Türkiye’deki Değişimi Amerikalı Dostlarımızın Görmesini İstiyoruz

Savunma ve Havacılık alanında yaptığı çalışmalarla göğsümüzü kabartan TUSAŞ-Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. belirlenen yeni hedefleri doğrultusunda emin adımlarla yoluna devam ediyor. Ülkemizde havacılık alanında gelinen nokta ve Cumhurbaşkanımızın geçtiğimiz ay içinde gerçekleşen ABD gezisi ile ilgili,katılım sağlayan bir kişi olarak görüşlerini aldığımız TUSAŞ Genel Müdürü Muharrem Dörtkaşlı, sorularımızı yanıtladı. 

Cumhurbaşkanımızın ABD ziyaretinin savunma sanayi açısından önemini aktarır mısınız?

Sayın Cumhurbaşkanımızın ABD ziyaretinde savunma ve havacılık alanına ayrı bir parantez açması, Amerika’daki muhatap firmalarımızın bizlerle yapacağı iş birliğine ayrı bir önem vermelerini sağlayacaktır.  İş dünyası ile yapılan toplantılarda çok üst seviye katılımlar olduğunu gözlemledik. Bilhassa savunma sanayi devlerinin, bir numaralı isimleri toplantılara katıldılar. Bu, konuya ilişkin gelişmelerin iyi bir noktaya ulaştığının bir göstergesidir diyebilirim. Yapılan toplantılarda çok güçlü mesajlar verildi. Görüşmelerde ABD’li dostlarımızla olan ilişkilerimizin daha da artması temenni edildi. Bizler artık oralarda iş birliği yapmaya, hatta yapılan iş birliklerimizin derinliğini artırmaya, birlikte geliştirmeye, birlikte pazarlama yapma seviyesine geldiğimizi ifade ediyoruz. Artık eskisi gibi tasarlanmış bir silah ya da sistemi üreten taşeron firmalar değiliz. Dolayısıyla biz bu manada Türkiye’deki değişimi Amerikalı dostlarımızında görmesini istiyoruz. Bizimle yapacakları iş birliklerinde onların da kabiliyetlerini artıracağını ve birlikte maliyet etkin çözümler sunacağımızı düşünüyoruz.

Türkiye geçmişte ABD ile üçüncü ülkelere birlikte ihracat yapma anlaşması imzaladı, fakat o anlaşmanın altını dolduramadık. Bu nedenle yeni dönemde nasıl bir yöntem izlenmeli?

Genel bir çerçevede baktığımızda, bu tür girişimler yapılacak bir anlaşmayla olmuyor. Hatta şirketlerin birleşmesi de bir çözüm olmuyor. Burada en önemli faktör, ürün bazında veya bir konuyu çözüm bazında bir araya gelip, birlikte bir hal tarzı veya ürün sunulmasıdır. Sistemin bu şekilde çalışması gerekiyor. Bu nedenle de böyle fırsatları oluşturmamızın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Savunma sanayi denildiği zaman ekonominin avantajları dışında da bazı dengelerin göz önünde bulundurulması gerekebiliyor. Dış politika ve bölgesel gelişmelerde savunma sanayisini etkiliyor. Bir ülkeye savunma sanayi ürünü sunabilmek için ürünün kabiliyetinden, firmanın pazarlama gücünden veya kredili ödeme sisteminden öte, farklı bir çok konu devreye giriyor. Bu açıdan, yapılan Amerika ziyaretinde Sayın Cumhurbaşkanımızla aynı ortamda bulunmaktan büyük mutluluk duydum.

Bu sıcak gelişmelerin ışığında yapılan güzel açıklamaları artık takip etmek gerekiyor. Bizde bu amaçla oradaki firmaları Türkiye’ye davet ettik. Artık Amerikalı yatırımcılar tarafından Türkiye’nin ekonomik gelişimi ve her geçen gün artan gücününfark edildiğini düşünmekteyim.

Son dönemde Ortadoğu’da çalışmalar yapıyoruz, fuarlar düzenliyoruz. Bu durum ABD’li firmalarla ortak çalışmaları geliştirme konusunda etkili olabilir mi?

Olabilir tabi ki. Türkiye artık ürün sahibi bir ülkedir. Son 10-15 yıldır özgün projelere ve mühendislik alanına yapılan yatırımlarla sektörümüz uzay da dahil olmak üzere, hava, kara, deniz alanlarında yeni ürünlere sahip oldu. Dolayısıyla deneyimlerimizi dost, kardeş ve müttefik ülkelerle paylaşmaktan mutlu oluyoruz. Bu çerçevede uluslar arası fuarlar iyi bir fırsat yaratıyor.

Katar’da üst üste fuarlar yapıldı, bu fuarların size katkısı oldu mu?

Katar’da belirli görüşmelerimiz var. Son dönemde iki ülke ilişkileri her seviyede belli bir mesafe kat etti. Fuarlarda ürünlerinizi sergiliyorsunuz ama işbirlikleri ağırlıklı olarak ikili görüşmelerle ilerliyor. Bu da zamanla gelişecektir.

Savunma sanayiinde firmalarımızın toplam büyüklüğünün dünya ölçeğinde küçük kaldığı ifade ediliyor. Konu ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?

