Ülkeler için ihracat son derece hayatidir
Ülkemizin köklü kuruluşlarından Polisan, geliştirdiği stratejilerle geleceğe emin adımlarla ilerliyor. 1956 yılından buyana sağlıklı bir şekilde büyüyen Holding’in geleceği ile ilgili görüşlerini almak için bir araya geldiğimiz Polisan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Emin Bitlis, sorularımızı yanıtladı.
Artan dış ticaretimiz doğrultusunda Polisan’ın konumu ile ilgili bilgi alabilir miyiz?
Kuruluş hikayesi 1956 yılına kadar uzanan, Türkiye’nin köklü grup şirketlerinden biriyiz. Bu topraklardan kazandığımızı yine bu toprakların hizmetine sunmuş bir yapı olarak; kimya, boya ve liman işletmeciliği, gayrimenkul alanlarında faaliyet gösteriyoruz. Yatırımlarımızın, ülkemize ve fabrikalarımızın bulunduğu Kocaeli Bölgesine ciddi katma değer sunduğumuza inanıyorum. Polisan’da her zaman planlı bir büyüme stratejisini uygulanmıştır. “Yatırım, yeni ürün ve ihracat odaklı” büyümeyi başarılı uyguladığımıza inanıyorum.
Faaliyet alanlarımızdan sadece kimya ve boyada ihracat faaliyetimiz bulunuyor. Kimya ihracatını çok önemsiyoruz, çünkü orada hala ülke olarak ithalatımız çok yüksek ve ihracatın ithalatı karşılama oranları hala aşağıda kalıyor. Biz burada katma değerli ürün ihracatına yoğunlaşmış durumdayız.
Polisan Kimya özelinde, ihracat gelirlerinin, toplam gelirler içerisindeki payı %20, ihracatın yüzde 92’si formaldehit ve reçineleri ürün grubunda gerçekleşiyor. %8’i yapı kimyasalları. Katma değeri yüksek yeni ürün çalışmalarıyla orta uzun vadede ihracatımızı yüzde 30-40 seviyesine çıkarmak istiyoruz. Bunu yaparken yeni ürünlerin ciro içindeki payını da sürekli arttırmaya çalışıyoruz.
Şu anda ağırlıkla Romanya, Bulgaristan, İtalya, Yunanistan, Kosova, İsrail, Mısır ve Avustralya pazarlarına ihracat gerçekleştiriyoruz. Balkanlar ve Avrupa pazarında yani gelişmiş ülke pazarlarında derinleşmek istiyoruz.
Boya tarafındaki ihracatımıza gelecek olursak, hali hazırda 26 ülkeye ihracat yapıyoruz. Yurt dışındaki Polisan Kansai Boya Showroom sayısını 127’ye çıkardık. Boya bizim en renkli iş kolumuz ve pazarlama stratejimizde marka çalışmalarına özel önem gösteriyoruz. Türkiye’nin boyadaki kalitesini, rengini dünyaya taşımak ve akılda kalmak bizim için çok önemli. Her ülkeye özel ürün geliştirmenin peşindeyiz, o nedenle kültürlerini iyi araştırıyoruz ve stratejimizi her ülke özelinde oluşturuyoruz.
Polisan, olarak biz şuna inanıyoruz, ülkeler için ihracat son derece hayatidir. Ama daha da önemlisi katma değerli, inovatif yönü güçlü ürünler yapmalıyız ki, ülkemize daha fazla değer sunabilelim. Biz kimya ve boya ürün grubumuzda, bunları yapma gayreti içindeyiz. Şu ana kadar ki geri bildirimler doğru yolda olduğumuzu gösteriyor.
Polisan Holding olarak yaptığınız yatırımlar ile ilgili bilgi alabilir miyiz?
Polisan Holding’in bağlı ortaklıkları Polisan Kimya, Polisan Kansai Boya, Poliport ve Polisan Hellas faaliyet yürüttükleri sektörlerde katma değeri yüksek işlere imza atan bir noktada bulunuyorlar.
