Yerli bulutumuz ile dünya devleriyle rekabet ediyoruz
Pandemi süreciyle birlikte tüm dünyada dijitalleşme her geçen gün artıyor ve dijitalleşme yeni güvenlik sorunlarını da beraberinde getiriyor. Siber güvenliği devletler artık ulusal güvenliğin bir parçası olarak görürken yerli teknolojiyi geliştiren firmalar da ön plana çıkıyor. Türkiye’de ve Ortadoğu’da hizmet veren ve yakın bir zamanda Afrika pazarına açılan NGN İcra Kurulu Üyesi Beyazıt Öztürk, dijitalleşmede gelinen noktayı dergimize aktardı.
Teknolojinin hayatımızda yeri ve dijitalleşmenin geleceğiyle ilgili öngörülerinizi aktarır mısınız?
Teknolojik ilerlemeler ve artan internet erişimi, dijtal bir çağın kapılarını araladı. Bu yeni dönemde artık teknoloji hayatımızın her alanına dahil olmuş durumda. Bugün baktığımızda teknolojiyi hiç kullanmadan geçirdiğimiz bir günümüz neredeyse yok, farklı şekillerde de olsa mutlaka herkesin hayatında yer alıyor. Özellikle hiç beklemediğimiz Covid-19 pandemisinin gerçekleşmesi ile yüz yüze teması en aza indirdiğimiz bugünlerde, teknoloji yaşamımıza daha fazla nüfuz etmiş durumda. Fiziksel süreçlerin çevrim içine taşınmasıyla beraber, bireysel tüketiciden, kurumlara kadar her birimin dijitalleşme hızı da ivme kazandı.
Bu hızlı değişimi körükleyen “Bilişim Teknolojileri”, ülkelerin de gelişim ve büyümesinde önemli bir role sahip. Bilişim sistemleri; ulaşım, lojistik, trafik sistemleri, akıllı şebekeler, güvenlik bağlantılı binalar, iklimlendirme sistemleri, tarım, uzaktan sağlık, eğitim gibi pek çok alanda çözümler sunmakta. Bu çözümler aynı zamanda maliyetleri azaltarak, ürün ve hizmet kalitesinde artışı hedefliyor. Örneğin; Dijitalleşmenin 2025 yılına kadar; sağlık uygulamalarında 1.6, sanayide 3.7, akıllı şehir uygulamalarında 1.7 ve toplamda 11 trilyon dolar ek gelir yaratması öngörülüyor.
Dünya geneline baktığımızda ABD, Japonya, Singapur, Danimarka, İsviçre dijital dönüşüme önem veren ve bu yönde hızlı gelişim gösteren ülkeler arasında yer almakta. Japonya, geçtiğimiz yıllarda südürülebilir şehir anlayışıyla dünyanın ilk akıllı şehrini kurmaya başladı. Gündelik yaşantımız, robot çalışanlar ve akıllı şehirlere doğru evriliyor. Hatta makine çalışmasının iş hayatımıza dahil olmasıyla, artık “metal yakalar” kavramını konuşuyor olacağız.
Diğer bir yandan, Covid-19 Pandemisi ile dijitalleşmenin geleceği hakkındaki öngörülerimiz de değişti. Yaşadığımız bu olağanüstü dönemde, deyim yerindeyse şirketlerin ilacı olarak adlandırdığımız “bulut teknolojisi” ön plana çıktı. Bununla beraber “veri analitiği, yapay zeka, nesnelerin interneti (IoT), davranışların interneti (IoB), endüstri 4.0 – 5.0, blockchain, siber güvenlik” daha da önem kazandı ve kazanacak. Artık herkesin aşina olduğu bu terimleri önümüzdeki yıllarda daha fazla duyacağız.
Yerli bulut çalışmalarının önemini aktarır mısınız?
