Yapısal dönüşüm daha fazla gecikmeden ilk gündem maddemiz olmalı, geç kalmak üzereyiz
Türkiye’de sigorta sektörünün hukuksal ve yasal düzenlemeleri ile ilgili sektör olarak bazı önerilerinin ve beklentilerinin olduğunun altını çizen AXA Sigorta CEO’su Yavuz Ölken, “En önemlisi ise geçmiş yıllarda düzenlenmiş mevcut sigorta genel şartlarının acil olarak güncellenmesi ve günümüz koşulları ve yargı ile uyumlu hale getirilmesi. Tüm bu düzenleme ve güncellemeler ile ilgili öneriler sektörümüz tarafından TSB bünyesinde hazırlandı ve Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve ilgili kurumlarla yoğun çalışmalar sürdürülmektedir. Nisan ayında açıklanan ‘Ekonomide Yapısal Dönüşüm’ çalışmaları kapsamında bulunan SDDK’nın yapılandırılması ve mevcut tüm yöneticilerimizin de katkısıyla daha fazla gecikmeden hayata geçirilecek, sigorta sektörünün ve tüm paydaşların sorunlarını dikkate alan ve gelecek için farkındalığa, penetrasyona , sağlıklı ve sürdürülebilir büyümeye katkı sağlayacak merkezi yapının yapısal dönüşümü gerçekleştireceğini düşünüyoruz “
Uzun yıllar her kademede görev aldıktan sonra geçtiğimiz yıl AXA Sigorta ile Hayat ve Emeklilik şirketlerinin başına CEO olarak geçen Yavuz Ölken’e, sigorta sektöründe 29 yılını geçirmiş bir usta olarak nasıl hissettiğini sorduk. 18 yıl her kademede çalıştıktan sonra şirketin kaptan köşkünde olmanın çok keyifli olduğunu söyleyen Ölken, “Benim için bu şirketin mutfağından başlayan biri olarak CEO koltuğuna oturmak büyük bir avantaj. Çünkü ben bu göreve gelmeden önce uzun vadede yapılan bütün planların hazırlanma aşamalarının içinde yer aldım ve hedeflere giderken neler yapılması gerektiğini bilerek geldim. Ekibimdeki tüm çalışma arkadaşlarımla birlikte bizden ne istendiğini ve isteneni nasıl yapacağımızı biliyoruz. Bunu bilerek çalışmak gerek acentelerimizin gerekse çalışanlarımızın müşterilerimizin yanında kendilerini güvende hissetmelerini sağlayarak çok daha başarılı çalışma ortamı sunuyor. Bu kurumun sürdürülebilirlik ilkesini icra etme görevini yerine getirmekten dolayı çok keyifli bir çalışma ortamına sahip oldum. Bu kurumda yöneticilerimiz değişir ama kurumun ana stratejisi asla değişmez. Bizler, hedefimiz olan 2020 planını yönettiğimiz için benim kaptan köşkünde olduğum bir yılı aşkın sürede de doğal olarak şirketin ana stratejisinde bir değişim olmadı. Biz sadece, ülkenin geçmiş olduğu bu süreçten daha az etkilenerek çıkmamızı sağlayacak önlem ve çözümler üreterek şirketin hedeflerine sorunsuz bir şekilde ilerlemesini sağladık. Bunu sağlamak adına, son bir yılda ne yaptığımıza gelirsek, 2018 yılı sonrasında ortaya koyduğumuz çalışmalarda, AXA’nın insanların hayatına değer kattığını vurgulayan stratejisini ön plana çıkartan uygulamalar yaptık ve bunun adını da Türkiye’de ‘ödeyenden çözüm ortağına dönüşüm’ olarak belirledik. Bununla beraber, gelişen trendlerle dijital gelişimleri devreye sokarak ‘Sigorta 4.0” anlayışını ortaya koyduk. Biz eskiden de müşteri odaklı bir şirkettik elbette ama son gelişmelerle birlikte çözüm ortağına dönüşen bir şirket yapısına dönüştük. Bunu yaparken müşterilerimizin, acentelerimizin ve çalışanlarımızın da çözüm ortağı olarak, ilişkide olduğumuz her alanı uçtan uca kucaklayan bir yapı oluşturduk. Bütün bunları gerçekleştirirken AXA markasının ortaya koyduğu ana değerlerini, yani önce müşteri, dürüstlük, cesaret ve tek AXA ruhunu dikkate aldık. Benim son bir yıldır üzerinde durduğum en önemli olgu bu oldu. Bugün geldiğimiz yere baktığımızda, yaptığımız çalışmalar sonucunda önemli bir yol aldığımızı görebiliyoruz” dedi.
