Ucuz diye dışarıdan almaya devam edersek, öğrenemeyiz

Orbit Enerji Genel Müdürü Vahit Kaya:

1999 yılında GSM operatörlerine hizmet vermek için kurulan Deka Digital A.Ş., 2014 yılında yenilebilir enerji sektöründe faaliyet göstermesi için Orbit Enerji A.Ş. yi kurmuştur. Orbit Enerji genç kadrosu, yüksek motivasyonu, arge çalışmaları ile birçok projeler üretmektedir. Ürettiği projeler ise ülkemize yüksek faydalar sağlayacak projelerdir. Bu dönemde ise lityum akü üretimi ile ilgili yaptığı yeni yatırımla adından sıkça söz ettiriyor. Enerji arz güvenliği alanında yapılan yatırım ve yatırımın geleceği ilgili görüşlerini almak için bir araya geldiğimiz Orbit Enerji Genel Müdürü Vahit Kaya, sorularımızı yanıtladı.

Enerji arz güvenliği için depolama kapasitesinin önemi bilinmektedir. Lityum akü üretimi ile ilgili çalışmalarınızın önemini aktarabilmemiz açısından konu ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?

Enerji üretimimizin fazla veya eksik olması şebekede bir dengesizlik yaratır. Bu durumlarda öncelikle üreteçler devreye alınır veya devreden çıkartılarak denge sağlanmaya çalışılır. Ancak bu da yetmezse uluslararası şebeke ağında alışveriş olabilir.

Bu alış-verişlerin yapılamadığı durumda ise şebeke çökme riski ile karşı karşıya kalabilir. Bütün Dünya’da enerji frekansı sürekli sabit tutulmaya çalışılır. Örneğin bizim ülkemizde ve Avrupa’da şebeke frekansı 50.00 Hz olup bunun 51 olması veya 49 olması şebekeyi çökertebilir. Teknik olarak şebekeye bağlı cihazlarda büyük sıkıntılara yol açabilir. Frekansı düşmesi demek şebekede enerji arzında yetersizlik olduğunu işaret eder, yükselmesi ise arz fazlalığını gösterir. Elektrik piyasası şebeke yönetmeliğimizce kriterimiz 49.8 Hz ile 50.2 arasındadır.  Örneğin gece saat 03:00 sularında frekanslar yükselirken rüzgar türbinleri çalışıyor diyelim. Türbin bıraksan enerji üretecek ama şebeke frekansı da 51Hz’ lere dayanmaya başlamış. Ne yaparsın, en kolay olan üreteçleri susturmaya çalışırsın. Veya rüzgarcıların o gün vereceği enerji birkaç gün öncesinden tahminlerle bildirilmiştir ve alım yapılacak yerler (şebekeye enerji verecek üreteçler) planlanmıştır. O gün de rüzgar fazlası geldi. Yine aynı durum var. Ya türbinler durur veya şebekeye tehlike yaratmıyorsa enerji bedavaya şebekeye salınır. Bunlar aslında üretebildiğin halde şebekede yer olmadığı için enerjiyi üretmemektir. Başka bir deyişle yatırımın boşa yatmasıdır. Amortisman süresinin uzamasıdır.

Bu noktada enerji arz güvenliği önemli diyebilir miyiz?

Doğru tespit. Enerji arz güvenliği önemlidir. GRID diye tabir edilen, şebekede toplam üretimin toplam tüketime eşit olması veya dengeli olması gerekir. Ancak son yıllarda yenilebilir enerjiye geçtikçe enerji üreteçlerinin anlık üretim kapasitelerini belirleyen faktörler kontrol dışında olabiliyor. Bu da arz güvenliğini tehlikeye sokabiliyor.

Bu durumdan kurtulmak için enerjiyi bir yerlerde bekletmek gerekebiliyor. Yani depolamak gerekiyor.

Enerji şebekeleri güvenliği için ülkeler enerjiyi depolaması ve ihtiyaç noktasında da biri birilerine ihtiyaç duyulan enerjiyi verebilmeleri gerekiyor.

Bir ülkenin enerjide tam bağımsızlığını kazanabilmesi için depolaması şart diyebiliriz. Hatta bireysel olarak kendimizi güvende hissetmek istiyorsak evimizde mutlaka depolama üniteleri bulundurmamız gerekiyor.