Türkiye’de her geçen gün artan bir veri söz konusu ve bu veri güvenli limanı olan kendi ülkesinde kalmalı. Çünkü ortaya çıkan verinin ana ülkesinde kalmasının farklı boyutlarda faydası var. Yaratacağı ekonomik değer, iş gücü ve aynı zamanda verinin stratejik önemi bu faydalardan sadece birkaçı. Pandemi süresince ki hala bu durum söz konusu, ülke genelinde toplantılarımızı çevrim içi gerçekleştirmeye başladık. Kullandığımız video çözümleri genelllikle yabancı bulut tabanlı çözümler. Eğer ki stratejik bir kurum söz konusu ise ve kritik verilerin yurtdışına çıkmaması gerekiyorsa, yerli bir video çözümü ve onu çalıştıracak olan yerli bir bulut çözümü kullanılması gerekir. İşte bu noktada yerli bulut çalışmalarının yani yerli teknolojilerin katkıları çok değerli.
Biz de, katma değerli hizmetler sunmak ve Türkiye’nin verisini ülkemizde tutmak için yola çıktık. “Türkiye’nin datasını koruyan dijital kale” olarak adlandırdığımız Star of Bosphorus Veri Merkezi’mizi büyük bir yatırımla hayata geçirdik. Yabancı sanallaştırma yazılımlarına bağımlılığı olmayan ülkemizdeki regülatif ihtiyaçlara yönelik, entegre güvenlik modülü ile daha güvenli olan, yedekli ve kesintisiz mimari sunan Yerli Bulut NGN Cloud’u geliştirdik.
Yerli bulut çözümümüz ile verimiz dünyanın farklı bölgelerinde toplanıp, korunup işlenmiyor. Bugüne kadar yurtdışında tutulan kişisel verilerimiz dahil tüm verilerimiz, yerli bulut çözümümüz ile ülkemizde tutularak ekonomik ve sosyal boyutta katkı sağlıyor. Bunlara ek olarak, özellikle pandemi döneminde, iyi bir bulut alt yapısına sahip olan şirketler bir adım öne geçti, bulut tabanlı hizmetler sayesinde birçok sektör hizmetlerine kesintisiz devam edebildi. Bulut yatırımımız ile bu değişimin önemli bir sağlayıcısı konumundayız. Bu dönemde hızlı çözüm, yüksek kalite anlayışıyla sunduğumuz bulut hizmetimizin oranı salgın öncesine göre yaklaşık 5 kat artmış durumda.
Veri koruma ve depolamada yerli çalışmaların önemini aktarır mısınız?
Dijitalleşme hacmi paralelinde ortaya çıkan veri de artarak günümüzde çarpıcı seviyelere ulaşmış durumunda. Verinin yarattığı değer ile artık günümüzün oyun değiştirenleri “veri”yi elinde tutanlar yani “veri madenciliği” (data mining) oldu.
Verinin sosyal ve ekonomik boyutta faydaları var, bu fayda özel sektörde ticari amaçlı olurken, bireysel anlamda veri mahremiyeti, kamu da ise politik değer taşımakta. Veri çalışmalarının sağladığı rekabet avantajı ise her alan için geçerli diyebiliriz. Bu doğrultuda, veri kaybının yaratacağı sorunların büyüklüğünü tahmin etsek de bazen çok daha fazlasını ifade ediyor. Maddi ve manevi hasara yol açan veri kaybı, hayati değer taşıyor.
Verilerini güvenli bir şekilde saklayan, yedekleyen ve işleyen kurumlar ise her zaman bir adım öndedir. Bu sebeple veri merkezlerinin önemi gittikçe artıyor.
Yerli çalışmalarla verinin depolanması, korunması ise; kişisel verilerimiz dahil tüm veriler ülkemizde tutarak ekonomik değer, istihdam yaratılması, yerli mühendislerimizin gelişiminin sağlanması ve stratejik önem arz eden bilgilerin ülkede tutulmasına katkı sağlamak demek. Ancak maalesef Türkiye’nin verisinin hala %90’ı dışarıda tutuluyor. Bu rakamı aşağıya indirmek için yerli hizmet sağlayıcıları lider konuma getirmemiz gerekiyor.
