Türkiye, Irak yönetimine ‘vatandaşımın Kuzey Irak’taki alacakları ne olacak’ diye sormalıdır

Pol Holding olarak Kuzey Irak bölgesinde yaklaşık 400 milyon dolarlık yatırımlarının olduğunu belirten Yönetim Kurulu Başkanı Fethi Polat, “Bizim gibi Kuzey Irak’ta yatırım yapmış, ticaretin gelişmesine katkıda bulunmuş onlarca yatırımcı var. Son 3 yıldır ciddi sıkıntılar çekiyorduk. Bölgedeki referandum süreci de bütün sıkıntıların üzerine tuz-biber oldu. Ancak bizleri üzen en önemli unsur, yaşanan bu süreçte hükümet yetkililerinden kimsenin çıkıp  ‘sizler ne durumdasınız, bir ihtiyacınız var mı’ diye sormamış olmasıdır. Orada ticaret yapan, alacağı olan işadamları kazandıkları paraları Amerika ya götürmüyor. Yine Türkiye ye getirip, vergisini ödeyip Türkiye de yatırıma dönüştürüyoruz. Dolayısıyla bizlere sahip çıkılmalıdır” dedi.

Irak’ın Türkiye üzerinden yaptığı bütün ticari işlerin Kuzey Irak bölgesinden geçtiği, bir dönem 12 milyar doları bulan işlem hacminin büyüklüğü, buna karşın İran’ın yaptığı ticaret hacminin 1,5 milyar dolar civarında olduğu düşünüldüğünde Kuzey Irak bölgesinin Türkiye için ne denli önemli olduğu daha iyi anlaşılır. Türkiye referandum sonrası çeşitli ambargo ve uygulamaları devreye sokarken sadece bir hafta buna uyan İran sonrasında kapılarını açarak ticaretine devam etmeye başlaması üzerine bölgede ticaret yapan işadamlarımızın haklı sitemleri  yükselmeye başladı. Bu sıkıntıları ve yaşanan gelişmeleri Kuzey Irak bölgesinin en büyük yatırımlarını gerçekleştiren gruplardan biri olan POL Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fethi Polat’tan dinledik.

Kuzey Irak’a uygulanan ambargo ile birlikte Barzani ve Kuzey Irak bölgesi ile ilişkileri dondurmanın, yıllık 12 milyar dolarlık pazarı İran’a altın tepside sunuyor olmanın Türkiye’ye ne kazandıracağını merak ettiklerinin altını çizen Fethi Polat,  “devlet büyüklerimizin mutlaka bildiği bir şey vardır. Ama bu tutum orada ticaret yapan bizler tarafından anlaşılır bir durum değildir. Bizim gibi Kuzey Irak’ta yatırım yapmış, ticaretin gelişmesine katkıda bulunmuş onlarca yatırımcı var. Son 3 yıldır ciddi sıkıntılar çekiyorduk. Bölgedeki referandum süreci de bütün sıkıntıların üzerine tuz-biber oldu. Ancak bizleri üzen en önemli unsur, yaşanan bu süreçte hükümet yetkililerinden kimsenin çıkıp  “sizler ne durumdasınız, bir ihtiyacınız var mı” diye sormamış olmasıdır. Orada ticaret yapan, alacağı olan işadamları kazandıkları paraları Amerika ya götürmüyor. Yine Türkiye ye getirip, vergisini ödeyip Türkiye de yatırıma dönüştürüyoruz. Dolayısıyla bizlere sahip çıkılmalıdır” dedi.

