Yenilenebilir enerjide sektörü canlandırabilmek için teşvik vermeniz gerekiyor

Enerji üretimi ile ilgili önemli bir birikime sahip olan Ayen Enerji, uluslararası arenada da yerini aldı. Arnavutluk’ta enerji üretimi, Macaristan, Slovenya, Sırbistan ve Yunanistan’da da enerji ticareti yapan Ayen Enerji Genel Müdürü Fahrettin Amir Arman, sorularımızı yanıtladı.

Pandemi süreci enerji sektörüne ve Ayen Enerji’yi nasıl etkiledi?

Pandemi süreci bizleri hem işgücü hem de üretim bazında etkiledi. Bu dönemde tedbir olarak vardiya sayılarını ve ekiplerimizi genişlettik. Çünkü bir vardiyada bir kişinin bile covid testi pozitif çıksa bütün vardiyadaki çalışanlarımızın karantinaya alınması gerekiyordu. Bu riski ortadan kaldırmak için mevcut vardiya sayımızı iki kat arttırdık. Üretim tarafında ise,  2020 yılının Nisan ayından itibaren enerji talebinde bir düşüş yaşanmaya başladı. Haliyle bu durum fiyatlara da yansıdı ve enerji üretim firmalarını olumsuz etkiledi. Benzer sorunlar sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da da yaşandı. Kasım 2020 ayından itibaren tekrar enerji talebinde artışlar olmaya başladı. Şu anda tam olarak istenilen seviyede olmasa da bir yıl önceki rakamlara yaklaşılmaya başlandı. İnşallah pandemi sürecinin son bulmasını dileyerek sektörün eski günlerine dönmesini bekliyoruz.

Ayen Enerji yurt dışında Arnavutluk’ta yatırımınız var ve birçok AB ülkesinde de enerji piyasasının içerisindesiniz. Bu ülkelerde yaptığınız çalışmalarını aktarır mısınız?

Arnavutluk’ ta enerji üretim tesislerimiz bulunmakta olup, ürettiğimiz enerjiyi Slovenya, Sırbistan, Macaristan ve Yunanistan’daki ticaret şirketimiz vasıtası ile bu ülkelerde satışını yapmaktayız.

Macaristan’da özellikle jeotermal konusunda büyük tecrübeleri olduğunu ve yatırım yapacak Türk firmalarına teşvik verdiklerini belirtiyorlar. Ayen Enerji olarak siz bu yönde bir yatırım düşünür müsünüz?

Süregelen pandemi süreci nedeniyle şu anda yurt dışında yeni enerji yatırımlar için girişim yapamıyoruz. Ayrıca enerji yatırımlarını yapmak için en az 5-10 yıllık planlamalar yapılarak arz talep dengesine bakılması gerekir. Bunun dışında Avrupa pazarında modernizasyon yapılması gereken santrallar olduğu gibi bazı tesislerin kapatılması söz konusu olabilir. Yani geniş kapsamlı değerlendirmeler yapılarak yatırımlar ile ilgili planlamalar yapılabilir.

Macaristan açısından bakacak olursak dağıtımla ilgili alanda yaşadığınız sorunlar var mı?

Büyük bir sorun yaşamıyoruz. Fakat nadiren de olsa bazı dönemlerde iletim hatlarının yetmemesinden dolayı kapasite kısıtlamalarının olması nedeniyle iletim bedelleri yüksek fiyatlara çıkıyor. Bu durumda ürettiğiniz enerji fiyatına yakın iletim fiyatı çıkması sorun yaratıyor. Bu durum enerji ihracatını olumsuz etkiliyor. Sonuçta, hepimiz bir şekilde ihracat yapmaya ve enerji satmaya çalışıyoruz.

Türkiye açısından bakacak olursak HES projelerinin artık yapılmadığını görüyoruz. Bu alanda projeleri tamamladık mı?

Doğrudur, Artık diğer yenilenebilir projeler, hidroelektrik projelerine göre daha fazla ön planda tutuluyor . Çünkü kuraklık ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilediği HES projelerinde artık istenilen verimliliğe ulaşılamıyor. Bu nedenle HES projelerinin olumsuz etkilenmemesi için iyi planlamaların yapılması gerekmektedir. Ayrıca ülkemizde yapılacak büyük güçte HES projeleri kalmamış olup küçük HES projeleri şuanda gündemdedir. Bu projelerin de bölgelerindeki lokal yatırımcılar tarafından hayata geçirilmesini uygun buluyorum.

Rüzgar projelerinde yaptığınız çalışmaları aktarır mısınız?

