Ulusal Ve Uluslararası Pazarlarda Varlığımızı Artırmayı Hedefliyoruz
Türk Savunma Sanayi’nin gelişimine önemli katkılar sağlayan STM Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret AŞ, 2023 hedefleri doğrultusunda çalışmalarına devam ediyor. Gelinen nokta ve gelecek ile ilgili görüşlerini aldığımız STM Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret AŞ Genel Müdürü Davut Yılmaz, sorularımızı yanıtladı.
Savunma sanayimizin son dönem gelişmeleriyle ilgili bir değerlendirme yapar mısınız?
Türkiye savunma sanayi sektörü, son 12 yıldır sürekli gelişim gösteren teknoloji donanımlarını ürüne dönüştürerek, hem Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarını yurt içinden sağlamayı hedeflemekte hem de gelişimine uygun olarak yurt dışı pazarlarına yaptığı ihracat ile savunma sanayiinde gelişmiş ülkelerle rekabeti amaçlamaktadır.
Belirttiğim gibi, Savunma Sanayimiz son 12 yıldır stratejik bir dönüşüm yaşamaktadır. Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın(SSM) kuruluş yılı olan 1985 yılından günümüze kadar geçen sürede büyük gelişim göstermiştir. Türk savunma sanayii önce lisans altında üretim, sonrasında ortak üretim ve bugün ise özgün tasarım yerli üretimaşamasına gelmiştir. 12 yıl önce %80 oranında dış teknolojiye bağımlı olan savunma sanayii sanayimizin bağımlılık oranı; ulusal, çok uluslu ve ortak girişim savunma sanayi projeleri sayesinde %40’ın altına inmiştir.
Gerçekleştirilen çalışmalar sonucu, Savunma Sanayimiz 2015 yılında 5 Milyar ABD Doları üretim gücüne ve 1.6 Milyar Doları ihracat kapasitesine ulaşmıştır. Diğer taraftan, Savunma Sanayi sektörümüz, yıllık 1 Milyar Dolar seviyesinde ArGe harcamasıyla Türkiye’nin en fazla ArGe ve teknoloji yatırımı yapan sektörü konumuna gelmiştir.
Bu çerçevede, savunma sanayii projeleri ile elde edinilen tecrübeler ışığında, Savunma ve Güvenlik Alanında emniyet güçlerimizin ve Silahlı Kuvvetlerimizin teknolojik kabiliyetleri arttırılmıştır. Tüm bu gelişmelerin sonucunda bugün sanayimiz korvet, savaş gemisi, ana muharebe tankı, güdümlü roketler, eğitim uçağı, insansız hava aracı gibibir çok önemli hava, kara ve deniz platformlarında özgün ürünler geliştirmeye başlamıştır.
Biz de STM olarak, bu dönüşüm ve gelişim sürecine azami katkıyı sağlamayı amaçlıyoruz. STM olarak sağladığımız danışmanlık, sistem mühendisliği ve proje yönetimi hizmetleri ile TSK ve SSM’nin, sürdürmekte olduğu projelerde en başarılı şekilde sonuç almalarına yardımcı olmayı hedefliyoruz. Savunma projeleri uzun soluklu, yüksek teknoloji ve bilgi birikimi gerektiren karmaşık sistemleri içermektedir. Bu kapsamda, STM olarak Türkiye’ye kazandırdığımız en önemli değer, bilgi birikimimiz ve nitelikli insan kaynağımızdır.
Yurt dışı fuarların Türk savunma sanayine ve STM’ye katkıları hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz?
Türk Savunma Sanayii son yıllarda hızlı bir yükseliş trendi yakalamış ve dikkat çeken bir performans sergilemiştir. Belirttiğim gibi, Savunma sanayimiz, yurt içi ürün geliştirme aşamasına gelmiş ve sistem entegrasyonu konusunda önemli bir alt yapı kazanmıştır. Diğer taraftan yüksek katma değeri, Ar-Ge yatırımları ve istihdama katkısıyla ülke ekonomisinde stratejik bir öneme sahiptir. Söz konusu performansın sürdürülebilirliği için sektörü uluslararası pazara entegre etmek ve rekabetçi bir yapıya kavuşturmak büyük önem taşımaktadır. Bu noktada en temel adım ihracatı arttırmaktır.