NATO ülkelerinin tamamını düşündüğünüzde içlerinde coğrafyası en zor ülke Türkiye’dir. Bugün NATO’nun tavsiye ettiği milli gelirin %2’sinin savunma sanayii için harcanması gerektiğini ön görüyorlar. Türkiye’nin ise NATO’nun ortalama diye beyan ettiği %2’lik kısmın daha üstünde olması gerekiyor. Çünkü NATO ülkeleri içinde ciddi anlamda tehdide maruz ülkeleri saymak isterseniz,ilk iki-üç ülkeden biri Türkiye’dir. Fakat tüm bu gelişmelere rağmen Türkiye %2’lik rakamın (2013) altında bulunuyor. Türkiye coğrafyasında yer alıp, bölgenin lider konumunda olan bir ülke için düşük bir bütçe olduğunu söyleyebilirim. Tabi ki devletimiz bütçeyi hazırlarken birçok dengenin ve önceliklerinin olduğunun farkındayız. Yurtta sulh, cihanda sulh ilkesinden vazgeçmemek gerekiyor, fakat caydırıcı olmak için de belirli bir kuvvetinizin olması gerekiyor. Bunun için de dikkate değer bir harcama yapmanız gerekiyor. Hazır sektör belirli bir seviyeye gelmişken ve girdiği projelerden başarılı çıkmış iken bu durumun üstüne gitmek gerekiyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin güçlü olması ve zor günde onları kimseye muhtaç etmemenin rolü özgün ürünlerden ve savunma sanayiini geliştirmekten geçiyor. Bunun bir devlet politikası halinde sürdürülmesinin çok önemli olduğunu değerlendiriyorum.

Başbakan Davutoğlu, uzay ajansı kurulacağını belirtti. Bu gelişme sektöre nasıl yansır?

Yapılacak çalışmanın içeriğini net olarak bilmiyorum. Başbakanımız böyle bir demeç verdi ise bu çalışmanın alt yapısı hazırlanmıştır. Kaynakları kıt olan bir ülkeyiz ve kaynakları israf etmeden kullanıcının, tedarikçinin, teknoloji geliştirenlerin herhangi bir çıkar çatışması içine girmeden, kendinden beklenen yükümlülükleri yerine getirdiği bir yapı olmalıdır. Bunların içerisinde birbirlerinin rolüne girecek bir oluşum,  kargaşa veya kaynak israfı yaratabilir. Buna yol açmayacak, tam tersine sektörü derleyip toparlayacak bir sistem olacağına inanıyorum.

SSM ilerleyen süreçte artık %10 veya %30 gibi alt yüklenici zorunluluğu yerine direk firma isimleriyle ihale yapılacağı belirtiliyor. Bu durum sektöre nasıl yansır?

Bu uygulama şu anda yapılıyor. Biz projeyi üstlendiğimiz zaman hangi ürünü nereden alacağımız net bir şekilde belli oluyor. Bunu da Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın belirlemesi doğrudur. Bizim gibi ülkelerde sanayi gelişimi bellidir. İhracatın kilosunun 1,5 Dolar olduğu ülkede firmaların kabiliyetleri ortadır. Bu nedenle kazanılan bir kabiliyet var ise onun üstüne gidilmesi gerekmektedir. Diğer sektörlerdeki bir takım liberal noktaların savunma sanayii açısından bir noktadan sonra geçerli olmadığını düşünüyorum.

SSM yeni bir firma kurarak test merkezi kurmak istiyor. Konu ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?

Test merkezi için firma kurulması konusu hakkında detaylı bir bilgim yok. Fakat bunu yapmayı uygun görmüşlerse altında mutlaka bir ihtiyaç ve bu ihtiyaca yönelik detaylı bir çalışma vardır. Bizim şirket olarak gücümüzün yetmediği, devletten de destek alarak yaptığımız test merkezleri bulunuyor. Eğer ürün geliştirme konusunda politikamız böyle devam edecek ise test konusunda sürekli yurt dışına gitmenin de doğru olmadığını düşünüyorum. Böyle bir yatırım hem devletimiz hem de Şirketimiz için hayırlı olur.

Helikopter Üretim ve Test Tesisleri ile alt yapı yapımı için çalışmalara başladınız. Ne zaman bitirmeyi hedefliyorsunuz?

Bir yıl içinde bitirmeyi hedefliyoruz. Bizim tasarladığımız helikopterlerin ve altsistemlerinin test edildiği bir yer olacak. Devletimizin de yardımıyla özgün ürün geliştirmeye devam edeceğiz. Kendi helikopterlerimizin tasarımından uçuşuna kadar her aşamasının orada gerçekleşmesini umuyoruz.

Halka açılma konusunda alınan kararlar durdu mu?

Durmadı, fakat dondu diyebiliriz. Ne yönetimimizin ne de hissedarlarımızın şu anda bize yansıyan öyle bir istekleri bulunmuyor. Bu süreçte bizde firmamızı SPK’ya hazır bir hale getirdik. Dolayısıyla böyle bir ihtiyaç olduğu zaman en kısa sürede halka arzı gerçekleştirebiliriz.

Bu durum TUSAŞ’ışirket satın alma konusundan vaz mı geçirdi?

TUSAŞ’ın kaynak açısından sorunu yok. Sermayemiz güçlü. Bir yatırım yapacaksak kredi kullanabiliriz veya sermayemizi artırabiliriz. Kaynak bulma konusunda bir sorunumuz yok. Şirket satınalma ihtiyacımız var ise ondan vazgeçmeyiz.

Yerli uçak konusunda TUSAŞ olarak neler ifade edebilirsiniz?

Yerli uçak konusundaki duruşumuz başından beri bellidir. Şirket olarak 30 yılda tırnaklarımızla kazıya kazıya edindiğimiz çok önemli kabiliyetlerimiz ve tecrübelerimiz var. Bu açıdan bizdeki kabiliyetlerin kullanımı seçilen firma içinde, ülkemiz için de, yardımcı sanayicilerimiz içinde önemlidir. Şuan projeyle ilgili görüşmelerimiz devam ediyor ve görüşmeler sonunda optimum noktaya ulaşacağımızı düşünüyorum.