik. Çünkü bizde çalışıyor ve ihracat yapıyoruz.
Türk Alman ilişkilerinde bir gerginlik yaşandı bu durum iş dünyasına da yansıyor mu?
Tabii ki yansıyor. En büyük yansıması Volkswagen’dir. Türkiye’nin Volkswagen yatırımını kaybetmemesi gerekiyordu. Kaybetmesi iyi olmadı. Volkswagen bir ülkeye gittiğinde birçok fabrikaya ben gidiyorum sizde gelin diyor ve tartışma bile olmadan birçok fabrika ülkenize geliyor. Biranda onunla birlikte 100 tane fabrika geliyor. Bu açıdan büyük önem taşıyor.
İzmir böyle yatırımlar için gerekli alt yapıya hazır mı?
Şuanda İzmir’de 12 tane organize sanayi bölgesi var. 5 bin tane farklı sektörlerde fabrika var. Bizim firmamıza Afrika’dan misafirler geliyor, İzmir’de 5 bin tane fabrika var diyorum, yanlış söylemediniz değil mi diyorlar. Afrika’nın tamamında belki de bu kadar fabrika yok. İzmir ihracatıyla ithalatıyla güçlü bir şehirdir.
Güney Afrika Cumhuriyeti İzmir Başkonsolosluğu’nu yürütüyorsunuz, Afrika-Türkiye ticari ilişkileri değerlendirir misiniz?
Afrika’nın tamamı Türkiye için büyük bir potansiyel. 2002 yılından bugüne kadar devletimiz bu potansiyeli gördü. Afrika’da 54 ülke var, 2002 yılına kadar 7-8 ülkesinde büyükelçimiz vardı, bugün 44 ülkesinde büyükelçiliğimiz vardı. Afrika ülkelerinin Ankara’da da büyükelçiliği sayısı 33-34 devlete çıktı. THY’ları birkaç ülkeye uçarken bugün 50 ülkeye uçuş gerçekleştiriyor. Yapılan her çalışma Afrika pazarının gelişmesine katkı sağlıyor. Şuanda bölgede en büyük eksiğimiz bankadır. Türk bankası olmayınca iş adamları mecburen Fransız veya İngiliz bankalarının eline düşüyoruz. Afrika pazarında Avrupalılarla rekabet ettiğimizde biz fiyat avantajlarımızı kullanıyoruz. Bizler % 25-30 Avrupalı ürünlere göre daha uygunuz. Fakat bankacılık sistemimiz olmadığı için sadece bankaya % 6-10 arasında komisyon ödüyoruz. Bu çok büyük bir rakamdır. Bunun dışında Türk ürünlerine gümrük uygulanıyor. Bugün Güney Afrika’ya giden ürünlerimizde %20 gümrük ödüyoruz. Banka komisyonu, gümrük ve nakliye Türk ürünlerinin bütün avantajlarını götürüyor.
Türkiye Afrika ile ticari ilişkilerini derinleştirmek için neler yapabilir?
Türkiye ile Güney Afrika ülkelerinin ekonomileri birbirine çok benziyor. Onlarda üretim yapıyor, bizde üretim yapıyoruz. Onların pazarlarına biz ulaşamıyoruz, bizim Avrasya pazarlarına da onlar ulaşamıyor. Bu nedenle bu ülkelerdeki firmalarla bizim firmalarımızı evlendirmek gerekiyor. Bugün Mutlu Akü’yü Güney Afrikalı yatırımcılar aldı, Arçelik’te bölgede etkin Defy markasını satın aldı. Burada Güney Afrikalı firmalarla Türk firmalarını birbirine tanıtmak gerekiyor. Eskiden Afrika’da her ülkede gümrük varken, bugün Afrika’da gümrüğü tek hale getirdiler. Bu demek oluyor ki o bölgede yatırım yapan bütün kıtaya ürününü gümrüksüz satacaktır ve en avantajlı konuma geçecektir. Eskiden Türk müteahhitler sadece Rusya’da Libya’da veya Cezayir’de iş yapıyordu. Bugün Afrika’nın her yerinde işler yapabilir. Fakat finansa ulaşamadığı için sorunlar yaşıyorlar. Türkiye bu konuda gerekli adımları atmalıdır.
Petrol karşılığı müteahhitlik hizmeti verebiliriz diye düşünceler var siz bu teze katılıyor musunuz?
Petrolü alacak hükümet, Türkiye’de petrolü işleme işini Tüpraş yapıyor. Ama müteahhit iş yapacak ve onun finansını kredisini bankalar veya Eximbank verecek. Ya da Afrika Kalkınma Bankası veya İslam Kalkınma Bankası’yla bu organizasyonu yapabilir.
Türk müteahhitler bugün Azerbaycan’da önemli alt yapı işleri yapıyor fakat muhalefet dikkat et seni batırmasınlar, sömürmesinler diyor. Bizim müteahhitlerimiz Afrika ülkelerini sömürüyor mu?
Bir defa sömürgecilik farklı bir şeydir, bir proje karşılığında işinizin parasını almanız farklı bir şeydir. Siz teklif verirken yalnız değilsiniz ki. Türk firması başkanlık sarayına veya stadyum işine teklif verirken, Fransız firmalarda teklif veriyor. Bu durumda siz nasıl sömüreceksiniz. Siz bir teklif veriyorsunuz o teklif en uygunu olursa işi alıyorsunuz. Biz parası karşılığında projeyi gerçekleştiriyoruz. Afrika katısı 54 ülkesiyle Türkiye için büyük bir potansiyeldir. Hükümetimiz, Dışişleri Bakanlığı, büyükelçilerimiz, ticari ateşeler, Eximbank, DEİK dış ekonomik ilişkiler kurulu ve TOBB, Türkiye’nin Afrika’da etkin olabilmesi için ellerinden geleni yapmaktadır. EYLÜL2021