Yaklaşık 15 yıldan beri ağırlıklı yatırım alanı olarak Kuzey Irak bölgesine odaklanan Pol Holding, Şanlıurfa’da 1200 büyükbaş hayvan kapasiteli çiftliğinde besi hayvancılığının yanı sıra kendi arazilerinde tarımsal faaliyetleri olan bir topluluk.  Yönetim Kurulu Başkanı Fethi Polat, şöyle konuşuyor “Ağırlığı Kuzey Irak’a verdiğimiz için yurt içinde büyük çaplı yatırımlar yapmadık. Bölgenin en büyük elektrik santrallerinden biri bizim bünyemizde. Yine bütün bölgenin en önemli sanayi tesislerinden biri olan demir çelik fabrikamızı Erbil’de kurduk. Her şey yolunda giderken, 2014 yılında IŞİD’in o bölgeye girmesiyle birlikte ciddi sıkıntılar yaşamaya başladık. Her şey yolunda giderken IŞİD’in ortaya çıkması, yönetimin tek gelir kaynağı olan petrolün 120 dolar dan 30 dolar seviyelerine düşmesi, bölgesel yönetimin IŞİD ile mücadele ederken yaptığı harcamalar ve Irak merkezi yönetimi lideri Maliki’nin yaptığı parasal kesintiler bölgeyi ekonomik olarak zayıflatmıştır. Başta enerji ve demir çelik alanında yaptığımız üretimlerin karşılığı olan ödemeleri bölgesel yönetimden alamıyoruz. Dolayısıyla, gelirleri oldukça düşen Kuzey Irak yönetimin bizlere yapması gereken yaklaşık 35 milyon dolarlık ödemeler aksamış ve hatta durma noktasına gelmiştir. Yaşanan son gelişmeler neticesinde elimiz kolumuz bağlı bir şekilde bekliyoruz” dedi.

Kuzey Irak da çeşitli ticaret yatırımlarının yanı sıra kendi kaynaklarıyla kurduğu elektrik santralinin dışında Fethi Şimşek ile ortak olarak kurdukları demir çelik fabrikasının olduğunu ifade eden Fethi Polat, “Öz sermayemizle yaptığımız bu projelere hiçbir destek ve kaynak kullanmadan yaklaşık 400 milyon dolarlık bir yatırım yaptık. 2014 yılında devreye aldığımız demir çelik fabrikası IŞİD krizi sonrası ekonomik sıkıntılar nedeniyle ve bölgesel yönetimden gerekli enerji desteğini yeterince alamadığımız için zaman zaman durma noktasına geliyor. Büyük özveriyle kurduğumuz bu yatırımlar gerek bölge gerekse Türkiye açısından son derece önemli olmasına rağmen, bölge de ve Irak’ın genelinde yaşanan sıkıntılar rahatça ticaret yapmamızı engellemektedir. IŞİD ile başlayan kriz ortamının üzerine yapılan bağımsızlık referandumu yaşadığımız onca sıkıntının üzerine adeta tuz biber olmuştur” diyor.

Barzani gibi tecrübeli bir yöneticinin nasıl olur da referanduma gitmek gibi bir tuzağa düştüğünü anlamakta zorlandığını ifade eden Fethi Polat, “Bölgeyi ve bölge insanını iyi tanıyan biri olarak, Amerika’nın ‘henüz erken şimdi referandum yapma’ diye uyarmasına rağmen yaşanan bu sürecin bazı Avrupalı ülkelerin desteğiyle planlanmış bir oyun olduğunu düşünüyorum.  Aslında Barzani, peşmerge ekolünden gelen, savaşmayı iyi bilen biri üzerine de uzun yıllar içinde elde ettiği politik tecrübeyi de ekleyince adeta özgüven patlaması yaşayarak referandum yaptı. Hatırlayın, 25 Eylül de referandum yapılmadan önce Türkiye, 27 Eylül de yapılması gereken Milli Güvenlik Kurulu toplantısını erkene alarak 22 Eylül de yapmış ve sonuç açıklamasında Barzani’yi uyarmış ‘yapmayın’ demişti.  Fakat, bu ‘yapmayın’ uyarısı çok geç kalınmış bir uyarı olmuştur. 6 ay hazırlık yapan Barzani’ye bu uyarılar aylar öncesinden ciddi bir şekilde sebep-sonuçları açıklanarak yapılsaydı eminim Barzani referandum yapmaktan vazgeçerdi. Ayrıca bütün bu sürecin altında yatan sebebi dünya petrol şirketlerinin petrol fiyatlarını yukarıya çekme düşüncesinin olabileceğini düşünmek mümkün” dedi.