Grubumuzun en eski bağlı ortaklığı kimya iş kolunda. 1964 yılında faaliyetine başlayan Polisan Kimya şirketimiz bugün formaldehit ve reçineleri ürün grubunda Türkiye pazarının yüzde 40’ını, yapı kimyasalları (beton, çimento ve yer altı kimyasalları) ürün grubunda ise pazarın yüzde 20’sini elinde tutuyor. Kimya tarafında aynı zamanda dizel araçlarda kullanılan ADBLUE/AUS 32’inin üretimini de yapıyoruz. Burada özellikle formaldehit ve reçine grubunda çok iyi bir noktadayız. Hem iç pazar hem de dış pazar kaynaklı talep artışı üzerine özellikle bu ürün grubunda kapasitemizi arttırma kararı aldık.
2021 yılında temellerini attığımız Endüstri 4.0 tabanlı yeni reçine üretim tesisimizde deneme üretimleri başladı. Yeşil binayı tescilleyen LEED Gold Sertifikası standartlarında inşa ettiğimiz yeni tesisimizle birlikte hali hazırda yıllık 150.000 ton olan formaldehit ve reçineleri ürün grubundaki üretim kapasitemizi yüzde 30 artıracağız. Bu tesisimizde yalıtım faaliyetlerinde kullanılan taş yünü için bağlayıcı olan ve mobilya sektörü tarafından da yoğun talep gören katma değerli fenol reçinesinde derinleşeceğiz. Yanı sıra izolasyon, otomotiv, havacılık, uzay ve savunma sanayilerine yönelik de fenol reçine çözümleri sunmak istiyoruz. Polisan Kimya Ar-Ge merkezimiz bunun üzerine yoğunlaşmış durumda.
Bir diğer faaliyet alanımız ise 1971 yılında kurduğumuz Kocaeli Körfez Bölgesi’ndeki liman işletmemiz olan Poliport. Poliport limanımızda, 272bin m3 tank kapasitesiyle likit kimyasal, petrol ürünleri depolama hizmeti veriyoruz. Terminalde tank doluluk oranlarımız tam kapasiteye ulaşırken, sıvı yük depolama kapasitemizde 20.000 m3 artış̧ sağlayacak yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Yanı sıra, kuru dökme yük, genel kargo, proje yükleri elleçlemesi yapıyoruz. Yıllık kuru yük elleçleme kapasitemiz 5 milyon ton. Müşterilerimize katma değerli hizmetler sağlamak üzere liman ve terminal tarafındaki genişleme yatırımlarımıza devam ediyoruz. 40 bin m2 açık ve kapalı depolama alanlarımızda da farklı gümrük rejimine sahip her türlü mal ve ürün için depolama hizmetlerimizle müşterilerimize değer katıyoruz.
Holding olarak, 1985 yılında boya sektörüne giriş yaptık ve son derece başarılı çalışmalar yürüttük. Ama yurt dışında daha güçlü olma isteği ile 2016’da dünyanın 10 büyük üreticisinden biri olan Kansai Paint ile ortaklığa gittik ve adını Polisan Kansai Boya olarak yeniledik. Türk şirketi olarak yurt dışında olmayı, marka gücümüzü, üretim gücümüzü dışarıya taşımayı önemsiyoruz. Bize katkı sunacak doğru ortaklıklar kurduğumuza inanıyorum. Holding olarak kimya tarafında da dünyadaki önemli kimya şirketlerinden Dow Chemical ile ortaklığımız söz konusu. İhracat ve yabancı ortaklıklarla güçlendirdiğimiz marka algımızı bir adım daha ileri taşımak üzere Yunanistan’da Polisan Hellas adında bir pet granül fabrikası aldık. Fabrikamız 2013 yılından hizmete girdi ve halihazırda Yunanistan ve Balkanlardaki tek Polietilen Tereftalat (PET) ve öncü r-PET granül üreticilerinden biri durumundayız. Orada da Coca-Cola, Nestle, Alpla, Resilux’un da aralarında bulunduğu çok güçlü bir müşteri portföyümüz bulunuyor.
Poliport Limanı’nda yaptığınız yatırımlar ile ilgili ayrı bir parantez açabilir miyiz?