Örneğin yakın zamanda çok büyük bir deprem yaşadık. Hepimize geçmiş olsun. O deprem sonrasında en çok enerjiye ihtiyaç duyduk. Bölgeye depomuzda ne kadar ürün varsa hepsini deprem bölgesine yolladık. Enerjilerini İzmir’de depolayıp Hatay bölgesine yolladık. Bu ne sağladı? Enerji kesintisinden dolayı devre dışı kalan baz istasyonlarına enerji sağladı. 

Lokal olarak enerji depolamaları olsaydı mahalle mahalle enerji hatları devreye alınabilecek şekilde müstakil alanlar oluşturulmuş olsaydı bu kadar enerji sorunu yaşanmayacaktı. Sonuçta şu an geldiğimiz noktada, Dünya’nın çalıştığı konu ki buna ülkemiz de dahil, enerji arz güvenliği ve rahat bir şebeke yönetimi için bölgesel depolama tesisleri kurulacak, aynı zamanda yenilebilir enerji kullanan evsel çözümler için yakında belki zaruriyet gelecek. Yani güneşten enerji elde etmek, rüzgardan enerji elde etmek artık daha kolay ve erişilebilir olacak.  Depolamalı GES, RES, BioGAZ gibi tesisler artarak devam edecek. Ve emin olun ki Türkiye’de 50 GWh enerji depolama tesisi kurduğumuzda ve de Güneşte 50 GW kurulu güce ulaştığımızda bir hayli yol almış olacağız. Ondan sonrası yokuş aşağı diyebiliriz.

Enerji Bakanlığı verilerine göre 2022 yılındaki elektrik üretim dağılımları,

%34,6’sı kömürden,

%22,2’si doğal gazdan,

%20,6’sı hidrolik enerjiden,

%10,8’i rüzgardan,

%4,7’si güneşten,

%3,3’ü jeotermal enerjiden

 ve %3,7’si diğer kaynaklardan elde edilmiş.

Yıllık 328 TWh Enerji tüketmişiz. Bunun 326 TWh’ini içeride üretmişiz.

Devletin özellikle 2012 sonrası geliştirdiği yenilebilir enerji politikası tam gaz devam ediyor. Bu konuda bir çok ülkeden daha hızlı hareket ediyoruz. Geç kaldık ama maşallah hızlı gidiyoruz. 2023 yılına geldiğimizde halen toplam tüketimin %56’sı Kömür ve Doğalgaz olduğu görülüyor. Bunların rüzgar ve güneşe dağılabilmesi için enerji depolamamız kesinlikle şart oluyor. An itibari ile enerjide bağımsız olabilmek için 60 GW kurulu güçte güneş enerji santralleri 60 GW da rüzgar enerji santralleri kurarsak hiçbir şekilde yurt dışından enerji kaynağı almadan, yurt içinde çıkarılanlar dahil kömür kullanmadan %100 doğal enerjiye geçebiliyoruz. Bu kadar rüzgar ve güneş için ise 100-150 GWh arası enerji depolayabilmemiz gerekiyor gibi görünüyor. Bu veriler şimdi bize hayal gibi gelebilir ancak bu daha başlangıç. Elektrikli araçların hayatımıza girmesiyle bu rakamlar 2-3 katlayacaktır. Basit bir hesapla ülkede hiç mazot-benzin-doğal gaz kullanılmaması için her şeyin elektrikli olduğu bir durumda an itibari ile enerji üretimimizin yaklaşık 3 katına çıkması gerekiyor. Dünya bu değişime başladı. Biz de bu değişimi gören bir ülke olarak değişime katkıda bulunacak iş alanında var gücümüzle çalışmaya başladık.

Enerjiyi depolamanın birkaç yolu var. Bunlardan bir tanesi pillerdir. Pillerin de birçok çeşidi vardır. Bu çeşitlerin içinde şimdilik en uygulanabilir olanı LİTYUM esaslı piller görünmektedir. Malzeme keşifleri ile daha değişik piller de önümüzdeki günlerde karşımıza çıkacaktır.

Enerji depolama için önümüzdeki dönemde elektrikli araçların bile depolama aracı haline gelebileceğini söyleyebiliriz. Milyonlarca aracın sisteme bağlandığını düşünürsek sisteme arıza verebilecekleri gibi sistemin sağlıklı çalışabilmesi için depolama aracı haline de gelebilir. 