Bu noktada uluslararası fuarlar, ülkeler arası savunma sanayi işbirliği faaliyetlerine zemin oluşturan en önemli platformlardan birisidir. Uluslararası fuarlar savunma sanayii alanında geldiğimiz noktayı dost ve müttefik ülkeler ile paylaşmamız, ürünlerin sergilenmesi, yerli ve/veya yabancı katılımcılar arasında iş birliği imkânlarının geliştirilmesi açısından önemli bir fırsat doğurmaktadır. Söz konusu fuarlar süresince, ikili ilişkiler çerçevesinde çeşitli ülkelerle imza törenleri düzenlenmekte ve toplantılar icra edilmektedir.
SSM, ihracat artışını nitelikli ve sürdürülebilir kılmak, bu sektörde faaliyet gösteren bütün firmalara yol göstermek amacıyla yurt dışı fuarlara katılım anlamında önemli destekler sağlamaktadır. SSM koordinasyonunda gerçekleştirilen “Milli Katılım” fuarları; yurt dışında Türk savunma sanayinin tanıtımı, dost ve müttefik ülkeler İle stratejik işbirliklerinin teşvik edilmesi açısından büyük önem arz etmektedir.
Biz de STM olarak uluslararası işbirliği faaliyetlerimizi geliştirmek ve ürünlerimizi yurtdışında tanıtmak amacıyla, hedef pazarlarımız doğrultusunda SSM tarafından her yıl belirlenen milli katılım fuarlarına ve ilgili dost ve müttefik ülkelerin ilgili fuarlarına katılım sağlamaktayız.
Bu anlamda şirket olarak geliştirilen ürünleri yurtdışına ihraç etme hedefimiz öncelikli konumuzdur. Bu anlamda, mevcut kabiliyetlerimizi değişen pazar ihtiyaçlarına göre geliştirerek daha etkin ve katma değerli ürün, hizmet ve yapılar üretmek, yeni pazarların ürün ve hizmet ihtiyaçlarını karşılamak ve müşteri portföyümüzü genişleterek ihracatı artırmak başlıca hedeflerimiz arasında yer almaktadır.
Dünyada siber güvenlik alanında önemli gelişmeler yaşanmakta, sizden konu ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?
Modern dünyada, her geçen gün daha fazla otomatikleştirilmiş yaşama ve dolayısıyla daha fazla teknoloji bağımlı bir hayata doğru ilerlemekteyiz. Bu ekosistemin saldırganlar açısından da fırsatlar yaratması sebebiyle, her gün daha fazla siber tehditlere maruz kalınmaktadır.
Her geçen gün daha fazla gelişmiş, daha farklı, saldırılarla karşılaşmaktayız. Ayrıca, savunma yöntemleri de bilginin saklandığı ortamların sınırlarının ortadan kalkması sebebiyle yön değiştirmekte, sınır koruma mantığından, verilerin korunmasına doğru değişim geçirmektedir. Dünya, reaktif ve tepki vermekte göreceli olarak yavaş olan koruma yöntemlerinden, proaktif yöntemlere doğru dönüşmektedir.
