Yabancı firmaların amacı Türk firmalarının bu alanlarda iş yapma becerisini oluşmasını engellemektir

Savunma sanayinde yerli firmalarımızın kabiliyetlerini geliştirdiği bir döneme tanıklık ediyoruz. Bu tanıklık çerçevesinde geliştirilen bu kabiliyetlerin, ülke savunmasında kullanılıyor olmasının verdiği güvenin ne kadar önemli olduğunu test ettiğimiz bir dönemden geçiyoruz. Bu zorlu dönemde yerli firmalarımızın göstermiş olduğu çabaları gündeme getirmek için sorularımızı yönettiğimiz Yavaşçalar AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Emrah Yavaşça, savunma sanayi alanında yapmış oldukları çalışmaları milli duygular içerisinde gerçekleştirdiklerini belirti.

Yavaşçalar olarak savunma sanayi alanında yaptığınız çalışmalar ile ilgili bilgi verir misiniz?

Yavaşçalar olarak biz ağırlıklı olarak sivil alanda kullanılan patlayıcı ürünler üretiyoruz ve av fişekleri üretiyoruz. Bu konudaki tecrübemiz savunma sanayideki mühimmat ürünlerine yakınlığı nedeniyle savunma sanayine girmek istedik. Kuru sıkı ve ses mermileri üretiyorduk. Bu ürünlerin üretimi tabanca mermisi üretimine çok yakındır. Tek farkı birinin ucunda plastik diğerinde ise kurşun vardır. Biz bu konuda gerekli müracaatları yaptık. Mühimmat konusunda üretim yapma isteğimizi devlete ilettik, fakat 2010 yılında devlet bu alandaki üretim için özel sektöre izin vermiyordu. Bu konuda sadece Makine Kimya üretim yapıyordu. Bu nedenle yaptığımız başvuru kabul edilmedi. Daha sonrasında Milli Savunma Bakanlığı’na yazı yazdık ve Makine Kimya ile görüştük. Bu işin bir kısmını biz üretebileceğimizi ifade ettik. Ondan da bir netice alamadık. İlerleyen süreçte Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlık döneminde 2023 yılı hedeflerini açıklamalarının ardından savunma sanayi hedefleri oluştu. Dönemin Savunma Sanayi Bakanı İsmet Yılmaz, bu konuyu geliştirmek için savunma sanayi de üretim yapan ve yapmak isteyen firmaları bir araya getirdiler. Bu çerçeve de bizde Ankara’daki toplantıya gittik. Birçok farklı firma geldi ve yapmak istediklerini açıkladılar. Sıra bize geldiğinde de bizde mühimmat yapmak istediğimizi ifade ettik. Bu toplantı sonrasında 20 gün sonra bir yazı geldi ve bu alanda imalat izni çıkacağını eğer üretim yapmak istiyorsak başvuru yapmamız gerektiği yazıyordu. Hiç beklemediğimiz bir gelişmeydi. Daha sonrasında ise başvuru yaptık ve imalat izinlerimizi aldık. Bizim diğer firmalara göre en büyük avantajımız alt yapımızın hazır olmasıydı. Sadece kurşun ve kapsül hatlarımızı ekledik ve üretime hazır hale geldik. Bize ilk etap olarak 9 mm tabanca kurşunu üretebilirsiniz ve bu ürünü de yurt dışına satabilirsiniz dediler. İlerleyen süreçte TSK ve Polis teşkilatı buna itiraz ettiler. Yapılan ihalelere yabancı firmaların katıldığını belirttiler ve neden yerli üreticiler bu ihaleye girmesin dediler. İtiraz sonrası bize verilen izinlerde değişiklik yapıldı ve yurt içinde yapılan ihalelere de katılma izni çıktı. Ancak kişilere ve özel firmalara satış yapılması yasaklandı.

Bu süreçte Türk Silahlı Kuvvetlerinin testlerine girdiniz mi?