Tam bu noktada sizin yatırım konumuz gündeme geliyor. Bu çerçevede yatırımınızın gerekçelerini sıraladığınızı söyleyebilir miyiz?

Evet lityum pil üretimi yatırımımızı bu gerekçelerle yaptık. Bu alanın önümüzdeki dönemde hızlı bir gelişim içerisinde olacağı kanaatindeyiz. Yaptığımız çalışmalar içerisinde büyük enerji depolama sistemi olan ESS sistemleri de var. Bunun yanında baz istasyonları için pil üretimi gerçekleştiriyoruz. Turkcell’in, Türk Telekom’un, Aspilsan ile birlikte ana tedarikçisi konumundayız. Bunun yanında Aselsan’ın da kayıtlı tedarikçisiyiz.  Aspilsan ile birlikte yüklendiğimiz bu yük bizi gururlandırıyor. Bu çerçevede yabancı firmaları biraz frenlediğimizi söyleyebilirim.

Yaptığınız yatırımda yerlilik oranını her geçen gün artırdığınız ifade ediliyor. Konu ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?

Üretimimizde yerlilik oranını %50 civarlarında olduğunu ifade edebiliriz. Ürünlerin hücrelerini Çin’den tedarik ediyoruz. Hücre dışındaki diğer bileşenler ülkemizde üretiliyor. İki yıldır devam ettirdiğimiz çalışmalar sonucunda bu yıl hücre üretimi için yapacağımız yatırıma start verdik. Kısmet olursa 2024 yılı başında ilk hücrelerimizi kullanmaya başlayacağız.

Lityum piller ile ilgili talebin artışına paralel olarak ham madde konusunda sıkıntı yaşanır mı?

Lityum konusunda Dünya’da bir sıkıntı yok. Ancak artan talebe göre sıkıntı yaşanır mı korkusu var. Bizde de atık bor madenlerinde lityum bulunuyor. Bir madende bor özelliği az ise lityum özelliği fazla oluyor. Bu noktada kapanan bor madenlerinden rahatlıkla lityum üretimi yapabiliriz. Yapılan yatırımlarla ülkemizde lityum üretebiliyoruz ve yeni yatırımlarla bu üretimi artırabiliriz.  Devlet bu konuda yatırımcılara destek veriyor. Hatta yurt dışından lityum hammaddesi ithal ederek saflaştırma işlemlerini de ülkemizde yapabiliriz. Pillerin içinde bulunan hemen hemen tüm hammaddeler ülkemizde üretilebiliyor.

Yakın gelecekte pil üretimi tamamıyla lityum pile döner mi?

Gelinen nokta şimdilik bunu gösteriyor. Yakında tüm üretim lityum pile dönecektir. Tabi hammadde sıkıntıya girerse değişik piller de devreye girecektir. Daha yeni nesil piller ile birlikte lityumun kullanım alanları artacaktır. Bilim ne getiriyorsa teknolojiye uyarlayıp biz üretmeye devam edeceğiz. Önemli olan fosil yakıtlardan vazgeçmektir. Vazgeçebilmenin en kestirme yolu ise depolama. Depolamayı en ekonomik, en kolay nasıl yapıyorsak ona evrilmemiz gerekiyor. Bu değişim Dünya’nın güç dengelerini değiştirecektir. Bu yüzden geçişler hemen kolay da olmayabilir. Depolama teknolojilerinde kim daha ileride olursa o ülke Dünya’nın en güçlü ülkelerinden birisi olacaktır. Çünkü her şey enerjiye bağlı ve enerjideki bağımsızlık Dünya’daki bağımsızlığınız demektir.

Orbit Enerji olarak yaptığınız yatırım miktarını öğrenebilir miyiz?

İlk etapta yapmaya başladığımız yatırım 20 milyon USD olup sonraki yıllarda bu miktarı 300 milyon dolara kadar çıkarmayı hedefliyoruz. Gelişen teknolojiler çerçevesinde ülkemizde yapılan yatırımların artacağı kanaatindeyim. Örneğin bugün savunma sanayinde lazer silahları konuşuyoruz. Denemelerini yapıyoruz. Bu silahlar yoğun enerjiye ihtiyaç duyacaklar. Bunun için geliştirilecek enerji depolama araçlarının önümüze açtığı farklı pencereler var. Bu pencereleri açarak insanımıza yeni ufuklar kazandırmak istiyoruz.