Dünyada siber güvenlik alanındaki olgunluk seviyesi hem anlayış, hem de teknik yeterlilik açısından artık daha da artmış bulunmaktadır. Eskiden gerek hukuki yetersizlikler, gerekse teknik kısıtlar sebebiyle siber tehditlere tepki verme imkânı nispeten daha düşük seviyedeydi. Günümüzde ise gelinen bu olgunluk seviyesi, yine arzu edilenin çok gerisinde olmakla beraber, artış eğilimindedir. Başta NATO olmak üzere BM, AGİT gibi uluslararası kuruluşlar ile birçok ülke güvenlik politikalarını revize etmekte, bu alandaki hukuki açıkları kapatmak üzere çalışmaktadır. Ancak, siber tehditler sınır tanımamaktadır. Ayrıca, ne yazık ki, uluslararası alanda işbirliği henüz yeterli seviyede değildir. Uluslararası işbirliği çoğunlukla, siber ortamın klasik uluslararası suçların işlenmesinde araç olduğu durumlarda devreye girmekte, diğer suçlarda ise farklı hukuki karşılıklar sebebiyle yetersiz kalmaktadır.
Siber ortamda zarar görmemenin en etkin yolu, saldırıları ve tekniklerini önceden öngörerek gerekli tedbirleri saldırı öncesi almaktır. Bu kapsamda dünyada, kamu ile özel sektör iş birlikteliği çalışmaları, son iki-üç yılda özellikle Avrupa Birliği ve NATO ülkeleri arasında yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu iş birlikteliği, siber alanda gerekli önlemlerin alınmasını, kurumlar arasında bilgi paylaşımının artırılmasını ve gelişimi öngörmektedir. Ülkemizde de siber güvenliğin gelişmesinde kamu ve özel sektör işbirliğinin artmasının anahtar olacağını değerlendiriyoruz.
Günümüzde siber ortam; kara, hava, deniz ve uzaydan sonra beşinci harekât sahası haline gelmiş ve bu alanda ülkelerin elinde bulundurduğu güç bu ülkelerin caydırıcılıklarına önemli seviyede katkı sağlamaya başlamıştır. Bu kapsamda, ülkemizde de siber alanda sadece koruma ve tespit yetenekleri değil, aynı zamanda caydırıcılık konusunda da adımların atılması ve bu alanda hukuki alt yapının oluşturulması gerektiğine inanıyoruz.
Dünyadaki gelişmelere paralel olarak siber güvenliğin Türkiye’deki gelişimi ilgili bilgi alabilir miyiz?
Siber ortam doğrudan veya dolaylı ilişki içerisinde olan birçok sistemden oluşuyor, tıpkı tabiat ekosistemi gibi. Siber ortamı da bir ekosistem olarak algılamak ve bütünü görmek olası riskleri en aza indirecek; nasıl ki tabiat içerisinde insan olarak zincirin üst seviyesindeysek, benzer analoji ile siber ekosistemi anlar ve algılarsak bu durumda siber ekosistemin de üst seviyesinde bulunabiliriz.
Dünyada bundan 20-30 yıl önce sadece kurumlar arasında mümkün olan kilobitler seviyesinde ve çok sınırlı olan bağlantı hızları, bugün kişiler arasında mobil cihazlar ve 4.5G teknolojileri sayesinde gigabitler seviyesine ulaşmış durumdadır. Bu husus kullanıcılara büyük fayda sağlamakla beraber, siber saldırganların da saldırı vektörlerini genişletmelerine ve değişik yöntemlerle tehdidin artmasına yol açabilmektedir. Bilginin İnternet başta olmak üzere ağ ortamlarında erişilebilir halde muhafazası, güvenlik endişelerini de beraberinde getirmektedir. Kurumlarımızın hizmet sunumlarında bilgi ve iletişim sistemlerini her geçen gün daha fazla kullanmaları ile birlikte, söz konusu bilgi ve iletişim sistemlerinin güvenliğinin sağlanması hem ulusal güvenliğimizin, hem de rekabet gücümüzün önemli bir boyutu haline gelmiştir.
Bunun yanında, ülke boyutundaki siber saldırılara karşı savunma dikkate alındığında, sahip olunan bütçe, gelişmiş insan kaynağı, teknik altyapıya rağmen, saldırılan ülkenin hiyerarşik yapısının getirdiği düşük çeviklik, uzun tepki verme süresi gibi nedenlerle özel sektör şirketlerinden destek alınması gerekmektedir.