Poliport bağlı ortaklığımız holdingimizin en kıymetli varlıklarından birisi. 1970’li yıllarda, yanıcı ve patlayıcı özelliği olan kimya sanayi hammaddelerini, Kanada, ABD gibi ülkelerden ithal ediyor ve lojistik olarak da yüksek maliyetler üstleniyorduk. Bu nedenle, Dilovası Organize Sanayi 1. Kısım’daki bulunan ve 1970’lerde bataklık olan arsayı alarak önce kuruttuk, ağaçlandırarak çevre düzenlemesini yaptık. Böylece, Avrupa’nın hatırı sayılır limanlarından Kocaeli’nde lider bağımsız kimyasal depolama terminallerinden biri olan Poliport’u, 1971 yılında hizmete açarak, Türkiye’nin liman işletmeciliği alanındaki ihtiyacına da katkıda bulunduk. Burada dökme sıvı depolama hizmeti sunuyoruz. Yanı sıra sıvı ve kuru yük elleçleme hizmeti ile antrepo hizmeti de veriyoruz. 213.000 m2 üzerine kurulu, Poliport, son derece stratejik bir lokasyonda. İstanbul’a 30, Sabiha Gökçen Havaalanı’na 25 dakika, yeni köprüye 400 metre, TEM Karayolu’na 1 km, D-100 Motoryolu’na 1,8 km mesafede yer alıyor. Stratejik bu çıkış noktalarına yakın olduğu gibi tren yoluna da yakın.
Poliport’ta kuru yük elleçleme ve kargo hizmeti de sunuyoruz. Orada elleçlediğimiz ürünler eskiden kömür ağırlıklıydı; ama değişikliğe gittik ve enerjimizi katma değeri yüksek emtia grubuna çevirdik. Şu anda ağırlıkla alüminyum, rulo sac, pik demir, levha sac ve big bag’li ürünleri elleçliyoruz. Kuru yükte elleçleme kapasitemiz 5 milyon ton. Ayrıca rıhtımda aynı anda altı gemiye hizmet verebiliyoruz.
Poliport’ta ciddi bir dijital dönüşüm yatırımı da yapıyoruz. 2020 yılında başlattığımız AION Projesini tamamladık ve en önemli fazını canlıya aldık. Diğer fazlarını da parça parça uygulamaya sokacağız. Terminal operasyonlarının takibini, yönetimini dijitale taşıyan yatırım sayesinde anında izlediğimiz süreç performans göstergelerimizi ve faaliyetlerimizi ölçülebilir, kolaylıkla takip edilebilir ve güvenilir kılacağız.
Paris İklim Anlaşması çerçevesinde firmalar yeni yol haritalarını belirledi. Holding olarak bu hususta yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?
Polisan Holding ve bağlı ortaklıklarında çok ciddi bir sürdürülebilirlik politikası uyguluyoruz. Karbon Saydamlık Proje’nin (CDP) İklim Değişikliği ve Su Güvenliği programlarına dâhiliz ve buradaki performans notumuzu 2021 yılında B-‘ye çıkardık. Globalde bu skora sahip 33 Türk şirketinden biriyiz. Sürdürülebilirlik politikamız ile uyumlu stratejilerimiz çerçevesinde yürüttüğümüz çalışmalarla tesislerimizde enerji ve su tasarrufunda önemli bir yol kat ettik. Şu anda genel merkez, üretim tesisleri ve operasyon sahalarımızda kullandığımız elektrik enerjisinin yüzde 50’sini yenilenebilir kaynaklardan sağlıyoruz. Geliştirdiğimiz bu politikadan ötürü doğrudan ve enerji temini kaynaklı emisyon yoğunluğumuzu yüzde 53 oranında azaltmayı başardık.
Dünyada enerji kaynaklı sera gazı emisyonlarının yüzde 40’ının binalardan kaynaklandığı bilgisinden hareketle Polisan Kansai Boya’nın Endüstri 4.0 tabanlı yeni fabrikasını LEED Yeşil Bina standartlarına göre inşa ettik. Şu an boya tesisimizde fiili yüzde 30’lara varan enerji, yüzde 40’lara varan bina içi su tasarrufu sağlıyoruz. Ayrıca su ihtiyacımızın yüzde 23’ünü yağmur suyu hasatı ile karşılıyoruz. Yeşil bina çalışmaları, iklim değişikliği ile mücadele kapsamında geliştirilen ve son derece başarılı olduğuna inandığım bir hamle. Boya yatırımızda yeşil binanın bütün avantajlarını gördük. Yeni Polisan Kimya Reçine tesisimizi de LEED Yeşil Bina standardında inşa ettik. Yeni tesisimizin detaylı enerji simülasyonunda; baz tesise göre yüzde 26’dan fazla enerji tasarrufu, seçilen su verimli sıhhi tesisat elemanları ile yüzde 40’dan fazla su tasarrufu sağlayabileceğimizi gördük. Burada ayrıca su ihtiyacımızın yaklaşık yüzde 10’unu yağmur suyu ile karşılayabilecek bir tasarım gerçekleştirdik. Kimya ve boyadaki ürün portföyümüzü uluslararası geçerliliği olan çevre etiketine sahip, çevresel performansı yüksek, düşük uçucu bileşik oranına sahip olacak şekilde yeniliyoruz. Ürün portföylerimizde, yeşil binalarda kullanımı teşvik edilen ve yeşil bina ekosistemini güçlendiren EPD çevre etiketli düşük VOC içeren boya, yalıtım malzemeleri ve yapı kimyasalları önemli bir yer tutuyor. Ayrıca ürün yaşam döngüsü analizlerine Ar-Ge aşamasında başladığımız gibi, Polisan Kimya ve Polisan Kansai Boya Ar-Ge merkezlerimiz çevreci yeni ürün çalışmalarına hız vermiş durumda.
