Üç sektör birleşirse güçlü sermayeli şirketler haline gelebiliriz

Faktoring sektörü büyümeye devam ediyor. Ancak kar oranlarındaki düşüş ve yeni getirilen düzenleme ile artırılan sermaye oranları, sektörden çıkışları hızlandırdı. Aktardığımız bu özet çerçevesinde sektörün geleceğinin şekillendiği bu dönem ile ilgili görüşlerini aldığımız Strateji Faktoring Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Ataman, faktoring, leasing ve finansman şirketlerinin lisanslarını birleştirmenin çözüm olabileceğini dile getirdi.  

Rusya ile yaşanan kriz faktoring sektörüne nasıl yansıdı?

Rusya’da yurtiçi faktoring işlemleri yaygın.. Fakat bizler o bölgede ihracat faktoringi işlemi yapamıyoruz. Rusya dağıldıktan sonra hızla kapitalist bir sisteme geçerim dese de bu geçişler öyle kolay olmuyor. Dolayısıyla Rusya pazarı ihracat faktoringi işlemlerine cevap veren bir pazar olmadığı için Rusya ile çok çalışmadık. Fakat şunu belirtmek isterim ki Rusya’daki pazarımızın daralmasından faktoring sektörü de etkilendi. Türkiye’nin bir bölgede ticareti daraldığı zaman ihracatçılar ve onların yurtiçi tedarikçileri etkileniyor. Faktoring sektörü de bu durumdan haliyle negatif etkileniyor.

Kriz dönemlerinde faktoring sektörünün geliştiği belirtiliyor?

Bu bir efsanedir. Kriz dönemlerinde faktoring sektörüne gün doğuyor diye yansıtıyorlar. Fakat böyle bir durum yok. Bu düşünceyi değiştiremiyoruz. Faktoring ticareti finanse eder. Ticaretin hacmi düştüğü an faktoring sektörünün de hacmi düşer. Ticaret arttıkça sektöründe hacmi artar. Örneğin 2001 krizinde hacmimizin yarısını kaybettik.  2009 ve 2011 yıllarında da iş hacmimiz geriledi bu yıllara baktığınızda Türkiye büyümesinin negatif veya büyümenin düşük olduğunu görürsünüz.  Türkiye’nin halen değerlendiremediği bir potansiyeli var. Faktoring sektörü Türkiye’de normal şartlarda 100 milyar dolarlık işlem yapmalı iken, şu an 45 milyar dolarlık işlem yapılıyor. Aradaki 55 milyar dolarlık pastadan pay almaya her geçen yıl devam ediyoruz. Faktoring sektörünün algı problemi onunla hiç çalışmayanlar için var, ama bu ilişkiyi sağlayan firmalar faktoringin ticari yaşamını kolaylaştırdığını görüp sistem içinde kalmaya devam ediyor. Haliyle faktoring sektörü ülke büyümesinden daha fazla büyüyor. Son otuz senenin ortalamasına baktığınız zaman faktoring sektörünün %20 büyüme gerçekleştirdiğini görüyorsunuz. Bugün 45 milyar dolarlardan bahsediyoruz, ancak ülkemizde faktoring sektörüne yönelik algı sorunu giderek ortadan kalksa ve ülkenin %5’in üstünde büyüme gerçekleştirdiği bir ortamda faktoring sektörü %25-30 oranında büyüme gerçekleştirebilir.

Faktoring sektörünün uyguladığı faiz oranlarının yüksek olduğu belirtiliyor. Bankalarla aramızda çok büyük fiyat farkları bulunmuyor. Faktoring şirketleri bankalardan kredi kullandığı için biraz fark olması da normaldir. Bizlerin bilançolarının %80’nini bankalar karşılıyor. Ancak gözden kaçmaması gereken bir nokta, reel sektörün bankalardan alınan işletme kredileri farklı amaçlarla kullanılabiliyor, bu da zamanla firmaları nakit akışlarında sıkıntıya sokabiliyor. Halbuki faktoring işlemleri ticari alacağı finanse ettiği için daha efektif, ticaretiniz varsa finansman alabiliyorsunuz. Bu anlamda ticaretiniz düzgün ise nakit açığına düşmeden nakit akışınızı daha verimli yönetebiliyorsunuz.

Faktoring sektöründe banka dışı finansman oluşturulamaz mı?