Biz gerekli tüm testlere girdik. Bu tesisi oluştururken NATO standartları göz önünde alındı. Biz hem NATO’nun hem de ülkemizdeki kurumların testlerinden geçtik. Burada hem ürün, hem de tesisimiz incelendi. Bu testleri geçtikten sonra size uygunluk izinleri veriliyor. 2012 yılının sonunda üretime başladık. İlk üretime geçtiğimiz zaman sadece yurt dışına ürün satacağımızı düşünerek ilk ürünlerimizi ABD’ye satmayı başardık. Oradaki polis teşkilatına da bir miktar satış yapabildik. Geçen yılda Türkiye’deki polis teşkilatının ihalesine katıldık. 80 milyonluk bir alım talebi oldu. Bu oranın 60 milyonunu biz karşıladık. Bu yılda teslimatlarımızı yaptık.

Savunma sanayindeki firmalar ile yaptığımız görüşmelerde kendi askerine ürün vermeyen bir firma yurt dışına satış yapamaz diye ifade ederlerde bulundular. Sizin bu konuda zoru başardığınız ifade edilebilir mi?

 Biz bu durumu biraz tersten yapmayı başardık. Türkiye’nin savunma sanayinde bir kredibilitesi var. Bu açıdan da yurt dışında Türk ürünleri konusunda TSK hiçbir zaman mahcup olmak istemiyor. Bu güne kadar sürekli Aselsan, Havelsan gibi vakıf firmaları olduğu için herhangi bir sorun görmeden ürünleri satabiliyorlar. Çünkü bu firmaların ürünleri birçok testlerden geçerek yurt dışına satılıyor. Fakat özel sektörde ise ürünün depolanması, sevk edilmesi, ürünün kalitesi açısından bazı tereddütleri oluyor. Bu nedenle bize ilk olarak 9 mm kurşunlara izin verdiler. İlerleyen süreçte burada bir sorun olmadığını görünce bunu yapabilme kabiliyetini görüldü. Bunun dışında da polis teşkilatı tesisimize gelip sistemin nasıl olduğunu ve yaptığımız ürünlerin nasıl çalıştığını gördüler. Bize olan güvenleri oluştuktan sonra da yerli tüfeklerin mermilerini de bizim üretmemiz için gerekli izinleri verdiler. Artık 9 mm yok, onun dışında 5.56 kurşun başta olmak üzere bütün kurşunların üretim ön izni bize verildi. İlerleyen süreçte bu üretimleri de devreye sokabileceğiz. Kısacası mühimmat konusunda devlet bize yelpazeyi açtı.

Türkiye’de bu alandaki pazar büyüklüğü nedir?

Polis teşkilatı bu yıl 140 milyonluk 9 mm kurşun ihalesi açtı. 80 milyon civarında da 5.56 ve 7.62 mm kurşun ihalesi açtılar. Polisin dışında da jandarma ve diğer askeri birliklerin tüketim var. Makine Kimya’nın da bu tüketime bir kamu kurumu olarak yetişmesi mümkün değildir. Türkiye bir Lüksemburg değildir. Sürekli talim yapan, askeri nüfusu çok olan bir ülkeyiz. Bugün her askere giden 3 atış yaptığını düşünün. Bir milyon asker olduğuna göre 3 milyon kurşun atılmış olur. Dolayısıyla Türkiye’nin bu konuda ciddi bir tüketimi bulunuyor. Bunun dışında da her ülkenin bu alanda stokunun olması gerekiyor. Dolayısıyla Makine Kimya Kurumu ile bu sistemi oluşturmak çok zordur. Bu nedenle Jandarma, Makine Kimya veya Polis teşkilatı bu alanda ihaleler açıyorlar. Bu ihaleleri incelediğiniz zaman Almanya, Çek Cumhuriyeti veya Brazilya’daki firmalar bu ihaleleri kazanıp bu ürünleri bize satıyorlar. Dolayısıyla ülke olarak bu ürünleri üretmeliyiz. Bizim için buradaki öncelik ülkemizin ihtiyacını karşılayabilmektir. İhtiyacı karşıladıktan sonra da fazla kalan ürünlerimizi ihracat yapmak istiyoruz.

Genel anlayış itibari ile savunma sanayi alanında özel sektör firmalarının gelişimi isteniyor fakat özel sektörün bu gelişimi genelde sağlamadığı yönünde bir intiba var. Bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz?

