Türkiye’de teknoloji üretimi konusunda var gücümüzle çalışmamız gerekiyor
Pnetworks CEO’su Ömer Ragıp Özkan:
Teknoloji bir yandan hayatımızı kolaylaştırırken, diğer taraftan güvenliğimizle ilgili bir alanı da sorgulamamızı sağlıyor. Bu alanda ülkelerin birbirine baskı yaptığı bir dönemden geçerken, yaşanan gelişmeleri değerlendirmek için sorularımızı yönelttiğimiz Pnetworks CEO’su Ömer Ragıp Özkan, önemli açıklamalarda bulundu.
Silikon Vadisi’nde batan banka, tüm dikkatimizin bu yöne yönelmesine neden oldu. Tecrübelerinizden yola çıkarak yaşanan süreç ile ilgili sizden bir değerlendirme alabilir miyiz?
Dünyada teknoloji çok hızlı bir şekilde ilerliyor ve bu ilerleme güvenlik alanında ön plana çıkmaya başladı. Artık bilgi savaşlarına doğru bir geçişe tanıklık ediyoruz. Bu çerçevede Silikon Vadisi’ndeki bir bankanın batışını da buna bağlıyorum. Geldiğimiz noktada Çin’in teknoloji noktasında bir yerlere geldiğini ve küresel ölçekte ağırlığını koyduğunu, Rusya’nın tecrit edildiği bir dönemde teknolojik altyapının ne kadar önemli olduğunu görerek bu alana yatırım yapmaya başladığını gözlemliyoruz. Bu noktada Pnetworks’ün ülkemiz için önem arz ettiğini söyleyebilirim. Bilgi, kaynağından yola çıkarak merkeze kadar güvenli bir şekilde iletilmediği takdirde, bu bilginin başkalarının eline geçtiğini ve bu bilginin başka amaçlarla kullanıldığına tanıklık ediyorsunuz.
Bu noktada Pnetworks’un kuruluşundan bahsedebilir miyiz?
Pnetworks, 2019 yılında Pavo Group bünyesinde faaliyetlerine başladı. Pavo Group ise 2003 yılında kuruldu. Grubun 2003 yılından bu yana savunma sanayiine verdiği hizmetler çerçevesinde ortaya koyduğu ürünler ve bu ürünlerin sivilleştirilmesi çerçevesinde Pnetworks kuruldu. Pnetworks, kurumların önemli noktalarındaki iletişimi sağlayan switchler, router’lar, WiFi erişim noktaları, kriptografi iletişimler, NDR, gibi alanların kurgulanmasında aktif olarak rol alıyor. Donanım yazılım ve tasarımı Türkiye’de ortaya koyan bir yapıdan bahsediyoruz.
Bilgi savaşlarına geri dönersek, bu ortamda ülke olarak neler yapılabilir?
Silikon Vadisi’ndeki bir bankanın batışını çok net ve dikkatli biçimde ele almak gerekiyor. Bugün ABD’de bazı Çin menşeili firmaların switchlerini kullanamıyorsunuz. Bu tür dünya devlerinin ürünleri ile ilgili sorgulamalar tüm dünyada devam ediyor. Bu sorgulama, karşı karşıya gelen tüm taraflar tarafından yapılıyor ve yapılmaya devam edecektir. Çin nasıl ABD’nin ürünlerini kullanmıyorsa, ABD’de de Çin’in ürünlerini kullanmıyor. Bu ortamda ülkelerin kendi bilgi ve teknolojisini bir noktaya getirmesi çok önemli. Bugün Türkiye, dost ve kardeş ülkelerin yer aldığı, buna Afrika ülkeleri de dahil bir topluluğa bu bilinci aşılamaya çalışıyor.
Bu noktada Afrika’ya ayrı bir parantez açabilir miyiz?
Sömürge döneminde aldığı yaraları sarmış olan Afrika, kendini toparlama yolunda önemli adımlar atıyor. Bu durumu ilk fark eden ülkenin Çin olduğunu söyleyebiliriz. Çin’in bölgeye çok ciddi yatırımları var. Ancak kültürel olarak bize yakın olmaları nedeniyle bölgenin Türkiye’ye yöneldiğini de görüyoruz. Bu durum, ülkemize önemli avantaj sağlıyor. Bunun yanında geçmişte ve bugün uyguladığımız hoşgörü ortamının da katkılarını görüyoruz.
Bu durumu farklı örnekler vererek destekleyebiliriz. Örneğin gelişmiş ülkelerde 1 Euro’ya sattıkları bir ürünü Afrika’ya 5 Euro’ya satarak ve bu durumu da satış fiyatı belirlerken, maliyet + kar x aptallık katsayısı gibi bir formülle yol aldıklarını anlatan firmalarla karşılaşıyoruz.
Haklısınız. Biz de ülkemizde üretimine başladığımız ürünlerde bu duruma şahit oluyoruz. Pnetworks olarak enerji firmalarının altyapıları için de ürünler üretiyoruz. Biz 2020 yılında rölemizi tasarlayıp piyasaya sunduğumuzda; bazı uluslararası firmaların dağıtım şirketlerine enerji ürünlerini yüksek fiyatlardan sunduğunu sonrasında biz bu ürünü üretince şimdi aynı firmalar aynı ürünleri yarı fiyatına yakın verdiğini gözlemliyoruz.