Ülkenin bilişim sistemlerindeki savunma mekanizmaları çeşitli katmanlardan ve bu katmanlarda bulunan birimlerden oluşur. Tek bir çözüme, tek bir birime bel bağlanmaz ve bu birimler de tesis edilen sistem içerisinde rol alırlar. Çünkü korunması gereken sistemlerin sayısı, kullanımı ve etkileşimi çok üst seviyelerdedir. Dolayısıyla adli, idari, fiziki ve teknik kontrol tedbirlerinin caydırıcı, önleyici, giderici, kurtarıcı ve tespit edici olacak şekilde tesis edilmesi büyük önem taşıyor. Bir yerlerde zaaf elbette oluşuyor, açık kapı buluyor saldırganlar. Kritik olan nokta, bu açığı ne kadar çabuk bulup kapattığınız. Savunan taraf için kapatılacak binlerce açık alan olsa da, saldırganın sadece bir tane açık bulması yeterli.
Bu nedenlerle, riskleri önceden tahmin etmek için süratle istihbarat bilgisi üretebilen, siber olayların etkilerini azaltıcı faaliyetler konusunda tavsiye veren, güvenlik kararları hakkında bilgilendirme yapan ve işi sadece bu olan bir ekip tarafından sistem işletilebilir. Bu noktada, insan, süreç ve teknolojinin bütünleştirilmesinde günümüz itibarı ile gelinen en son noktadır.
Siber Füzyon Merkezini, Türkiye’ye getirme çalışmalarında gelinen son noktayı okuyucularımızla paylaşır mısınız?
Siber dünyadaki cihazlarda anlık olarak milyonlarca olay meydana gelmektedir. Bu olaylar ne kadar çok ilişkilendirilirse o kadar üst düzey farkındalığa ve akıllı sürece sahip olabiliriz. Bir başka deyişle sistemlerce üretilen veriler anlamlı hale getirilmeli, bilgiye dönüşmelidir; bu bilgiden ise anlamlar bütünü oluşturulmalı, gerçekleşen veya gerçekleşmesi muhtemel olaylar ortaya konabilmelidir. Sistemlerde saklanan veriler akıl haline dönüşmedikçe siber ekosistemde zincirin üst sırasına çıkılamaz. Bu mekanizma öyle kurulmalı ki güvenlik için gerekli insan, teknoloji ve süreçleri birbirine çok iyi entegre edebilmelisiniz. Tehlikeyi önleyebilmek ve riski azaltmak için güvenlik zinciri tamamlayan ögeleri güvenlikten sorumlu birimlerce görünür kılmalısınız. Siber saldırıların bir gün muhakkak sizi de bulacağı düşüncesiyle güvenliğinizi sağlamalısınız.
STM olarak biz bu hususun günümüzde ve gelecekte siber ekosistem içerisinde üst sıralarda yer alabilmek için gerekli ama yeterli olmayacağını değerlendirmekteyiz. siber saldırılar çok hızlı cereyan edebilmekte; fark ettiğiniz anda zarar gerçekleşmiş olmakta ve genelde saldırganlar savunanlardan en az bir adım önde gitmektedirler. Biz bu noktada arayı kapatmayı ve öne geçmeyi hedefliyoruz. Bunun anahtarı da siber tehdit istihbaratı ve büyük veri analitiğine dayanmaktadır. Siber tehdit istihbaratı, bilgiye temas eden varlıklara karşı mevcut veya yeni gelişen tehdit veya tehlikeler hakkında, bunlara verilecek tepkiye ilişkin kararlara yönelik olarak üzerinde işlem yapılabilir, uygulanabilir tavsiyeleri içeren ve kanıta dayalı bilginin ve aklın üretilmesidir. Klasik güvenlik merkezi yaklaşımında bilgi sistemlerinizde bir açık varken böyle bir açığın muhtemel olduğunu önce siz öğreneceksiniz, ardından sistemlerinizde var mı diye kontrol edip, mümkün ise gerekli tedbiri alacaksınız. Bu süreç günümüz saldırılarını, özellikle kritik olanları engellemek için çok uzun zaman alabilmekte ve yetersiz kalabilmektedir.