Yakın bir zamanda Başbakan Ahmet Davutoğlu, arge çalışmalarına verilen destekleri açıkladılar. Geçen haftada ise Balıkesir merkezinde bulunan Bilim ve Sanayi Bakanlığı Birimi bize başvuruda bulundular. Savunma sanayi alanında bize çok az başvuruda bulunuldu, bize teklifle gelin dediler. Ben ilk defa kamu kurumlarının bu alanı bu kadar önemsediğini ve iştahlı olduğunu gördüm. Çünkü normal şartlarda firmalar başvuruda bulunur ve zorlu bir süreç firmaları beklerdi. Şimdi ise çok daha hızlı geri dönüş alabiliyoruz. Bunun da en büyük sebebi olarak devlet artık özel sektöründe önemli çalışmalar yapabileceğini gördüğünü düşünüyorum. Eskiden patlayıcı alanında üretim yapabilir miyim, diye çalışmalar yapsaydık kaçak patlayıcı üretiminden ceza dahi alabilirdik. Bu nedenle kimse bu alanda üretimi dahi düşünmüyordu. Fakat bugün çalışma izinleri alıp ön çalışmalarınızı yapabiliyorsunuz. Devlet bu alanda bizlerin önünü açtı. Dolayısıyla biz de bu konuda elimizden gelen her şeyi yapmaya hazırız. Tesisimizde genç mühendislerimiz var. Bize bazen öyle öneriler geliyor ki böyle bir üretimi biz yapabilir miyiz diye halen tereddüt ediyorum. Her bölge insanının belli özellikleri olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan bizim Türk insanı da silah konusunda kanından gelen bir özelliği vardır. Buraya gelip eline hiç silah almamış üniversite hocaları var. Silahı aldıklarında birkaç atış sonrasında hedefleri sürekli tutturmaya başlıyorlar. Çünkü o insanların kanında var.

Yeni alanlarda üretim konusunda müsteşarlık ile görüşmelerde bulundunuz mu?

Biz ilk etapta elimizdeki imkânları onlara göstermek istiyoruz. Çünkü biz müsteşarlığa gidip de hayallerimizi göstermek istemiyoruz.   Bir proje ile gidip sonra bu projeyi yapamıyoruz demek istemiyoruz. Yavaşçalar olarak kendi imkânlarımızla yapabildiğimizi müsteşarlığa sunmak istiyoruz. Şu anda ilk görüşmelerde neler yaptığımızı gösteren ve neler yapabileceğimiz konusunda iyi niyet görüşmeleri var.

Ülkemizdeki yabancı rakipler bu gelişimleri karşı nasıl bir tutum gösteriyor?

Şu anda yurt dışından Türkiye’ye ürün veren rakiplerimiz bizi engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Polisin ihalesine girdiğimiz zaman dünya çapında 7 tane farklı yurt dışı firmasıyla karşılaştık. Fakat onlar ihaleyi alamadılar. İhaleden de çıkarken de tebessüm ederek çıktılar. Fakat biz biliyoruz ki ilerleyen süreçte ellerinden geleni yapacaklar. Bizim bu konuda hiçbir korkumuz yoktur. Yabancılarında bir süre sonra bu durumu kabullenmek isteyeceklerini düşünüyorum. Bugün için bize bakış tarzları genelde Türkiye bu alanda ne üretiyor ki arzındadır. Birkaç silahı var fakat mühimmatını yurt dışından alıyor düşüncesindeler. Roketini bile şu ülkeden alıyor, yaptığı roketin en uzak mesafesi 50 km’dir. Fakat bu işe biz yeni başladık. Bundan sonraki süreçte de hızla koşacağız.

Roketsan ile ilgili de bir açıklamanız oldu. Füze yakıtı üretebiliriz, dediniz?