Bağlı ortaklıklarımızın hepsinde sürdürülebilirlik stratejimizi başarı ile uyguluyoruz. Yeşil liman sertifikalı yatırımımız Poliport’ta bu duruşumuz sürekli ödüllendiriliyor. Son olarak 160 ülkede 200’ü aşkın sektör grubunda, 90 binden fazla şirketin sürdürülebilirlik derecelendirmesini gerçekleştiren Ecovadis, Poliport’u gümüş ödüle değer gördü. Ecovadis’in; “çevre, sosyal, etik ve sürdürülebilir satın alma” başlıkları altında yaptığı araştırma ile Poliport aynı zamanda depolama sektöründe “en iyi %15” dilimine girdi. DOW 4STAR tarafından da ödüle değer görüldük. Değerlendirme, “güvenlik”, “sürdürülebilirlik”, “sosyal sorumluluk” ve “hizmet” başlıklarında yapıldı, yürüttüğümüz çalışmalar sonucu Bronz sertifika almaya hak kazandık.
Tam bu noktada şunu ifade etmek istiyorum. Ekonomiye değer katmanın yanı sıra insanı ve çevreyi merkeze alan şirketlerde insanlar her zaman daha mutludur. Fark yaratmak, sadece kendisi için değil toplum ve gelecek için değer oluşturmak çok özel bir duygudur. Biz kalifiye iş gücümüze, gelecek için kıymetli olan sürdürülebilirlik hikayesinin parçası olma fırsatı sunuyoruz, bu da onları çok mutlu ediyor. Happy Place to Work’un yaptığı araştırma da aslında ne kadar doğru bir yolda olduğumuzu gösterdi. Poliport, Happy Place to Work tarafından yapılan değerlendirme sonucu kendi sektörünün en mutlu şirketi seçildi. Bu durum daha fazlasını yapma noktasında bizi heyecanlandırıyor.
Holding firmalarının birleşme ve devralmaları neticesinde yeni bir oluşum içerisinde olduğunu gözlemliyoruz. Yapılan bu çalışmaların önümdeki döneme etkileri ile ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?
Bu dönemde gerçekleşen birleşmeler temelde iki nedenle yapılıyor diye düşünüyorum. Yeni dünyanın yalınlaşma, sadeleşme beklentisine şirketlerinde uyumlanması çabası nedenlerden biri olabilir. Çünkü hantal, büyük ve çok parçalı yapılar kanımca dijital dönüşüm üzerine şekillenen yeni ekonomik sistemde uyumlanmakta zorlanıyor. Dolayısıyla iş süreçlerini yalınlaştırma, organizasyonu maksimum verim sağlayacak şekilde sadeleştirme formülleri, holding içinde birleşmelerin çoğalmasına neden oluyor olabilir. Elbette bu birleşmeler, ekonomide yaşanan yavaşlama ve artan maliyetler göz önüne alındığında, nakit yönetiminde şirketlere avantajlar sağlayabiliyor. Birleşmelerin ardında hangi gerekçe olursa olsun, temelde şirketler yeni sürece uyumlanıyorlar. Bu da onların ileride iş yapma kabiliyetlerini çok daha fazla arttıracak. Çünkü biraz öncede ifade ettiğim gibi dünya dijital ve yeşil odaklı bir büyük bir dönüşüm yaşıyor.KASIM2022