Füzyon merkezi; siber güvenlikte reaktif çözümleri proaktif hale döndürmemizi sağlayan, çok katmanlı, risk temelli, davranış analitiklerini ve büyük veri analizlerini içeren çok disiplinli bir yaklaşımıbarındırmaktadır.
STM olarak biz, “füzyon merkezi konsepti” içerisinde; hem güvenlik operasyon merkezi süreçlerini en üst seviyede uygulayacağız, hem de siber ortamda üretilen inanılmaz büyüklükteki verileri bilimsel yöntemlerle incelemek suretiyle, tehdit istihbaratı haline dönüştürerek, daha siber saldırılar geçekleşmeden, koruyacağımız sistemlerde gerekli önlemleri alabilecek kabiliyete kavuşacağız. Bu sayede, caydırıcılık da dâhil olmak üzere ülkemizin tüm siber yeteneklerine katkı sağlamayı ve konusunda en ileri seviyeye gitmeyi arzu ediyoruz. STM, bu noktada üzerine düşen görevi yapmak üzere siber güvenlik alanında yetkin bir kurum olma amacını ortaya koymuş, vizyonunu “Dünyaca Tanınan Bir Siber Güvenlik Mükemmeliyet Merkezi Olmak” olarak belirlemiş ve stratejik hedeflerini tespit etmiştir. Biz bu hedef doğrultusunda hazırlıklarımızı sürdürmekteyiz.
Siber ekosistem güvenliği, üst seviye uzmanlık ve tecrübe gerektiren bir alandır. Bu alanda insan kaynağı ve kuruluşa özel işlem yapılabilir bilgi ihtiyaçları, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de en kıt kaynak durumunda; kuruluşlarımızın bu alanda eğitimli insan kaynağına olan ihtiyaçları üst seviyededir. STM olarak kaliteli insan gücümüzle, hem kurumlarımızın güvenebileceği, hem de bilimsel ve yönetsel sorumlulukları ile siber güvenlikte söz sahibi bir kuruluş olma hedefimize emin adımlarla yürümekteyiz.
Hava, kara ve deniz araçları alanlarında yapılan çalışmalara STM’nin katkıları ile ilgili değerlendirmenizi alabilir miyiz?
Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret A.Ş (STM), 25 yıl önce yüksek teknoloji içeren alanlarda Savunma Sanayii Müsteşarlığı’na (SSM) ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne danışmanlık, proje yönetimi ve yazılım mühendisliği gibi alanlarda hizmet vermek amacıyla kuruldu. Bu süreçte STM, Türkiye’de savunma sanayinin gelişiminde ve yerli katkı oranının bugünkü seviyelere gelmesinde öncü bir rol oynamıştır. Türkiye’nin en büyük danışmanlık firması olarak; şu anda 200’e yakın danışmanımızla, füze sistemlerinden deniz araçlarına, İHA’lardan elektronik harbe kadar pek çok alanda SSM’ye destek veriyoruz. Bu açıdan bakıldığında STM’nin savunma sanayinin arkasındaki önemli bir güç konumunda olduğunu söyleyebiliriz.
25 yıllık birikim ve deneyimle STM bugün, mühendislik, teknoloji ve danışmanlık alanlarında uluslararası standartlarda önemli çözümler sunan bir şirket durumuna geldi.
SSM’ye verilen danışmanlık hizmetleri başta olmak üzere, savunma sanayi alanlarında hizmet sunarken edinilen mühendislik birikimi, STM’nin yazılım ve platform ağırlıklı büyük savunma sanayi projelerinde yer alması; danışmanlık alanı dışında da çeşitli faaliyet alanlarının oluşumu sürecini de beraberinde getirdi.