Roketsan’ın balistik araştırma merkezleri vardır, Samsa diye. Bu firma yurt dışından bir test cihazı aldılar. Aynı cihaz bizde de bulunuyor. Bu cihaz barutun basıncını, hızını ve özellikleri ölçen bir cihazdır. İthalatçı firma Roketsan’a bu ürünü getirdiği zaman belli sorunlar yaşamışlar. Oradaki roketlerin etrafındaki patlayıcıların testlerini alamamışlar. Bu konuda nerede hata olduğunu da bulamışlar. Bizi davet ettiler. Bu konuda Roketsan’a yardımcı olur musunuz, dediler. Bizde onları ziyaret ettik, gerekli testleri yaptık. Makinenin nasıl kullanıldığını gösterdik. Onlar bu konuda teşekkür ettiler. Bu testler sırasında onların ürünlerini de görmüş olduk ve bazı ürünlerinin roketlerinin yakıtı konusunda biz üretebiliriz dedik. Bu durumdan onlarda memnun etti. Bizde gerekli çalışmaları yaptık. Bu konuda ön izinleri almamız gerekiyor. Fakat şunu net olarak biliyoruz ki Roketsan’daki bazı ürünlerin yakıtlarını biz bu tesiste yapabiliriz. Bu kabiliyetimiz var.

Savunma Sanayi İhracatlar Birliği yaptığınız ürünler açısından sizi diğer firmalarla tanıştırıyor mu?

Aslında bu tür dernek veya birliklerde eskiden sadece vakıf firmalarını görüyorduk. Bugün ise aynı yönetim içinde Başkanın Sarsılmaz Silah Sanayi den geldiğini görüyoruz. Yönetim kurulu üyelerine baktığınız zaman Makine Kimya’da var, vakıf firmaları da var ve bizim gibi özel sektör üreticileri de yer alıyor. Biz bu toplantıların birini Balıkesir’de yapmak istedik ve kabul edildi. Tüm yönetim bizim tesislerimize geldi. Benim normal şartlarda Roketsan veya Havelsan gibi kurumların genel müdürleriyle bir araya gelmem çok zor oluyor, çünkü çok yoğun insanlar. Fakat böyle bir toplantı aracılığı ile Yavaşçalar’ın ne yaptığını göstermiş olduk. Bir diğer toplantıyı farklı bir firmada yaptık. Buraya gelen yöneticilerimiz bizim yaptığımız çalışmaları görünce şu ürünü de siz yapabilirsiniz, dediler. Görüşmeler sonrasında firma yöneticilerimiz bize belirli ürünler konusunda birlikte çalışabileceğimizi belirttiler. Fakat ben istiyorum ki bu çalışmaları diğer üyelerimiz için de yapalım.  Bu alanda çok iyi firmalar var. Bu firmaları da görmeleri gerekiyor.

Yapılan iş itibari ile yerli firmaların desteklenmesi hususunda bir yönelim var. Ancak diğer taraftan firmaların para kazanır hale geldikten sonra yabancılara satılması noktasında bir çekince var. Bu konudaki düşüncenizi alabilir miyiz?

Savunma sanayinde hizmet veren şirketlerinin %75’inin yerli firma olma zorunluluğu vardır. Bu firmaların satışı genelde şöyle bir yöntemle oluyor. Yabancı firmalar yerli firmaları önce izliyor. Ne fiyat verdiğine bakıyor. Türkiye’deki pazar büyüklüğünü görüyor. Türkiye’nin coğrafi konumunu basamak yapıp üçüncü ülkelere gidebilir miyim diye hesaplıyor. Sonunda da firma sahiplerine gidip sizin firmanızın değeri 10 TL ben firmana 20 TL vereyim bize sat diyorlar. Böyle bir durum karşısında da sanayici de iyi bir değere fabrikasını satıp çıkıyor. Yabancı firmaların amacı Türk firmalarının bu alanlarda iş yapma becerisini oluşmasını engellemektir. Bize de şu ana kadar 2 yabancı firma satış teklifinde bulundu. Burada şunu da belirtmek gerekiyor, yerli firma istediği desteği devletten gördüğü sürece, önündeki yıllarda ne yapacağını bildiği zaman zaten o satışı yapmayacaktır. Altın yumurtlayan bir tavuğu neden kessin. Şirketimi daha da büyüteyim der. Fakat siz bir alanda başarı sağladınız ve şirketini büyütmek istiyorsunuz. Devlet buna müsaade etmez ise veya vakıf tarafından engeller çıkarılırsa, önünüze konulursa o zaman satmak istersiniz. Ben bu konuda uğraşmamayım gelsen yabancılar uğraşsın dersiniz.