Evet klasik yöntem bankalardan kredi kullanımı dışında tahvil çıkartabilirsiniz, şirketi halka açılabilir ve sermayenizi büyütebilirsiniz. Kaynak farklılaştırmasında faktoring şirketlerinin büyük imkânları bulunmuyor. Yurtdışı ile çalışıyorsanız bir de oradaki fonlardan bütçe alabilirsiniz. Ancak faktoring şirketlerinin kendi özkaynakları ve aldığı fonlar dışında bir kaynağı yok. Mevduat toplamıyoruz sonuçta.

Sektörde sermaye artışıyla ilgili bir çalışma yapıldı ve bazı firmaların kapattıklarını gördük.

Faktoring de yasal zorunluluklar nedeniyle bir sermaye artışı yaşandı. Sektörde devam kararı alanlar bu sermayeyi yatırdı. Sektörde kapanan firmalar ise yeterli karlılığı görmediler ve sektörden çıktılar. Şu ana kadar toplam 16 firma sektörden çıkmış oldu. Kapanan firmalarla ilgili sadece bugün kar etmiyor diye algılanmasın. Bu firmalar geçmişte de iyi bir kar oranı yakalayamamıştır, bugün de sermaye artışı olunca kendi kararlarını verip sektörden ayrılmışlardır. Bu sektörde tek bir alanda iş yapmak ve yeterli karlılığa ulaşmak çok zordur. Dolayısıyla genel gideriniz, gelirlerinize oranla  büyük kalıyorsa sektörden çekilmeyi tercih etmeleri normaldir.

Faktoring sektöründe karlılıklar düştü ise diğer firmalarımız açısından nasıl bir yol izlenebilir?

Bizim gibi aracı kurumlar açısından genel gideri yönetmek kolay olmuyor. Dolayısıyla faktoring, leasing ve finansman şirketlerinin lisanslarını birleştirmek bence daha doğru bir karar olur. Tek bir kurum olarak genel giderlerimizi biraz daha iyi yönetebiliriz. İsim olarak da Ticaret ve Yatırım Finansman A.Ş olabilir. Orta vadede böyle bir yapılanmaya geçilmesi gerekiyor. Böylelikle genel giderlerini yönetebilirsiniz. Daha güçlü sermayeli şirketler haline gelebiliriz. Türkiye’de bankacılık, yatırım bankacılığı ve bankacılık dışı aktif finansmanı denilen bölümü tamamlamış olursunuz. Bu üç sektör birlikte çalışıldığı zaman projelerde yatırım bankacılığı, KOBİ’lerde ise banka dışı finansman şirketlerini kullanarak piyasayı daha rahat oluşabilirsiniz. Böylelikle hem karlılık açısından hem de KOBİ’lere ulaşım açısından bu üç kurumun daha kuvvetli bir şekilde tek bir bünyede toplanmış bir şekilde ticaret ve yatırım finansmanı haline gelebilir.

Bu durum sektördeki riski de azaltabilir mi?

Banka dışı finansman şirketlerinde batan firma görmeniz pek mümkün değildir.  Faktoring sektörü açısından bakarsak bize KOBİ’ler faturalarını getiriyor bizler de bankalar aracılığı ile fonluyoruz.  Bizim sadece portföy ölçememe sorunumuz var. Bu sorun da bankacılık sektörüyle aynı orandadır. Bankalar Birliği’nin altında bir Risk Merkezi kuruldu. Finansal Kurumlar Birliği üyeleri de buranın bir üyesidir ve kuruluşunda da yer almıştır. Bu merkez başta çek raporları olmak üzere birçok risk raporu üretmekte. Bunun yanında FKB bünyesinde Merkezi Fatura Kaydı Sistemini (MFKS) kurduk. Tüm bu gelişmeleri yan yana koyduğunuzda, risklerin analiz edilme yöntemlerinde halka tamamlanıyor. Birkaç gündeminizde olan proje ile de bu halka tamamlandığı zaman ölçülemeyen riskimiz hiç kalmayacak. Eskiden bu halkanın uçları çok açıktı. Sermaye tabanlarının kuvvetlendirilmesi de çok iyi bir çalışma oldu. Bundan sonraki aşamada da ürün çeşitlendirilmesi oluşabilirse o zaman ayakları yere basan ve piyasaya da daha etkin olmuş güçlü finansman şirketleri ortaya çıkar.

Bu birleşme leasing sektörüne nasıl yansır?

Leasing sektöründe kur riski bulunuyor. Çünkü yaptıkları işlemlerin %80’i döviz işlemi. Bunların hepsini bir araya getirdiğiniz zaman faktoring kısa dönem alacakları, leasing uzun dönem alacakları ve finansman şirketleri de orta vadeli alacaklara yöneldiği zaman dengelemiş olursunuz. Bunun bir sistem haline getirilmesi gerekiyor.