AXA’nın Türkiye’deki varlığına baktığımızda, satın almalarla gelmiş olmasına rağmen Türkiye’deki 125. yılını kutladıklarını hatırlatan Ölken, 100 yılı aşkın bir zamandır burada bulunan bir şirketin Türkiye’yi, geçici olduğunu düşündüğümüz her türlü siyasi ve ekonomik olumsuzluğa rağmen fırsatlarla dolu bir ülke olarak gördüğünü ve Türkiye’ye güven duyduğunu söyleyerek, “Bugün baktığımızda sigorta şirketleri arasında ödenmiş en yüksek sermayeye sahip olmamız Türkiye piyasasına duyduğumuz güveni gösteriyor. Bunun yanında, AXA Türkiye’nin uluslararası gelişen pazarlardaki konumuna baktığımızda, 33 ülke ile birlikte Uluslararası ve Gelişen Pazarlar grubunun içindeyiz. 33 ülke arasında ise toplam cironun %15’ini, kârlılık ve verimlilik noktasında ise toplam kârın yüzde 20’sini biz gerçekleştirmiş durumdayız. Dolayısıyla, AXA Grubu için verimlilik açısından biz önemli bir lokomotifiz. Biz burada son 20 yılda insanı, teknolojiyi çok iyi kullanan verimli bir şirket yarattık. Çünkü biz dağıtım kanallarını iyi bilen, müşteriye doğru şekilde ulaşan bir şirketiz. Tüm bu başarının ana dayanağı ve en önemli unsuru olan şey, her türlü ekonomik zorluğa rağmen piyasanın aksine bizim merkezileşmeyi değil bölgeselleşmeyi tercih etmiş olmamızdır. Biz merkeze çekilerek maliyetleri kısmak yerine güçlü bölge kavramını destekliyoruz ve her bölgeye özel çözümler ile büyümeye devam ediyoruz” dedi.
Türkiye’de sigorta sektörünün hukuksal ve yasal düzenlemeleriyle ilgili sıkıntıları olduğunun altını çizen Ölken, bunlar arasında en önemli sorun olan geçmiş yıllarda o günün piyasa koşullarına göre düzenlenmiş sigorta genel şartlarının acil olarak güncellenmesi gerektiğini hatırlatarak, “Bugün trafik sigortalarının primi konuşuluyor. Bana göre primlerden önce trafik sigortasının bedeni yaralanmalar, ölüm tazminatları gibi tazminat kriterlerinin mahkemeden mahkemeye değişmesi, eşdeğer parça kullanımı, değer kaybı gibi konuların standardının oluşturulması konuları. Bunlardan sonra primlerin konuşulması gerekiyor. Tüm bu düzenleme ve güncellemeler sektörümüz tarafından hazırlanmış olmasına karşın hayata geçirilmesi yönünde henüz bir gelişme olmaması sektörümüz açısından bir sıkıntı oluşturmaktadır. Sigorta sektörünün ve tüm paydaşların sorunlarını dikkate alan ve gelecek için farkındalığı, penetrasyonu, sağlıklı ve sürdürülebilir büyümeye katkı sağlayacak yapısal dönüşümü gecikmeden tamamlamamız gerekiyor” dedi.
Türkiye’de sigorta müşterisinin artık ödeyeceği primden önce, çalışacağı sigorta şirketinin sermaye yapısı, hasar ödeme gücü, sürdürülebilirliği gibi konulara da baktığını ifade eden Yavuz Ölken, “Bunu 2018 sürecinde çok daha belirgin bir şekilde gördük. Yaşanan sıkıntılı kriz ortamından sonra özellikle kurumsal müşteriler fiyat ile birlikte iş yapacağı sigorta şirketinin sermaye gücüne, deneyim ve ödeme gücüne daha fazla bakmaya sormaya başladılar“ dedi. Bugün AXA Grubu’nun dünya genelinde 63 ülkede faaliyet gösteriyor olması, 105 milyar Euro ciro, 6,5 milyar Euro faaliyet kârı ve 100 milyonun üzerinde müşteriye sahip olması önemli bir güçtür. Biz de Türkiye’de global gücümüzü yerel varlığımızla en verimli şekilde kullanmaya çalışıyoruz. Türkiye’de sigorta sektörü 15 yıl önce hayat dışı branşlarda 9 milyar TL prim üretirken bugün 45 milyar TL prim üretimi gerçekleştiriliyor. Prim üretimi istediğimiz oranda artmasa da sektör olarak bunun için ciddi bir emek harcıyoruz. İstediğimiz seviyelere ulaşmada gecikmemizin temel sebeplerinden biri de belli dönemlerde Türkiye’de Sigorta Birliği ve sektör olarak farkındalık yaratmak adına verdiğimiz çaba konusunda yalnız kalmış olmamızdır. Son dönemlerde kamunun da devreye girmesi ile iş birliklerimiz artmaya başladı. Yakın zamanda devreye girmesini arzu ettiğimiz Sigortacılık Düzenleme ve Denetleme kavramı, bu ülkede kurulduğu an ilgili kurumlar ve sigorta şirketlerinin ortak yürüteceği çalışmalar sayesinde Türkiye’de de sigorta kavramı gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşacaktır” dedi.
Türkiye’de sigorta sektörü olarak hukuksal ve yasal düzenlemelerle ilgili beklentilerinin olduğunun altını çizen AXA Sigorta CEO’su Yavuz Ölken, “Bunların başında yer alan en önemli beklenti geçmiş yıllarda düzenlenmiş olan sigorta genel şartların acil olarak güncellenmesi ve günümüz koşulları ve yargı ile uyumlu hale getiriliyor olması yer alıyor. Tüm bu düzenleme ve güncellemeler ile ilgili öneriler sektörümüz tarafından TSB bünyesinde hazırlanmıştır ve Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve ilgili kurumlar ile yoğun çalışmalar sürdürülmektedir.
Nisan ayında açıklanan Ekonomide Yapısal Dönüşüm çalışmaları kapsamında bulunan SDDK ‘nun yapılandırılması ve mevcut tüm yöneticilerimizin de katkısı ile daha fazla gecikme yaşanmadan sigorta sektörünün ve tüm paydaşların sorunlarını dikkate alan ve gelecek için farkındalığı , penetrasyonu , sağlıklı ve sürdürülebilir büyümeye katkı sağlayacak bu merkezi yapının yapısal dönüşümü gerçekleştireceğini düşünüyoruz “
TEMMUZ – AĞUSTOS 2019