Rüzgar projeleriyle yakından ilgileniyoruz; yeni kapasite artışlarını ve hayata geçiremeyenlerin projelerin lisans iptallerini, bu projelerin tekrar ihalelere açılmasını bekliyoruz. Dolayısıyla kamu çalışmalarını ve ayrıca DSİ’ nin de bu yönde ki çalışmalarını takip ediyoruz. Aynı zamanda yeni rüzgar projelerindeki finans modelinin nasıl olacağı konusunda görüşmelerimiz devam etmektedir. Bu kapsamda rüzgar projelerinde fiyatların TL bazına alınması ve üç ayda fiyatların düzenlenmesinin uygulamada nasıl olacağını değerlendirmekteyiz.

Daha önceki rüzgar projelerinde bazı firmalar zarar ettiklerini belirtmişlerdi.

İyi geliştirilen bir RES projesinin, döviz kurunun baz alındığı YEKDEM mekanizmasında zarar etmelerinin kolay olmadığı kanaatindeyim.

Son dönem yapılan ihalelerde döviz üzerinden alım garantisi verilmesini muhalefet partileri eleştiriyor, fakat TL bazlı olduğunda firmaları kur zorlamıyor mu?

Yenilenebilir enerjide, sektörü canlandırabilmek için teşvik mekanizmasının olması gerekiyor. Dolayısıyla Devlet te destek olabilmek için döviz bazlı alım garantisi veriyordu. YEKDEM projeleriyle ilgili muhalefet partileri fiyatların yüksek olduğunu belirtiyor fakat devletin buradaki hedeflere ulaşabilmesi için bu teşvikleri vermesi gerekiyor. Yeni YEKDEM projelerinde fiyatlar TL’ye çevrildi. Yeni dönemde, finans kuruluşlarının ve bankaların bu yatırımlara nasıl bakacağını göreceğiz.

Gelecek açısından enerji sektöründe beklentileriniz nelerdir talepte artış bekliyor musunuz?

Enerji sektöründe arz ve talepde artacaktır. Burada önemli olan konu arzın hangi kaynaklardan sağlanacağıdır. Mesela 2023 yılında nükleer tesis devreye girecektir. Fakat çevre kriterleri baz alındığında yenilenebilir enerji kaynakları daha fazla tercih edileceğinden bundan sonraki süreçte bu  projelerde artışlar olacağını, doğalgazın sektördeki payının zamanla daha da azaltılacağını düşünüyorum.

Enerji projelerinden bahsedince çevre ile ilgili kriterlerde ön plana çıkıyor. Bugün İzmir Çeşme’de yapılan rüzgar projelerine görüntü kirliliğini gerekçe göstererek itiraz ediyorlar.

Çevre konusunu politik ya da estetik olarak değil bilimsel olarak değerlendirmek gerekiyor. Rüzgar projesinin Çeşme’de sadece görüntüyü kirliliği oluşturması tartışılırken, Kopenhag’da şehir içinde rüzgar projeleriyle karşılaşılıyor. İskandinav ülkelerinin hepsinde yol kenarlarında, şehir içlerinde çok rahat rüzgar projeleriyle karşılaşabiliyorsunuz. Görüntüyü bozuyor diye bir projeye karşı çıkmak doğru değildir. Ülkenin enerji ihtiyacını fosil yakıtlardan karşılamak yerine daha çevreci rüzgar projesiyle sağlamak daha doğru bir yaklaşımdır. Örneğin rüzgar kaynağının tespit edildiği bölgede yatırım yapılarak RES tesisi kurulur. Bu proje başka bir bölgede yapılamayacağı gibi, rüzgar için tespit edilen lokasyona, kömür veya doğalgaz santrali yapılması yanlış bir yaklaşımdır. Sonuç olarak enerji yatırımlarında çevreye en az zararla enerji üretmek istiyorsak potansiyeli olan lokasyonlardaki yenilenebilir enerji kaynaklarını mutlaka kullanmalıyız.

Bir başka önemli hususta yurt dışında siber saldırıların enerji dağıtımına yoğunlaşacağı bu nedenle dağıtım işinin tekrar devletleştirilmesi gerektiğini vurguluyorlar. Siz böyle bir düşünceye katılıyor musunuz?

Siber saldırıdan dolayı dağıtımın devletleştirilmesi diye bir şey söz konusu olamaz. Saldırının devlet veya özel sektörü diye bir şey yoktur. Burada önemli olan sizin alacağınız önlemlerdir. Sonuçta sistemlerinin güvenliğini sağlamak amacıyla, bütün firmalar siber saldırıların önüne geçmek için elinden geleni yapacak ve teknolojilerini sürekli geliştireceklerdir.

Enerji Bakanı Fatih Dönmez Beyin enerji üretimine yaklaşımı nasıldır, sizlerin sorunlarını çözüyor mu? Sayın Bakanımız sektörün içinden gelen biri olduğu için sektörün sorunlarını yakından takip etmekte ve çözüm getirmeye çalışmaktadır. Buna örnek olarak 31.12.2020 de biten YEKDEM’ den faydalanma süresinin, yaşanan pandemi ve olumsuzlukların getirdiği nedenlerle, yetişemeyecek olan projeler için 6 ay uzatılmasıdır. MART 2021