Böyle bir yapılanma faktoring sektöründeki algıyı değiştirebilir mi?

Faktoring sektöründe oluşan algıyı ciddi bir oranda değiştireceğini düşünüyorum. Faktoring ismi maalesef kötü bir algı oluşturuyor, bunun artık ticaret bağlantısını kurmak gerekiyor. Faktoring şirketleri aczi finanse etmiyor. Acze düştüğünüz zaman hukuk vardır. Biz yaşayan ticareti finanse ediyoruz. Eğer biz bu algıyı yok edip ülkenin tüm yaşayan ticaretini finanse ettiğimiz zaman faktoring sektörünün tek başına cirosu 100 milyar doları geçecektir. Bugün İtalya’yı incelediğiniz zaman gayri safi milli hasılaya göre faktoring sektörünün cirosu %12 seviyelerindedir. Türkiye’de aynı şartlara gelse 100 milyar dolarlık bir ciro çıkıyor ortaya. İngiltere’de %20 ve Almanya’da bu oran %14’tür. Avrupa ortalamasının henüz yarısındayız ama dünya ortalamasının da iki kat üstündeyiz. Türkiye’de ise bu sektör yanlış anlaşılıyor. Firmalar çekimiz var faktoring şirketi bize ödeme yapsın diyor. Bu işlem faktoring değildir. Biz ısrarla üyelerimize de şunu söylüyoruz, çek vereyim para ver mantığı faktoring değildir. Hatta fon kaynağımız olan bankalar bizden teminat olarak çek talep etmese, çeksiz işlemlerimizin çekli işlemleri aşması işten bile değil. Biz süreli olarak ticaret yapıp büyümek isteyen bir firmanın finansmanını sağlıyoruz. Ortada bu ticareti sürekli hale getirmiş faturası düzgün firmalar çeksiz de yaptığı ticaretin karşılığında finansman sağlayabilir.

İhracat alanında faktoring sektörünün durumu nedir?

Daha önce ticaretin finansmanı konusunda Avrupa’daki oranların yarısındayız demiştim ama ihracat faktoringinde ise Dünya’da Çin’den sonra 2.lik konumuna gelecek kadar hızlı bir büyüme gerçekleştirdik. Türkiye’deki finanse edilen ihracatın yaklaşık %9’u faktoring aracılığıyla finanse ediliyor.

Strateji Faktoring açısından bakarsak işimizin %60’ı ihracattır. Biz sektörde uzmanlaşmaya önem veren bir şirketiz. Sektörde 16 firma ihracat faktoringi yapıyor. Banka dışı en büyük ihracat faktoring işlemlerini Strateji Faktoring yapıyor. İlk beş içerisinde bulunuyor. Daha agresif davranıp büyümeyi seçebiliriz. Strateji Faktoring bunu tercih etmiyor. Bunun yerine kendimize ait, know-how yaratmayı hedefleyen bir şirketiz. Bu nedenle ihracat faktoringi gibi işlem detayı ve mevzuat gereksinimi yüksek ve banka kültürü olmayan firmaların çok giremediği bir alanda iyi bir yer edinebiliyoruz. Bu ürün için en başta iyi bir insan kaynağı yatırımına ihtiyacınız var, uluslararası gelişmeleri takip etmek ve hatta içinde yer almak gerekiyor. Strateji Faktoring’te ihracat %100 garantilidir.  Bu garantiyi verebilmek için hem ülkedeki ihracatçıı hem de muhabir ağınızı iyi tanımanız gerekiyor. Eximbank projesi de Strateji Faktoring firmasının öncülük ettiği projelerinden biridir. Bu proje bitti, şu anda uygulanıyor. Daha eksiklikleri var, fakat faktoring sektörü olarak Eximbank ile birlikte hareket edebiliyorsak ve devlette bu yönde güven duygusu oluştu ise bizler önemli bir yol aldık, diyebilirim.

Eximbank projesi şuana kadar sektöre ne kadarlık bir fayda sağlayabildi?

Şu anda banka faktoring şirketlerinde ve bizim gibi iki firmada uygulanıyor. Fakat bu potansiyelin diğer şirketlerin kullanımıyla birlikte büyümesi gerekiyor. Fayda açısından baktığınız zaman, sektörün ihracatın finansmanı konusunda hızla büyümesi gerekiyor. Şu anda operasyonel zorlukları da bulunuyor. Bunlara da müşterilerimiz alışabilirse, o zaman sektörde hızla büyümeye geçecektir.

Bugün sektör olarak devletten beklentiler var mı?