Biz bu alanda yatırım yaparak iş alanı ve istihdam sağlıyoruz, inanıyorum ki ülkemize bu alanda daha çok yatırım yapılarak hem ekonomik anlamda hem de gelişim ve rekabet alanlarında sonuçlar elde ederiz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın pandemi süreciyle birlikte dijitalleşmenin arttığına bununla birlikte risklerin de arttığına dikkat çektiler. Bu açıdan teknolojik risklerle ilgili görüşleriniz nelerdir?
Pandemi süreciyle birlikte dijitalleşme, dünya çapında hızlı bir ivme kazanarak 3 yılda beklenen dönüşüm neredeyse birkaç ay içerisinde gerçekleşti.
E-ticaret hacmi çok büyüdü, paralelinde e-fatura kullanımları arttı, uzaktan çalışma dönemine geçildi. Avrupa’daki bir araştırma sonucuna göre online alışveriş %45, ilk defa alışveriş yapan kişi sayısında %20 artış olmuş, bu sayı Türkiye’de %30’lara ulaşmış. Eğitim, sağlık dahil artık birçok alanda online süreçler ağırlık kazandı. Örneğin bizim de önemli müşterilerimizin bulunduğu uzaktan eğitim sektörü yaklaşık 15 kat büyüdü.
Dijitalleşme ile beraber siber saldırılar ve güvenlik sorunları artmış durumda. Bir siber güvenlik kuruluşuna göre 2020’nin son çeyreğinde siber saldırılar %140 artış gösterdi. Bu tür durumlara hızlı cevap verebilmek çok önemli. Bunun için de sürekli yatırım yapılması gerekiyor. Ama biz şanslıyız çünkü ülkemiz bu alanda çok aktif, önemli kaynaklarımız ve yatırımlarımız var.
Gelişmiş ülkelerle karşılaştırdığınızda siber güvenlik, veri koruma konularında Türkiye’nin geldiği noktayı aktarır mısınız?
Ekonomik ve sosyal yaşamı olumsuz yönde etkilemesi söz konusu olduğu için siber güvenlik aslında ulusal güvenliğin bir parçası ve Türkiye de siber güvenliği bu şekilde ele alıyor.
Her ne kadar siber dünyada mutlak güvenliğin sağlanması mümkün olmasa da ülkemizde her sene bu alanda yeni adımlar atılıyor. Geçtiğimiz aylarda dördüncüsü gerçekleştirilen “Siber Güvenlik Zirvesi’’nde, hazırlık çalışmalarında kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarının da yer aldığı 67 kurumun katkısıyla hazırlanan 2020-2023 dönemini Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planından bahsedildi.
Siber tehditlerin yarattığı etkinin azaltılması, güvenli bir siber ortamın sağlanması, ulusal kapasitenin arttırılması ve ülkemizin siber güvenlik alanında uluslararası seviyede en üst sıralarda yer alması hedefiyle ilerlediğimizde, çok daha iyi noktalara ulaşmamız mümkün.
Kamunun dijitalleşmede geldiği noktayı aktarır mısınız?
Dijitalleşme yatırımlarına çok önceden başlamış ve günümüzde bir noktaya gelmiş firmalar, bugün bu yatırımların karşılığını aldılar. Özel sektör bazında değil kamu kuruluşlarının da dijitalleşmeye yatırım yaparak, konuya yetkin insan kaynağı ve tecrübe elde etmesi artık elzem durumda.
Ülkemizde bu alanda yapılan çalışmalar var, mesela sağlık alanındaki e-nabız uygulaması, merkezi hekim randevu sistemi, e- devlet, e-bankacılık uygulamaları, tarımda nesnelerin interneti (IoT) bunun en başarılı örnekleri. Bu örneklerin diğer alanlarda da çoğaltılmasına ihtiyaç var. Global rekabet için dijitalleşmenin kamusal alanda da mutlaka olması gerektiğini düşünüyoruz. Hem fiziksel trafiği azaltmak, hem verimliliği arttırmak hem de elde edilen verinin daha sağlıklı şekilde saklanması açısında önem arz eden gelişmeler.
