Türkiye İlaç Sektörü; tedaviler, ilaçlar, ilaç üretimi ve insan kaynağı kalitesi ile daha ileri bir noktada
Pierre Fabre İlaç Türkiye Genel Müdürü Dr. Hande Demirdere ile gelecek planlarını ve sektördeki gelişmeleri konuştuk.
Hande Hanım, bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1997 yılında mezun oldum ve 2001 yılında İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimini tamamladım. Aslında idealist bir hekim olarak eğitimime başlamıştım ama mezun olduğum yıl fakültemde kadro yoktu. Uzmanlığımı aldıktan sonra uluslararası bir ilaç firmasında medikal müdür olarak göreve başladım. 2000’li yıllarda uzman hekimlerin ilaç sektöründeki varlığı çok nadirdi. Firmalar ve medikal departmanlar büyüdükçe şu anda ilaç sektöründe faaliyet gösteren çok fazla uzman hekim arkadaşımız var. Ardından pazarlama, satış, iş geliştirme gibi farklı alanlarda, başta Rusya olmak üzere, Singapur, Hindistan, Çin gibi 6 yılı dış pazarlarda olmak üzere 17 yıldır ilaç sektöründeyim. Bir yılı aşkın süredir Pierre Fabre İlaç’ta genel müdür olarak çalışıyorum.
Pierre Fabre İlaç hakkında bilgi alabilir miyiz?
Pierre Fabre Grubu; ilaç, tüketici sağlığı ve dermokozmetik alanlarında faaliyet gösteren Fransa’nın en büyük ikinci ilaç firmasıdır. Türkiye’de 13 yıldır faaliyet göstermektedir. Daha önce distribütör aracılığıyla tanıtımı yapılan, ülkemizde 35 yıldır kullanılan ürünlerimiz bulunuyor. Yıllardır daha çok onkoloji ürünleriyle piyasada yer alırken, sonrasında onkoloji ürünlerinin yanında temel ürünler ekibi kurulmuştur . 2017 yılında Pfizer ile Türkiye’yi de içeren global bir işbirliği anlaşmasıyla idrar kaçırma tedavisi ile ilgili bir ürünün tanıtımı Pierre Fabre İlaç’a verildi. Bu ürün ile birlikte ekibimizi daha da genişlettik. Şu an sahada 50 kişilik 3 farklı ekibimiz bulunuyor. İlk olarak, demir eksikliği ve idrar kaçırma tedavisine yönelik temel ürünler ile ilgili bir ekibimiz var. Onkoloji ürünlerini çalışan bir Onkoloji ekibimiz var. Son olarak da diş hekimlerine yönelik ağız sağlığı ürünlerimizi çalışan bir ekibimiz var. Bu üç farklı ürün grubunu ve ekibini yönetmek bana çok keyif veriyor.
Pierre Fabre’nin satışlarının %45’i ilaçlardan, %55’i dermokozmetik ürünlerinden gelmektedir ve iki ayrı şirket yapısındadır. Türkiye’de Dermokozmetik grubunun ayrı bir satış pazarlama ekibi ve genel müdürü bulunmaktadır. Pierre Fabre’nin temel yaklaşımı, ürün gruplarının ilgili uzman tarafından reçetelenmesi ve uzman eczanelerden alınmasıdır. Bu nedenle, Dermokozmetik ve Ağız Sağlığı ürünlerimiz eczane dışında başka hiçbir yerde satılmamaktadır ve öncelikle de tüketicinin hakları korunmaktadır. Ağız Sağlığı ürünlerimiz, ilaç portföyümüz içerisinde yer almaktadır, bunun nedeni ürünlerimizin aynı ilaç gibi uzman hekim olan diş hekimleri tarafından önerilmesini tercih etmemizdir. Pierre Fabre, 65 yıldır değişmeyen “Ürünlerimizi ilgili uzman kişiler önermeli ve eczaneden alınmalı” vizyonunu hep koruyarak büyümeye devam etmiş ve biz de aynı şekilde devam ettiriyoruz.
Pierre Fabre’nin Fransa’da çok geniş tüketici ürünler portföyü bulunmaktadır. Fransa’da ”Vitrin” olarak adlandırılan iki katlı bir binada Pierre Fabre’nin mevcut 2.500 ürünü sergilenmektedir. Bir katta dermokozmetik ürünleri, diğer katta ilaçlar ile birlikte tüketici sağlığı ürünleri incelenebilmektedir. Şu anda henüz Türkiye’de olmayan ama Avrupa ve Fransa’da çok tüketilen doğal ürünler de var. Aslında bütün bunların nedeni, Mösyö Pierre Fabre’nin iyi bir eczacı ve botanikçi olmasına dayanmaktadır. 65 yıldır ürünlerini hep doğal kaynaklardan üretmiş olan Pierre Fabre, dünyanın en büyük botanik bahçesine sahip bulunmaktadır. Bütün botanik türlerinin toplandığı, 1.200’den fazla ürünün yer aldığı, dünyanın en geniş kapsamlı botanik bahçesine sahip. Diş macunlarımız, kanser ürünlerimiz bu doğal ürünlerden oluşmaktadır. Kanser tedavisinde kullanılan meme ve mesane kanseri ile ilgili iki ilacımız, Cezayir menekşesinden geliştirilmiştir.