Son zamanlarda oldukça belirginleşen İran-Irak yakınlaşmasının başta Amerika olmak üzere bir çok kesimi rahatsız etiğini, Amerika’nın terör örgütleri listesinde yer alan Şii kesimin IŞİD’i olarak değerlendirilen  Haşdi Şabi örgütünün Irak da istediği gibi at oynatıyor olmasını örnek olarak gösteren Polat, “Haşdi Şabi örgütünün Musul, Kerkük ve Kuzey Irak’ın bazı bölgelerine rahatça müdahale ediyor olmasının altında yatan gerçek, Nuri el-Maliki’nin İran’nın adamı oluşudur. Haydar el-İbadi ise Amerika’nın adamıdır. Yapılacak seçimlerde İbadi’nin Maliki’yi yenebilmesi için bir olay lazımdı. Benim düşüncem Irak siyasetinde seçimleri kazanmak adına Kürtler kurban edilmiştir. Böylelikle İbadi Arapların gözünde kahramana dönüşecek, Amerika İran’ın güdümündeki Maliki’den kurtulacaktır. Bugün, Irak hükümeti Haşdi Şabi ile birlikte operasyonlar yürütüyor. Haşdi Şabi Amerikaya göre terör örgütüdür. Gelecekte de bu sefer Irak için “terör örgütü ile birlikte siz Kürtleri vurdunuz” diyecekler. Bana göre, Amerika İnan’a müdahale etmek için kendine delil topluyor” dedi.

Kuzey Iraktaki referandum sonrası izlenen politika ile Türkiye’nin bölgede ne yapmak istediğini anlamakta zorlandığını belirten Fethi Polat, “ Bölgeyi iyi bilen biri olarak, orada ki aktörleri değerlendirdiğimde, Kuzey Irak bölgesinde faaliyet gösteren güçler içersinde Türkiye’ye en yakın isim Mesud Barzani’dir. Bizler de yatırımcı olarak bu yakınlık neticesinde oluşan güven ortamında oraya gidip büyük yatırımlar yaptık. Ayrıca oraya yatırım yapmaya giderken devletimiz bizleri teşvik etti. “dedi.

Polat son dönemde yaşanan gelişmelerin Türkiye’yi çok büyük ekonomik potansiyeli olan Kuzey Irak bölgesini İran’a kaptırma ihtimaliyle yüz yüze getirdiğine işaret ediyor: “Irak’ın Türkiye ile yaptığı bütün ticari işlerin Kuzey Irak bölgesinden geçtiği, bir dönem büyüklüğü 12 milyar doları bulan işlem hacmi ve buna karşın İran’ın yaptığı ticaret hacminin sadece 1,5 milyar dolar civarında olduğu hatırlandığında Kuzey Irak bölgesinin Türkiye için ne denli önemli olduğu daha iyi anlaşılır. Türkiye referandum sonrası çeşitli ambargo ve uygulamaları devreye sokarken İran sadece bir hafta buna uyup hemen ardından kapılarını açarak ticaretine devam etmeye başladı. Böyle bir tablo da biz Barzani ve Kuzey Irak bölgesi ile ilişkileri dondurduğumuzda Türkiye olarak 12 milyar dolarlık pazarı İran’a kaptırırsak biz ne kazanmış olacağız. Mutlaka devlet büyüklerimizin bildiği bir şey vardır ama orada ticaret yapan bizler tarafından anlaşılır bir durum değildir.”

İçinde bulunduğumuz kış aylarının en önemli gündem maddelerinden biri olan doğalgaz konusuna sözü getiren Fethi Polat şöyle konuşuyor : “Türkiye doğalgaz temini bakımından başta Rusya ve İran’a bağımlı durumdadır. Biliyorsunuz satıcılar zaman zaman ‘gazı keseriz’ tehditleriyle Türkiye’yi krizle yüz yüze bırakmaktadır. Kuzey Irak bölgesinde Türkiye’nin 200 yıllık ihtiyacını karşılayacak kadar doğalgaz ve dünya standartlarının üzerinde kaliteye sahip petrol kaynaklarına sahip. Üstelik hiçbir zaman Türkiye ye karşı “gazını keserim” tehdidinde bulunamaz. Çünkü Kuzey Irak bölgesi adeta göbeğinden Türkiye ye bağlıdır. Dolayısıyla ortada böyle bir gerçek varken Türkiye’nin Kuzey Irak yönetimine kızarak sırtını dönmesi kazançlı bir tavır olamaz” OCAK 2018