Faktoring sektörü bugüne kadar devletten hiç teşvik alamadı. Teşvikte istemiyoruz sadece eşitliğin sağlanması gerekiyor. Bankacılık sektöründe olmayan harçların bizde de alınmaması gerekiyor. Karşılıklar kararnamesinde düzenleme yapılarak karşılıkların vergiden düşülmesi gerekiyor. BSMV’nin iki kez ödenmemesi gerekiyor. Bunlar sağlanabilirse sektöre ciddi bir faydası olacaktır. Bu konuda 20 senedir mücadele ediyoruz. Sektörün de ivmesi artacaktır. Bu sektör, ticarete 25 milyar TL kaynak kullandırıyor ve daha önemlisi bunu çok hızlı kullandırıyor. Böyle bir kaynağı bu hızla aktaracak başka hiçbir sektör yok.

Kamunun artık bu sektöre sahip çıkması gerekiyor sanırım.

Türkiye’deki ticari sisteme faktoring uyuyor. Çünkü hızlı karar veriyor, KOBİ’lerle iç içe hareket edebiliyor. Kobiler bankacılık kredi sisteminde %24’lük paya sahipken bu bizim sektörde %60’larda. Piyasayı biliyor. Bu nedenle bu sistemi geliştirmek gerekiyor. Eğer siz küçük bir organize sanayiden

büyük bir organize sanayiye nakit trafiğini çözerseniz birçok sorunu da çözmüş olursunuz. Ülkede bir çok KOBİ’nin karlılık sorunu yaşadığı için değil nakit akışını iyi planlayamadığı için battığını hatırlatmak lazım. Bu nakit akışını en iyi ve verimli yönetecek sektör de faktoring sektörü. Kamu, KOBİ’lere sahip çıkmak istiyorsa, KOBİ’lerin finansman araçlarını da iyi tanıması ve onu iyileştirmesi gerekli.

BDDK bu açıdan size yardımcı olmuyor mu?

BDDK artık bize karşı daha olumlu davranıyor, bakışlarında ciddi bir değişim var. Fakat kamuda sadece BDDK yok. Aynı şekilde yargı, basın gibi kurumlarda var. Yargı tarafında karar vericilerin bir karar aldıklarında sektörün zarar göreceğini ve sistemden bir kaynağın kaybolacağını anlaması gerekiyor. Biz de Yargıtay’a mümkün oldukça sektörümüzü tanıtmaya ve anlatmaya çalışıyoruz, dileriz faydası olacaktır. Faktoring ne olduğu ile ilgili on yıl öncesine göre ciddi bir bakış tarzı değişikliğini görüyoruz.

2015 yılı açısından bakacak olursak faktoring sektörü açısından nasıl bir yıl oldu?

Büyüme ile tamamladık. Fakat ağırlıklı olarak ihracat faktoring işlemlerinde büyüdük. İhracatın büyüme hızı iç piyasaya göre daha fazla oldu. 2016 yılında da Türkiye % 4 büyür ise faktoring sektörü de %15 seviyelerinde büyüyecektir. Ama Türkiye %6 büyümeyi başarabilirse faktoring sektörü %40 büyüme gösterecektir. Ticareti finanse eden sektörün çarpanı daha fazla oluyor. Çarklar işlerse biz daha çok çalışırız. Dolayısıyla faktoring sektörünün büyümesi önümüzdeki dönemde de devam edecektir. Fakat karlılık açısından daralmalar olacaktır.

Siz 2016 yılı ekonomi açısından nasıl bir büyüme bekliyorsunuz?

Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek’in de ifade ettiği gibi %3,5-4 seviyelerinde bir büyüme bekleniyor. Bizim açımızdan Türkiye %4 büyümenin altında kalırsa sorun olur. Eğer sorunlar çözülürse Türkiye’nin geleceğinin önü çok açıktır. Çin’in İpek Yolu projesi Türkiye’den geçmek zorunda, Rusya’nın projesi Türkiye’den geçmek zorunda, bunun gibi birçok ülkenin projesi Türkiye’den geçmek zorundadır. Bu açıdan biz çok önemli bir ülkeyiz. Biz sektör olarak kendimizi Ortadoğu , Rusya ve Yakın Doğu’nun faktoring merkezi olmaya hazırlarken, sınırlarımızda 40 yıldır sürekli yaşadığımız sorunlar giderek bambaşka boyuta taşındı. Zaten bu yakın coğrafyanın kendi içerisinde stabil hale gelme sorunu varken bizle de ilişkiler bozuldu. Bu belirsizliklerin rotasının nereye gideceği 2016 yılını belirleyecektir.