Pierre Fabre’nin botanikçi ve eczacı olması, ürün portföyünü hep doğal ürünlerden elde etmesi, tüketiciyi koruma yaklaşımı, vakıf firması olması ve yatırımının bir kısmını Afrika ve Asya gibi bölgelerde ilaca erişemeyen kişilere yardım etmesi gibi sosyal sorumluluk projeleri, en değerli özellikleri olarak sıralanabilir. Dünyanın dört bir yanında sağlık hizmetine erişimi olmayan insanlara hizmet amacıyla kurulan Pierre Fabre Vakfı; Afrika ülkelerindeki Albinizm ve Orak Hücreli Anemi gibi hastalıklarla mücadele konularında aktif olarak çalışmalar yürütmektedir. Bu nedenle kazancımızın bir kısmının hem yeni ürünlerin geliştirilmesine hem de vakıf aracılığı ile ilaca erişemeyen kişilere yardım edilmesine ayrılması, bizi farklı kılan unsurlardan bazılarıdır. Bu farklılaşma da bize gurur veriyor.
Cironuzdan AR-GE’ye ne kadarlık pay ayırıyorsunuz?
Globalde ciromuzun yaklaşık %22’si Ar-Ge çalışmalarına ayrılıyor. Onkoloji ile ilgili bir firmayla yapılan işbirliği anlaşması sonucu bu senenin sonuna doğru Avrupa’da ruhsat alacak bir ilacımız olacak. Bu ürünün klinik çalışmalarına bu sene çok ciddi bir bütçe ayrıldı. Bunun dışında özellikle tüketici sağlığına yönelik çok yoğun yeni ürün çalışmalarımız var. Türkiye’de olmayan ürün grupları var. Tüketici sağlığı için çok başarılı bir Ar-Ge ekibimiz var ve geliştirdikleri inovatif ürünler dünyada ilktir.
Türkiye’ye gelecek olan yeni ürünleriniz var mı?
Avrupa’da yıllardır piyasada olan ve mesane kanseri ikinci basamak tedavisinde kullanılan ürünümüzü 2017 yılı Aralık ayında kullanıma sunduk. En önemli lansmanımız oldu ve çalışmalarımız devam ediyor. Bunun dışında ağız sağlığı ürünleri içerisinde ara yüz diş fırçaları, florürsüz diş macunlarımız var. Pfizer ile yaptığımız global işbirliği anlaşması ile, ilk defa Türkiye’de üroloji alanında çalışmaya başladık. Aslında Pierre Fabre’nin dünyada en bilinen ürünlerinden birisi üroloji alanındadır. Ama biz Türkiye’de Pierre Fabre olarak bu ilaçla ilk defa üroloji uzmanlığına tanıtıma başladık. Bu ilacın tanıtımı devam ederken mutlaka yeni bir ürünü de Türkiye’ye getirmeyi hedefliyoruz. Kadın doğum ve üroloji alanlarında daha fazla ürünle farklı tedavi seçenekleri sunarak ,bu amaçla ekibimi ve şirketimi büyütmek benim ana hedeflerim arasında yer alıyor.
Bu yıl öncelikleriniz neler olacak?
Geçen yılki önceliğim ekibi kurmaktı. 2017 yılı transformasyon ve adaptasyon yılıydı. Önceliğim ekipleri kurmak, ürünleri hazırlamak, terapötik alanları tanımak gibi konulardı. Bu sene ise yaptığımız aktiviteleri daha iyi nasıl yapabiliriz üzerine yoğunlaşacağız, tabii bunu artık ekipler oturduğu için onlar yapacaklar. Benim önceliğim ise yeni tedavi seçenekleri sunmak ve firmamızın bilinirliğini biraz daha artırmak yönünde olacaktır.
Türkiye’de sağlık ve ilaç sektöründeki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Sağlık ve ilaç sektöründe sürekli gelişip ilerliyoruz. Ülke olarak hızla büyüyen ve ihtiyaçları giderek artan bir nüfusumuz var. Bazen ihtiyaçlarımız o gelişmelerin daha da önüne çıkabiliyor.16 yıllık bir hekim olarak şunu söyleyebilirim ki, günümüzde hastaların hekimlere ve tedaviye ulaşmasının daha kolaylaştığını gözlemliyorum. İlaç sektöründe de ülkemizin mevcut tedaviler, ilaçlar, ilaç üretimi ve insan kaynağı kalitesi olarak daha ileri bir noktada olduğunu görüyorum.