Türk savunma sanayinin de daha yapacağı çok şeyler olduğuna vurgu yapılıyor.

Yakın bir zamanda Almanya’da savunma sanayi fuarı vardı. Orada yabancı firmalara gittiğiniz zaman birçok çeşitliliği görüyorsunuz. Fakat Türk standına geldiğiniz zaman en fazla 25 çeşit var.  Hepsi aynı tabanca, sadece renkleri değişikti. Siz on yıl önce izinler vermeye başlamışsınız. Firma size namlusunu yapmak istediğini söylüyor devlet olmaz diyor çünkü Makine Kimya yapıyor. Otomatik silah yapmak istiyorsunuz izin vermiyorlar. Böyle olunca da firmalarımız kendini geliştiremiyor. Biz daha yeni izinler alıyoruz. Daha bir yıl önce tüfek izni aldı firmalar. Dolayısıyla bu süreç normal değildir.

Bu işlerin argesi ve çalışmaları çok uzun süre alıyor. Kurşun dediğiniz ürün, çekirdek, kova, kapsül ve baruttur. Fakat bu süreç kolay bir süreç değildir. Bu ürünü üretiyorsunuz fakat on yıl sonra da ürün aynı kalitede kalacak mı, soğuk havada çalışıp çalışmadığı gibi birçok konuyu göz önünde tutmanız gerekiyor. Çünkü bu ürün çok önemlidir. Asker bu ürünü aldığı zaman karşısındaki kişiye kurşun sıkıp o kurşun çalışmıyorsa bir dakika yeni ürün isteyeyim diyemez. Savaşın ortasında afedersin diyemezsiniz. Bu nedenle de çok iyi bir şekilde arge yapmamız gerekiyor. Bizim rakiplerimizin en genç firması 100 yıllıktır. Yavaşçalar, Sarsılmaz veya Roketsan gibi firmaların marka olması için de bir süreç gerekiyor.

Yavaşçalar olarak hedeflerinizden bahseder misiniz?

Mühimmat sektörü hiçbir zaman bitmeyecek bir sektördür. Çünkü sürekli olarak tüketilen bir üründür. Tabancadan başlayıp tanka kadar olan bütün ürünleri vermek istiyoruz. Biz adım adım ilerlemek istiyoruz. Şuanda piyade tüfeklerinin mermilerini vermek için çalışıyoruz. 2016 yılının sonunda da bu süreci tamamlamış olacağız. Hem tabanca hem de tüfeklerle ilgili mermileri üretmiş olacağız. Bir diğer yatırımımız 40 mm top mermilerini üretmek istiyoruz. Bu alanda da ciddi bir açık olduğunu ve tüketimin fazla olduğunu gördük. Makine Kimya’nın bu işi yapamadığını gördük. Bu alanda çalışmalara başladık. Prototip üretimlerimizi yaptık. Jandarma bu konuda gelip ürün geliştirme üzerine çalışmalar yaptık. Bu ürünleri kullanan jandarmanın da görüşlerini alıyoruz. Şuanda İHA’larda da patlayıcılarla görüşmeler yapıyoruz. Tusaş ile bir araya gelip, bu alanda neler yapabiliriz diye görüşüyoruz. Bu alanda da dünya da sadece iki ülke çalışma yapıyor. Burada en önemli konu kamunun bize şu ürünü yapabilir misiniz diye sormasıdır.

Böyle sorular geliyor mu?

Doğu da bir dönem sokakları uçaktan görünmesin diye perdelerle kapatmışlardı. Böylelikle havadan baktığınızda sadece perdeleri görüyordunuz. Bu sorunu nasıl çözeriz diye çalışma yaptık. Bu ürünü imha etmek için çalıştık ve çok iyi sonuçlar aldık. Perde dışında başka bir yere zarar vermeden ürünü yakabilmeyi başardık. Şu anda böyle bir ihtiyaç kalmadı, fakat yarın yine buna benzer bir sorun oluşursa biz bu ürünü temin ettiğimiz için yine bize geleceklerdir. Dolayısıyla bu alandaki gelişim karşılıklı görüşmelerle olabiliyor.