Depolama teknolojileri ile ilgili alanın önümüzdeki döneme damga vuracağını ve bu konuda yerlilik oranımızı artırmamız gerektiğini söyleyebilir miyiz?

Elbette depolama teknolojileri ile ilgili birkaç firma faaliyete geçti. Bu firmalara Çin, üretim için gerekli ihtiyaç duydukları ara ürünleri veriyor ancak bunları kendi ürettiği nihai ürünün fiyatına verdiği için siz onlarla uluslararası arenada rekabet edemiyorsunuz. Bizde şirket olarak üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz. Bu çerçevede insanlarımızı bu alanda yetiştirmeye çalışıyoruz. Bu noktada devletimizin yerli ürünleri tercih etmesi gerekiyor. Bu konuda kısmen destek var, devlet %10 fazla dahi olsa tercihini yerli üründen yana koyuyor. Bu oranın %20-25’lere çıkarılması bizi bu geçiş döneminde oldukça rahatlatacaktır. Bu desteğe bir süre devam edilirse yerlilik oranlarımızı artırdığımız oranda rekabet şansımızı artırabiliriz. Yerlilik oranlarımızı geliştirdikçe bu tür desteklere de ihtiyaç duymayız. Ucuz diye dışarıdan almaya devam edersek, öğrenemeyiz! Bu nedenle öğrenme sürecinin maliyetlerine katlanıp, kendi kendimize yeter hale gelmeliyiz. Biz bu alan yatırım yapan ilk firma olduğumuz için her yaptığımız üründen yeni şeyler öğreniyoruz. Öğrendikçe kendimizi geliştiriyoruz.  

Yatırımınız ile ilgili teşvik aldınız mı?

Evet, yaptığımız yatırım ile ilgili teşvik aldık. Ancak bizdeki teşviklerin siz yatırım yaptıktan sonra devreye giren teşvikler olduğu için yatırımcıyı zorluyor. Kredi konusunda yapılan destekler var ancak son dönemlerde yaşadığımız ekonomik zorluklar, üstüne deprem felaketi bankaları zor durumda bıraktı sanırım.

Yakın bir geçmişte bizi memnun eden bir gelişme oldu. Biz müracaat etmememize rağmen, TC Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nden aradılar. Yatırımımız ile ilgili bilgi sahibi olduklarını ve yatırım ile ilgili nasıl yardımcı olabileceklerini sordular. Yatırım kredileri konusunda yaşadığımız sıkıntıları aktardık.  Ellerinden gelen desteği sunacaklarını ifade ettiler ve sanki şirketin danışmanı gibi çalışmaya başladır. Bunlar görmek istediğimiz hareketler.  Çünkü Çin bunu böyle yaparak başardı biz de başarabiliriz.

Yurtdışına açılabildik mi?

Hedefimiz üretimlerimizin en az yarısını ihraç etmek. Çünkü Avrupa kalitesinde üretim yapabiliyoruz. Ürünlerimize 7 yıl garanti verebiliyoruz.

Hollanda’da operasyonlarımıza başladık. Orada bir depo açtık. Satış pazarlama faaliyetlerine geçtik. Hollanda tüm Avrupa için dağıtım merkezi olacak.

Amerika’da iş ortaklarımız var. Onlarla özel ürünler üretmek için çalışıyoruz. Onların talebine göre ürün hazırlıyoruz. Kısmetse orada da yerimizi alacağız.
Ukrayna’ya ilk parti ürünlerimizi gönderdik. Ukrayna pazarında zaten uzun yıllardır faaliyet gösterdiğimiz için zorlanmadık. Azerbaycan ve Irak pazarı ile ilgileniyoruz. Özellikle deneyim sahibi olduğumuz telekomünikasyon pazarında çalışmalara başladık. Elde ettiğimiz tecrübeler çerçevesinde kısa zamanda yurtdışı pazarında etkili olacağımız kanaatindeyim.

Elektrikli araçlar ile ilgili çalışmalarınız var mı? 