Özel sektörde birçok kuruluş hızlıca operasyonlarını dönüştürmüş durumda; hızlıca başlatılan uzaktan eğitim süreci, drone kargo teslimat denemeleri, spor firmalarının online fitness dersleri sunması, online konserler, film/dizi izleme platformlarındaki üye sayısındaki ciddi artış yaşadığımız dönüşümün ürünleri.
Kamu kurumlarının da hız kazanan dijital dönüşüm sürecine ayak uydurmak ve ivmeyi yakalamak için yeni adımlar atacağına inanıyoruz.
NGN Teknoloji olarak sizin Türkiye’de ve uluslararası alanda yaptığınız çalışmaları aktarır mısınız?
Türkiye’de ve Orta Doğu’da faaliyet gösteren bölgesel bir teknoloji grubuyuz. Veri ekseninde bulut, veri merkezi, yeni teknolojiler, sistem entegrasyonu alanlarında kurumlara dijital dönüşümlerine destek teknoloji çözümleri sunuyoruz. Bu doğrultuda geçtiğimiz yıllarda yaklışık 150 milyon dolarlık bir yatırımla Star of Bosphorus Veri Merkezi’mizi hayata geçirdik. Profesyonel kadrosu, son nesil teknolojisi ile Veri Merkezi’miz ulusal ve uluslararası birçok firmanın iş ortağımız olmak isteyecek olanaklara sahip.
Yerli bulutumuz NGN Cloud, uluslararası bulut bilişim firmalarının değerlendirdiği CloudHarmony platformuna Türkiye’den giren ilk yerli bulut oldu. Gartner’ın tüm uygunluk ve performans testlerini başarıyla geçerek global ve sektörü domine eden bulut servis sağlayıcıları ile beraber Cloudharmony Bulut Platformu’nda yer alıyor. Bu uluslararası bir oyuncu olduğumuzun da bir kanıtı aslında, bugün dünyanın her yerinden gelecek talebi karşılabilecek bir donanıma sahibiz. Ve yaşadığımız artan talep karşısında bulut yatırımlarımızı öne çektik.
Sunduğumuz hizmet kalitesi yerelliğin ötesine geçip sınırları aşabilen nitelikte. Bunun en güzel kanıtı Türkiye’de ve uluslarası alanda yaptığımız güzel projelerimiz. Bunlardan biri de bir müşterimiz ile üretim hatlarında Internet of Things ve yapay zeka çözümlerimiz ile üretim sayım sürecini 30 sn içinde %99.7 doğruluğa ulaştırdığımız çalışma. Akıllı telefonlarda çalışan bir uygulamayı 4 ay gibi kısa bir sürede hayata geçirdik. Bu projemiz, şu an müşterimizin dünya çapındaki 11 fabrikasında uygulamaya geçti. Yarattığı ekonomik fayda firmanın içinde ödüller de getirdi.
Bir diğer başarımız da bir müşterimizin Türkiye, Arap Ülkeleri ve Afrika Bölgesindeki uluslararası kurumlarının ihtiyacına yönelik gerçekleştirdiğimiz dış kaynak hizmetimiz olan sınırları aşan projemiz oldu. Bu sefer sınırları Afrika’ya açılarak aştık, müşterimizin halihazırda tüm Türkiye’deki lokasyonlarına yönetilen hizmetler desteği veriyorduk artık ululararası alanda da iş ortağı olduk. Referanslarımıza, yatırımlarımıza baktığımızda, yerli mühendis ve profesyonel bilgi düzeyimiz ile dünya devleriyle rekabet eden güçlü bir şirketiz. Dijital dönüşüm yolculuğunda olan firmalara güvenilir ve uzman çözümler sunan doğru bir iş ortağıyız. MART2021