Yeni dönemde üzerinde durduğumuz en önemli konu başlıklarımız arasında teknoloji alanında siber güvenlik, büyük veri ve yapay zeka destekli akıllı sistemler; danışmanlık alanında karar destek sistemleriyle beslenen simülasyon çözümleri, mühendislik alanında su altı ve su üstü savaş gemileri tasarımı ve modernizasyonu yer alıyor.
Hâlihazırda Kara, Deniz ve Hava unsurları tarafından kullanılmakta olan STM ürünlerini; komuta kontrol, karar destek, füze savunma planlama, askerî haberleşme, görev planlama, sayısal harita, coğrafi bilgi sistemleri gibi temel uygulama alanlarında gruplandırabiliriz.
STM olarak ülkemizin bu alanlardaki ihtiyaçlarını millî imkânlarla karşılamak maksadıyla çalışmalarımıza uzun süredir devam ediyoruz. Bu alanlardakibilgi ve deneyimleri geliştirmek ve çeşitlendirmek için uluslararası ortaklar ve kuruluşlarla çalışmaya ve birlikte hareket etmeye önem veriyoruz.
Milgem Projesinde gelinen son noktayı aktarır mısınız?
MİLGEM Projesi, modern bir su üstü harp gemisinin dizayn ve entegrasyonunun milli imkanlar kullanılarak yapıldığı, yerli sanayinin desteği ile günümüz teknolojisinin yüksek standartlardaki tüm özelliklerine sahip olarak Türkiye’de inşa edilerek ilk defa gerçekleştirilen bir proje modelidir.
Dizayn Hizmetleri, Platform İnşa Donatım Malzeme ve Hizmetlerinin Tedariki STM ana yükleniciliğinde gerçekleştirildiği MİLGEM Projesinde bugün gelinen durum itibarı ile gemi inşa ve donatımında kullanılan malzeme, gemi başına olarak, cihaz ve sistemler değer olarak % 70 oranında yerli sanayi imkanları ile karşılanmıştır. Bu oran kalem bazında % 80 dolaylarındadır. Küçük boyutlu alımlar için STM kanalıyla 212 firma ile çalışmalar yürütülmüş, hizmet ve materyal tedariki konusunda özel sektör sanayicisi ile toplam 75 firma ile ana sözleşme yapılmış ve yaklaşık 9200 kalem malzeme tedarik edilmiştir.
Prototip Gemi TCG HEYBELİADA (F-511)’nın Garanti periyodu 28 Haziran 2015 tarihinde sona ermiştir, İkinci Gemi TCG BÜYÜKADA (F-512)’nın garanti periyodu ise 08 Mayıs 2016 tarihinde sona erecektir.
Her iki gemide, Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görev yaptıkları süre içerisinde önemli yurt içi ve yurt dışı tatbikatları başarı ile tamamlamışlardır. TCG HEYBELİADA 148 yıl aradan sonra Afrika Kıtası’nı Ümit Burnu’ndan geçecek şekilde dolaşan Barbaros Türk Deniz Görev Grubu’nda görev almış, TCG BÜYÜKADA (F-512) ise körfez ülkeleri ile ikili ilişkilerin geliştirilmesine katkı sağlamak maksadıyla, Aden Körfezi, Arap Denizi ve Basra Körfezi ve Hint Okyanusu’nda liman ziyaretleri ve harekat/eğitim faaliyetleri icra etmiştir.
Projenin 3. ve 4. Gemilerinin inşa faaliyetlerine ise SSM ile 24 Temmuz 2014 tarihinde yapılan Sözleşme kapsamında devam edilmektedir. 3.Gemi BURGAZADA’nın Denize İnişi, inşa faaliyetlerinde gelinen aşama itibari ile planlı tarihinden önce gerçekleştirilebilecektir.
Önümüzdeki dönem STM’nin hedefleriyle ilgili bilgi alabilir miyiz?