Sizin söylediğiniz aptallık katsayısının ülkemizdeki çarpanının ne olduğu yönündeki sorunun cevabını bu örnekte bulmamız mümkün. Geçmişten bir örnek vermemiz gerekirse; TSK’ya o dönemde verilen askeri bilgisayarların fiyatlarını hatırlıyorum. Bu konuda yaptığımız çalışmalar sonunda benzer ürünleri o dönemin yarısından da az bir tutara TSK’ya teslim ettiğimizi söyleyebilirim.
Tüm bu ve benzeri uygulamalar sonrasında birçok bölge ülkesinde bir uyanışın meydana geldiğini ifade edebilirim. Bu çerçevede ülkemizin rol model haline geldiğini görüyoruz. Bundan kimlerin rahatsız olduğunu iyi tespit etmemiz gerekiyor. Devamında da milli ve yerli üretim konusunda var gücümüzle çalışmamız gerekiyor. Bu yönde başlattığımız yolculuğumuza 1.000’in üzerindeki mühendisimizle devam ediyoruz.
Bu yolculuğun güçlüklerinden yola çıkarak ne zaman sıçrama yaptığınızı öğrenebilir miyiz?
Sıçrama yaptığımız yıl 2019 oldu. Şu an itibarıyla Pavo Group, yedi ülkedeki ofisleriyle dünyanın birçok noktasına ulaşabilen bir firma haline geldi.
Bu yolculukta yerli ve milli bir yük yüklenilecekse, desteklerinde olması gerekiyor. Bu çerçevedeki beklentilerinizden bahsedebilir miyiz?
Bu desteğin sadece devletin desteğiyle olamayacağını ifade edebilirim. Bu noktada tecrübelerimden de yola çıkarak; yurt dışı pazarlarda yaşayacağımız güçlükleri minimize edilmesinde fayda olduğu kanaatindeyim. Yurt dışında başarılı olmuş ülkelerin büyükelçilik gibi kurumlarının bu konuda firmalara gerekli desteği verdiklerini gözlemledim. Bizim de bu yolla vereceğimiz desteklerin, firmaların önünü açacağını düşünüyorum. Diğer taraftan teknoparkların da yurt dışı pazarlarıyla ilgili daha aktif çalışabilmeleri ve bu çerçevede ortaya koyacakları bilgi birikimini firmalarıyla paylaşabilmelerinin fayda sağlayacağını düşünüyorum.
Yurt dışı fuarlarının gelişiminize etkileri ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Uluslararası fuarların önemli olduğunu düşünüyoruz. Yakın bir geçmişte MWC Barcelona 2023’e katıldık. Bu etkinlikte gördüğümüz ilgiden oldukça memnunuz.
MWC Barcelona, mobil iletişim endüstrisine adanmış, GSMA tarafından her yıl düzenlenen bir ticaret fuarı Şubat ayında veya Mart başında yapılıyor. Mobile World Congress, dünyanın en büyük elektronik oyuncularının ve telekomünikasyon şirketlerinin bazılarının en son yeniliklerini sergilediği, mobil endüstrisi için dünyanın en büyük buluşması olarak nitelendirilebilir. Bu nedenle dünyanın en büyük ve en etkili mobil teknoloji ekosistemi olarak anılıyor.
Bu sene 36’ncısı gerçekleşen bu etkinlikte %56’sı mobil ekosisteme yakın sektörlerden gelen 88.500’den fazla katılımcı yer aldı. Etkinlikte Çinli firmaların startup’lara özel ilgi gösterdiğine tanık olduk. Bu durum, Çin’in yarının dünyasında söz sahibi olmak istemesinin bir göstergesi olduğu kanaatini bende uyandırdı. Bizim de bu doğrultuda startup’ları desteklememiz ve satın almamız gerektiği sonucuna vardım.
Teknoloji alanında geleceğe hükmedip hükmedemeyeceğimizle ilgili düşüncenizi alabilir miyim?
Biz toplum olarak tüm yaşayış kodlarımız itibarıyla çabuk adapte olan bir yapımız var ve bu bizim için önemli bir avantaj. Bu avantajımıza bir yana, hem avantaj hem de dezavantaj olarak değerlendirebileceğimiz bir başka yanımız ise aceleciliğimiz. Sorunları halletme noktasında bu acelecilik işe yararken; kök salma ve bütünü güçlendirme konusunda da bu durum bize dezavantaj olarak geri dönüyor. Dezavantajı avantaja dönüştürebilirsek, teknoloji yolculuğunda söz sahibi olacağımızı düşünüyorum.
Ben firmamızda Hindistan, Polonya, Türkiye ve birçok farklı ülkenin yazılımcılarıyla çalıştım. Projelerde deneyimlediğime göre, Türk yazılımcının verimliliğini daha fazla olduğunu gördüm. Bunun tüm dünya tarafından da bugün takdir edildiğini söyleyebilirim. Biz dil olarak eklemeli bir dil olduğumuz için yazılıma yatkınız, diğer taraftan matematiğe yatkın bir millet olduğumuzu söyleyebilirim. Ancak matematiği nasıl sunduğumuzla ilgili sorunlarımız var. Bu sorunu halledip “biz yaparız” diyerek insanlarımız desteklenirse, önümüzün açık olduğu kanaatindeyim.MAYIS2023