O alanda özellikle küçük araçlarla ilgili çalışmalar yapıyoruz. Bu konuda batarya üretimi yaparken aynı zamanda L sınıfı araç üretimi yapmak için de çalışmalara başladık. Dört tekerlekli motosiklet diye tabir edilen, dünyada da popüler olan araçlar üretmek istiyoruz. Satış fiyatları 10 bin USD ile 30 bin dolar bandında olacak olan  bu araçların ülkemizde de tercih edileceğini düşünüyoruz. Biz de bu noktada bu büyük pazardan pay almak istiyoruz.  Şu anda prototip ürünlerimizin çalışmaları başlamış olup 2024 yılında ilk ürünlerimizi yollarda görmeyi hedefliyoruz.

Elektrikli araçlar konusunda bir kırılma noktasındayız. Önümüzdeki dönemde pazarın daha hızlı gelişeceği ifade ediliyor. Bu görüşe katılır mısınız?  

Dönüm noktasında olduğumuz görüşüne katılıyorum. Şarj istasyonları ile ilgili konu sağlıklı bir yapıya kavuşturulduğunda sektörün daha hızlı gelişeceğini söyleyebiliriz. Türkiye’de 20 bin şarj istasyonu oluştuğu anda (evdekiler hariç) herkesin gönül rahatlığı ile elektrikli araca geçebileceğini düşünüyorum. Bu noktada biz araç içindeki bataryalar bir yana şarj istasyonlarında ihtiyaç duyulan enerji depoları ile ilgili çözüm sürecine dahil olmayı planlıyoruz. Kısaca bu alanda yaşanacak teknolojik gelişmelere ayak uydurarak üretim kapasitemizi artırmak istiyoruz.

Yatırımlarınız devam ederken uluslararası işbirlikleri ile ilgili tekliflerin olduğu ifade ediliyor. Konu ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?

Alman bir firma ile bir ön sözleşme imzaladık. ABD’li bir firma ile görüşmelerimiz devam ediyor. Genelde ortaklık talebi ile geliyorlar ancak biz şuan itibari ile proje ortaklığı şeklinde ilerlemeyi düşünüyoruz. Öncelikli hedefimiz belli bir büyüklüğe, etkinliğe ulaşmak. Bu hedeflere ulaştıktan sonra ortaklık ile ilgili teklifleri değerlendirmenin daha doğru olduğu kanaatindeyiz.

Tüm gelişmeler enerji dengeleme politikaları çerçevesinde, depolama faaliyetlerinin önemi her geçen gün artıyor ve yine bu çerçevede dağınık enerji üretiminin önemi ortaya çıkıyor. Deprem felaketi ile ilgili örnekten yola çıkarsak. Ben depremin ilk günü bölgeye hareket ettim, ikinci deprem olduğu zamanda oradaydım. Gördüğüm manzaranın üzücü yanı bir yana orada müstakil yaşayan herkesin ayakta kaldığına şahit oldum. Müstakil yaşayanlar kendi ayakları üzerinde dururken, apartmanda yaşayanların daha fazla yardıma ihtiyaç duyduğunu gözlemledim. Buradan çıkarılacak derslerle insanların kendi kendine yetebilir sistemlere geçmesinin önemi ortaya çıktığı söylenilebilir. Enerji ile ilgili bir konuyu ele aldığımızda da bu örnekten yola çıkarak müstakil evde yaşayan insanların nasıl ki kendi su deposu varsa, enerjisini yerinde ürettiği ve yerinde depolayabildiği sistemlere ihtiyacımız var. 

Özetle yaşam tarzımızı değiştirmenin zamanı geldi. İklimler değişiyor, Dünya değişiyor, nesiller değişiyor, teknoloji her geçen gün yaşam tarzımızı daha fazla etkiliyorken ülke olarak geride kalmış değiliz bence. Artık yeni Dünya’da herkes sıfır noktasında, kim çok çalışırsa o Dünya’nın liderleri ile masaya oturur veya Dünya’nın lideri olur.

Bizim tek başına bir şey yapmamız uzun zaman olur ancak sektörel olarak her bir taraftan üretimlere başlarsak çok hızlı hareket edebilir Dünya’da ülkemizi hakkettiği yerlere taşıyabiliriz.

Uluslararası SolarEX İstanbul Fuarı’na katıldınız. Fuarla ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?

Çok verimli bir fuar geçirdik. Enerji depolama sistemlerine artan talep doğrultusunda biz de fuar boyunca, tüm uluslararası iş ortaklarımıza, katılımcılara ve ziyaretçilerimize yerli üretim Orbit Lityum Akülerimizi ve diğer yenilikçi ürünlerimizi sunma imkanı bulduk.MAYIS2023