STM olarak, Ülkemizin ihtiyaç duyduğu alanlarda hizmetlerin kalitesini ve kapsamını arttırarak sürdürmek ve kritik alanlardaki bilgi ve teknoloji altyapısını yerli işgücü ve bilgi birikimine dayalı olarak kurmak, kurumsallaştırmak ve geliştirmek, şirketimizin öncelikli stratejik hedefleri arasında yer almaktadır.
Yurt içinde ve yurt dışında öncelikli hedefimiz yenilikçi yaklaşımlarıyla sektöre öncülük eden, pek çok bakımdan çekim merkezi olan bir şirket olmak. Son 10 yıldır Danışmanlık Kategorisinde “Türkiye’nin en büyük firması” ödülünü alan bir şirketiz. Danışmanlık alanında şu anda ülkemizde olmayan “teknik think tank” konusundaki çalışmalarımız hızla devam ediyor.
Diğer taraftan, ülkemizin siber güvenlik ve büyük veri ihtiyaçlarını karşılama ve geliştirilen ürünleri yurtdışına ihraç etme hedefimiz yine öncelikli bir konumuzdur. Çok yakın bir zamanda, dünyada çok az örneği bulunan “Siber Füzyon Merkezi”niSTM’nin yeni binasında faaliyete geçireceğiz. Klasik siber operasyon merkezlerinin çok ötesinde, çok disiplinli bir yaklaşımı içeren bu yeni nesil konseptin yakında STM’de gerçeğe dönüşeceğine ve bu alanda ülkemizdeki çok önemli bir boşluğu dolduracağına inanıyoruz.
STM, ayrıca büyük veri ve veri analitiği alanındaki yetkinlikleriyle ‘Akıllı Şehir‘ uygulamalarının geliştirilmesine ve siber güvenlik konusundaki kabiliyetleriyle, bu uygulamaların beklenen güvenlik seviyesinde hizmet vermesine yönelik önemli çalışmalar gerçekleştirecektir.
Bunların yanında, STM’nin yıllar boyunca kazandığı tecrübeyi sektöre aktarabilmek ve yetişmiş insan gücüne katkı vermek maksadıyla STM Akademi adıyla yeni bir eğitim programı başlatıyoruz. Bu kapsamda, STM’nin Türkiye’de rakipsiz olduğu bazı alanlarda, mesela havacılık sertifikasyonu ve siber güvenlik gibi alanlarda eğitimler vereceğiz. Mühendislik, Teknoloji ve Danışmanlık temelinde yurt içinde edinmiş olduğumuz bilgi birikimini, yurtdışına da ihraç edebilmek amacıyla pazarlama faaliyetlerimize yoğun bir şekilde devam ediyoruz.
Diğer yandan teknoloji alanında, özgün olarak geliştirdiğimiz Görev Destek ve Planlama Sistemlerimiz ile aviyonik modernizasyon projelerinde, Komuta Kontrol Muhabere Sistemlerine yönelik ürünlerimiz ile ciddi bir ihracat potansiyeline sahip olan kara araçları projelerinde önemli çözümler sunmaya devam edeceğiz.
Aynı zamanda mühendislik alanında STM, su altı ve su üstü muhrip gemi mühendisliği alanında ülkemizin en büyük şirketi olup, sadece bu alanda çalışan yaklaşık 120 mühendisle tasarımdan analize, sistem mühendisliğinden gemi inşasına kadar hemen her aşamada hizmet vermektedir. Şirket olarak en önemli misyonlarımızdan biri askerî gemi inşa alanında, yerli sanayimizin kabiliyetini geliştirmek ve askerî projelerdeki yerlilik oranını azami seviyelere çıkarmaktır.
Tüm bu çalışmalar ışığında önümüzdeki yıllarda ulusal ve uluslararası pazarlarda varlığımızı artırarak sürdürmek öncelikli hedeflerimiz arasındadır.